Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/786 E. 2022/317 K. 15.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/786
KARAR NO: 2022/317
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/11/2018
NUMARASI: 2015/668 Esas, 2018/1079 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 15/02/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkilinin aralarında yaptıkları sözleşme ile davalının Lüleburgaz adresinde bulunan çiftliğine yapılacak branda işleri ile ilgili olarak anlaştıklarını, anlaşma gereği müvekkilinin sözleşmeye uygun olarak sözkonusu çiftlikte yüklendiği işe başladığını, müvekkilinin sorumluluğu gereği yüklendiği işi süresi içerisinde tamamladığını ve işin tamamlandığının onaylanması için davalının yetkilisini beklediği esnada çiftlikte yangın çıktığını, müvekkilinin yaptığı brandaların da dahil olduğu deponun yanarak büyük miktarda zarar meydana geldiğini, müvekkili tarafından işin tamamlanmış olması dolaysıyla davalı tarafa fatura kesilerek gönderildiğini ancak davalı tarafından ödeme yapılmadığını, alacağın tahsili için giriştikleri icra takibine borçlu- davalının haksız yere itiraz ettiğini, itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına hükmolunmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; usül yönünden yetki itirazında bulunmuş, esasa ilişkin olarak da; sözleşmeye göre işin bedelinin 15.406.-TL olarak belirlendiğini, daha sonra müvekkili tarafından davalı yana 10.000.-TL ödeme yapıldığını, davacının kusuru ile müvekkilinin işyerinde yangın meydana geldiğini ve müvekkilinin ciddi mağduriyeti oluştuğunu, davacının işi yarım bırakarak işyerinden ayrıldığını, davacının olmayan bir bedel üzerinden icra takibi başlattığını, faturaların müvekkiline gönderilmediğini belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, somut olayda hukuki ihtilafın davacının işi tamamlayıp tamamlamadığı, bu kapsamda talep ettiği iş bedeline hak kazanıp kazanmadığı olduğu, akdi ilişki inkar edilmediği nedenle para alacağının alacaklının ikametinde de talep edilebilirliği nazara alınarak davalı yanın gerek icra müdürlüğünün ve gerekse mahkemenin yetkisine olan itirazının reddedildiği, meydana gelen yangın nedeniyle dava dışı … Sigorta’nın kayıtlarına ve rücu istemine ilişkin ekspertiz raporuna göre 184.221,64 TL bina değerinin dosya davalısı olan … Tarım şirketine ödendiği, bu durumda işin tamamlandığı ve bedelinin de sigorta sözleşmesine göre tazmin edildiği, bina hasarı belirlenirken davacı yanın faturasının kabul edildiği ve 30.000,00 TL olarak bina değerine dahil edildiği, davanın reddi halinde davalının tamamlanan iş bedelini ödemeyecek, ancak işin tamamının bedelini tazminat olarak tahsil edecek ve bu durumda bakiye iş bedeli kadar sebepsiz zenginleşmiş olacağı, ayrıca rücu davasının aleyhe sonuçlanması halinde davacının bakiye iş bedelini alamadığı gibi, bina hasarını tamamen tazmin ile 2 kez bakiye iş bedeli kadar ekstra zarar edeceği, davacı işi tamamlamış olmakla bakiye iş bedeline hak kazandığının bizzat davalı yanın sigortacısının eksperinin raporu ile sabit olduğu, gerekçesi ile, davanın KABULÜNE, davalının İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 25.400,00 TL üzerinden takipten itibaren aynı zamanda ana alacak olan bu miktara %9 ve değişen oranlarda yasal faiz uygulanmak suretiyle takibin devamına, karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinafa başvurmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; davanın haksız fiil nedeni ile tazminat talepli alacak davası olduğunu, davanın müvekkili şirketin bulunduğu yerdeki mahkemede görülmesi gerekirken davacının ikametgahındaki yetkisiz mahkemede görülmesinin yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkemece yapılan yargılamada tamamen davacının beyanları esas alınarak herhangi bir inceleme yapılmadan davanın kabulü yönünde karar verildiğini, oysa müvekkil ile davacı arasında yapılmış olan bir eser sözleşmesi olduğunu, sözleşme gereği yapılacak işi yapmaya başlayan davacının, müvekkili şirkete ait iş yerinde yangın çıkmasına sebep olduğunu, yangın nedeni ile oluşan zararın sigorta şirketi tarafından karşılandığını, sigorta şirketinin de İstanbul 9 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/442 E. 2018/1001 K. sayılı dosyasında yangının çıkmasına sebep olan davacıya karşı dava açtığını, belirtilen dosyada yapılan yargılamada yangının davacının kusuru ile çıktığının tespit edildiğini, huzurdaki davada ise kusur araştırması yapılmadan hatalı karar verildiğini, müvekkil ile davalı arasında eser sözleşmesi bulunduğundan müvekkiline fatura tebliğ edilmesinin eser sözleşmesinin gereğinin ifa edildiği anlamına gelmediğini, davacının