Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/730 E. 2022/441 K. 08.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/730
KARAR NO: 2022/441
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/09/2018
NUMARASI: 2016/388 Esas, 2018/910 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 08/03/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkil ile davalı şirket arasında 12.09.2011 tarihli reklam ajansı sözleşmesi akdedildiğini ve bu sözleşme çerçevesinde davalının müvekkili şirketin reklam faaliyetlerinin planlanması ve yürütülmesi işini üstlendiğini, bu sözleşme çerçevesinde reklam hizmetlerinin davalı tarafından yürütülmekteyken Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın 21.10.2014 Tarih … Sayılı yazısıyla taraflarına ” Bu hafta …’da… … modasına dair herşey …com.tr’de ve tüm … mağazalarında…” ifadelerinin yer aldığı televizyon reklamlarının 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 17’nci maddesi uyarınca incelemeye alındığının bildirildiğini, inceleme neticesinde Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın 11.03.2014 Tarih ve 222 Sayılı Reklam Kurulu kararıyla “…” başlıklı televizyon reklamlarının “Ticari Reklam ve İlanlarda Alt Yazı ve Dipnotların Kullanılmasına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Tebliğ” e aykırılık sebebiyle 87.915,00 TL sı para cezası kesildiğini, müvekkili şirkete gönderilen ödeme emri gereği 87.915,00 TL’nin 09.02.2015 tarihinde Maliye Bakanlığı’na ödendiğini, bunun yanında 182,00 TL kabahat idari para cezasının da aynı tarihte ödendiğini, söz konusu cezalar sebebiyle T.C Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na yapılan itirazlarının reddedildiğini, ret kararlarına karşı Ankara 13. İdare Mahkemesi’nin 2014/683 E. sayılı dosyasıyla idari para cezasının iptali davası ikame edildiğini, ancak davada reklamda yer alan altyazının 14 satır yüksekliğinde olması gerekirken 10 satır olduğu, ekranda kalış süresinin 5,60 saniye olması gerekirken 1,86 saniye olduğu ve okunabilirlikten uzak olduğu, bu nedenle dava konusu reklam filminde kullanılan altyazının satır yüksekliğinin ve ekranda kalış süresinin “Ticari Reklam ve İlanlarda Alt Yazı ve Dipnotların Kullanılmasına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Tebliğ”e uygun olmadığının gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verildiğini, kararın taraflarınca temyiz edilmesi üzerine yerel mahkeme kararının Danıştay incelemesinden geçerek onandığını ve kesinleştiğini, taraflar arasında akdedilen sözleşme gereğince davalı şirketin, davacı firmaya reklam ajansı olmanın gerektirdiği tüm hizmetleri işin gerektirdiği azami özen çerçevesinde yerine getirmeyi tek sorumlu olarak taahhüt ettiğini, sözleşmenin ayrılmaz bir parçası olan ve özel hükümleri düzenleyen EK-A protokolünün 15. maddesinin münhasıran ve açıkça bu hususu düzenlemekte olduğunu, maddenin başlığı, düzenleniş tarzı ve içeriğinin herhangi bir şüpheye mahal vermeyecek biçimde olduğunu, tartışmasız sözleşme maddesine rağmen davalı şirketin yapmış oldukları icra takibine karşı sunmuş oldukları itiraz dilekçesinde dava konusu reklam ve altyazı işlerinin …’nun bilgisi dahilinde üçüncü kişi “… Ltd Şti ” ne yaptırıldığını ve bu sebeple bir sorumluluğu bulunmadığını iddia ettiğini, oysa ki davalının bu iddiasının sözleşme maddesi çerçevesinde hiçbir dayanağının bulunmadığını, davalı şirketin üçüncü kişilerle olan ilişkilerinde …’nun acentası gibi değil tamamen kendisi adına hareket etmeyi yükümlendiğini ileri sürerek müvekkilinin ödediği idari para cezası ve kabahat idari para cezasının müvekkiline ödenmesine ilişkin olarak İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasında açmış oldukları icra takibine davalı tarafından yapılan haksız ve mesnetsiz itirazın iptali ile takibin devamına, 87.915,00 TL idari para cezasının ve 182,00 TL kabahat idari para cezasının ödeme tarihi olan 09.02.2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile, 1.500 TL vekalet ücretinin ödeme tarihi olan 22.06.2015 tarihinden ve 239,70 TL yargılama giderinin ödeme tarihi olan 03.04.2014 tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline, haksız ve kötü niyetli davalının alacak bedelinin %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, dava konusu idari para cezasına neden olan reklam filminin prodüksiyon ve altyazı işlerinin (müşteri davacı … Ltd. Şti.’nin bilgisi dahilinde), bağımsız bir yapım şirketi olan üçüncü kişi “… Ltd. Şti.”ne yaptırıldığını, ileri sürülen alacak iddiasının dayanağını oluşturan idari para cezasına konu olan reklam filminin, davacı reklam veren … Ltd. Şti.’nin bilgisi ve 19.11.2013 tarihli