Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/65 E. 2021/1378 K. 08.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/65
KARAR NO: 2021/1378
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/11/2018
NUMARASI: 2015/934 Esas, 2018/1150 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 08/07/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, müvekkili şirketin dava dışı … firması ile yapmış olduğu sözleşme uyarınca firmaya ait tabela ve reklam panolarının yapımı, boyanması ve teslim edilmesi edimlerini üstlendiğini, proje kapsamında tabela ve reklam panolarının toz boyamasının yapılması hususunda davalı şirket ile anlaşıldığını ve söz konusu işlemlerin davalı şirket tarafından yapıldığını, ancak davalı şirketin yapmış olduğu işler dolayısıyla müvekkili şirketin çalıştığı firmanın yurtdışı şubelerinden boya ve vernik dökülmesi hakkında sikayetlerde bulunulduğunu, davalı şirket tarafından üstlenilen edimlerin dürüstlük kuralının ve ticari doğruluğun kurallarına aykırı olarak tam ve eksiksiz yerine getirilmemesi sebebiyle boya hatalarının tespit edildiğini, davalı şirkete hata ve ayıpların bildirildiğini ve çözüm talep edildiğini, davalı yanca olumlu bir cevap verilmediğini, bunun üzerine dava dışı … firmasının müvekkili ile akdettiği sözleşmeyi feshettiğini, uğramış oldukları zararlar uyarınca müvekkili şirkete 100.000,00 Euro reklamaj faturası kestiğini ve müvekkili ile olan tüm ilişkisini sonlandırdığını, müvekkilinin ticari itibarının da zarar gördüğünü, müvekkili nezdinde kar yoksunluğu ve telafisi imkansız zararların çıktığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davalı şirketin kusurlu davranışları ve ayıplı ifası nedeniyle müvekkili şirkete kesilen reklamaj bedeli 10.000,00 Euro’nun ve müvekkili nezdinde oluşan kar yoksunluğu ile diğer müspet zararlar olarak 10.000,00 Euro’nun dava tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili,, müvekkili tarafından davacı şirket için 2005-2010 yılları arasında reklam ve tabela boyalarının toz boyama hizmetini verildiğini, bu konuda yazılı bir sözleşmenin mevcut olmadığını, müvekkili şirketin dava dışı J… firmasının reklam ve tabela toz boyasını yaptığını, en son faturanın 27/04/2010 tarihli olduğunu, verdiği hizmetin faturalarını keşide ettiğini, ayıplı hizmetin söz konusu olmadığını, davacının ayıplı olduğunu yani döküldüğünü iddia ettiği reklam ve tabelaların müvekkilince boyanan mallar olduğunun kesin olmadığını, zira davacının o dönemde farklı bir firmaya da boyama işi yaptırdığını, boya ve verniğin başka nedenlerden dolayı da dökülmüş olabileceğini, montaj hatası olabileceğini, çünkü montajını davacının yaptığını, davacının zamanında ve usulüne uygun ayıp ihbarı da yapmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın kısmi dava olarak açıldığının kabul edildiği, davacı ve davalı arasında eser sözleşmesi akdedildiği, davalının 2005-2010 yılları arasında toz boya işlemi yapmış olduğu tabelaları davacıya teslim ettiği, davacı tarafından bu tabelaların kalite kontrolünün yapılarak teslim alındığı ve davadışı müşteriye teslim edildiği, davalı tarafından 2010 yılından sonra davacıya mal teslimatının yapılmadığı, ürünler üzerinde keşfen inceleme yapılma imkanı bulunmadığından dosya üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, raporda son kullanıcı tarafından panoların korozif etkiye neden olabilecek müdahalelere maruz bırakıldığının tespit edildiği, bu tespite göre davalının boyayıp teslim etmiş olduğu ürünlerde gizli ayıp olmadığı, davacı incelemeye ticari defterlerini sunmadığından dava dışı firmaya teslim edilen ürünlerin davalı firmaya ait ürünler olup olmadığının veya hangi firma tarafından boyandığının tespitinin de yapılamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, davalının