Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/774 E. 2022/444 K. 08.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/774
KARAR NO: 2022/444
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/09/2018
NUMARASI: 2018/254 Esas, 2018/989 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 08/03/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davalı … Genel Müdürlüğü tarafından İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1365 Esas sayılı dosyası üzerinden açılan davada, yüklenicinin iş programının gerisinde kalması, uyarılara rağmen birtakım işleri yapmaması, 17/09/2013 tarihinden itibaren çalışmaları tamamen durdurması, Noter ihtarı sonrasında çalışmalara başlanmış ise de kısa süre sonra aynı aksaklıkların tekrar başlaması, bunun üzerine 05/03/2014 tarihinde tekrar Noter ihtarı çekilmesine rağmen çalışmalara başlanmaması ve 14/03/2014 tarihinde çalışmaların bırakılması sebebiyle, sözleşmenin YİGŞ’nin 47.maddesi ile 4735 sayılı Kanun’un 20 ve 22.maddeleri gereğince feshedildiği ve teminat mektubunun irat kaydedildiği, sözleşmeye göre alınması gereken teminat mektubu miktarının güncellenmiş hali ve işin devamı sırasındaki fiyat farkı sebebiyle verilmesi gereken teminat mektubunun güncellenmiş hali toplamları dikkate alındığında yüklenicinin 68.533,23 TL daha teminat bedeli ödemesi gerektiği, bu miktardan yüklenicinin bakiye 38.688,15 TL alacağı düşüldüğünde de geriye 29.845,08 TL kaldığı belirtilerek, bu meblağın dosyamız davacısı yüklenici …’den tahsili talep edilmiştir. Dosyamız davacısı … vekilince asıl davaya verilen cevap ve karşı dava dilekçesinde, “Atık Su ve İçme Suyu Hatlarında Kısmi Yenileme ve Rehabilitasyon İşine” ilişkin sözleşme kapsamında, davalı iş sahibinin sözleşmeyi haksız olarak feshettiği ve teminat mektubunu irat kaydettiği, sonrasında da yüklenicinin kalan işleri bitirmesine fırsat vermediği belirtilerek, sözleşmenin feshine kadarki döneme ilişkin olarak ödenmeyen hakediş bedellerinin şimdilik 10.000,00 TL’lik kısmını davalıdan tahsili, haksız olarak paraya çevrilen 470.000,00 TL bedelli teminat mektubu bedelinin davalıdan tahsili, ayrıca haksız fesih nedeniyle uğranılan sair zararların tespiti ve uğradığı kazanç kaybına ilişkin şimdilik 10.000,00 TL’nin de davalıdan tahsili talep edilmiştir. Karşı davacı vekili 18/10/2016 tarihli ıslah dilekçesinde, dosyaya sunulan kök ve ek bilirkişi raporları ile müvekkiline ödenmesi gereken kesin hak ediş bedelinin 316.598,54 TL, kar kaybının 150.802,50 TL olduğunun ve haksız yere irat kaydedilen 470,000,00 TL’lik teminat mektubunun müvekkiline ödenmesi gerektiğinin tespit edildiğini belirterek, ıslah taleplerinin kabulü ile, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile; 316.598,54 TL hakedişin düzenlenme tarihinden itibaren işleyecek kademeli en yüksek reeskont faizi ile, 150,802,50 TL kar kaybının haksız fesih tarihinden itibaren işleyecek kademeli en yüksek reeskont faizi ile, davacı karşı davalı tarafından haksız yere paraya çevrilen 470.000-TL teminat mektubunun, mektubun paraya çevrildiği tarihten itibaren işleyecek kademeli en yüksek reeskont faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiş ve gerekli ıslah harcını yatırmıştır.Yargılama sırasında 21/03/2018 tarihli celse ara kararı ile asıl dava olan 2014/1365 Esas sayılı dosya yönünden HMK’nın 150. Maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına, karşı davanın ise tefrikine karar verilmiş, tefrik edilen karşı dava istinafa konu ilk derece mahkemesi esasına kaydedilerek yargılamaya devam olunmuştur. Mahkemece, taraflar