Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/740 E. 2022/421 K. 02.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/740
KARAR NO: 2022/421
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/12/2018
NUMARASI: 2015/195 Esas, 2018/1171 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ : 02/03/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalı ile Sultangazi Beledeyesi arasında 31/03/2011 tarihli ” Sultangazi İlçesi Genelinde Muhtelif Mahalle ve Sokaklarda Asfalta Robotu ile Asfalt Yapılması İşi ” için sözleşme imzalandığını, buna ilişkin olarak müvekkili ile davalı arasında da 13/04/2011 tarihli Taşeron Sözlşemesi yapıldığını, davalının belediyeden ihale ile üstlendiği söz konusu işi %4 komisyon karşılığında davacı müvekkiline devretmiş olup müvekkkili tarafından işin yapılıp belediye başkanlığına teslim edileceği hususunda anlaştıklarını, müvekkilinin edimini tamamladığını, 28/12/2011 tarihinde belediye tarafından geçici kabulün yapılarak işin belediyeye teslim edildiğini, davalının üzerine düşen ücret ödeme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, borcuna karşılık Sultangazi Belediye Başkanlığındaki alacağından 290.000,00 TL’sini 24/04/2012 tarihinde müvekkili şirkete temlik ettiğini, anılan belediyenin bu borcun 179.944,10 TL’sinin ödediğini, bakiye 110.055,90 TL’sini hem kabul etmediğini hem de ödemediğini beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 110.055,90 TL alacaklarının 24/04/2012 tarihinden itibaren ticari temerrüt faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında 13/04/2011 tarihli Taşeronluk Sözleşmesi imzalandığını, buna göre davalının Sultangazi Belediye Başkanlığı ile imzaladığı 31/03/2011 tarihli sözleşme gereği üstlendiği işin davacı şirkete devredildiğini, bunun karşılığında da sözleşme gereği yapılacak iş bedelinin % 4’ünün davalıya kar payı olarak verileceğinin kararlaştırıldığını, davacının ihale ile üstlenen imalatı yerine getirdiğini, hakedişin hesaplanması ve ödenmesi ana iş veren Sultangazi Belediye Başkanlığı tarafından yapıldığını, ödemeler davacıya değil davalıya yapıldığından imalat bedelinin davacıya ödenmesi için ana iş verene talimat verildiğini ve geçici veya kesin kabulden sonra alacağın davacıya temlik edildiğini, ana iş veren tarafından işin eksik ve hatalı yapılmasından dolayı ihale bedelinden kesintiler yapıldığını, temliknameden sonra belediye tarafından yapılan kesin hakediş nedeniyle davacıya ödeme yapıldığını, belediye tarafından ihale bedelinden yapılan kesintinin yerinde olup olmadığı, davacının sözleşme gereği üstlendiği imalatı eksik veya geç yapıp yapmadığı hususlarının tespiti ve davanın Sultangazi Belediye Başkanlığına ihbar edilmesi gerektiğini beyanla davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, 13/04/2011 tarihli Taşeronluk Sözleşmesi ile davalı yüklenici ile dava dışı iş sahibi Belediye arasındaki 31/03/2011 tarihli sözleşme gereği yapılacak asfalt işinin, Belediye’den alınacak bedelin % 4’ünün davalıya kar payı olarak verilmesi karşılığında davacı şirkete devredildiği, davacı tarafından sözleşme konusu işin yerine getirildiği, ana işveren tarafından kesin kabulün yapıldığı, bilirkişi raporuna göre, dava konusu işin davacı tarafından 4 gün gecikme ile ve işçilik hataları nedeniyle 3.424,66 TL nefaset kesintisi gerektirecek ölçüde bir kusurla tamamlandığı, dava konusu iş için yapılan hak ediş toplamının KDV dahil 728.397,65 TL olduğu, bu hak edişlerden yapılan kesinti toplamının ise 37.218,28 TL olduğu ve yapılan bu kesintilerin sözleşmeye uygun olduğu, davacı ile davalı arasında akdedilen 13/04/2011 tarihli sözleşmeye göre davacının hak kazandığı alacak tutarının 666.487,92 TL olduğu, tarafların ticari defter kayıt ve belgeleri ile dosya kapsamına göre davacının temlikname için yaptığı kısmi tahsilat da dahil olmak üzere yaptığı tahsilat toplamının 480.702,10 TL olduğu, 13/04/2011 tarihli sözleşme kapsamında davacının alacağından düşülmesi gerek tutarın 1.616,00 TL olduğu, davalı tarafından dava konusu işle ilgili olarak davacı adına yapıldığı hesap ve tespit olunan 11.896,52 TL tutarındaki SGK prim ödemeleri ile 61.430,00 TL tutarındaki