edimini tam ve eksiksiz olarak yerine getirmediğinin tanık …’nın beyanı ile anlaşıldığını, yine ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğunun tanık …’nın beyanı ile desteklendiğini, bilirkişi raporunun değerlendirme kısmı ile sonuç kısmının çelişmekte olduğunu, hata ve ayıpların davalıya zamanında bildirildiğini, davalı firma yetkilisinin tanık … ile birlikte yurtdışına giderek ayıpları yerinde tespit ettiğini ve zararların giderileceği yönünde mutabakata varıldığını, Emniyet Genel Müdürlüğüne müzekkere yazılarak davalı şirket yetkilisinin pasaport kayıtlarının celbi ile durumun açıklığa kavuşturulabileceğini, dava dışı … firmasına sadece yurtiçi işlerin verildiğini, dolayısıyla dava konusu panoların tek bir üreticiden çıktığını, müvekkilinin uğradığı kazanç kaybının tespit edilmediğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir. Taraflar arasında tabela ve reklam panolarının toz boyamasının yapılması konulu eser sözleşmesi akdedilmiş olup, davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir.Davacı, davalı tarafça yapılan boyama işinin ayıplı olması nedeniyle tabela ve reklam panolarında boya ve vernik dökülmeleri olduğunu, bu nedenle yurtdışı alıcı firma tarafından kendisine reklamasyon faturası kesildiğini, ticari ilişkinin sonlandırıldığını ve bu nedenle kâr kaybına uğradığını ileri sürerek oluşan bu zararların tazminini istemiş, davalı ise yapmış olduğu işin ayıplı olmadığını, ayrıca ayıplı olduğu ileri sürülen işin kendisi dışında davacının anlaştığı diğer bir firma tarafından da yapılmış olabileceğini ve davacının montaj hatası olabileceğini savunarak davanın reddini istemiştir. Konusunda uzman teknik bilirkişi tarafından yerinde inceleme imkanı olmadığından fotoğraflar üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen raporda, davalı tarafından toz boya ve vernikleme işlemleri biten ürünlerin davacı kullanıcıya teslim edildiği, panolarda isim, logo ve yazı yerlerinin hazır olduğu, üzerine davacı kullanıcı tarafından farklı malzemelerden yapılmış isim, logo ve yazılarını kendi imkanları ile kesme, delme , tıraşlama, boyama, yapıştırma, silme, temizleme gibi teknikleri kullanarak yerlerine yerleştirip son halinin verildiği, davacı tarafından yapılan mekanik ve kimyasal müdahale niteliğindeki bu işlemler nedeniyle malzeme üzerindeki boya ve verniğin sürekliliğinin ortadan kaldırıldığı, metalin dış etkilere açık hale getirildiği, aynı pano grubu içerisinde bazı panolarda boya ve vernik soyulması görüldüğü, bazılarında görülmediği ve farklı renk tonlarında panoların mevcut olduğu, bu nedenle panoların farklı üretim yerlerinden veya üreticiden çıktığının anlaşıldığı tespit edilmiştir. Görüldüğü üzere teknik inceleme sonucunda tabela ve reklam panolarındaki boya ve vernik dökülmelerine, boyama işlemi yapılıp davacıya teslim edildikten sonra, davacı kullanıcının yapmış olduğu mekanik ve kimyasal müdahalelerin neden olduğu tespit edilmiş olup, bilirkişi raporunun içeriği ile sonuç kısmı arasında herhangi bir çelişki de görülmemiştir. Kaldı ki davalı ayıplı olduğu ileri sürülen ürünlerin kendisi tarafından boyanan ürünler olup olmadığının belirsiz olduğunu savunmuş, davacı tarafça ticari defterler incelemeye sunulmadığından, davalı dışında farklı bir firmaya da boyama işi yaptırılıp yaptırılmadığı tespit edilememiş, davacı tanık beyanları da davacının ayıp iddiasını ispat için tek başına yeterli bir delil olarak görülmemiştir. O halde davacı tarafça davalının yapmış olduğu boyama işinin ayıplı olduğu ispat edilemediğine göre, mahkemece davanın reddi yönünde verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/11/2018 tarih ve 2015/934 Esas, 2018/1150 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 08/07/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.