Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/668 E. 2022/129 K. 27.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/668
KARAR NO: 2022/129
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/12/2018
NUMARASI: 2016/1064 Esas, 2018/1258 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 27/01/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan hak ediş kesinti bedeli alacağı istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, taraf vekillerince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, davalı şirketin davacı şirketin müşterisi olduğunu, davalı tarafın davacıdan satın almış olduğu mallan teslim aldığını, bu ticari ilişki sonucunda davacı şirketin satılan malların karşılığı alacaklarını davalıdan talep ettiğini, davalı şirketin bir kısmım ödediğini, ancak kalan alacağın davalı şirket tarafından yerine getirilmediğini, davacı şirketin kalan alacağı ile ilgili davalı şirkete 21.01.2016 tarihine mutabakat mektubu gönderdiğini ve davalı şirketin kalan borcunu kabul ettiğini, davacının beklemekten bir sonuç alınamayınca bu sefer İstanbul … icra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalı şirketin borca, yetkiye ve ferilerine karşı haksız itirazı ile takibin durduğunu beyanla, takibe yönelik yapılan itirazın iptali ite takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderlerinin ve ücreti vekaletin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı vekili, davalı ile davacı arasında imzalanan 14.04,2015 tarihli yüklenicilik sözleşmesi çerçevesinde yüklenici konumunda bulunan davacının anılan sözleşme uyarınca kesin hak edişten sonra yapılan SGK. ve Güvenlik harcaması kesintilerini, sanki ortada kendilerine ödenmeyen alacakları varmışçasına davalı aleyhine İcra takibi başlatıldığını, dava dilekçesinde ödenmeyen bir mal bedelinden söz edilmekte olduğunu, bunun tamamen yanıltıcı bir ifade olduğunu, zira davacı ile davalı arasındaki ticari ilişkinin dava dilekçesinde ima edildiği üzere bir mal satış ilişkisi değil imalat taahhüdüne dayanan ve işçilik içeren bir alt yüklenici sözleşmesinden kaynaklandığını, bu itibarla davacının davalının taşeronu olduğunu, müvekkilinin ana müteahhit … Ltd. Şti.’nden ihale ile alarak yapımını üstlendiği … Küçükyalı … binası … Blok dekorasyon işlerini ikmali çerçevesinde 14/04/2015 tarihli ah yüklenicilik sözleşmesinin imzalayarak binaya ait linolyum zemin kaplama işlerini davalının taşeronu sıfatıyla uhdesine aldığım ve sözleşme konusu işi sahada kendisinin bizzat kendi işçileriyle icra ettiğini, davacının alacaklı olduğunu iddia ettiği 5.174,73 EURO (17.368,98TL) bedelin konusunun ise, birim fiyat usulü çerçevesinde davalı ile akdedilen bu yüklenicilik sözleşmesi uyarınca kendisine ödenen hakkedişten, yine aynı sözleşme hükümleri uyarınca indirilmiş bulunan SGK gider ve güvenlik gideri kesinti kalemleriyle ilgili olduğunu, sözleşmenin 5. h, 5.2., 7., 10,2, 15.1. ve 15,2 maddelerine uyarınca davacının taahhüdü gereği davalının işyerinde çalıştırdığı işçilerine ait tüm SGK giderleri ve işin işyerinin korunması güvenliyle ilgili masraflar, yüklenici birim fiyatlarına dahil edildiğini, davacının bu giderlerin kendisine ait olduğunu ve bizzat kendisi tarafından karşılanacağım davalıya sözleşme ile taahhüt ettiğini, sözleşmenin 6,1. maddesi uyarın davacı firmaya sözleşme uyarınca yüklemiş bulunan tüm gider ve masrafların kesin hakkediş aşamasında hakkedişinden indirildikten sonra kalan tutarın kendisine ödeneceğinin açıkça hükme bağlandığını, -ana müteahhit firma tarafından hesaplanarak davalıya fatura edilen ve davalının kesin hakkedişinden indirilmek suretiyle karşılanan SGK asgari işçilik fark giderleri ile güvenlik şirketi masraflarını akdettiği alt yüklenicilik sözleşmeleri çerçevesinde toplam imalat içindeki paylan oranında bölüştürerek kendi altındaki taşeronlara dağıtan davalının, aynı şekilde davacıya da toplam imalat işçindeki imalat payı oranında bu giderleri yansıttığını ve hakkedişinden indirmiş olduğunu, davacıya yapılan eksik bir ödemenin değil, aralarındaki