işçilik ödemeleri de düşüldüğünde davacının bakiye iş bedeli alacağının 110.843,20 TL olacağı gerekçesiyle, davanın kabulüne, 110.055,90 TL’nin dava tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davacı vekili istinafında, ilk derece mahkemesince bilirkişi raporlarına itirazlarının değerlendirilmediğini ve müvekkilinin alacağının eksik hesaplandığını, bilirkişi ek raporunda bir takım SGK prim ödemeleri ile işçilik ödemelerinin, sadece davacı iddiasına dayalı olarak kök raporda müvekkilinin alacağı olarak hesaplanan tutardan düşüldüğünü, davalı tarafından sunulan evraklarda adı geçen, davalı çalışanı … ‘ın; bu davada delil olarak dayandıkları, 24.04.2012 tarihli temliknamede davalı adına alacağın temlikini yaparak, alacağı müvekkiline devreden kişi olduğunu, buradan dahi bu kişinin müvekkili şirket çalışanı olmadığının açık olduğunu, yapılan ödemelerin işçilik ödemesi olduğunu gösteren veya hangi işçilik ödemesi olduğunu gösteren bir delil de bulunmadığını, davalının adı geçen şahıslara yaptığını iddia ettiği ödemelerin hiçbir yasal dayanağı olmadığını, davalının, lehtarı … olarak gözüken bir senet için … isimli şahsa ödeme yaptığını belirttiği ödemenin neden yapıldığının açık olmadığını, senetler için müvekkili aleyhine yapılmış bir icra takibi ve bu kapsamında davalıya gönderilen İİK madde 89/1 haciz ihbarnamesi de bulunmadığını, yani davalının bu senedi ödemek zorunda olmadığını, ayrıca bilirkişi raporunda SGK ve işçilik ödemelerinin mahsup edilmesi gerektiği belirtilmesine rağmen iş bu senet borcunun da düşüldüğünü, verilen senedin işçilik ödemelerine ilişkin olup olmadığının belirli olmadığını, müvekkilinin davalının yaptığını iddia ettiği bu ödemelerin kendi alacağından mahsup edilerek yapılmasına muvafakat ettiğine dair de bir evrak olmadığını, davalının müvekkili ile hiçbir ilgisi olmayan … isimli bir kişiye neye dayanarak ödeme yaptığının açık olmadığını, davalı tarafından sunulan evraklar fotokopi olup evrak aslı olmadığını, ayrıca bu fotokopi evraklardaki imzaların adı geçen kişilere ait olup olmadığının da sabit olmadığını, yani evrakların doğruluğunun sabit olmadığını, müvekkilinin ödeme yapıldığı iddia edilen şahıslara herhangi bir borcu olmadığını, bilirkişinin, davalının talebinden ve iddiasından daha yüksek bir miktarı hesaplamadan düştüğünü, davalının, bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde toplam 71.530 TL SGK ve işçilik ödemesi yaptığını iddia etmişken bilirkişi ek raporunda 73.326,52 TL düşüm yapıldığını, bilirkişi ek raporunda düşümü yapılan SGK prim ödemesi ve işçilik alacaklarına ilişkin evrakın davalı tarafından usulüne uygun olarak sunulmadığını, cevap dilekçesinde müvekkili için ödeme yapıldığına dair bir savunma ve delil ileri sürülmediğini, ancak bilirkişi kök raporu geldikten sonra bir takım fotokopi belgeler sunularak kök rapora itiraz edildiğini, yargılamanın bu aşamasından sonra yeni itirazlar ileri sürülmesi ve yeni belge sunulmasının HMK Madde 141 de düzenlenen savunmanın genişletilmesi yasağı ve diğer usul hükümleri kapsamında mümkün olmadığını, bilirkişi kök raporunun 4. Sayfasında davalı ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu yönünde görüş beyan edildiğini ancak bu görüşün hatalı olduğunu, dosyaya sundukları Maliye Bakanlığı inceleme raporları ile davalının defterlerinin usulüne uygun olmadığının ortaya konulduğunu, aynı bilirkişi raporunun 17. Sayfasında müvekkilinin düzenlediği iki adet faturanın davalı tarafından kayıtlarına alınmadığının tespit edildiğini, bu tespite rağmen davalının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu yönünde görüş beyan edilmesinin yerinde olmadığını, davalının ticari defterleri usule ve gerçeğe uygun olarak tutulmamış olduğundan delil olarak kabul edilemeyeceğini, bu nedenle davalı ticari defter kayıtlarındaki müvekkili aleyhine olan hususları kabul etmediklerini, kesin hakedişde belirtilen 3.424,66 TL nesafet kesintisi ve 821.92 TL 4 günlük gecikme cezası haricinde olan hususları ve kesinti kalemlerini kabul etmediklerini, Sultangazi Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü’nün 28.12.2012 Tarihli Yazısında Belediyece, Yapılan