ücrete hak kazanabilmesi için eseri tamamlandığını ispat etmesi gerektiğini, ayrıca eser sözleşmelerine ilişkin itirazın iptali davalarında icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de mümkün olmadığını, mahkemece olay yerinde keşif yapılmadan, gerekçeli ve denetime elverişli bilirkişi raporu alınmadan sadece davacı tarafın soyut iddialarına itibar edilerek karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, taraflar arasında eser sözleşmesinden kaynaklı bakiye iş bedelinin tahsili için yapılan takibe itirazın iptali davasıdır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Davalı takipte yetkiye ve borca itiraz etmiş, takip durmuştur. Mahkemece davalının icra müdürlüğünün ve mahkemenin yetkisine yaptığı itiraz taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin reddedilmediği, para alacağının alacaklının ikametinde talep edilebileceği gerekçesi ile reddedilmiştir. Somut olayda davalının ikametgahı Güngören/İSTANBUL ( Bakırköy Adliyesi Yetki sınırları içinde), işin ifa edildiği yer Lüleburgaz olup, takip yetkisiz İstanbul (Çağlayan Adliyesi) Adliyesinde yapılmıştır. Eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda dava davalının ikametgahı, sözleşmenin ifa yeri veya varsa sözleşme ile yetkili kılınan mahkeme (icra daire) de açılması gerekir.Para borçları götürülecek borçlar olması nedeniyle alacaklının ikametgahında da dava açılabileceğine ilişkin kabul sadece ödünç (karz) akdine dayalı para borçlarında geçerli olup, Yargıtay 15.Hukuk Dairesi bunun eser sözleşmesinden kaynaklanan taleplerde uygulanmayacağını içtihat etmiştir. Yargıtay 15 HD’nin yerleşik kararları gözetildiğinde eser sözleşmelerinde TBK 89. madde uygulanmayacağından somut olayda da ifa yeri Lüleburgaz ilçesi olduğundan takip yetkisiz İstanbul icra dairesinde yapıldığından, davalının takipte yetkiye itirazı haklı olmakla usulüne uygun yetkili icra dairesinde yapılmış takip bulunmadığından ve yetkili icra dairesinde usulüne uygun takip yapılmış olması, itirazın iptali davasının dava şartı olduğundan davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yargılamaya devamla istinaf konu kararın verilmesi hatalı olmuştur Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2. bendi gereğince kaldırılarak davanın dava şartı yokluğu nedeniyle HMK’nın 114/2 ve 115/2 maddeleri gereğince usulden reddine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A)1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/11/2018 tarih ve 2015/668 Esas, 2018/1079 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3- Davanın, yetkili icra dairesinde usulüne uygun takip bulunması dava şartı yokluğu nedeniyle HMK’nın 114/2 ve 115/2 maddeleri gereğince usulden REDDİNE,
B) İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN1-Alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 306,77 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 226,07 TL harcın kararın kesinleşmesini takiben ve istek halinde davacı tarafa İADESİNE, 2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 3-Davalı tarafından yapılan bir masraf bulunmadığından bu konuda karar verilmesine YER OLMADIĞINA, 4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 5.100,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalı tarafa İADESİNE, 2-Davalı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalı tarafa VERİLMESİNE, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a bendi gereğince KESİN olmak üzere 15/02/2022 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ İİK’da takipte yetkiye dair HMK’nın yetkiye ilişkin hükümlerine atıf yapılmış olup, HMK’nın 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalarda sözleşmenin ifa yeri mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir. TBK’nın genel hükümler başlıklı 1. kısmında yer alan 89. maddesinde aksine bir anlaşma bulunmadıkça para borçlarının alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edileceği düzenlenmiştir. Somut olayda dava eser sözleşmesinden kaynaklanmakta ise de takip dayanağı para alacağı olduğundan ve TBK 89. maddesine göre para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edileceğinden ve aksine anlaşma bulunduğu ispat edilemediğinden, HMK’nın 10 ve TBK’nın 89 maddeleri gereğince alacaklının yerleşim yeri icra dairesi ve mahkemeleri yetkili olduğundan davalının takipte yetki itirazı yerinde değildir. Davaya konu takip usulüne uygun yapılarak itiraz üzerine durduğundan itirazın iptali davası açılması için gerekli dava şartları mevcuttur. Bu nedenle yetkili icra dairesinde usulüne uygun takip yapılması dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine dair çoğunluk görüşüne katılmıyor muhalif kalıyorum.