Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/670 E. 2022/61 K. 18.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/670
KARAR NO: 2022/61
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/01/2019
NUMARASI: 2016/989 Esas, 2019/63 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 18/01/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye bedel alacağı istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, borçlu tarafın borcunu ödememesi üzerine Üsküdar … Noterliği 02.09.2015 tarihli … yevmiye numarası ile ihtarname gönderilmesine rağmen borcunu ödemediğini ve hakkında 07.12.2015 tarihinde icra takibi başlatıldığını, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … esas numarasıyla takibin devam ettiği sırada borçlunun borca ve yetkiye itirazı sebebiyle takibin durduğunu, yetki itirazı kabul edilerek Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü … E. numarası ile yeniden ödeme emri gönderildiğini, davalı şirket haksız olarak da bu ödeme emrine itiraz etmiş, davalı borçlu takip konusu borca ilişkin hiçbir ödemede bulunmadığından takibe yapmış olduğu itirazın iptalinin gerektiğini, müvekkilinin vermiş olduğu malzemelerin tamamına yakını …’nde halihazırda kullanıldığını, yapılacak keşif sırasında müvekkilin takmış olduğu malzemeler tespit edilip, davalı söz konusu malzemelerin kendilerine teslim edilmediğini inkar edemeyeceklerini, davalının borcunu ödemediğini açılan icra takibinede haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptalini icra inkar tazminatına hükmedilmesini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, davacı tarafın iddia ettiği gibi, aralarında herhangi bir sözleşme, alış veriş yapılmadığını, ticari manada bir faturalaşma olmadığını, davacı taraf ile … projesinde alt taşeron olmak isteyen kişiler arasında görüşme ve sipariş söz konusu olduğunu, taşeron olmak isteyen kişilerden numune ve ön çalışma istendiğini, numune çalışması istenen kalite ve zamanında tamamlanamamış ve sürecin çok uzadığını, bu sebeple taşeronumuz olmak isteyen kişilerin isteği üzerine davacı taraf ile telefonla görüşülüp bilgi alındığını, bu süreçte taşeron olmaya istekli kişiler tarafından ön ödeme ve ödemenin yapılacağına dair çek görüntüsü istendiğini, çek görüntüsünün gönderildiğini, ürünlerin uygun olmaması ve zamanında gerçekleştirilemeyeceğinin görülmesi üzerine taşeron olmak isteyen kişilerle çalışma yapılmamış olup herhangi bir ticari ilişki de oluşmadığını, ürünlerin temin edileceği vaadi ile bekletildiğimiz ve ürünlerin temin edilmemesinden dolayı söz konusu projenin tamamlanması hususunda gecikme yaşandığını ve … tarafından tarafımıza gecikme iddiasıyla 29.000-TL gecikme cezası uygulandığını, söz konusu ürünler başka bir üretici firmadan talep edildiğini, fatura karşılığı satın alındığını, ortada alacak olduğunun kabulü varsayımında ise bu borç tarafımıza ait bir borç olmadığından davanın husumet eksikliği yönünden reddedilmesini, davanın reddini kötü niyet tazminatına hükmedilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir. Mahkemece; somut olayda davacı taraf, davalı ile aydınlatma armatürü kasası yapımına ilişkin sözlü eser sözleşmesi akdedildiğini, bu kapsamda verilen işi tamamlayarak 28/08/2015 tarihinde 9.971,00 TL bedelli fatura düzenleyerek davalıya gönderdiğini, davalının 3.700,00 TL kısmi ödeme yaptığını bakiye 6.271,00 TL’nin ödenmediğini bunun üzerine söz konusu takibi başlattığını, davalı taraf ise davacı ile aralarında bahsedildiği şekilde bir sözleşme yapılmadığını, davacı ile sadece ön görüşme yapıldığını, ürünlerin uygun olmaması ve süresinde teslim edilemeyeceğinin anlaşılması üzerine söz konusu ürünleri başka bir firmadan talep edildiğini, davacı taraftan ürün teslim alınmadığı savunmasında bulunmuştur. Bu kapsamda taraflar arasındaki uyuşmazlığın aralarında sözleşme bulunup bulunmadığı bu kapsamda takibe konu faturanın konusunu teşkil eden ürünlerin teslim edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır. Mahkememizce uyuşmazlığın çözümü adına teknik bilirkişiler refakatinde ürünlerin kullanıldığı … Kolejinde keşif yapıldığı, buna göre okulun 17 sınıfında ve 6 muhtelif odasında bulunan aydınlatma armatürlerinin toplamının 65 adet olduğu, davacı tarafından mahkemeye sunulan aydınlatma armatürü ile sınıflarda bulunan aydınlatma armatürlerinin şekil, renk, boyut ve üretim yöntemleri bakımından aynı olduğu tespit edilmiştir. Tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemede takibe konu faturanın davalı kayıtlarında yer almadığı ancak davalı tarafından banka yolu ile davacı tarafa 13/08/2015 tarihinde 2.200,00 TL ve 28/08/2015 tarihinde 1.500,00 TL olmak üzere toplam 3.700,00 TL ödeme yapıldığı tespit edilmiştir. Bu deliller ışığında her ne kadar davalı tarafça inkar edilmiş olsa da aralarında söz konusu armatürlerin yapımına ilişkin bir sözleşme bulunduğu bu sözleşme kapsamında ödemeler yapıldığı, bu ödemelerin başka bir ticari ilişki kapsamında yapıldığının davalı tarafça ispat edilemediği gerekçesiyle, davanın kabulü ile, Küçükçekmece .. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin aynen devamına, alacağın likit olması ve itirazın haksız olması nedeni ile asıl alacağın %20’sine denk gelen 1.254,20 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacının cevaba cevap dilekçesinde avans ödemesi olarak yapılan bu ödemelerin sözleşmenin kurulduğu manasına gelmeyeceğini, malın tesliminin gerçekleşmediğini, faturanın düzenlenmiş olmasının malın teslim edildiğini göstermeyeceğini, 27.08.2015 tarihli … numaralı sevk irsaliyesinin imzalı olduğu sayın bilirkişi tarafından tespit ve beyan edildiğini, dosyada ıslak imzanın bulunduğu sevk irsaliyesinin yer almadığını, suret kısmında ıslak imza bulunduğu, bu haliyle delil oluşturmak için sonradan ıslak imza atıldığını, şirkette yetkilisine ait imza irsaliyelerinin sunulduğunu, imza karşılaştırılmasında imzanın açıkça şirket yetkilisine ait olmadığının anlaşıldığı, sevk irsaliyesindeki imzayı kabul etmediklerini, sevk irsaliyesinde yer alan imzanın incelenmesini talep ettiklerini fakat mahkemenin gerekçe göstermeden değerlendirilmediğini, 28.08.2015 tarihli 031456 sevk irsaliyesinde ise herhangi bir imza olmadığının tespit edildiğini, bilirkişilerin iki tane sevk irsaliyesine dayanarak malın teslim edildiği yönündeki değerlendirmenin hatalı olduğunu, 520 adet üründen sadece bir kaçına bilirkişi tarafından bakılarak ürünün teslimi yapıldığının kabulü doğru olmadığını, ürünlerinin benzerlerinin bulunmasının hayatın olağan akışına uygun olduğunu, ürünlerin teknik şartlarını davalı firmanın belirlediğini, üçüncü kişilerde aynı özelliklerde ürünü üretebilirler, tüm üçüncü kişiler bu bilgiyi bilerek ürünleri kendileri ürettiğini iddia edebilirler, ürünlerin davacı tarafından üretildiğinin tespit edilemediğini, teknik manada bu ürünlerin, davacı şirket tarafından kesin olarak üretilip üretilmediği hususu ile ilgili kesin bir netice verecek yöntem ise KAYNAK RÖNGENİ METODU olduğunu, söz konusu ürünlere ilişkin yapılan kaynaklarının X-RAY ışınları ile tetkik edilmesi durumunda, söz konusu kaynakların aynı olmadığını, dolayısıyla davacı tarafından üretilmediğini ve dolayısıyla teslim edilmemiş olduğunun hususları ortaya çıkacağı da 21.10.2018 tarihli dilekçede mahkemeye bildirildiğini, fakat hiçbir şekilde dikkate alınmadığını, kararın bu yönüyle eksik olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Davacı taraf, davalı ile yapılan sözlü eser sözleşmesi kapsamında aydınlatma armatürü yaptığını ve davalının işi yaptığı … Kolejine teslim ettiğini, fatura düzenlediğini ve bir kısım fatura bedelinin davalı tarafından ödendiğini bakiye kalan 6.271.00 TL nin ödenmemesi sebebiyle takip başlattığını, itiraz sonucu takibin durduğunu, itirazın iptalini talep ettiğini belirtmiş davalı ise malların teslim edilmediğini, üçüncü kişilere armatürlerin yaptırıldığını savunmuştur. , Mahkemece mahallinde yapılan keşif sonucu davacının ürettiği armatürlerin teslim edildiği sonucuna varılarak davanın kabulüne karar verildiği ,kararın davalı vekilince istinaf edildiği anlaşılmıştır. Dosya kapsamına göre taraflar arasında aydınlatma armatürü yapımı konusunda sözlü olarak eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğu sabittir. Her ne kadar davalı taraf, akdi ilişkiyi inkar etse de bilirkişi tarafından yapılan incelemede davalının davacıya banka kanalıyla 13/08/2015 tarihinde 2.200 TL ve 28/08/2015 tarihinde 1.500 TL olmak üzere toplamda 3.700 TL gönderdiği tespit edilmiştir. Ayrıca mahkemece mahallinde yapılan keşifte bilirkişi tarafından yapılan incelemede davaya konu aydınlatma armatürlerinin keşif mahallinde tespit edildiği anlaşılmış, bu veriler ışığında taraflar arasında akdi ilişkinin kurulmuş olduğu sabit olmuştur. Akdi ilişkinin varlığının anlaşılması halinde sözleşmeye konu işlerin yüklenici tarafından yapıldığı karine olarak kabul edilip aksinin iş sahibi tarafından ispat edilmesi gerekir. Davalı tarafından aksini ispat yönünde dosyaya yansıyan somut bir delil bulunmadığından, mahkemece verilen kararın usul ,yasa ve dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/01/2019 tarih ve 2016/989 Esas, 2019/63 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 85,67 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 41,27 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 18/01/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.