yazılı onayına istinaden yayınlanmış olduğunu, söz konusu reklam filminden dolayı müvekkili şirkete her hangi bir sorumluluk yükletilemeyeceğini, diğer yandan her ne kadar davacı ile müvekkil şirket arasında Reklamveren/ Reklam Ajansı ilişkisi mevcut ise de alacak iddiasının dayanağı idari para cezasına konu reklam filminin prodüksiyon ve altyazı işlerinin, reklamveren davacı … Ltd. Şti.’nin bilgisi ve onayı dahilinde, bağımsız bir yapım şirketi olan üçüncü kişi “… Ltd. Şti.”ne yaptırıldığını, ayrıca, söz konusu yapım şirketinin söz konusu reklam filminin yapımı aşamasında müvekkili şirket yetkilileri tarafından altyazıların o tarihte yürürlükte olan “Ticari İlan ve Reklamlarda Altyazı ve Dipnotların Kullanılmasına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Tebliğ”e uygun olarak hazırlanması konusunda (anılan tebliğin metni de ekli gönderilmek suretiyle) yazılı olarak uyarıldığını, yapımcı firma yetkililerinin de yine yazılı bir şekilde altyazıların ilgili mevzuata uygun olarak hazırlandığını beyan ettiklerini, bu nedenlerle müvekkiline sorumluluk yükletilemeyeceğini, davanın … Ltd Şti’ne ihbarı ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, taraflar arasındaki 12.09.2011 tarihli Reklam Ajansı Sözleşmesi’nin Ek Protokolünün 15. maddesinde, davacı tarafından onaylanmış reklam materyallerinin mevzuata aykırılığından dolayı davalının sorumlu olacağının düzenlendiği, bu hüküm kapsamında, davacı tarafından ödenmek zorunda kalınan dava konusu cezanın davalının sorumluluğunda olduğunun söylenebileceği, sözleşmenin 22.1 maddesi uyarınca, davalı tarafın davacının önceden verilmiş yazılı bir izni olmaksızın Sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini devredemeyeceği ve devretmesi durumunda Sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerinden kurtulamayacağı, buna göre davacının davasını ispatladığı, dava konusu cezadan dolayı davalının sorumluluğunun bulunduğu, bu sorumluluğun 3. bir firmaya devredilmediği, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca, davaya konu icra takip tarihi itibariyle Davacı Şirketin Davalı Şirketten 89,597,00 TL Ceza Ödemesi Alacağı ile 9.747,40 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 99,344,40 TL alacağı olduğu anlaşılmış, davacının talebi ile bağlı kalınarak davanın kabulü ile, davalı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı icra dosyasına yöneltilen itirazın 89.836,70 TL asıl alacak yönünden iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına, geçerli bir ilamsız genel icra takibinin varlığı, borçlunun yedi günlük süre içerisinde ödeme emrine itiraz etmiş olması, bir yıl içinde açılmış bir itirazın iptali davası bulunması, davacı alacaklının tazminat istemini dava dilekçesinde açıkça talep etmiş olması ve takip konusu alacağın miktarının belli (likit) olması dikkate alınarak borçlunun itirazının haksız olması gerekçesiyle, davanın kabulü ile, davalı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı icra dosyasına yöneltilen itirazın 89.836,70 TL asıl alacak yönünden iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Davalı vekili istinafında, cevap dilekçesindeki savunmalarını tekrar ederek, yargılama konusu idari para cezasının kesilmesine neden olan altyazı işlerinin, reklamveren davacının bilgisi ve onayı çerçevesinde konunun uzmanı olan üçüncü kişi bir prodüksiyon şirketine yaptırıldığını, anılan prodüksiyon şirketinin ilgili mevzuat konusunda yazılı olarak uyarıldığını, reklam filminin yayından önceki son halinin de taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olarak reklamverenin onayı sunulduğunu, verilen yazılı onay üzerine de yayınlandığını, prodüksiyon şirketinin mevzuat konusunda yazılı olarak uyarılmasına ilişkin 18.06.2013 tarihli mail ile davacı şirketin reklam filmini onaylamasına ilişkin 19.11.2013 tarihli onay mailinin dosyada mübrez olduğunu, bu durumda üzerine düşen her türlü yükümlülüğü tam ve eksiksiz olarak yerine getiren müvekkili şirketin anılan cezadan sorumlu olduğuna ilişkin yerel mahkeme kararının taraflar arasındaki sözleşmeye ve ilgili mevzuata aykırı olduğunu, karara dayanak yapılan taraflar arasındaki 17.11.2011 tarihli “Ek Protokol”ün 15. maddesinin yanlış yorumlandığını ve yanlış hukuki sonuçlara ulaşıldığını, altyazının satır büyüklüğü ve ekranda kalış süresinin tamamen teknik ve uzmanlık gerektiren bir konu olduğunu, bir Reklam Ajansı olarak asıl işi ve sorumluluğu reklam fikrinin yaratılması, senaryonun yazılması ve uygun oyuncu seçimlerinden ve reklam filminin çekilmesinden ibaret olan müvekkili şirketin; altyazı satır büyüklüğü ve ekranda kalış süresi gibi tamamen uzmanlık gerektiren