Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/696 E. 2022/374 K. 23.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/696
KARAR NO: 2022/374
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/11/2018
NUMARASI: 2017/575 Esas, 2018/1117 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 23/02/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davacı ile davalı arasında ekim 2015 tarihli “ince inşaat işleri” yapılmasına dair sözleşme olduğunu, davacının üstlendiği işleri eksiksiz yaptığını, ayrıca ek işlerde yaptığını, bu nedenle 30.12.2016 tarih … nolu 45.314,78 TL faturaya ait 43.604,38 TL cari hesap bakiyesinin ödenmediğini, sözleşme gereği hakediş bedellerinden kesilen ancak sözleşme şartları yerine getirilmesiyle iade edilmesi gereken % 5 nakdi teminat bedeli olan 35.289,50 TL’nin iade edilmediğini, ayrıca sözleşme dışı yapılan işler ilgili olarak 10.04.2017 tarih … no’lu 139.705,16 TL’lik faturaya ilişkin alacağın da ödenmediğini belirterek, bunlara ilişkin toplam 218.599,04 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesini talep ye dava etmiştir. Davalı vekili, davaya konu alacak talebinin zamanaşamına uğradığını, davalı şirketin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğini, eksik ve ayıplı işler yapıldığını, davacının talep ettiği 7. Hakedişe ilişkili olarak talep edilen % 5 nakdi teminat bedelinin haksız olarak talep edildiğini, bu hakediş raporunun taraf yetkililerince imza altına alınmadığını, davacı tarafından kesilmiş olan hakediş bedeline ilişkin faturanın gerçek miktarları yansıtmadığını, davacının hakedişe ilişkin herhangi bir belgeye imza atmadığını belirterek, davacının haksız davasının reddini talep etmiştir. Mahkemece, davalı tarafından ileri sürülen zamanaşımı def’inin yerinde olmadığı, davalının işlerin yapılmadığı yönünde bir iddiasının olmadığı, sadece gecikmeli yapıldıklarının iddia edildiği, ancak gecikmeli ifa nedeniyle bir zarar uğradığını iddia etmediği, zarara uğradığına dair delili sunmadığı, bu nedenle davalının bu iddialarının yerinde olmadığı, yerinde yapılan inceleme neticesinde sunulan bilirkişi raporuna göre, davacının sözleşmeden kaynaklanan edimini yerine getirdiği, sözleşme dışı işler de yaptığı bu nedenle davacının davalıdan; sözleşme konusu işlerden dolayı bakiye 43.344,58 TL, ilave işlerden dolayı 81.357,94 TL, nakdi teminat kesintisinden dolayı 35.289,50 TL olmak üzere toplam 159.992,02 TL alacağı bulunduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile; 159.992,02 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Davalı vekili istinafında, davacının edimlerini sözleşmede belirtilen sürede bitiremediğini, bu nedenle müvekkili şirketin zarar uğradığını, bu zararlar dikkate alınarak müvekkilinin davacıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerektiğini, sözleşmeye konu işlerin sözleşmeye ve işin teknik icabına uygun olarak ifa edilmediğini, eksik ve ayıplı yapılan işlerin başkaca ekiplere yeniden yatırılmak zorunda kalındığını, davacının sözleşmedeki garanti yükümlülüğü kapsamında yeniden yaptırılan bu işlere ilişkin zararlarını tazmin etmesi gerektiğini, dosyaya sunulu 09/03/2016 tarihli görüntülü tespitlerden, davacı tarafından gerçekleştirilen imalatların tamamının sözleşmeye aykırı, eksik ve ayıplı olduğunun tespit edildiğini, 05/05/2017’de davacı firma yetkilisine gönderilen mailde; eksiklerin bildirilip 15 gün içinde düzeltilmelerinin istendiğini, müvekkilinin bu kapsamda, 37.041,00 TL ve 1.750,00 TL’lik harcamalar yaptığını, alınan raporda, davacının ifasının sözleşmeye uygunluğunun denetlenmediğini, sadece davacının kayıtlarına itibar edilerek hüküm kurulduğunu, sözleşmenin 2. ve 9.maddeleri