arasında akdedilen sözleşmede işin teslim süresinin işyeri teslim tarihinden itibaren 1095 gün olarak belirtildiği, 18/04/2011 tarihinde yer teslimi yapıldığı, 16/04/2014 tarihine kadar işin süre sonunun bulunduğu, ancak … kararlarına göre ihale süreci içerisinde kazı ruhsatı verilmeyen günler toplamının 352 gün olduğu, … tarafından kazı ruhsatı verilmeyen bu 352 gün içerisinde idare tarafından yükleniciye kazı yaptırılmadığı, süre sonuna kadar davacı tarafından ihale ile alınan işin yaklaşık %82-85’lik kısmının tamamlanmış olduğu, ihale süreci içerisinde resmi kurumların kazı izni vermemesi ve bu süreç içerisinde idare tarafından yükleniciye kazı yaptırılmaması sebebi ile sözleşmede belirtilen mücbir sebepler ve idarenin sebep olduğu hallerden dolayı gecikmede sorumluluğu bulunmayan yükleniciye söz konusu gecikmeden kaynaklı günlerin süre uzatım olarak verilmesi gerektiği, davacı tarafından talep edilen ek sürenin kazının durdurulduğu toplam gün sayısının yarısı kadar olduğu, verilecek bu ek sürede işin tamamlanmasının mümkün görüldüğü, davalı idarece davacıya süreç içerisinde işlerin geciktiğine yönelik ihtarnameler çekilmiş ise de, işlerin gecikme sebebinin davacı ihtiyarında olmayan ve ondan kaynaklanmayan sebeplerle oluştuğu, davalı idarenin sırf süreç içerisinde tek bir ihtarname çekti diye sözleşmeyi fesihte haklı olamayacağı, ayrıca işin %80’ninden fazlasının tamamlanmış olması sebebi ile Yapı İşleri genel şartnamesinin 47/3.maddesi uyarınca davalı idarenin sözleşmenin feshi yerine sözleşmenin tasfiyesi yoluna gitmesi gerektiği, buna göre davalı idare tarafından sözleşme feshi ve fesih sonrası sözleşmenin 25.maddesine istinaden teminat mektubunun paraya çevrilmesi işleminin haksız olduğu, bilirkişi raporlarına ve ticari defterlerine göre 38.688,15 TL cari hesap alacağı ve 56.902,65 TL kesin hak ediş alacağı olmak üzere davacı alacağının toplam195.590,80 TL olduğu, ayrıca bilirkişi incelemeleri sonucu sözleşmenin haksız feshi sebebi ile davacının davalıdan 94.251.57 TL kâr kaybı talep edebileceği gerekçesiyle, davacının davasının kısmen kabul-kısmen reddi ile 38.688,15 TL cari hesap alacağı, 156.902,65 TL 35 nolu kesin hakedişten kaynaklanan kesin hakediş alacağı olmak üzere toplam 195.590,80 TL’nin ıslah tarihi olan 19/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, haksız tazmin edilen teminat mektupları sebebiyle 470.000,00 TL’nin ıslah tarihi olan 19/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 94.251,57 TL kâr kaybı alacağının ıslah tarihi olan 19/10/2016 tarihinden işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, kalan kısımlar yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, bilirkişi raporlarının çelişkili olduğunu, 15/03/2017 tarihli rapor müvekkili aleyhine ise de 08/11/2017 tarihli ek raporun müvekkili lehine olduğunu, yeni bilirkişi heyetinden alınan rapora itirazlarının dikkate alınmadığını, karara dayanak 05/05/2018 tarihli bilirkişi raporunun çelişkiler içerdiğini, ek rapor taleplerinin haksız şekilde reddedildiğini, oysaki bu raporda düzeltmelere ilişkin bir tutanak olmadığına ilişkin görüşe karşı ilgili tutanağı belirterek ek rapor talebinde bulunmuş olduklarını, bilirkişi raporunda belirtildiği üzere işin gerçekleşme oranının %81,16 olduğunu, gerekçede belirtildiği gibi %82-85 olmadığını, müvekkili tarafından tüm ödemelerin süresinde yapıldığını, gerekçeli karardaki feshe ilişkin değerlendirmenin eksik ve hatalı olduğunu, sözleşmenin 9.3, 18.1.1. ve 18.1.2. maddeleri dikkate alındığında, yüklenicinin ek süre talebinin yerinde