teknik bir konudan sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, gerekçeli kararda yer alan, sözleşmenin 21.1. maddesine atıfla müvekkili şirketin sorumluluğunun devam edeceğine yönelik yorumun da kabul edimesinin mümkün olmadığını, müvekkili şirketin, davacı ile akdettiği sözleşmeler çerçevesinde bir reklam ajansı olarak; yaratıcı reklam fikirleri üretip davacı reklam verene sunmak, reklam fikrinin onaylanmasını takiben de, bu fikrin hayata geçirilmesi için yapım şirketleri ile reklamveren arasındaki koordinasyonu yürütmekle görevli olduğunu, söz konusu koordinasyon görevinin müvekkili şirketin objektif sorumluluğunu gerektirmeyeceğini belirterek, istinaf konusu kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi, davalı yüklenici, ihbar olunan ise taşerondur. Dava, 12/09/2011 tarihli “reklam ajansı sözleşmesi” kapsamında, davalının hazırladığı bir televizyon reklamının Gümrük ve Ticaret bakanlığınca “Ticari Reklam ve İlanlarda Alt Yazı ve Dipnotların Kullanılmasına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Tebliğ’e” aykırı bulunarak davacıya 87.915,00 TL para cezası kesildiği ve bu cezasının 09/02/2015’de ödendiği, ayrıca 182,00 TL kabahat idari para cezasının da aynı tarihte ödendiği, bunlara ilişkin İdari Yargıda açılan iptal davasının reddedildiğini ve Danıştay tarafından onanarak kesinleştiği iddiasıyla, davacı tarafça ödenen bu idari para cezası ve kabahat idari para cezasının ayrıca iptal davası nedeniyle ödenmek zorunda kalınan 1.500,00 TL vekalet ücretinin ve 239,70 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir. Davalı vekili, davaya konu reklam filminin prodüksiyon ve alt yazı işlerinin davacının bilgisi dahilinde ihbar olunan şirket tarafından yapıldığını, davacı şirketin buna dair 19/11/2013 tarihli yazılı onayı bulunduğunu, söz konusu reklam filminden dolayı müvekkiline bir sorumluluk yüklenemeyeceğini, ihbar olunan yapım şirketinin alt yazıların o tarihte yürürlükte bulanan ilgili Tebliğ’e uygun olarak hazırlanması konusunda müvekkili tarafından yazılı olarak uyarıldığını belirterek, davanın reddini istemiştir. Taraflar arasındaki 12.09.2011 tarihli reklam ajansı sözleşmesi’ne ek protokol’ün “Sorumluluk ve Üçüncü Şahıslarla ilişkiler” başlıklı 15. Maddesinde, davacı tarafından onaylanmış reklam materyallerinin mevzuata aykırılığından dolayı davalının sorumlu olacağının açık bir şekilde düzenlendiği, davalı yüklenici tarafından, dava konusu cezaya sebep olarak uygulamanın taşeron prodüksiyon firmasının kusurundan kaynaklandığı, davacı şirketin söz konusu reklam filmini onaylamasına dair 19/11/2013 tarihli e-maili bulunduğu, ayrıca taşeron prodüksiyon firmasının kendisi tarafından reklam filminin mevzuata uygun olması konusunda uyarıldığı belirtilerek, bu hususta kendisinden bir talepte bulunulmayacağı savunulmuş ise de, sözleşmenin 22.1 maddesinde davalı tarafın davacının önceden verilmiş yazılı bir izni olmaksızın sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini devredemeyeceğinin ve devretmesi durumunda sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerinden kurtulamayacağının ifade edildiği, söz konusu hükmün davalının kendi yükümlülüğünde bulunan işleri başka bir firmaya yaptırmasının, sahip olduğu yükümlülük ve sorumlulukları da devrettiği anlamına gelmeyeceğini açık şekilde düzenlediği, davalı tarafından taşeron prodüksiyon firmasının mevzuat konusunda uyarılmış olmasının kendi iç ilişkilerini ilgilendirdiği, bu uyarının onu davacıya karşı sorumluluğundan kurtarmayacağı, ayrıca davacının reklam filminin onaylanmasına dair 19/11/2013 tarihli e-mailinin de davacıyı sorumluluktan kurtaracak bir onay olmadığı, bu onayın, reklamda kullanılan alt yazıya ilişkin olarak davalı tarafından ilgili Tebliğ hakkında verilen aydınlatma neticesinde verilmiş özel bir onay olmadığı, buna göre, söz konusu ceza nedeniyle davacının uğramış olduğu zararların davalı tarafından tazmini gerektiği, mahkemece de bu yönde yapılan değerlendirmenin yerinde olduğu, istinaf dilekçesinde davacının bu nedenle talep edebileceği zararlara ilişkin olarak bilirkişi raporunda yapılan hesaplamaya, bulunan tazminat miktarını ve mahkemece bu doğrultuda hükmedilen tazminat rakamına dair özel bir istinaf itirazı yer almadığı anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/09/2018 tarih ve 2016/388 Esas, 2018/910 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 6.136,74 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 1.534,18 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.602,56 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 08/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.