ile Ek-1 sözleşmenin özel şartları bölümü gerenğice, davacının müvekkiline gecikme tazminatı ve ceazi şart ödemesi gerektiğini, bu durumun rda mahkemece doğru tespit edilmesi halinde yine müvekkili şirteni davacıya hiç bir borcunun bulunmadığının anlaşılacağını, müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtlarının incelenmediğini, bu doğrultuda ara karar oluşturulmadığından, müvekkilinin ticari defterlerinin hazır etmediğine dair belirtmenin hatalı olduğunu, davacı tarafça sözleşme kapsamında düzenlenen 7 nolu hakedişin haksız bir şeklide kabul edilmediğini, müvekkili tarafından düzenlenen kesinti faturasına itiraz edilmemesine rağmen, kesinti faturasının davacı kayıtlarına işlenmediğini, mahkemenin de yalnızca davacı kayıtlarına göre davacı şirketin alacaklı olduğu kanaatine vardığını, sözleşmenin 6/7.maddesi gereğince, geçici kabul ve kesin hakediş yapılmadığından, davacı tarafın nakdi teminat kesintisine ilişkin talepte bulunamayacağını, ayrıca sözleşmenin 9/1.maddesi gereğince, müvekkilinin teminatları zararlarına karşılık mahsup etme hakkı bulunduğunu, davacı firmanın işi geciktirmesi ve gereği gibi ifa etmemesi sebebiyle defalarca uyarılmasına ve ihtar edilmesine rağmen menfi tutumunu devam ettirdiğini, sözleşme kapsamındaki işin geçici ve kesin kabulleri ile kesin hakedişinin tanzim edilmemesi sebebiyle herhangi bir muaccel alacak ve borcun bulunmadığını belirterek, kararın bozulmasına/kaldırılmasına, davanın tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Dava, ekim 2015 tarihli “ince inşaat işlerine ilişkin” sözleşme kapsamında, bakiye iş (fatura) bedeli, iadesi gereken %5 nakdi kesintiler ve sözleşe dışı işler bedeline ilişkin toplam 218.599,04 TL’nin tahsili talebine ilişkindir. Davalı tarafça, işin kusurlu yapıldığı, imzalanmayan 7. hakedişle ilgili talep edilen %5 kesinti iadesinin haksız olduğu, davalının edimlerini yerine getirdiği belirtilerek, davanın reddi istenmiştir. Mahkemece, mahallinde yapılan keşif neticesinde sunulan 12/04/2018 tarihli bilirkişi heyeti raporunda, yerinde yapılan incelemede, sözleşme kapsamındaki imalatların yapıldığı, eksik ve ayıplı herhangi bir imalata rastlanmadığı, sözleşe dışı özel üretim yapılan lentoların da yerinde tespit edildiği belirtilmiş, sonrasında dosyaya sunulan hakedişler, e-posta yazışmaları, özellikle davalı teknik elemanı … tarafından davacıya gönderilen 24/09/2016 tarihli “kesin hakediş raporu” konulu mesaj göz önünde bulundurularak, davacının sözleşme kapsamındaki 7 nolu hakedişe ilişkin 30/12/2016 tarihli fatura bakımından alacak tutarının 43.344,58 TL, sözleşme dışı yapıldığı belirtilen 10/04/2017 tarihli faturaya konu imalatlardan keşif mahallinde yapılan incelemeye ve taraflar arasındaki sözleşme ilişkisine göre yerinde görülenlerin toplam bedeli 81.357,94 TL, iadesi gereken %5 nakdi teminat bedelleri toplamı ise 35.289,50 TL olarak belirlenmiş, mahkemece de bu rakamlar toplamı üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosya kapsamına göre, bilirkişi heyeti tarafından yerinde yapılan inceleme neticesinde sunulan kök ve ek rapor içeriklerinden davacının sözleşmeye konu edimlerini yerine getirdiği, bu kapsamda bakiye 43.344,58 TL iş bedeli alacağı bulunduğu, bu hususun davalı şirket teknik elemanı tarafından davacıya gönderilen 24/09/2016 tarihli kesin hakediş raporu konulu mesajla da doğrulandığı, buna ilişkin imzalanan bir hakediş bulunmamakta ise de davacı tarafça da bu hakediş bedeline bir itirazda bulunulmadığı, kendi defter kaydındaki bakiye iş bedeli alacak miktarının da bu miktarla büyük ölçüde örtüştüğü, kural olarak yazılı eser sözleşmesi kapsamında yapıldığı belirlenen işlerin yüklenici tarafından