Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/776 E. 2022/229 K. 08.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/776
KARAR NO: 2022/229
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/11/2018
NUMARASI: 2016/248 Esas, 2018/1143 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 08/02/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …’ın iş sahibi, … İnşaat’ın yüklenici olduğu, 04.01.2013 tarihinde yapılan asansör teslim ve kurulum sözleşmesi gereğince, yüklenicinin, sözleşme gereği asansör kuyusunun tesliminden sonra 20 iş günü içinde 1 adet asansörün montajını yaparak teslim etmeyi taahhüt ettiğini, davalının asansörü standartlara uygun olmayan bir halde teslim ettiğini, ilgili sözleşmenin ihtarla feshedilmiş olup davalının tanıklar huzurunda feshi kabul ettiğini, davacının binada kurulum için gerekli çalışma alanını muhataba süresinde tahsis etmiş ve sözleşmede yazan işin bedel borcu toplam 21.000,00 TL yi, işin başında 4,000 TL nakit, 8.500’er TL’lik 15/05/2013 tarih ve 15/06/2013 tarihlerinde olmak üzere iki adet … Bankası çeki ile ödediğini, 3 yılı aşkın bir süre geçtiğini, davalının edimini ifa etmediğini, gerekli zararı da tazminden kaçındığını, davacı tarafından başka bir asansör firması ile 37.500 TL bedel karşılığında anlaşıldığını, fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak üzere; davacının ödediği 21.000 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte, yeni sözleşmeden dolayı uğranılan zararın şimdilik 10,000 TL’sinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı tarafından taraflar arasında düzenlenen sözleşmede belirtilen standart ve özelliklerde asansör teslim edildiğini, bu nedenle müvekkiline yüklenebilecek bir kusur bulunmadığını, davacı tarafça davalıya toplam 21.000 TL ödendiği belirtilmiş ise de, müvekkiline sadece toplam 17.000TL tutarlı iki adet çek teslim edildiğini, iddia edildiği gibi 4.000 TL nakit ödeme yapılmadığını, söz konusu binanın uygun teknik şartlarda yapılmamasının, temelden su almasının ve asansör kuyusunda biriken suların önlenememesi gibi sorunların sonuçlarının davalıya yüklenemeyeceğini ve davalının sorumlu tutulamayacağını, davacı tarafın başka bir asansör firmasından teklif alınarak yapılan sözleşme bedeli 37.200 TL’nin de müvekkilinden talep edilmeyeceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları , denetlenebilir bilirkişi raporu içeriğine göre, davacının iş sahibi olarak davalı yüklenici ile aralarında 04/01/2013 tarihinde asansör teslim ve kurulum sözleşmesi yaptıkları, bu sözleşme gereğince davalının asansör kuyusunun tesliminden sonra 20 iş günü içerisinde 1 adet asansörün teslim ve montajını yapmayı taahhüt ettiği, Ümraniye Belediyesi tarafından … mahallesinde … apartmanda ilgili asansör üzerinde yapılan incelemede asansörün kullanılmaz ve güvensiz olduğunun rapor edildiği, davalının işini gereği gibi ifa etmemesi sonrası davacının başka bir yüklenici ile anlaşma yaparak kusuru rapor edip yeni asansörün yapılmaya başlanıldığı, davacı ile dava dışı … firması arasında yapılan asansör teklif ve sözleşme formunda işin toplam bedelinin KDV dahil 37.500 TL olarak kararlaştırıldığı, bu haliyle davalı … İnşaat tarafından kurulumu yapılan ve asansör üzerinde kalan malzeme toplam tutarının bilirkişiler tarafından belirlenmesi ile söz konusu işin bedeli olan miktardan tenzili ile kalan bakiyenin 16.500 TL olarak hesaplandığı, bu miktarın davacı tarafından davalıdan talep edilebileceği, bu bedelin dışında davacının yaptığı anlaşma ile dava dışı asansör firmasına montaj ve kurulum işlemleri ile birlikte yaptığı anlaşmanın 37.500,00 TL olarak belirlendiği, davacının davalıya güvenerek ve yaptığı anlaşma neticesinde fazladan yaptığı ödemenin bu tespit ve hesaplamaya göre 16.000 TL olduğu, neticeten davacının zararının 32.500 TL olarak belirlendiği, davacının son celse zaptında dava dilekçesindeki