olmadığını, ayrıca, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere süresi içerisinde ek süre talebinde bulunulmadığını, bilirkişi raporundaki kesin hesap hakedişi kapağında yapılan hesaplamanın yanlış olduğunu, buna dair itirazlarını ve belgeleri rapora itirazlarında sunduklarını, fesih işlemi haklı yapıldığından mahrum olunan kar hesabınında yerinde olmadığını, işen asıl fesih gerekçesinin, yüklenicinin taahhüdünü ihale dokümanı ve sözleşme hükümlerine uygun olarak yerine getirmemesi olduğunu, (haklı olduğu belirtilen gerekçelere ayrıntılı olarak yer verilmiş), bu gerekçeleri doğrultusunda mahkemenin feshin geçersizliğine dair tek bir ihtarname bulunduğuna dair yorumunun hatalı olduğunu, yükleniciye çok kez ihtarname çekildiğini, aciliyeti olan bazı işlerin farklı yollardan yaptırıldığını, bunlara dair bazı tutanakların yüklenici tarafından da imzalandığını, yüklenicini işi bıraktığında ek süre verilse dahi işi bitirmeyeceğini, sözleşme eki olan YİGŞ’nin 29.maddesine göre de, davacının süre uzatımı talebinin yerinde olmadığını, yüklenicinin mücbir sebepler dolayısıyla işi aksattığı yorumunun hatalı olduğunu, sadece kış aylarında hava şartlarından dolayı çalışma yapamadığını belirten yüklenicinin bahar ve yaz aylarında da bu imalatlarını yapamadığı hususun da göz önünde bulundurulması gerektiğini, yüklenicini kış aylarında bazı kazı ruhsatlarının …’ye onaylattırılamaması sebebiyle imalat yapamadığı ve idare kusurundan kaynaklı bu durumdan dolayı süre uzatımı verilmesi talebinin yerinde olmadığını, bu nedenle bu talebin idarece yerinde görülmediğini, işin niteliği gereği kazı yasağı olsa bile kazı ruhsatlarının … tarafından onayladığını, kazı yasağı olan dönemlere ilişkin bazı örnek onaylı ruhsatların yazı ekinde sunulduğunu, kazılı imalatların kazı yasağı olan dönemlerde de yaz aylarındaki gibi normal seyrinde gittiğinin hakedişlerdeki aylık imalat miktarlarından anlaşılmakta olduğunu, bu hususunda mahkemece dikkate alınmadığını, yapılan işe asfalt kaplaması yapılması da dahil olduğundan, asfalt kaplaması bitmemiş imalatların ödemesinin yapılmadığını, yüklenici asfalt kaplamaları çok geç yapıldığından o işlerin hakedişlere sonradan girdiğini, YİGŞ’nin 29.maddesi gereğince, yüklenici süre uzatımı talebinde gerekçeleri ile birlikte belgelerini de sunmak zorunda olduğu halde, bir yükümlülüğünü yerine getirmediğini ve süresi içinde başvuruda bulunmadığını, 05/05/2018 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçelerinde ve ekinde sundukları müvekkili idare Asya Abone İşleri Başkanlığının 28/11/2018 tarihli yazısında belirtildiği üzere, yüklenicinin hakedişten kaynaklı alacağının 156.902,65 TL değil, 123.903,42 TL olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir.Davacı yüklenici şirket ile davalı iş sahibi idare arasında “Atık Su ve İçme Suyu Hatlarında Kısmi Yenileme ve Rehabilitasyon İşine” ilişkin 11/04/2011 tarihli, birim fiyat üzerinden götürü bedelli 6.765,876 TL bedelli eser sözleşmesi imzalanmıştır. Sözleşmenin 9.3 maddesine göre, işin iş yeri teslim tarihinden itibaren 1095 gün içinde tamamlanması ve geçici kabule hazır hale getirilmesi gerekmekte olup, sürenin hesaplanmasında, havanın fen noktasından çalışmaya uygun olmayan dönemi ile resmi tatil günleri dikkate alındığından, bu nedenlerle ayrıca süre uzatımı verilmeyecektir. Sözleşmenin 10.2.1 maddesine göre, fiyat farkı olarak ödenecek bedel ve/veya iş artışı olması halinde bu artış tutarının %6’sı oranında teminat olarak kabul edilen değerler üzerinden ek kesin teminat alınacaktır. Sözleşmenin 11.2 maddesine