Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/645 E. 2021/2442 K. 22.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/645
KARAR NO: 2021/2442
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/12/2018
NUMARASI: 2017/553 Esas, 2018/1323 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 22/12/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili; müvekkilinin, davalı şirketin yaptığı eski … Mah. … Cad. No. … adresindeki … daireli binanın tüm pencere balkon daire içi banyo, WC ve diğer yerlerin plastik doğrama, balkon cam, bina içi küpeşte ve daire çelik kapılarını, malzeme + işçilik olmak üzere yapmayı Barter usulü ile üstlendiğini, taraflar arasında 01/02/2016 tarihli iki sözleşme imzalanarak binanın 6.katı köşe başı dairenin iş karşılığında müvekkiline verileceğini, yapılacak işlerin toplam bedelinin 255.000,00 TL ve dairenin bedelinin 390.000,00 TL olarak belirlendiğini; taraflar arasındaki akdin TBK 282 anlamında trampa ve 139 anlamında takas sözleşmesi mahiyetinde olduğunu, bu mahiyet gereğince aradaki farkın ileride davalının sipariş vererek kapatılacağı noktasında bulunduğunu, müvekkilinin sözleşmeye konu işleri yapıp teslim etmesine rağmen davalının yükümünü yerine getirmediğini, müvekkilinden ekstra işler istediğini, müvekkilinin de işçilik ücreti talep etmesi nedeniyle tarafların anlaşamadığını, müvekkiline 08/02/2017 tarih ve 03705 sayılı Gaziosmanpaşa … Noterliğinin ihtarnamesini tebliğ ettiğini, müvekkilinin Kartal …. Noterliğinin 06/03/2017 tarih ve … yevmiyeli cevap ve karşı ihtarı ile ödeme talep ettiğini, Gaziosmanpaşa 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/11 D.İş sayılı dosyasında şantiyeye gidilerek yapılan keşif sonrası alınan bilirkişi raporunda küpeşteler hariç yapılan eserin rayiç bedelinin 303.982,47 TL olarak belirlendiğini, küpeştelerin ise malzeme + işçilik piyasa fiyatının 11.000,00 TL olduğunu, alacağın tahsili için Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğü … sayılı takip dosyası ile ilamsız takip başlatıldığını belirterek, sözleşmeye konu 24 nolu BB kaydına tedbir konulması, davalının haksız itirazının iptaline, takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; müvekkilinin devam eden iki inşaatının doğrama, kapı, küpeşte işlerinin yapılması için davacı ile Barter usulü anlaştığını, işlerin karşılığında bir daire verileceğini, iş bedelinin 250.000,00 TL, dairenin bedelinin 390.000,00 TL olduğunu, 140.000,00 TL farkın davacı tarafça en geç 30/06/2016 tarihine kadar ödeneceğinin kararlaştırıldığını; davacının dava dilekçesinde bir inşaat için anlaşıldığı açıklamasının doğru olmadığını, davacının sözleşmede kararlaştırılan işleri eksik yaptığını, 40.000,00 TL bedelli küpeşteleri hiç takmadığını, eksik işi müvekkilinin … – … firmasına 14.077,00 TL bedelle yaptırdığını, binanın ön cephesinde değişikliğe gidildiğini, davacının 30 adet pencere ve camı hiç takmadığını, yapılmayan bu iş kadar sözleşmenin eksik ifa edildiğini, davacının yaptığı pencerelerin hatalı olduğunu, eksikliğin giderilmesi için …-… isimli kişiye 3.000,00 TL ödendiğini, 12 adet çelik kapı ve 40 adet çelik kapı eşik mermerini takmadığını; davacının dairenin bakiye bedelini de ödemeye yanaşmadığını, yaptığı işlerin tespiti konusundaki Gaziosmanpaşa 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2017/11 D.