miktarı talep ettiği tespit ile davanın kabulü ile, 16.500,00 TL sözleşmenin feshinden doğan alacak ile, 14.500,00 TL meydana gelen zarar bedeli olmak üzere, toplam 31.000,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesi gerektiği gerekçesi ile, Davanın KABULÜ ile, 16.500,00 TL sözleşmenin feshinden doğan alacak ile, 14.500,00 TL meydana gelen zarar bedeli olmak üzere, Toplam 31.000,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinafa başvurmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; davacı tarafın dava dilekçesinde açıkça ayıplı ifa nedeniyle uğradığı zararın tazminini talep ettiğini, Borçlar Kanununun 478. Maddesinde ayıplı ifa nedeniyle açılacak davalarda 2 yıllık zamanaşımı süresi öngörüldüğü, bu nedenle davacı tarafın dava ve talep haklarının zaman aşımına uğradığı halde zaman aşımı itirazının kabul edilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının, müvekkilinin sözleşmeye konu asansörü kullanılamaz ve standartlara uygun olmayan bir halde teslim ettiğini, asansörün kullanılamadığını belirtilmiş ise de, bu hususların gerçeği yansıtmadığını, müvekkili tarafından, taraflar arasında düzenlenen sözleşmede belirtilen standart ve özelliklerde asansör teslim edildiğini, bu nedenle müvekkiline yüklenebilecek bir kusur bulunmadığını, hatta kullanılan asansörün rutin bakımlarının da müvekkili tarafından yapıldığını, buna ilişkin makbuzların da dosyaya sunulduğunu, davacı tarafça müvekkilinin işi ayıplı yaptığının TSE raporu ile tespit edildiği iddia edilmiş ise de, dosyaya sunulan TSE raporunu kabul etmediklerini, zira dosyaya sunulan TSE raporunda belirtilen ve mevcut asansördeki bir takım eksikliklerin, raporun tanzim edildiği tarihde yürürlükte bulunan yasal mevzuat ve yönetmelik hükümleri nazara alınarak düzenlendiğini, asansör ruhsatı alabilmek için gerekli şartlar ile asansörün teknik özelliklerinin belirlendiği yönetmelik ve mevzuat hükümlerinin her yıl değiştiğini, bu nedenle de müvekkili ile davacı arasında tanzim edilen sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan yönetmelik ve yasal yükümlülüklere uygun olarak asansör imalatı yapılıp yapılmadığının araştırılarak buna göre hüküm tesis etmesi gerekirken, bu husus dikkate alınmaksızın karar verildiğini, mahkemece mahalinde keşif kararı verilmemiş olmasına rağmen bilirkişi tarafından davacı ile birlikte mahalinde keşif yapılması ve davacı tarafın yönlendirmesi ve beyanları doğrultusunda rapor tanzim edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bilirkişi tarafından düzenlenen rapora göre müvekkilinin sadece asansöre ait rayları ve asansör kapılarını imal ettiği, başka hiçbirşey imal etmediği ve teslim etmediği sonucu çıktığını, oysa müvekkili tarafından asansör kabini, makina ve motor grubu, kumanda sistemi vs. gibi standart asansörde bulunması gereken tüm imalatların yapılarak teslim edildiğini, 05.10.2017 tarihli bilirkişi raporunda da ” dava konusu asansör üzerinde yapılan incelemelerde, davalı tarafından yapımı ve kurulumu yapılmış olan asansörün, davacı ile davadışı … ile 13.02.2016 tarihinde yapılan anlaşma gereği davadışı firma tarafından sökümünün yapıldığı” açıkça belirtildiğini, ancak davadışı firma tarafından söküldüğü belirtilen asansör parça ve ekipmanlarının neler olduğu, nerede bulunduğu ve neden müvekkile iade edilmediğinin anlaşılamadığını, buradan da anlaşıldığı üzere müvekkili tarafından sadece asansöre ait ray ve asansör kapıları imal edilmediğini, hatta dava dilekçesinde de açıkça asansörün standartlara uygun olmayan bir halde teslim edildiğinin belirtildiğini, bilirkişi raporunda belirtilen ve davadışı firma tarafından yapıldığı belirtilen asansör kabini, makine motor grubu, kumanda sistemi, emniyet sistemi, elektronik kumanda ve kontrol ünitesi, güvenlik aksamları, kabin içi butonları, kablo tesisatı, halatlar, kabin kapıları vs.’nin müvekkili tarafından imal edilerek