yapıldığının karine olarak kabul edilmesi, davalı iş sahibinin bu karinenin aksini ispat etmesi gerektiği, davalı iş sahibi tarafından davacının eksik ve ayıplı yaptığı birtakım işlerin başkaca ekiplere yeniden yaptırıldığı savunulmuş ise de, bu savunmanın ispatına ilişkin olarak dosyaya sunulan 09/03/2016 tarihli imzasız tutanakların ve 05/05/2017 tarihli e-mailin bu savunmanın ispatına yeterli olmadığı, iddia edilen eksik ve ayıpların 3.kişilere tamamlattırıldığına, bunlara ilişkin harcamalar yapıldığına ilişkin dosyaya ispata yeterli delillerin sunulamadığı, dava dilekçesine ekli 10/04/2017 tarihli faturaya konu ilave iş bedellerinden de keşif mahallinde yapılan incelemeye ve dosya kapsamına göre yerinde görülenlerin raporda tek tek belirlenerek, bunlara dair ilave iş bedellerinin toplam 81.357,94 TL olarak bulunduğu, rapordaki buna ilişkin hesaplama ve belirlemeye karşı davalı vekilinin istinaf dilekçesinde açık bir itirazda bulunulmadığı, davalı şirketin ticari defter ve belgelerinin ibraz etmesi için meşruhatlı ihtar tebligatının tebliğ edilmiş olduğu, buna rağmen defterlerini sunmadığı, bilirkişi raporunda davacı defter kayıtlarında görülen 100.000,00 TL’lik çek ödemesinin hesaplamada dikkate alınmasına ve mahkemece de bu ödemenin geçerli kabul edilmesine ilişkin olarak istinaf dilekçesinde açık bir itirazın bulunmadığı, zaten yukarıda belirtildiği üzere davalı şirket teknik elemanı tarafından davacıya gönderilen 24/09/2016 tarihli kesin hakediş raporu konulu mesajda da bu 100.000,00 TL’lik ödemeye göre bulunan 43.344,58 TL bakiye iş bedeli alacağının yazılı olduğu, davalı vekilinin istinafında ileri sürülen sözleşmenin 2. ve 9.maddeleri ile Ek-1 sözleşmenin özel şartları bölümü gereğince, davacının davalıya gecikme tazminatı ve cezai şart ödemesi gerektiğine ilişkin iddia ve savunmanın yargılama sırasında ileri sürülmemiş olduğu, HMK’nın 357/1-son cümle maddesi gereğince, ilk olarak istinaf aşamasında ileri sürülen bu savunmanın dikkate alınamayacağı, cevap ve rapora itiraz dilekçelerinde sadece gecikme nedeniyle uğranılan zararlar olduğuna dair genel beyanlarda bulunduğu, istinaf dilekçesinde belirtildiği gibi açık bir şekilde gecik tazminatı ve cezai şarta ilişkin takas/mahsup itirazında bulunulmadığı, işlerin gecikmeli olarak tamamlanması nedeniyle başkaca ne gibi bir zarara uğranıldığına dair ise açık bir beyanın ve delilin bulunmadığı, buna göre mahkemece bakiye ve ek iş bedelleri bakımında bilirkişi raporu doğrultusunda verilen kısmen kabul kararlarının yerinde olduğu anlaşılmıştır. Davaya konu alacak kalemlerinden “hakedişlerden yapılan %5 nakdi teminat kesintilerinin” iadesi bakımından ise, taraflar arasındaki sözleşmenin 6.7.maddesinde özel düzenleme öngörülmüş olup, gerek alınan bilirkişi kök ve ek raporlarında gerekse gerekçeli kararda, davacının hakedişlerinden yapılan bu kesintilerin sözleşmenin 6.7.maddesindeki düzenleme karşısında davacıya iade edilmeleri için gerekli şartların oluşup oluşmadığı araştırılmamış ve değerlendirilmemiştir. Verilen karar bu yönüyle usul ve yasaya aykırı bulunmakta olup, davalı vekilinin istinaf başvurusu bu yönden yerindedir. Açıklanan nedenlerle, HMK’nın 355. Maddesi gereğince istinaf ve kamu düzenini ilgilendiren sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde, davalı vekilinin istinaf talebinin yukarıda belirtilen sebeple sınırlı olarak kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş, diğer istinaf itirazları ise yerinde görülmemiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/11/2018 tarih, 2017/575 Esas, 2018/1117 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 23/02/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.