Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/79 E. 2021/1543 K. 08.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/79
KARAR NO: 2021/1543
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/02/2018
NUMARASI: 2016/514 Esas, 2018/136 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 08/09/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davacı şirketin davalı şirkete yapmış olduğu kalıp hazırlama işi karşılığı 23/03/2013 keşide tarihli … sayılı 6.490,00 TL bedelli kalıp katkı bedeli faturası keşide ettiğini, davalı tarafından faturaya herhangi bir itirazın olmadığını, müvekkili şirketin kalıbı davalının istemi doğrultusunda imal ettiğini, tarafların sözlü olarak ve C/H sistemi ile çalıştıklarını, iş bedelinin 2.750,00 TL’sinin avans olarak ödendiğini, bakiye 3.740,00 TL’nin ödenmediğini, davalı borçlu hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takip başlattıklarını, davalının icra takibine haksız itiraz etmesi sebebiyle icra takibinin durdurulduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkili şirketin davacı şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığını, bu nedenle davalı aleyhine yapılan icra takibine, ödeme emrine, faize, faize oranına, borca taraflarınca itiraz edildiğini, 2.750,00 TL avans ödediklerini ancak sipariş edilen kalıpların müvekkiline teslim edilmediğini, söz konusu faturanın müvekkiline tebliğ edilmediğini, cari hesap ilişkisi ile talep edilen bu miktara ilişkin de herhangi bir mutabakat yapılmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, taraflar arasında poly-carbon plastik profil kapak üretimini yapacak kalıbın davacı tarafından yapılması hususunda haricen sözleşme yapıldığı, kalıp hizmet bedelinin KDV dahil toplam 6.490,00 TL olduğu, bu bedelin 2.750,00 TL’sinin davalı tarafça avans olarak ödendiği, bakiye 3.740,00 TL ödenmediği belirtilerek davacının icra takibinde işlemiş faiz talebinde bulunmuş ise de takip öncesi temerrüt ihtarının bulunmadığı, davalının takiple birlikte temerrüte düştüğü anlaşılmakla davanın asıl alacak kısmının kısmen kabulüne, icra takibi ile talep edilen faiz talebinin reddine, asıl alacağın takip tarihinden itibaren takip talebinde belirtilen faiz oranı üzerinden işleyecek faiziyle birlikte devamına, alacak miktarının likit olduğu ve davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu, inkar tazminatının yasal şartları oluştuğundan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, davacı tarafın üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmediğini, tamamen haksız kazanç elde etmek amacıyla davanın açıldığını, müvekkilinin avans ödemesi yaptığı kalıbın teslim edilmediğini, davacının kendi başına hazırlayıp kendi mülkiyetinde tuttuğu kalıplara istinaden müvekkiline borç isnat edilemeyeceğini, müvekkilinin davacıya hiçbir borcunun bulunmadığını, bilirkişi raporunda sektörde işin bu şekilde yapılacağına dair hukuki hükmü bulunmayan görüşün mahkemece bilgi eksikliği nedeniyle doğru olarak kabul edildiğini, ödenen 2.750,00 TL’lik tutarın sipariş edilen mala ilişkin avans bedeli olduğunu, davacının kalıpları teslim ettiğini ispat etmesi gerektiğini, taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmadığını, buna rağmen aksine karar verildiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı tarafından düzenlenen 01.03.2013 tarihli teklif formunda “Kalıp katkı bedelinin %50’si peşin tahsil edilir. Kalıp bedeli kalıbın satışı fiyatıdır.” hükmü düzenlenmiş olup kalıp bedelinin 11.000,00 TL olduğu anlaşılmaktadır. Davacı adına … tarafından davalı tarafa gönderilen 04.03.2013 tarihli e-posta yazışmasında, ” Teklifimizdeki kalıp katkı bedeli; kalıbın yapımında kullanılan çelik tel erezyon masrafı, işçilik bedelidir. Kalıp katkı bedeli ödediğinizde sizin için kalıp yapılacak, o kalıba sadece size üretim yapılacak, ikinci bir firmaya satış yapılmayacaktır. Fakat kalıbı bizden