teslim edildiğini, dosyada mevcut 06.08.2015 tarihli Asansör Periyodik Kontrol Uygunsuzluk Formununda (TSE raporu) mevcut ve kurulu bir asansörde yapılan inceleme sonunda tanzim edildiğini, makina ekipmanları ve kabinlerin ve diğer asansör techizatının bulunmadığı ve sadece raylar ile asansör kapılarının bulunduğu bir binada bu şekilde bir incelemenin yapılmasının da mümkün olmadığını, kaldı ki TSE raporunda da uygunsuzluk türü olarak belirlemeler yapıldığını, asansörde bulunmayan bir ekipmanın, standarda uygun olup olmadığının da tespit edilemeyeceğini, rapordan da açıkça anlaşıldığı üzere müvekkili tarafından sözleşmeye konu asansör imal edilmemiş gibi bilirkişi raporunda yapılan imalat bedeli olarak 4.500TL belirlenmiş olmasının kabul edilebilir olmadığını, hatta 03.12.2015 tarihli Periyodik Kontrol Raporunda da makina motor seri numarasının …. olarak belirtildiğini ve bakım firmasına ilişkin bilgiler ile bakım sözleşmesi ve tarihinin de açıkça gösterildiğini, bu nedenlerle bilirkişi raporuna itirazlarının mahkemece dikkate alınmamasının hatalı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, taraflar arasında imzalanan eser sözleşmesinde kararlaştırılan edimin ayıplı ve kusurlu yapıldığı iddiası ile sözleşmenin feshinden kaynaklı bedel iadesi ve tazminat istemine ilişkindir. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. Taraflar arasında 04/03/2013 tarihli asansör yapım sözleşmesi imzalandığı, işin süresinin sözleşmenin imzalanıp asansör kuyusunun iş sahibi tarafından tesliminden itibaren 20 iş günü, bedelinin KDV hariç 17.000 TL olarak belirlendiği, ödeme şartlarının kararlaştırıldığı, her biri 8.500 TL bedelli iki adet çekin verildiği, çek bedellerinin davalı yüklenici tarafından tahsil edildiği uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık sözleşme konusu asansör işinin zamanında yapılıp teslim edilip edilmediği, sözleşmede yazılı 4.000 TL peşinatın davacı iş sahibi tarafından ödenip ödenmediği, asansörün ayıplı, işin kusurlu olup olmadığı noktasında çıkmaktadır. Dosya içinde bulunan ve 05/10/2017 tarihli bilirkişi raporunda Ümraniye belediyesi tarafından düzenlendiği belirtilen 03/12/2015 kontrol tarihli, … rapor nolu TSE Muayene Gözetim Merkezi Başkanlığı Asansör Periyodik Kontrol Uygunsuzluk Formundan, formada yazılı adreste bulunan ve kimlik nosu belirtilen asansörün kullanımının güvensiz olduğuna ilişkin tutanak tutulduğu, tutanakta ilgili asansörde bulunan eksiklerin tespit edildiği anlaşılmaktadır. Yine bilirkişi raporuna, dava dilekçesine ve davacı vekilinin mahkemeye sunduğu 02/01/2017 havale tarihli dilekçeye göre davaya konu asansör dava tarihinden önce yerinden sökülmüş ve yerine davacının anlaşma yaptığı dava dışı firma tarafından başka bir asansör monte edilmiştir. Davacı tarafça dosyaya sunulan 18 Ağustos 2015 tarihli fesih ihtarnamesine göre ihtarname tarihi itibarıyla davalı yüklenici edimini tamamen yerine getirmemiş ve bu nedenle davacı iş sahibi taraflar arasındaki sözleşmeyi işin süresinde yerine getirilmemesi ve artık sözleşmenin devamında elde edilecek hukuki yarar ortadan kalktığından feshetmiş ve söz konusu iş anlaştıkları başka bir asansör firmasına tamamlatılmıştır, anılan ihtarname TK 21’e göre muhataba 23/02/2016 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı vekili süresinde verdiği cevap dilekçesi ile zaman aşımı itirazında bulunmuş, mahkemece 27/11/2018 tarihli duruşmada ara kararla “davanın açıldığı tarih, açılan dava ve taraflar arasındaki sözleşme tarihi gözetilerek” zaman aşımı itirazının reddine karar verilmiştir. Davalı ihtarname tarihinden önce edimini yerine getirdiğini, sözleşme ile kararlaştırılan asansörü teslim ve monte ettiğini ispatlayamamıştır. Aksine ilgili belediyece yapılan asansör kontrol formuna göre formda belirtilen eksiklikler bulunmaktadır. Davalı söz konusu formun davaya konu asansöre ait olmadığını, hatalı