Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/738 E. 2022/327 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/738
KARAR NO: 2022/327
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/10/2018
NUMARASI: 2016/433 Esas, 2018/951 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
BİRLEŞEN İSTANBUL 5.ASLİYE TİCARET MAH.2016/424 E.SAYILI DOSYASI
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 16/02/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Asıl davada davacılar vekili, müvekkili şirketler tarafından, davalı … Ltd. Şti. aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasından ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın itirazı üzerine işbu takibinin durmasına karar verildiğini, davalının icra takibine itirazının haksız olduğunu, müvekkili şirketler … A.Ş. ve … A.Ş. birlikte … İş Ortaklığını oluşturduğunu, müvekkili şirketler tarafından oluşturulan … İş Ortaklığı ile davalı şirket arasında 15.05.2006 tarihinde “Tuğla Duvar ve Yol Betonu İşleri Taşeron Sözleşmesi” yapıldığını, bu sözleşmede … İş Ortaklığı İş Sahibi, davalı firma ise Taşeron sıfatına haiz olduğunu, İstanbul Anadolu 11. İş Mahkemesinin 2011/6 E., 2014/25 K. 13.02.2014 T. sayılı kararında davanın kabulü ile 134.617,86 TL ilk PSD ve SYZnin gelirin ve 181.26 TL cenaze yardımının davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verildiğini, kararın kesinleşmesi üzerine SGK tarafından İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına müvekkil şirketlerin her biri tarafından 145.779,21 TL olmak üzere toplamda 291.558,42 TL ödeme yapıldığını, sözleşme uyarınca müvekkil şirketlerin SGKya ödediği 291.558,42 TLyi “Sorumluluk” başlıklı hüküm uyarınca davalı şirkete rücu hakkı olduğunu, iş kazası nedeniyle meydana gelecek tüm zarardan taşeronun sorumlu olacağı konusunda anlaşıldığını, müvekkil tarafından ödenen bu bedelin şimdilik yalnızca 120.053,46 TLsi icra takibine konu edildiğini, icra takibine haksız ve mesnetsiz olarak itiraz edilmesi nedeniyle işbu itirazın iptali davasını ikame etme gerekliliğinin hasıl olduğunu, açıklanan nedenler ile davalı yanın itirazının iptali ile takibin devamına, davalı yanın aleyhine alacak tutarının %20sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen İstanbul 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/424 E sayılı dosyasında davacılar vekili, müvekkili şirketler … A.Ş. ve … A.Ş. tarafından oluşturulan … İş Ortaklığı ile davalı şirket arasında 15.05.2006 tarihinde “Tuğla Duvar ve Yol Betonu İşleri Taşeron Sözleşmesi” yapıldığını, sözleşmede … İş Ortaklığı’nın iş sahibi, davalı firmanın ise taşeron sıfatını haiz olduğunu, Üsküdar 1. İş Mahkemesinin (İstanbul Anadolu 5. İş Mahkemesi) 2006/830 E. sayılı dosyasından müvekkili şirketler ve beraberinde davalı … Ltd. Şti. aleyhine, davacılar …, …, … ve … tarafından tazminat davası açıldığını, bu dava ile davacılardan …ın eşi, diğer davacıların babaları olan …ın … İş Ortaklığına ait inşaatta, taşeron … firmasının sigortalı çalışanı olarak çalışırken 15.05.2006 tarihinde geçirdiği kaza sonucunda vefat etmesi nedeniyle tazminat talep edildiğini, mahkeme tarafından yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verildiğini, mahkemenin bu kararına bağlı olarak Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasından başlatılan icra dosyasına, müvekkilleri tarafından toplamda 173.018,96 TL de ödeme yapıldığını, İstanbul Anadolu 11. İş Mahkemesinin 2011/6 E. sayılı dosyasında; davacı Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından müvekkili şirketler ve davalı şirket aleyhine dava açıldığını, açılan bu