Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/77 E. 2021/1289 K. 28.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/77
KARAR NO : 2021/1289
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/10/2018
NUMARASI: 2017/364 Esas, 2018/897 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali, Alacak
KARAR TARİHİ 28/06/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Asıl dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine, karşı dava eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davacı-karşı davalı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı-karşı davalı vekili, müvekkilinin yurtdışında bulunan bir firmanın siparişi üzerine sipariş verilen ürünlerin imali için davalı-karşı davacı ile anlaştığını, 2016 yılı Temmuz ayında yapılan anlaşma uyarınca müvekkilince temin edilecek kumaşlar ile davalı-karşı davacının kıyafet dikimi yapacağını ve ürünlerin müvekkiline 07/08/2016 tarihinde teslim edileceğini, 19.702,00 TL değerindeki kumaşların davalı-karşı davacıya 29/06/2016 tarihinde teslim edildiğini, 5.500,00 TL ribana ödemesi yapıldığını ve 5.000,00 TL avans verildiğini, ancak davalı-karşı davacının tüm uyarılara rağmen ürünleri belirlenen tarihte teslim etmediğini, kararlaştırılan tarihten çok sonra bir takım kıyafetlerin teslim edildiğini, ancak hatalar tespit edildiğini ve davalı-karşı davacıya e-posta ile bildirildiğini, ancak cevap alınamadığını, müvekkilinin bu nedenle yurt dışı firması ile arasının bozulduğunu ve maddi kayba uğradığını, geç ve hatalı imalat nedeniyle 26.832,00 USD reklamasyon ücreti ödemek zorunda kaldığını, 21/02/2017 tarihli ihtarname ile davalı-karşı davacıya uğranılan zararın bildirildiğini ve zarar tutarı ile yapılan ödemelerin tahsilinin istenildiğini, herhangi bir ödeme yapılmadığı gibi borcun inkar edildiğini, alacağın tahsili için başlatılan icra takibinin davalı-karşı davacının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı-karşı davacı vekili, taraflar arasında imzalanan yazılı bir sözleşme bulunmadığını, üzerinde tek taraflı oynama yapılabiliyor olması nedeniyle davacı-karşı davalı tarafça ayıklanarak sunulan e-posta yazışmalarının da kabul edilmediğini, ancak taraflar arasında fason üretime ilişkin bir anlaşma yapıldığının doğru olduğunu, 7.865,00 Euro bedel karşılığında davacı-karşı davalı tarafça getirilen numune baz alınarak 1000 adet kapşonlu sweat üretimi yapılacak olduğunu, davacı-karşı davalının 1.500,00 Euro avans ödemesi yaptığını, sipariş teslimi için kesin bir tarihin kararlaştırılmadığını, davacı-karşı davalının 29/07/2016 tarihi için ısrarcı olması nedeniyle bu tarihe yetiştirilmeye çalışıldığını, ancak davacı-karşı davalının siparişte sürekli karar değiştirmesi, uygun olmayacak taleplerde bulunması, sorulan sorulara geç cevap vermesi sebebiyle bu tarihe yetişmeyeceği anlaşılınca 07/08/2016 tarihine yetiştirilmeye çalışıldığını, bu tarihte ürünlerin hazırlandığını, davacı-karşı davalının teslim anında hata veya ayıptan söz etmediğini, ürünlerden bir kısmını numune olarak alıp yurtdışı firması tarafından uygun görülmesi halinde kalanı da gelip alacağını belirttiğini, ancak yaklaşık 20 gün sonra yurtdışı firmasının ürünleri hatalı bulduğunu ve teslim almayacağını bildirdiğini, ancak tüm üretimin davacı-karşı davalının talimatlarına uygun yapıldığını, yurtdışı firmasının ürünü beğenmemesinin müvekkilini bağlamayacağını, davacı-karşı davalının işin başında teslim ettiği numune ile verdiği kumaş arasında bariz farklılık bulunduğunu, kumaşın numuneye uygun olmadığının bildirildiğini, ancak davacı-karşı davalının mevcut kumaş üzerinden üretim yapılmasını istediğini, dolayısıyla TBK 476.maddesi uyarınca müvekkilinin sorumluluğuna gidilemeyeceğini, davacı-karşı davalının tazminat talebinin de haksız ve fahiş olduğunu, reklamasyon faturasının delil kabiliyetinin olmadığını, 5.500,00 TL ribana ödemesi yapılmasının da söz konusu olmadığını, davacı-karşı davalının TBK 474.maddesi uyarınca ayıp ihbar yükümlülüğüne de uymadığını, öte yandan müvekkilinin bakiye 6.365,00 Euro (25.523,00 TL) alacağının ödenmediğini ileri sürerek, asıl davanın reddine ve kötüniyet tazminatına, karşı davanın kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 25.523,00 TL’nin avans faiziyle davacı-karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı-karşı davalı vekili, müvekkilinin değişiklik talebi veya farklı isteklerinin olmadığını, davalı-karşı davacının kendi kusuru ile yetiştiremediğini, imalat hatasının kumaşla ilgisinin olmadığını, ürünlerin dikişlerinin