olduğunu savunmamıştır. Buna göre davalı tarafça yapımı üstlenilen işin fesih tarihi itibarıyla eksikliklerinin giderilmediği, tamamlanmadığı sabit olduğundan fesih tarihi ile dava tarihi dikkate alındığında zaman aşımı süresi dolmamıştır. Bu nedenle davalının bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir. Sözleşme feshedildiğinden taraflar edimlerini yerine getirme yükümlülüğünden kurtuldukları gibi verdiklerini de geri alabileceklerdir. Davacı da sözleşme kapsamında ödediği bedeli geri isteyebilecektir. Davalı sözleşme kapsamında imal ederek teslim ettiği asansöre ilişkin ekipmanların neler olduğunu ispatlayamamıştır. Asansör periyodik bakım tutanağında eksik olan hususlar belirtilmiş olup, davalı bu eksikler dışında ve bilirkişilerce bedeli tespit edilen asansöre ilişkin parçalar dışında teslim ettiği parça bulunduğunu ispat edememiştir. Buna göre davacı da fesih nedeniyle ödediği bedeli geri alabileceğinden davalı tarafça yapıldığı tespit edilen ve sökülen parçaların bedeli davacı alacağından düşüldüğünden davalının bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir. Ancak, HMK’nın 26. maddesi gereğince hakim tarafların talep sonucu ile bağlı olup talepten fazlaya karar veremez. Somut olayda, davacı dava dilekçesinde dava değerini 31.000 TL göstermiş, bunun 21.000 TLsinin ödenen bedelin iadesi, 10.000 TL’sinin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere uğradığı zararın tazminine ilişkin olduğunu belirtmiştir. Dava sırasında davacı vekili ıslah yapmayacaklarını beyan etmiştir. Mahkeme ise davacının maddi zarara ilişkin talebini aşarak maddi zarar olarak 14.500 TL’ye hükmetmiştir. Bu husus HMK’nın 26. maddesinde öngörülen taleple bağlılık ilkesine aykırıdır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2. bendi gereğince kaldırılarakdavanın kısmen kabulü ile bedel iadesi talebinin 16.500 TL yönünden, maddi zarara ilişkin talebin taleple bağlı kalınarak 10.000 TL yönünden kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A)1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/11/2018 tarih ve 2016/248 Esas, 2018/1143 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3- Davanın KISMEN KABULÜ ile, 16.500,00 TL bedel iadesi ile 10.000,00 TL zarar bedeli olmak üzere toplam 26.500,00 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
B) İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN 1-Alınması gereken 1.810,21 TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 529,41 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.280,80 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 2-Davacı tarafından yatırılan 529,41 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 3-Davacı tarafından yapılan 55,05 TL tebligat ve posta gideri, 29,20 TL başvurma harcı, 1.700,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.784,25 TL yargılama giderinden davanın kabul/red oranına göre takdiren 1.525,25 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye miktarın davacı üzerinde BIRAKILMASINA, 4-Davalı tarafından yapılan 104,00 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 15,10 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye miktarın davalı üzerinde BIRAKILMASINA, 5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 5.100,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 4.500,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, 7-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Davalı tarafından yatırılan 530,00 TL istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde kendisine İADESİNE, 2-Davalı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 17,63 TL posta gideri olmak üzere toplam 138,93 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa VERİLMESİNE, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a bendi gereğince KESİN olmak üzere08/02/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.