davada, davalı şirketin çalışanı …ın ailesine ödenen cenaze masrafı ve peşin sermaye değerli gelir kurum alacağının davalılardan tahsilinin talep edildiğini, yapılan yargılama sonucunda davanın kabulü ile 134.617,86 TL ilk PSD ve SYZnin gelirin ve 181.26 TL cenaze yardımının davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verildiğini, mahkeme tarafından verilen kararın kesinleşmesi üzerine SGK tarafından başlatılan İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı icra dosyasına müvekkil şirketlerin her biri tarafından 145.779,21 TL olmak üzere toplamda 291.558,42 TL ödeme yapıldığını, müvekkilleri tarafından yapılan bu ödemenin 120.053,46 TL’lik kısmının; İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasından icra takibine konu edildiğini, davalı tarafından işbu takibe de itiraz edildiğini, bunun üzerine İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/433 E. sayılı dosyasından davalı aleyhine itirazın iptali davası başlatıldığını, bu davanın derdest olduğunu, takipte talep edilmeyen bakiye alacakları olan 171.504,97 TL işbu davanın konusunu oluşturduğunu, davalı şirketin, sözleşme maddesi uyarınca müvekkili şirketler tarafından, icra dosyalarına yapılan ödemeden sorumlu olduğunu, sözleşme serbestisi çerçevesinde bu sözleşme ile taşeronunun kusur sorumluluğunun genişletildiğini, yaşanan iş kazası nedeniyle meydana gelecek tüm zarardan taşeronun sorumlu olacağı konusunda anlaşıldığını, işbu dava ile, müvekkili tarafından mirasçılar tarafından açılan dava sonucunda Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına ödenen 173.018,96 TLnin ödeme tarihi olan 07/03/2013 tarihiden itibaren ve SGK tarafından açılan dava sonucunda İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına ödenen bakiye 171.504,97 TL’nin ödeme tarihi olan 14/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı-birleşen davalı tarafça, davaya ve birleşen davaya cevap verilmemiş, 3.celseden itibaren ise duruşmalara mazeret dilekçeleri sunulmuştur. Mahkemece, asıl dava yönünden, icra dosyasına yapılan yetki itirazı yerinde görülerek, yetkili icra dairesinde takip başlatılmadığından, dava şartı yokluğundan davanın reddine, birleşen dava yönünden, iş mahkemesinde kesinleşen kusur oranlarına göre, davalının ancak %20 kendi kusuru ve %15 çalışanın kusuru olmak üzere toplam %35 kusurdan sorumlu tutulabileceği gerekçesiyle, bu kusur oranına göre belirlenen rakamlar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davalı vekili istinafında, sözlü yargılamanın usulüne uygun yapılmadığını, 22/10/2018 tarihli celsede mazeretleri hakkında bir karar verilmeden dosyanın karar çıkartıldığı, ölen kişinin müvekkili firmanın çalışanı olmadığını, davacıların çalışanı olduğunu, iş kazasının sözleşmenin yapıldığı gün gerçekleştirildiğini, iş kazasının yaşandığı yerin o tarihte henüz müvekkiline teslim edilmediğini, bu nedenle sorumluluğuna gidilemeyeceğini belirterek, yerel mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı-birleşen davacılar iş sahibi, davalı-birleşen davalı taşerondur. Asıl dava, sözleşmeye konu işin fası sırasında, davalı şirket çalışanının geçirdiği iş kazası nedeniyle İş Mahkemesi kararına dayalı olarak ödenmek zorunda kalınan meblağın şimdilik 190.053,46 TL’sinin davalıdan rücuen tahsili talebine ilişkin olarak başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali talebine; birleşen dava ise, aynı sebebe dayalı olarak, asıl davaya konu takipte talep edilmeyen bakiye 173.018,96 TL’nin ve 171.504,97 TL’nin tahsili talebine ilişkindir. Davaya konu 15/05/2016 tarihli “Tuğla Duvar ve Yol Betonu İşleri Taşeron Sözleşmesi” iş sahibi olarak davacılar … A.