sözleşmenin tabii neticesi olduğunu beyanla, haksız ve kötü niyetli açılan iş bu davanın reddine, %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderlerinin ve ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 7.maddesi “Sözleşmenin akdine ve işe başlama, işin yürütülmesi, yönetilmesi, tasfiyesi aşamalarında taahhüdün yerine getirilmesine ilişkin her türlü faaliyet gideri, vergi, resim, harç, sözleşme kapsamındaki yasal oranlardaki SGK ve finansman giderleri yükleniciye aittir.” şeklinde olup SGK asgari işçilik bedelinin anılan madde gereği davacı hakedişinden tenzil edilebileceği, tenzil edilebilecek tutarın 2.543,57 Euro olduğu, davalının bu tutarı davacı hakedişinden düşebileceği anlaşılmakla tanzim ettirilen 10/05/2018 havale tarihli heyet raporundaki hesaplamalara itibar edilerek 2.543,57 Euro’luk kısım yönünden davanın reddine, bakiye 2.611,40 Euro’luk kısmın tenzilini gerektiren bir durum bulunduğu hususu ispat edilemediği gerekçesiyle, davanın kısmen kabülü ile; davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına vaki itirazlarının 2.611,40 EURO-Asıl alacak yönünden iptaline ve takibin asıl alacağa takip tarihinden itibaren devlet bankalarınca EURO cinsinden açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına uygulanan en yüksek faiz oranı yürütülerek devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacak likit ve itiraz haksız olduğundan %20’si oranında 1.757,78 TL inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davacı vekili istinafında , taraflar arasında düzenlenen 15.04.2015 tarihli sözleşmede hak edişten SGK ve güvenlik gideri altında yapılacak kesinti kalemi belirtilmediğini, bu harcamalar davalının şantiyesinde davacı şirket için değil kendisi için yapılan harcamalar olduğunu, 21.01.2016 tarihli mutabakat formuna davalı ihtirazı kayıt koymadığını, çık bir şekilde kabul ettiğini, kesinti olması halinde davalı bunu mutabakat formunda dile getirmesi gerektiğini, SGK kesintileri ve güvenlik bedeli kesintilerin tamamen dayanaksız olduğunu, bu durumun bilirkişi raporuyla da sabit olduğunu, bilirkişi sözleşmenin 5.1 maddesine göre euro üzerinden yapılan güvenlik kesintinin davacı tarafından kesilmesi kanaati oluşması halinde bu kesintinin nasıl ne oranda hesaplandığı açıklanması gerektiğinin belirtildiğini, mahkeme davalının nasıl hesaplayarak yaptığı bu kesintiyi baz alarak hüküm kurması bilirkişi raporuna rağmen hatalı olduğunu, mahkemenin bu hesaplamayı yapmadığını, hesap bilirkişisine de göndermediğini, sözleşmede bu kesintinin hangi oranda hangi kur üzerinde yapılacağının belirtilmediğini, şayet kesinti yapılacak ise davalı nezdinde çalışan işçilerin SGK gideri ve güvenlik gider bedeli davacıya yüklenemeyeceğini, bunun tespitini istediklerini, şantiyede diğer firmalarında çalıştığının kabul edilmesi halinde davalı tarafından ileri sürülen çalışanların yapılan kesintilerin firmalar arasında bölünmesi gerektiğini belirttiğini, mahkemece reddedilen kısım için gerekçe göstermediğini, Davalı vekili istinafında, şantiye güvenlik gideri kesintisi olan 2.622,40 Euroluk kısımda sözleşmenin 5.1,5.2,10.2,15.1 maddeleri gereğince davacıya ait olduğu açıkça belirtilmesine rağmen mahkemenin davalı ispat edemedi gerekçesiyle kısmen kabul kararı vermesinin hatalı olduğunu, sözleşmenin 5.1 maddesi şantiye ile başlamakta sadece malzemelerin güvenliği değil şantiyenin güvenliği de madde metninden anlaşılmakta olduğunu, birim fiyatlara dahil edileceğinin belirtildiği, yani güvenlik giderinin de birim fiyatlara eklendiğini, davalı birim fiyata eklenen güvenlik giderinin ödediği için sözleşmenin 6.2 maddesine göre hak edişten bu miktarın düşeceğini, 5.2 5 paragraftada her türlü gider denildiğini, buna şantiyenin güvenlik giderinin de dahil olduğunu, 7.maddede belirtilen her türlü faaliyet gideri içinde de güvenlik gideri olduğunun belli olduğunu, 10.2 maddesinde güvenlikle ilgili davacının bedel talep etmeyeceğinin düzenlendiğini, 15.1 de de güvenlikle ilgili sorumluluğun davacı da olduğunun düzenlendiğini, bilirkişi