Kesintiler hariç 617.286,14 TL + %18 KDV ( 111.111, 51 TL ) = 728.397,65 TL Tutarında Ödeme Yapıldığının belirtildiğini, bu nedenle bu miktardan tekrar damga vergisi, KDV tevkifatı ve ceza ve kesintiler toplamı olarak toplamda 37.218,28 TL kesinti düşülmesinin doğru olmadığını, ayrıca diğer tüm kesintilerle birlikte 14.279,58 TL KDV tevkifatı düşülmesinin de doğru olmadığını, davalının bu miktarı zaten geri alabileceğini, davalının ticari defterlerinden dahi (ticari defterlere ilişkin itirazları ve başkaca tüm itirazları saklı kalmak kaydıyla) belediyeden 714.118,56 TL tutarında tahsilat yaptığının, bilirkişinin raporunda hesapladığı gibi bu miktarın 691.179,37 TL olmadığının anlaşılmakta olduğunu, davalı 09.09.2015 tarihli 2. Cevap dilekçesini HMK md: 136 hükmü gereğince 2 hafta içerisinde sunmadığından, ilk olarak bu dilekçede belirtilen 1.616,00 TL tutarındaki masrafın müvekkilinin alacağından düşülmesini kabul etmediklerini, ayrıca 1.616,00 TL’lik malzeme alımına ilişkin olarak davalının, cevap dilekçesinde herhangi bir delil bildirmediğini, yapılan harcamanın davalının kredi kartından yapılan bir harcama olduğu kabul edildiğinde dahi, bu harcamanın müvekkili için yapılıp yapılmadığının dahi belirli olmadığını, her ne kadar dava dilekçesindeki talep miktarı kadar davanın kabulüne karar verilmiş ise de bilirkişi raporlarına itiraz dilekçelerinde de belirttikleri üzere müvekkilinin alacağının daha yüksek olduğunu, bu nedenle yeniden bilirkişi raporu aldırılarak raporlara itirazlarının değerlendirilmesini ve müvekkilinin alacağının hesaplattırılmasını talep ettiklerini, davalının temliknamesi ile dahi, müvekkilinin alacaklarının sabit olduğunu, müvekkilinin alacağının temliknamede belirtilen miktardan çok daha fazla olduğunu, davalının (temlik eden) temliği yaptığı 24.04.2012 tarihi itibariyle 290.000,00 TL’lik alacağın varlığını ve borçlunun ödeme gücünü garanti ettiğini, dava konusu alacak miktarı bakımından tamlikname tarihi olan 24.02.2012 tarihinden itibaren avans faizine hükmedilmesi gerektiğini, zira bu miktarın temlikname ile güvence altına alındığını ve temliknamenin noterde düzenlendiğini, ayrıca öncesinde gönderilen 31.10.2011 ve 02.01.2012 tarihli ihtarnamelerle, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı ve 11.04.2012 tarihli, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı 15.08.2012 tarihli icra takipleriyle de alacağın ödenmesinin talep edildiğini, bu tarihlerin temerrüt tarihi olarak dikkate alınması gerektiğini, davalının da cevap dilekçesinde icra takiplerine ve ihtarlara delil olarak dayandığını, dolayısı ile davalının da bu ihtar ve takiplerin bilgisi ve kabulü dahilinde olduğunu belirterek, müvekkili lehine kararın bozulması ve kaldırılmasını; faiz başlangıç tarihi olarak 24.02.2012 tarihinin kabul edilmesini, yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak müvekkilinin alacağının hesaplattırılmasını, fazlaya dair ıslah, dava ve diğer tüm hakları saklı kalmak kaydıyla davanın tüm yönleriyle kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 818 sayılı Borçlar Kanunu 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı taşeron, davalı yüklenici, ihbar olunan ise iş sahibidir. Davalı ile Sultangazi Beledeyesi arasında 31/03/2011 tarihli “Sultangazi İlçesi Genelinde Muhtelif Mahalle ve Sokaklarda Asfalta Robotu ile Asfalt Yapılması İşi” için 31/03/2011 tarihli sözleşme imzalanmış, 13/04/2011 tarihli Taşeronluk Sözleşmesi ile de sözleşme gereği yapılacak iş bedelinin % 4’ünün davalıya kar payı olarak verilmesi karşılığında bu iş davacı şirkete devredilmiştir. Davacı tarafından sözleşme konusu iş yerine getirilmiş, asıl iş sahibi tarafından kesin kabul yapılmıştır. Hakedişin hesaplanması ve ödenmesi asıl iş sahibi Sultangazi Belediye Başkanlığı tarafından yapıldığı için ve ödemeler davacıya değil davalıya yapıldığından, imalat bedelinin davacıya ödenmesi için davalı tarafından asıl iş sahibine talimatlar verilmiş, bu amaçla davalı tarafından en son asıl iş sahibinden olan alacağın 290.000,00 TL’si 24/04/2012 tarihinde davacı şirkete temlik edilmiş, ancak asıl iş sahibi Belediye tarafından bu temliğin 179.944,10 