Ş. ve … A.Ş. ile dava dışı … Ltd. Şti.’nin oluşturduğu “… İş Ortaklığı” ile taşeron olarak davalı … Ltd. Şti. arasında imzalanmıştır. Ancak, asıl ve birleşen davalar, söz konusu ödemelerin sadece davacı iki adi ortak şirket tarafından yapıldığından bahisle bu iki davacı tarafından açılmış, diğer adi ortak … Ltd. Şti. davacılar arasında gösterilmemiştir. Adi ortaklık tüzel kişiliği olmayan, iştirak halinde mülkiyet esaslarının geçerli olduğu bir oluşumdur. Bu nedenle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı vardır. Davanın ortakların tümüne ve ortakların tamamı tarafından birlikte açılması zorunludur. Davacı adi ortaklık şirketlerin adi ortaklık tarafından imzalanan sözleşme kapsamında dava dışı 3.kişiye ödemede bulunmuş olmaları kendi iç ilişkileri bakımından önem arz etmekte olup, bu husus davalıya karşı açılan işbu davalar bakımından adi ortaklık nedeniyle zorunlu dava arkadaşlığı durumunu ortadan kaldırılan bir sebep değildir. Yapılan açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında, davanın ortak girişimi oluşturan şirketlerden ikisi tarafından açıldığı, diğer ortak … şirketinin davacılar arasında yer almadığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar davacılar vekilince sunulan vekaletnamede … şirketine ilişkin olarak da vekalet yetkisi mevcut ise de, bu şirket bakımından da davalara onay verildiğine ve takip edildiğine dair açık bir beyan bulunmadığından, bu vekaletname tek başına zorunlu dava arkadaşlığı hususunu tamamlamaya yetmemektedir. Ortaklığın niteliği gereği diğer ortak … şirketinin de bu davada davacı sıfatı ile yer olması gerektiğinden öncelikle bu ortağın davaya muvafakatinin alınması, olmadığı takdirde aleyhine dava açılmak suretiyle bu davayla birleştirilerek davada temsilinin sağlanması gerekir. Bunun yanında, mahkemece HMK’nın 184-186.maddelerinde düzenlenen tahkikatın sona ermesi ve sözle yargılama usulüne uygun bir şekilde tahkikat sonlandırılması ve sözlü yargılama aşaması gerçekleştirilmeden, davalı vekilince son celse duruşma saati olan 22/10/2018 saat 14:30’dan önce saat 13:30’da UYAP sistemi üzerinden dosyaya sunulan belgelendirilmiş mesleki mazeret hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmiş olması da usul ve yasaya aykırı olmuştur. Ayrıca, dava ve birleşen davalara sunulan davacılar vekilinin vekaletnamesinde davacılardan … A.Ş.’ye ilişkin imza sirkülerinin yer almadığı, buna dair eksikliğin de tamamlanması gerektiği anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı-birleşen davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak, adi ortaklığı oluşturan diğer ortak … Şirketinin belirtilen şekilde bu davaya davacı sıfatı ile katılmasının temin edilmesi, davacı … A.Ş.’ye ilişkin vekaletnamedeki eksikliğin tamamlanması, tahkikatın sonlandırılması ve sözlü yargılama aşamalarının HMK’nın 184-186.maddelerine uygun şekilde yerine getirilmesi, sonucuna göre yeniden esas hakkında hüküm kurulmak üzere dosyanın mahal mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş, sair istinaf itirazları bu aşamada ayrıca değerlendirilmemiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı-birleşen davalı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin usul yönünden KABULÜNE, 2-İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/10/2018 tarih, 2016/433 Esas, 2018/951 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı-birleşen davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davalı-birleşen davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 16/02/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.