ve kalıplarının hatalı yapıldığını, müvekkilinin uğradığı zarar karşısında davalı-karşı davacının bir alacağının bulunmadığını savunarak, karşı davanın reddini istemiştir.Mahkemece, davacı-karşı davalının sözleşme ilişkisi ve mal teslimine ilişkin ispat vasıtası getiremediği, delilleri arasında açıkça yemin delilinin de bulunmadığı, bilirkişi raporunda karşı dava açısından yapılan tespit gereği 31.629,58 TL miktarında fason dikim işçilik işleminin yapılmış olduğu, ancak taleple bağlı kalındığı, davacı-karşı davalının ticari defterlerinde fatura alışverişine ait herhangi bir fatura kaydına rastlanmadığı, dolayısıyla asıl davanın ispatlanamadığı, davacı-karşı davalının haksız icra takibi başlattığı, karşı davanın sübuta erdiği gerekçesiyle, asıl davanın reddine, haksız açılan takipten kaynaklı olarak davalı lehine asıl alacak üzerinden %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, karşı davanın kabulü ile 25.523,00 TL’nin avans faiziyle davacı-karşı davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Davacı-karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde, davalı-karşı davacının zararı 25.523,00 TL olarak tespit edildiğinden bu tutar üzerinden kötüniyet tazminatı ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, bu konudaki tavzih taleplerinin değerlendirilmediğini, ayrıca kötüniyet tazminatı şartlarının oluşmadığını, müvekkilince yapılan ödemelere ilişkin fatura ve belgelerin sunulduğunu, e-posta yazışmalarından da anlaşılacağı üzere davalı-karşı davacının ürünlerin tesliminden çok geciktiğini, ayrıca ürünlerde hata ve ayıp olduğu tespit edilince ürünlerin düzeltme için davalı-karşı davacıda kaldığını, ancak düzeltilmediğini, ayıpların dikiş hatalarından kaynaklandığını, ayrıca bir malın imalatında üreticinin her parti kumaşı test etmek ve her partinin çekme değerlerine uygun ölçüler ile kesim yapmak ile yükümlü olduğunu, basiretli tacir olmasından kaynaklanan sorumluluğunun bulunduğunu, davalıya numune olarak verilen kumaşın 5 cm büyük olarak verildiğini ve davalının dikip ütüledikten sonra ölçü tablosuna uygun şekilde çektiğini gördüğünü, her parti farklı değerlere sahip olacağından buna uygun kesim yapıp dikmesi gerektiğini, bilirkişilerce kumaşın müvekkilince kesildiğinin zannedildiğini, oysa sadece 2 adet numune için kesim yapıldığını, davalı tarafça gerekli pay verilerek kesim yapılmadığından hatalı imalat yapıldığını, bilirkişi raporuna itirazlarının dikkate alınmadığını, tanıkları dinlenmeden karar verildiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı-karşı davalı iş sahibi; davalı-karşı davacı ise yüklenicidir.Davacı-karşı davalı, davalı-karşı davacı tarafça siparişe konu ürünlerin dikiş ve kalıplarının hatalı yapıldığını, bu nedenle dava dışı alıcı firmaya reklamasyon bedeli ödemek zorunda kaldığını ileri sürerek, reklamasyon bedeli ile yapmış olduğu tüm ödemelerin iadesini istemiş, davalı-karşı davacı ise davacı-karşı davalı tarafça verilen kumaşların numuneye uygun olmadığını, uyarılarına rağmen davacı-karşı davalının bu kumaşın kullanılmasını istediğini, işçilik hatası bulunmadığını savunarak asıl davanın reddini ve karşı davanın kabulü ile bakiye alacağının ödenmesini istemiştir. Davacı-karşı davalı tarafça delil olarak taraflar arasında imzalandığını ileri sürdüğü bir sözleşmeye dayanılmış, davalı-karşı davacı taraf yazılı bir sözleşme yapılmadığını savunmuş, mahkemece verilen süreye rağmen davacı-karşı davalı tarafça yazılı bir sözleşme sunulmadığı görülmüştür.Ürünlerde meydana gelen hataların tespiti bakımından mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmış ise de, seçilen teknik bilirkişi konusunda uzman olmadığı gibi, sunulan bilirkişi raporu da teknik inceleme kısmı yönünden denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli nitelikte değildir.O halde mahkemece yapılacak iş, mevcut bilirkişi raporunu düzenleyen mali müşavir bilirkişi yanına tekstil mühendisi bir bilirkişi eklenerek, denetime açık ve davacı-karşı davalı vekilinin itirazlarını karşılayan yeni bir bilirkişi raporu alınmasından ibarettir.Açıklanan nedenlerle, davacı-karşı davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı-k.davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/10/2018 tarih, 2017/364 Esas, 2018/897 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,4-Davacı-karşı davalı vekili tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Davacı-karşı davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 28/06/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.