TL’lik kısmına ilişkin ödeme yapılarak, bakiye 110.055,90 TL’si kabul edilmeyerek ödenmemiştir. Davacı taşeron tarafından açılmış bulunan işbu davada, davalı yüklenici tarafından kendisine temlik edilen fakat dava dışı asıl iş sahibi olan Belediyece kabul edilmeyen ve ödenmeyen 110.055,90 TL bakiye temlik alacağının (iş bedelinin) davalıdan tahsili talep edilmektedir. Davalının temlikname içeriğine bir itirazı yoktur. Davalı yüklenici yapmış olduğu bu temlik işlemi ile, asıl iş sahibi Belediye tarafından ödenmeyen bakiye 110.055,90 TL temlik bedelinden doğrudan sorumlu olup, yapmış olduğu bu temlik dolayısıyla davacıya eksik ve ayıp savunmasını ileri sürmesi mümkün değildir. Kaldı ki, mahkemece alınan bilirkişi heyeti raporuyla da, davacının bakiye iş bedeli alacağının 110.843,20 TL olacağı tespit edilmiş olup, davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmadığından bu miktar bakımından davacı lehine usulü müktesep hak oluşmuş durumdadır. Her ne kadar davacı vekilince, müvekkilinin bakiye iş bedeli alacağının raporda belirlenen ve gerekçeli kararda bu doğrultuda esas alından daha fazla olduğu belirtilerek, dava dilekçesindeki fazlaya ilişkin saklı tutulan hakları kapsamında, istinaf dilekçesinde açıklanan hususlar doğrultusunda bakiye iş bedeli alacağının daha fazla olduğuna, bilirkişi raporundaki hesaplamaların, yapılan düşümlerin hatalı olduğuna dair itiraz ve taleplerde bulunulmuş ise de, dava dilekçesindeki anlatımda sadece 290.000,00 TL’lik alacağın temliki bakiyesi olan 110.055,90 TL’nin tahsili amaçlanmış, genel sözleşme ilişkisi kapsamında başkaca iş bedeli alacağına dair alacağı bulunduğuna dair hiçbir anlatıma yer verilmemiş, cevaba cevap dilekçesinde de başkaca bir araştırmaya gerek olmadan davanın kabul edilmesi gerektiği belirtilmiş olması, ayrıca yargılama sırasında bakiye temlik alacağı haricinde bir meblağ talebinde bulunulduğuna dair kısmi veya tam ıslahta da bulunulmamış olması karşısında, görülmekte olan işbu davada, sadece söz konusu temlikten kalan bakiye alacağı ilişkin kabul kararı verilmiş olması yeterli olup, taraflar arasındaki temel ilişki olan eser sözleşmesi kapsamında toplam bakiye iş bedeli alacağı miktarının bu davada tespit edilmesi gerektiğine dair davacı istinafı haksız bulunmakta olup, davacının iddia ettiği bu fazlaya ilişkin bakiye iş bedeli alacağı bakımından ayrıca dava açmakta muhtariyeti mevcut bulunmaktadır.Bu açıklamalar doğrultusunda, netice olarak mahkemece davanın kabulüne dair karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamakla birlikte, kabul gerekçesi yukarıda belirtildiği şekilde yazılması gerekirken mevcut haliyle yazılmış olmasının yerinde olmadığı anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf talebinin usulen kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2. bendi gereğince kaldırılarak, kararın gerekçesinin yukarıda belirtildiği şekilde düzeltilerek, davanın kabulüne dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A)1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/12/2018 tarih ve 2015/195 Esas, 2018/1171 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Davanın KABULÜ ile, 110.055,90 TL’nin dava tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
B) İLK DERECE YARGILAMASI YÖNÜNDEN 1-Alınması gereken 7.517,91 TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.879,48 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.638,43 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 2-Davacı tarafından yapılan 1.879,48 TL peşin harç, 2.400,00 TL bilirkişi ücreti, 462,60 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 4.742,08 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 14.405,31 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 4-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde kendisine İADESİNE, 2-Davacı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 32,93 TL müzekkere gideri olmak üzere toplam 154,23 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan/davalıdan alınarak davalı/davacı tarafa VERİLMESİNE, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 02/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.