göre, hakediş raporları sözleşmenin eki olan YİGŞ’de belirlenen esaslar çerçevesinde, kanuni kesintiler de yapılarak her ayın ilk 5 günü içinde düzenlenecek olup, hazırlanan hakediş raporları idarece onaylandıktan sonra 30 gün içinde tahakkuka bağlanarak 15 gün içinde ödenecektir. Sözleşmenin 14.2 maddesine göre, sözleşmenin yürütülmesi sırasında yükleniciye fiyat farkı verilecektir. Sözleşmenin 18. Maddesinde süre uzatımı verilecek haller ve şartları, 27.maddesinse ise sözleşmenin feshine ilişkin şartlar düzenlenmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı göz önünde bulundurulduğunda, taraflar arasında akdedilen sözleşmede işin teslim süresinin işyeri teslim tarihinden itibaren 1095 gün olarak belirtildiği, 18/04/2011 tarihinde yer teslimi yapıldığı, işin süre sonunun 16/04/2014 tarihi olduğu, ancak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Alt Yapı Koordinasyon Merkezi tarafından 24/11/2011 tarih 2011/4 sayılı karar ile 01/12/2011-15/03/2012 tarihleri arasında, 13/11/2012 tarih 2012/3 sayılı karar ile 25/11/2012-15/03/2013 tarihleri arasında ve 25/10/2013 tarih 2013/2-15 sayılı karar ile 15/11/2013-01/04/2014 tarihleri arasında kazı ruhsatı verilmemesine yönelik karar verildiği, bu kararlara göre ihale süreci içerisinde kazı ruhsatı verilmeyen günler toplamının 352 gün olduğu, …. tarafından kazı ruhsatı verilmeyen bu 352 gün içerisinde idare tarafından yükleniciye kazı yaptırılmadığı, süre sonuna kadar davacı tarafından ihale ile alınan işin yaklaşık %82-85’lik kısmının tamamlanmış olduğu, ihale süreci içerisinde resmi kurumların kazı izni vermemesi ve bu süreç içerisinde idare tarafından yükleniciye kazı yaptırılmaması sebebi ile davalı iş sahibinin kusurundan kaynaklanan bu 352 günlük çalışılamayan süreden dolayı davacı yükleniciye süre uzatımı verilmesi gerektiği, davacı tarafından talep edilen ek sürenin kazının durdurulduğu toplam gün sayısının yarısı kadar olduğu, verilecek bu ek sürede işin tamamlanmasının mümkün görüldüğü, davalı idare tarafından davacı yükleniciye süreç içerisinde işlerin geciktiğine yönelik ihtarnameler çekilmiş ise de işlerin gecikme sebebinin davacı ihtiyarında olmayan ve ondan kaynaklanmayan, aksine davalıdan kaynaklanan sebeplerle oluştuğu, ayrıca işin %80’ninden fazlasının tamamlanmış olması sebebi ile YİGŞ’nin 47/3.maddesi uyarınca davalı idarenin sözleşmenin feshi yerine sözleşmenin tasfiyesi yoluna gitmesi gerektiği, buna göre davalı idare tarafından yapılan sözleşmenin feshi ve fesih sonrası sözleşmenin 25.maddesine istinaden teminat mektubunun paraya çevrilmesi işlemlerinin haksız olduğu, ilk derece mahkemesince de bu doğrultuda yapılan değerlendirme neticesinde haksız olarak paraya çevrilen teminat mektubu bedeli olan 470.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesinin yerinde olduğu kanaatine varılmıştır. Teminat mektubu bedelinin iadesine ilişkin olarak istinaf dilekçesinde ayrıca özel bir istinaf itirazı da bulunmamaktadır. Mahkemece hükmedilen 94.251,57 TL’lik kâr kaybı alacağına ilişkin olarak, davalı istinafında sadece yapılan fesih işleminin haklı olduğundan bahisle mahrum olunan kâr hesabının yerinde olmadığı şeklinde bir istinaf itirazında bulunulmuş olup, yukarıda yapılan değerlendirme neticesinde davalı idare tarafından yapılan fesih işleminin haksız olduğu kabul edildiğinden, istinaf dilekçesinde de söz konusu kâr kaybı miktarına ve rapordaki hesap usulüne ilişkin olarak ayrıca ve özel olarak bir itiraz yer almadığından davalı vekilinin buna dair istinaf itirazında yerinde görülmemiştir.