almak isterseniz kalıp bedeli farkını ödemeniz gerekecektir. Yani ekstradan 5.500,00 TL + KDV ödediğinizde kalıbı …’dan çıkartabilirsiniz. ….” denilmiş olup, bu yazışmaya davalı tarafça itiraz edilmemiş, aynı gün davalı tarafça davacıya gönderilen e-posta ile “…%50 ödeme çıkartıp kalıba başlatacağız” denilerek teklif onaylanmıştır. Davacı şirket tarafından davalı şirket adına 25.03.2013 tarih ve 000195 seri nolu kalıp katkı bedelinin %50’sini oluşturan 5.500,00 TL + KDV olmak üzere 6.490,00 TL bedelli fatura düzenlenmiş, tarafların da kabulünde olduğu üzere davalı tarafından davacıya anlaşma gereği 2.750,00 TL kalıp avans bedeli olarak ödeme yapılmış olduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki hukuki ilişki TBK’nın 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi; davalı ise yüklenicidir. Kural olarak eser sözleşmelerinde işin yapıldığı ve teslim edildiğinin kanıtlanması yükleniciye, iş bedelinin ödendiğini kanıtlama külfeti ise iş sahibine aittir. Taraflar arasında eser sözleşmesi kapsamında davacı tarafından davalıya kalıp siparişi verildiği konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. İhtilaf, davacı tarafından üretilen kalıpların davacı tarafından davalıya teslimi gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. Somut olayda, dosya kapsamındaki deliller, teklif formu ve e-posta yazışmalarından taraflar arasında davacı yüklenicinin davalı adına satış bedeli 11.000,00 TL olarak belirlenen PC Kapak Profil Kalıp yaptırma işini üstlendiği anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki anlaşma gereği davalı tarafından kalıp katkı payı olarak kararlaştırılan 5.500,00 TL + KDV bedelin yarısının peşin olarak ödenmesi gerekmekte olup, davalı tarafından buna mukabil 2.750,00 TL’nin avans olarak ödendiği tarafların kabulündedir. Taraflar arasındaki yazışmalardan kalıp katkı payının ödenmesi halinde davalı için kalıp yapılması, o kalıpla sadece davalıya üretim yapılması, kalıbın davacıdan alınmak istenmesi halinde kalıp bedeli farkının ödenmesi gerektiği davacı tarafından davalıya bildirilmiş, davalının da bu yazışmaya itiraz etmeyip, %50 ödemeyi çıkararak kalıp üretimine başlatılacağı bildirilmiştir. Bu yazışmaya göre, kalıbın davalıya teslim edilmesi ancak kalıp bedelinin tamamı olan 11.000,00 TL + KDV bedelin davalı tarafından davacıya ödenmesi halinde söz konusu olacaktır. Dosyadaki teklif formu, yazışmalar, bilgi ve belgelerden tarafların bu aşamada kalıbın davalıya teslimini öngörmedikleri; yüklenici tarafındaan kalıbın imal edildiği ancak davalıya teslim edilmediği anlaşılmaktadır. Davalı da kalıp bedeli olan 11.000,00 TL + KDV’nin tamamını ödemiş değildir. Davacı kalıp katkı bedelinin bakiyesinin tahsili için icra takibine girişmiştir. Bu durumda davacının kalıp katkı bedelinin kalan kısmını hakettiği sonucuna varıldığından, mahkemece davanın asıl alacak yönünden kabulüne karar verilmesi yerinde olmuştur. Davacı yüklenici icra takibinde işlemiş faiz talep etmiş ise de, icra takibi öncesinde davalıyı ihtarla temerrüde düşürdüğüne dair bir delil sunmamıştır. Bu nedenle, davacı işlemiş faiz talebinde bulunamaz. Mahkemece bu husus göz önüne alınarak işlemiş faiz talebinin reddine karar verilmesi doğru olmuştur. Davalı taraf kalıp katkı bedelinin miktarını, yapılan avans ödemesi miktarını ve bakiye borcu bilebilecek durumda olduğundan alacağın likit ve bilinebilir olduğunun kabulü ile davalının icra inkar tazminatından sorumlu tutulması da usul ve yasaya uygun bulunmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/02/2018 tarih ve 2016/514 Esas, 2018/136 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 255,47 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 63,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 191,57 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 08/09/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.