Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/735 E. 2021/2449 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/735
KARAR NO: 2021/2449
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/11/2018
NUMARASI: 2016/1089 Esas, 2018/1117 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 23/12/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan ilave iş bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasında 24/04/2015 tarihli … Rüzgar Enerji Santrali İnşaatı İşi sözleşmesi imzalandığını, müvekkili şirketin sözleşme gereğince üzerine düşen edimleri eksiksiz olarak yerine getirdiğini, tamamlanan işin karşılığı hakediş raporundaki kumanda binası inşaatına ve yol ve platform imalatlarından kaynaklı alacaklara yönelik keşide edilip davalıya tebliğ edilen faturaların davalı tarafça kabul edildiğini, ancak fatura bedelinin davalı tarafça ödenmediğini, bunun üzerine müvekkili tarafından davalı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından ilamsız takip yapıldığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı şirketin taraflar arasında imzalanan 24/04/2015 tarihli sözleşme gereği üstlendiği edimleri ayıplı yaptığını ve işleri süresinde tamamlayamadığını, ayıplı imalatın bir kısmının davacı tarafça, bir kısmının ise dava dışı … firması tarafından bedeli karşılığında giderildiğini, kanuna ve taraflar arasında imzalanan sözleşmeye göre ayıplı imalat ve süre uzatımı nedeniyle yüklenicinin masraflarında oluşacak artışlar için iş sahibinin herhangi bir nam altında ilave ödeme yapmayacağını, fiyat farkı vermeyeceğini ve eskalasyon uygulanamayacağını, müvekkilinin davacı tarafından gönderilen faturaya yasal süresi içinde ve sözleşme hükümlerine göre itiraz ettiğini, faturaları iade ettiğini, 11/06/2016 tarihli yazı ile de ayıp ihbarında bulunduğunu, yüklenicinin projelerin uygulanması sırasında malzeme ve hatalı işcilik nedeniyle doğacak arızalardan kesin kabulü izleyen 5 yıl süre ile sorumlu olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, tarafların kabulünde olan eser sözleşmesi kapsamında davacı tarafça yapılan ek işlere yönelik düzenlenen dava ve takip konusu faturanın davalıya tebliğ edildiği, davalı tarafça süresi içinde fatura ve içeriğine itiraz edilmediği, bu itibarla faturanın kesinleştiği, bu kapsamda, usulüne uygun tutulan taraf ticari defter ve kayıtlarında dava ve takip konusu faturanın kayıtlı olduğu, benimsenen bilirkişi raporlarında davacının davalı şirketten 204.299,84 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, alacağın likit, itirazın haksız olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile; İstanbul … İcra Dairesinin … E sayılı takip dosyasında davacının davalıdan 204.299,84 TL alacaklı olduğunun tespitine, bu miktara vaki itirazın iptaline, bu miktara takipten itibaren değişebilir oranlarda işleyecek avans faizi yürütülmek suretiyle takibin diğer kayıt ve şartlarda aynen devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, alacak likit ve belirlenebilir olduğundan alacağın % 20’si oranındaki icra inkar tazminat tutarı 40.859,97 TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, taraflarınca eser sözleşmesinin ayıplı ifa edildiğinin savunulduğu halde mahkemece gerekçeli kararda ayıplı ifaya ilişkin bir değerlendirme yapılmadığını, davacı tarafından işin tesliminden sonra T5 türbinin montajına geçildiğini, ancak kule delikleri ile temel tijlerin birbirini tutmaması üzerine montaj yapılamadığında, davacı tarafından yapılan imalatın hatalı olduğunun anlaşıldığını, hemen akabinde davacıya ayıp ihbarı yapıldığını, buna ilişkin e- posta çıktıları, yazışmalar ve teknik raporların dosyaya sunulduğunu ve bu kapsamda ayıplı imalata ilişkin araştırma yapılmasının talep edildiğini, ancak mahkemece yalnızca tarafların ticari defterleri esas alınarak uyuşmazlığın çözümlendiğini, mahkemece uyuşmazlığın ek işlere ilişkin düzenlenen fatura bedeline ilişkin olduğu belirtilmesine karşın, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinin değerlendirilmediğini, cevap dilekçelerinde kötüniyet tazminatına ilişkin talepleri bulunmasına karşın kötü niyet tazminatı taleplerine ilişkin olumlu veya olumsuz bir değerlendirme yapılmadığını, müvekkili şirketin dava konusu faturanın kendisine tebliği üzerine, 11/06/2016 tarihli yazısı içeriğinde faturanın kabul edilmediğinin bildirrildiğini, mahkemece bu yönde de bir araştırma yapılmadığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici; davalı ise iş sahibidir. Taraflar arasında 24/04/2015 tarihli … Rüzgar Enerji Santrali İnşaatı İşine Ait sözleşme imzalanmıştır. Bu sözleşme ile davacı yüklenici sıfatıyla, Kayseri İli, Yahyalı İlçesi, … Köyü yakınlarında bulunan … Rüzgar Enerji Santrali İnşaatı İşini birim fiyatı esası ile yapmayı üstlenmiştir. Sözleşmenin ” İşin Niteliği ” başlıklı 2. Maddesinde; teklif edilen birim fiyatlar ve tahmini miktarlara göre ihale bedelinin 