İş sayılı dosyasındaki raporu kabul etmediklerini, ancak müvekkilinin sözleşme gereğince vermeyi kabul ettiği daireyi hazır tuttuğunu ve sözleşme gereğini yerine getirmeye hazır olduğunu, davacının edimini yerine getirmeden yaptığı işin bedelini istemekte haksız olduğunu belirterek haksız ve kötü niyetli davanın reddine, %20’den az olmamak üzere tazminata karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; taraflar arasında 11/02/2016 tarihli sözleşmenin bağıtlandığının tartışmasız olduğu; sözleşme gereğince davacının yapacağı işin bedeli 255.000,00 TL, davalının vereceği dairenin bedeli 390.000,00 TL olarak kararlaştırıldığı; taraflar arasındaki uyuşmazlığın bakiye bedelin miktarı ve davacı tarafından nasıl ödeneceği konusunda olduğu; davalının savunmasına göre bu bedelin 140.000,00 TL olup, 30/06/2016 tarihine kadar ödeneceği; bu kaydın sözleşmede yazılı bulunması nedeniyle açık olduğu; ancak davacının bu kaydın sözleşmede yazılmadığını ve davalı tarafından sonradan sözleşmeye eklendiğini, bu nedenle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğunu, soruşturmanın devam ettiğini, bakiye bedelin davalının diğer inşaatlarında vereceği işler yapılarak ödeneceğini açıkladığı; tarafların kabulünde olan sözleşme kısımları gereğince bakiye bedelin mahkemece; 390.000,00 TL (daire bedeli) -255.000,00 TL (eser bedeli) = 135.000,00 TL olarak kabul edildiği; taraflar arasındaki sözleşmenin feshedildiği konusunda karşılıklı tebliğ edilen ihtarlarda bir bildirim ve açıklık olmadığı; davacının davalıya gönderdiği ihtarda “iş bu ihtarın tarafınıza itibaren 3 iş günü içinde ya anılan daireyi tarafımıza devrederek 89.100,00 TL’yi almanızı aksi halde 255.000,00 TL + 45.900,00 TL KDV’yi işin teslim tarihi olan 01/04/2016 tarihinden itibaren işletilecek reeskont faizi ile aynı süre içinde …. IBAN numaralı hesaba yatırmanızı aksi halde aleyhinize ticaret mahkemelerinde alacak ve tapu iptali tescil davalarının açılacağını” bildirdiği; davacı vekilinin açık duruşmada tapu iptali ve tescil davası açılmadığını söylediği; açıklanan ihtarda; davacının bakiye bedel olarak 89.100,00 TL ödemeyi kabul ettiği; o halde bakiye bedelin davacı tarafından nakit olarak ödeneceği; ancak davacının bakiye kısım 135.000,00 TL’yi değil, daha az olan 89.100,00 TL’yi ödemek istediğinden ve davalı tarafından bu eksik ödeme kabul edilmediği için davanın açıldığı; davalının sözleşmenin devam ettiğini, müvekkilinin ifaya hazır olduğunu ve davacının bakiye bedeli ödemesi gerektiğini açıkladığı; yapılan keşif sırasında da barter usulü davacıya verilecek dairenin teslime hazır şekilde boş olarak tutulduğunun tespit edildiği; taşınmaza ait tapu kaydında da taşınmazın davalı şirket adına kayıtlı olduğu; bu hususlar dikkate alındığında taraflar arasındaki sözleşmenin fesih edilmediği ve devam ettiği; sözleşme fesih edilmediğinden, barter koşulu bulunmasına ve ödemeyi kabul etmesine rağmen, bakiye kısmı daha az ödemek isteyen davacının, eser alacağını tahsil için icra takibi ve itirazın iptalini istemekte erken davrandığı, erken açılan davanın sabit olmadığı; İİK 67 koşulları oluşmadığı gerekçesi ile, sabit olmayan davanın reddine, davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; mahkemenin gerekçe göstermeden davalının üzerinde tahrifat ve ekleme yaptığı metni; itirazlarına ve yerleşik Yargıtay kararlarına rağmen geçerli kabul ettiğini; 11.02.2016 tarihli “sözleşme” başlıklı metnin sağ kısmındaki eklemelerin müvekkilinin iradesi