raporunda açıkça güvenlik giderinin davacıya ait olduğunun belirtildiği, ama hak edişte bu hususta tenzil yapılacağı yönünde hüküm bulunmadığının belirtildiği, ama sözleşmenin 6.2 maddesinde yapılan masrafların hakedişten tenzil edileceğinin açıkça belirtildiği, 6.1 maddesinde hak edişten kesintiler düzenlenmekte olup her türlü masraf güvenlik giderini de açıkça belirtilmese de kapsadığını, hak edişte güvenlik kesintisine davacı itiraz etmediğini ve kabul ettiğini, kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı alt yüklenici davalı ise yüklenicidir. Davacı taraf, taraflar arasında düzenlenen alt yüklenici sözleşmesi gereği hak edişte kesilen SGK ve güvenlik gideri toplamı olan 5.174,73 EURO ( 17.368,98 TL ) talep etmiş, davalı, kesintilerin sözleşmeye göre yapıldığını, davanın haksız yere açıldığı savunmuş, mahkemece SGK kesintisi yönünden sözleşmenin 7. Maddesine göre hak edişten kesileceğinin düzenlendiği gerekçesiyle bu yöndeki talebin reddine, güvenlik gideri yönünden ise hak edişten tenzili gerektiren bir durum bulunduğu ispat edilemediği gerekçesiyle bu yöndeki talebin kabulüne dair verilen karar taraf vekillerince istinaf edildiği anlaşılmıştır. Taraflar arasında içeriği ve imzası inkar ve itiraz edilmeyen davacı tarafça sunulan 21.01.2016 tarihli “mutabakat” başlıklı belgeye göre davacının davalıdan 39.834,00 TL alacaklı olduğu, davacının bu alacağın bakiyesini faturaya bağlı miktarını takibe konu ettiği, davalının da ödeme savunmasında bulunmayarak yapılan kesintilerde haklı olduğunu ileri sürdüğü anlaşılmakla, mahkemece bu husus atlanarak mutabakat gereği davacının davalıdan alacağı sabit olmakla, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken kısmen kabul kararı verilmesi hatalı olmuştur. Davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü davalı vekilinin istinaf talebinin reddi ile davanın kabulü yönünde yeniden hüküm kurulması gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü, davalı vekilinin istinaf talebinin reddi ile, yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2. bendi gereğince kaldırılarak davanın kabulüne dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A)1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-Davalı vekilinin istinaf talebinin REDDİNE, 3-İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/12/2018 tarih ve 2016/1064 Esas, 2018/1258 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3- Davanın KABULÜ ile, 4-Davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına vaki itirazlarının iptaline ve takibin asıl alacağa takip tarihinden itibaren devlet bankalarınca EURO cinsinden açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına uygulanan en yüksek faiz oranı yürütülerek devamına, 5-Alacak likit ve itiraz haksız olduğundan %20’si oranında 3.473,79 TL inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
B) İLK DERECE YARGILAMASI YÖNÜNDEN 1-Alınması gereken 1.186,47 TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 296,62 TL harcın mahsubu ile bakiye 889,85 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 2- Davacı tarafından yapılan 296,62 TL peşin harç, 26,20 TL başvurma harcı, 158,70 TL posta ve tebligat gideri, 1.800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.281,52 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 5.100,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 4-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde kendisine İADESİNE, 2-Davacı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 73,10 TL tehir-i icra karar harcı, 23,60 TL posta gideri olmak üzere toplam 218,00 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa VERİLMESİNE, 3-Davalıdan alınması gereken 1.186,47 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 274,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 912,47 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 4-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a bendi gereğince KESİN olmak üzere 27/01/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.