İstinaf dilekçesinde, mahkemece hükmedilen 38.688,15 TL cari hesap alacağına yönelik olarak bir istinaf itirazı bulunmamaktadır. Zaten asıl davaya sunulan dava dilekçesinde dosyamız davalısı tarafından davacı yüklenicinin bu miktar kadar cari hesap alacağı bulunduğu açıkça kabul edilmektedir. 35 Nolu kesin hakedişden kaynaklanan bakiye 156.902,35 TL bakımından yapılan değerlendirmede ise; davacı yüklenici tarafından hazırlanarak imzalanan kesin hakediş raporunun davalı idareye verilmesinden sonra, idare tarafından kalemle yapılan iki ayrı düzeltme neticesinde, hakediş tutarının 234.492,67 TL’den 214.164,65 TL’ye, yükleniciye ödenecek olan tutarın ise 316.598,54 TL’den 123.903,42 TL’ye düşürülmüş olduğu, ancak yapılan bu düzeltmeler sonrasında YİGŞ’nin 39 ve 41.maddeleri gereğince düzeltmeleri içeren kesin hakediş raporunun süresi içinde davacı yükleniciye gönderilmediği, söz konusu düzeltmeleri içerir kesin hakediş raporunun dava tarihi olan 07/11/2014 tarihinden çok sonra 29/03/2017 tarihinde davacı yükleniciye fatura kesilmesi talimatını da içeren bir yazı ile gönderildiği, davacı yüklenicinin bu yazı sonrasında 02/05/2017 tarihinde düzeltilmiş değerlere göre 214.164,65 TL + KDV olmak üzere toplam 245.004,36 TL olarak kestiği kesin hakediş faturasını ” fazlaya dair tüm dava ve talep hakları saklı kalmak ihtirazi kaydı ile ” davalı idare gönderdiği, davalı idare tarafından bu faturaya ilişkin olarak 04/052017 tarihli ödeme emri fişi düzenlenmiş ise de bu doğrultuda davacıya yapılmış bulunan bir ödeme bulunmadığı, son bilirkişi heyetinden alınan 03/05/2018 tarihli bilirkişi heyeti raporunun 12.sayfasında da hakediş ödemesine ilişkin bir belgenin bulunmadığının belirtildiği, davalı vekilinin istinaf dilekçesinde de böyle bir ödeme iddiasının bulunmadığı, davalı idare tarafından söz konusu kesin hakedişin davacı yükleniciye dava tarihinden sonra gönderilmiş ve açılan işbu dava ile kesin hakediş bakımından tarafların anlaşamadığının ortaya çıkmış olması karşısında davalı idare tarafından kesin hakediş üzerinden sonradan kalemle yapılmış olan düzeltmelerin davacıyı bağladığından söz edilemeyeceği, davalı yüklenicinin bu düzeltme ve kesintileri neye istinaden yaptığını belgeleri ile birlikte ispatlaması gerektiği, mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemeleri sonucu düzenlenen raporlara ve ticari defterlere göre davacının kesin hak edişlerden kaynaklanan 156.902,65 TL kesin hak ediş alacağının oluştuğu, davacı tarafça kesin hak ediş alacağını 316.598,54 TL olduğu ileri sürülmüş ise de istinafa gelinmeyerek bu miktarın kabul edilmiş olunduğu, davalı idare tarafından da gerek yargılama sırasında sunulan dilekçelerle gerekse istinaf dilekçesinde davacının kesin hakedişden kaynaklanan alacağının 123.903,42 TL olduğunun kabul edildiği, buna göre istinaf aşamasında bu husus bakımından ihtilaf konusu kalan miktarın sadece (156.902,65 TL – 123.903,42 TL)= 32.999,23 TL olduğu, bu miktarın da davalı vekilinin 03/05/2018 tarihli son bilirkişi heyeti raporuna ilişkin sunduğu itiraz dilekçesi ekindeki karşılaştırılmalı tablodan anlaşılacağı üzere gecikme cezası ve şantiye binası bedel kesintisi kalemlerine ilişkin olduğu, 03/05/2018 tarihli son bilirkişi heyeti raporunda da belirtildiği üzere, davalı idare tarafından kesin hakedişden, sonradan kalemle yapılan değişikliklerle, düşümü yapılan bu kalemleri kontrol edecek bir bilgi ve belgenin dosyaya ibraz edilememiş olduğu, bu nedenle bu bilirkişi heyeti raporunda dikkate alınan ve davacı tarafça istinafa gelinmeyerek kabul edilmiş bulunan düzeltmeler ve