ve bilgisi dışında sonradan davalı yanca eklendiğine dair haklı itirazlarının mahkemece dikkate alınmadığını; dosyada bulunan 11.02.2016 tarihli sözleşme ve fiyat teklifleri de dahil olmak üzere hiç bir belgede müvekkilinin yaptığı işin üzerine bedel ödeyeceğinin kararlaştırılmadığını; 11.02.2016 tarihli sözleşmenin bilgisayar ortamında düzenlendiği, davalı şirketin ve müvekkilinin kaşeli birer adet imzaları bulunduğunu; el yordamı ile yazılan bu iki adet Notun ayrıca paraf edilmediğini; emsal Yargıtay ilamlarında, HUMK.nun 298. maddesi uyarınca yok hükmünde olduğunun belirlendiğini; kararın kaldırılması gerektiğini; mahkemenin davalı yana gönderdiği ihtarın sadece sonuç kısmını, bütününden ayrı yorumlanamayacak bir bölümünü ele aldığını; Kartal … Noterliğinin 06.03.2017 tarihli ihtarnamede bakiye bedelin diğer inşaatlarında iş yapılmak suretiyle barter usulü ile kapatılacağının belirtildiğini; 11.02.2016 tarihli sözleşmede ödeme şeklinin barter olarak belirlendiğini; bakiye bedelin nasıl ödeneceği noktasında dosyadaki mevcut belgelerin bir kısmının göz ardı edilerek, bir kısmının cımbızla çekip alınarak davalının haksız ekleme ve tahrifatlarına prim verildiğini; mahkemece taşınmaza ait tapu kaydında taşınmazın davalı şirket adına kayıtlı olduğu belirtilmiş ise de dairenin dava dışı …’a 20.05.2016 tarihinde devredildiğini; davalının dürüst olmayan “sözleşmeyle bağlıyız, edimi yerine getirmeye hazırız” şeklindeki yanıltmaya matuf beyanı, dosya kapsamındaki savunmalarıyla çelişmesine rağmen mahkemece itibar edildiğini; davalının en başından beri müvekkilinden sadece 140.000 TL’yi değil aynı zamanda eksik ve zamanında yapılmayan işler nedeniyle zararının olduğunu ve bunun ödenmesini, aynı zamanda da sözde bir kısım eksik işer olduğunu belirterek ifadan kaçındığının açık olduğunu; incelemede hiçbir eksik işe rastlanmadığını; mahkemenin kendi tespitine, davalının ihtarına ve cevap dilekçesindeki sözde eksik işlere, bilirkişilerin eksik iş olmadığına yönelik raporlarına rağmen müvekkilinin sırf bakiye bedeli eksik ödemek istemesi sebebiyle dava açtığını kabul etmesinin çelişki yarattığını; mahkeme başkanının bilirkişilere ithafen “anladığım kadarıyla davalı eksiklikleri giderdikten sonra ihtarname göndermiş” aynı konuşmada “kapı eşikleri konusunda sıkıntı var ama kapıyı takan eşiği de takar, ben de inşaat yaptırdım, biliyoruz” şeklinde beyanda bulunduğunu; bilirkişi raporunun 6.sayfasında “…Ancak davalı yaklaşık sekiz ay sonra ve eksik/hatalı imalatları tamamladıktan sonra davacıya ihtarname göndermiştir” şeklindeki yazım ile aynı şekilde raporda “Taraflar arasındaki sözleşmede, çelik kapıların mermer eşikleri konusunda ihtilaf olmayan kesin bir kayıt görülmemiş olması ve uygulamada mermer eşiklerin çelik kapıyı yapan firma tarafından yapılma zorunluluğunun bulunmaması göz önüne alınarak davalının bu konudaki talebi…. geçerli görülmemiştir..” cümlelerini kurduğunu; davalının ihtarında 30 adet camın hiç takılmadığını ve başka firmalara takıldığını beyan etmesine rağmen keşif sırasında da her katta üç cam olmak üzere on katlı bina olan davalı inşaatında toplam 30 adet cam yerine silikon cephe yapıldığından mevzu bahis camların zaten ya takılamayacağı ya da söküldüğünün anlaşılacakken bilirkişilerin tanık anlatımlarından bir şey anlamamalarına rağmen davalının ihtarname çekmeden önce eksik işleri tamamladığı noktasında peşin kabulü