2.508.281,99 TL olarak belirlenmiş, devamında; bu birim fiyatların, gerek esas iş süresi içinde ve gerekse iş sahibi tarafından uzatılacak süre içinde ve taahhüdün tamamen ifasına kadar süre uzatımı, ilave iş, güzergah değişikliği, vergilere zam yapılması, yeni vergi ve resimler konulması, fiyatların yükselmesi, nakliye ve işçi ücretlerinin artması ve buna benzen konularda kararnameler çıkarılması ve bunlarla sınırlı olmamak üzere herhangi bir nedenle artırılamayacağı, fiyat farkı verilmeyeceği, eskalasyon uygulanmayacağı düzenlenmiştir. Davacı yüklenici tarafından davalı iş sahibi hakkında cari hesap alacağına istinaden 26/04/2016 tarih, 56487 numaralı 204.299,84 TL bedelli, ” … rüzgar enerji santrali inşaatı kesin hakediş tutarı” açıklamalı faturaya dayalı olarak 204.299,84 TL’ nin tahsili için 19/07/2016 tarihinde ilamsız takip yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğu anlaşılmaktadır. Davacı taraf ticari defter ve kayıtları üzerinde İzmir Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’nce yaptırılan inceleme akabinde hazırlanan 06/07/2018 tarihli bilirkişi raporu ile davalı taraf ticari defter ve kayıtları üzerinde Kahramanmaraş Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’nce yaptırılan inceleme sonrası düzenlenen 17/09/2018 tarihli bilirkişi raporunda; taraf ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu, defter kayıtlarının birbirini doğruladığı, takip ve dava konusu faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, davalıya tebliğ edilen faturaya süresi içinde itiraz edilmediği, davacı ticari defter ve kayıtlarına göre takip tarihi itibariyle cari hesap ilişkisinden kaynaklı davacının davalı şirketten 304.769,83 TL alacaklı olduğu, takibin 28/04/2016 tarihli 204.299,84 TL tutarlı faturaya istinaden bu miktar ana para üzerinden başlatıldığı, takip konusu faturanın davacı taraf yasal defter kayıtlarına usulüne uygun olarak işlendiği, yasal defter kayıtlarında bu faturaya ilişkin olarak ödenmiş herhangi bir bakiyenin görülmediği, fatura düzenlendikten sonra 06/05/2016 tarihinde davalı yanca davacıya 100.000,00 TL ödeme yapıldığı ve alacak kayıtlarına işlendiği, bu ödemeye ilişkin herhangi bir banka dekontunun dosyaya sunulmadığı, yasal defter kayıtlarında ise herhangi bir açıklamanın bulunmadığı, fatura tarihinden sonra yasal defter kayıtlarında bulunan 100.000,00 TL’lik ödemenin takip konusu faturaya ilişkin olarak yapılıp yapılmadığının tespitinin yapılamadığı, davalı taraf ticari defter ve kayıtlarına göre, takip ve dava konusu faturadan kaynaklı davacının davalıdan 204.299,84 TL alacaklı olduğu belirtilmiştir. Dairemizce yapılan incelemede; mahkemece yalnızca taraf ticari defterleri üzerinde inceleme yaptırılarak karar verildiği anlaşılmaktadır. Oysa; davalı işin ayıplı yapıldığı yönde savunmada bulunmuş, dosyada bulunan 11/06/2016 tarihli yazı ile de davacı yana ayıp ihbarında bulunmuştur. Davacı bu yazıyı kabul etmekle beraber, takibe konu fatura bedelinin, davalının iddia ettiği ayıplı imalat konusuyla hiçbir ilgisinin bulunmadığını ifade etmiştir. Davacı yanca düzenlenen faturanın yapılan tüm işe ait cari hesap ilişkisinden kaynaklı olduğu tespit edilmiştir. Benzer uyuşmazlıklarda mahkemece yalnızca ticari defterler üzerinden inceleme yapılarak karar verilmesinin hatalı olduğu Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 2013 / 9343 Esas ve 2014 / 3772 Karar sayılı, 14/05/2014 tarihli kararında açıkça vurgulanmıştır. O halde, yapılan bu açıklamalar ışığında somut olayda; mahkemece davalının işin ayıplı ifa edildiği yolundaki savunması ile ilgili delillerin toplanıp, ayıp ihbarının makul sürede yapılıp yapılmadığı üzerinde de durularak, ayıp ihbarının süresinde yapılmış olması halinde mahallinde uzman bilirkişi marifetiyle keşif yapılması suretiyle toplanan delillerin değerlendirilmesi, varsa öncelikle ayıplı işlerin bedelinin hesaplanması ve ayıplı işler bedeli düşüldükten davacının alacağı kalması halinde davacı alacağına hükmedilmesi gerekirken, mahkemece bu hususlar üzerinde durulmaksızın eksik incelemeye ve yanılgılı gerekçeye dayalı olarak sadece tarafların ticari defterleri esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. Kabule göre de; mahkemece Anayasa’nın 141. maddesinin 3. fıkrası ile ona koşut düzenleme içeren HMK’nın 297. ve 26. maddelerindeki hükümler gözetilmek suretiyle, tarafların talep ettiği tüm kalemler yönünden değerlendirme yapılıp olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi ve talepler hakkında verilecek kararın gerekçesinin açıklanması gerekirken, reddedilen kısım yönünden davalı vekilinin kötüniyet tazminatı talebi hakkında olumlu-olumsuz bir karar verilmemesi de hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/11/2018 tarih, 2016/1089 Esas, 2018/1117 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 23/12/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.