kesintiler haricinde kalan 32.999,23 TL’lik kesinti bakımından davalı üzerine düşen ispat yükünün yerine getirilemediği, dolayısıyla davacının bu hak edişten kaynaklı alacağının 156.902,65 TL olarak kabul edilmesi gerektiği, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazlarının da yerine olmadığı anlaşılmıştır. Ancak, ilk derece mahkemesince kurulan istinafa konu hükmün 5.bendinde, davalı idarenin harçtan muaf olduğu kabul edilerek, harç alınmasına yer olmadığına ve davacı tarafça yatırılan harçların iadesine karar verilmiş ise de, davalı … Genel Müdürlüğü’nün yargı harçlarından muaf olmadığı, HMK’nın 355.maddesi gereğince kamu düzenini ilgilendiren bu hususun Dairemizce resen gözetilmesi gerektiği anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf dilekçesinde belirttiği sebepler yerinde olmamakla birlikte, harca dair kurulan hükmün kamu düzenine aykırılık teşkil etmesi nedeniyle HMK’nın 355.maddesi gereğince resen gözetilmesi gerektiği anlaşıldığından, istinaf talebinin usulen kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2. bendi gereğince kaldırılarak, esas hakkında kurulan hüküm aynı şekilde korunmuş, hükmün harca dair olan 5.bendi ise düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A)1-Davalı vekilinin istinaf talebinin usulen KABULÜNE, 2-İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/09/2018 tarih ve 2018/254 Esas, 2018/989 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Davanın KISMEN KABULÜ ile, 38.688,15 TL cari hesap alacağı, 156.902,65 TL 35 nolu kesin hakedişten kaynaklanan kesin hakediş alacağı olmak üzere toplam 195.590,80 TL’nin ıslah tarihi olan 19/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 4-Haksız tazmin edilen teminat mektupları sebebiyle 470.000,00 TL’nin ıslah tarihi olan 19/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,5-94.251,57 TL kâr kaybı alacağının ıslah tarihi olan 19/10/2016 tarihinden işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 6-Kalan kısımlar yönünden davanın REDDİNE,
B) İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN1-Alınması gereken 51.904,83 TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 8.368,00 TL ve 7.640,49 TL ıslah harcı toplamı 16.008,49 TL harcın mahsubu ile bakiye 35.896,34 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 2-Davacı tarafından yatırılan 8.368,00 TL peşin harç ve 7.640,49 TL ıslah harcı toplamı 16.008,49 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,3-Davacı tarafından yapılan 2.100,00 TL tebligat ve posta gideri, 2.400,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.500,00 TL yargılama giderinden davanın kabul/red oranına göre takdiren 3.647,63 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye miktarın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,4-Davalı tarafından yapılan bir masraf bulunmadığından bu konuda karar verilmesine YER OLMADIĞINA,5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 55.042,12 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 20.818,07 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,7-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Davalının istinaf itirazları yerinde görülmeyip, karar resen dikkate alınması gereken harç hususu nedeniyle kaldırıldığından, alınması gereken 51.904,83 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 12.976,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 38.928,63 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,2-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 08/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.