olduğunu; mahkeme başkanının adil bir yargılama yapmadığından davanın reddedildiğini; dava konusu 11.02.2016 tarihli iki adet sözleşmenin adi yazılı şekilde yapıldığı, barter usulünün benimsendiği; taşınmaz Satış Vaadi sözleşmeleri TMK.m. 706 uyarınca resmi şekilde yapılmadıkça geçerli olmadığından davalıya karşı tapu iptal ve tescil davası açmasının mümkün olmadığını; alacağın temliki hükümleri kıyasen uygulanacak olsa dahi taşınmazın 3. kişilere devredilmesi karşısında edimin imkansızlığı nazarında bunun bile mümkün olmayacağının açık olduğunu; TBK.m.125/4 hükmü gereği sözleşme hükümsüz kaldığından davalıdan yapılan işlerin bedelinin istendiğini; yaptığı işlerin karşılığının sözleşme fesih edilmeden istenemeyeceğinden anılan cümleden müvekkilinin sözleşmeye bağlı olmadığını davalıya bildirdiğinin açık olduğunu; çoğun içinde her zaman az var kuralının uygulanması gerektiği; ihtarnamede “aksi halde tazminat davası açacağız” denilerek yapılan işlerin bedelinin ödenmesinin talep edilmesi ve davalıya süre verilmesinden sözleşmenin fesih edildiği anlamı çıktığından sözleşmenin ayakta olduğundan bahsetmedilemiyeceğini; sözleşmenin fiilen sona erdiği, davalının müvekkiline yeni iş vermediği, sözleşmeye ekleme yaptığı, müvekkilinden fahiş oranda tazminat isteyerek daireyi vermekten kaçındığı, müvekkillinde yasal olarak daireyi almak için dava hakkının bulunmadığı bir durumda sözleşmenin feshedildiğinin bildirilip bildirilmemesinin hakkın esasına etki etmemesi gerektiğini; müvekkilinin karşı ihtarında davalının iddia ettiği şartların uydurma olduğunu belirttiği ve dava sırasında da edimden kaçınanın davalı olduğunun tespit edildiğini; taraflar arasındaki Taşınmaz Satış Vaadi niteliğindeki sözleşme geçerli olmadığına göre müvekkilinin bununla bağlı olup olmaması yahut feshettiğini bildirip bildirmemesinin hakim nazarında önemli olmayacağını; davalının sözleşmeye eklemeler yaparak işi çıkmaza soktuğunu; bahsettiği eksik işlerle alakalı hiçbir tespit yapmadığı gibi başka inşaatlarında yaptırdığı işlerle alakalı faturaları dosyalara sunduğu hususunun kendi tanıkları ile ikrar edildiğini; davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini belirtilerek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne, aksi kanaatte kararın bozularak dosyanın mahal mahkemesine iadesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; taraflar arasında cari ve devam eden bir akde rağmen, itirazın iptaline konu icra takibini başlatarak barter anlaşmaya rağmen ödemeyi nakit alabilmenin çabasına giren, hem icra takibini sözleşmeden çok yüksek bir miktarda alakasız bir bedel üzerinden başlatan, hem de davadaki beyan ve talepleri ile bu tutumunu devam ettiren davacının kötü niyeti sabit olduğundan yerel mahkemenin İİK 67 koşullarının oluşmadığına ilişkin kararının kaldırılarak, davacının asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesi yönünde karar verilmesini talep etmiştir. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Davacı alacaklı tarafından Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile, davalı aleyhine 02/05/2017 tarihinde 11/02/2016 tarihli … sözleşmeleri gereğince … ada … parselin pencere kapı işçilik malzeme bedeli 303.982,47 TL, küpeşte bedeli 11.000 TL ve faizleri için toplam 345.738,76 TL nin tahsili konusunda ilamsız takip yapıldığı; borçlu tarafından alacaklının sözleşme yükümlülüklerini yerine getirmediği gerekçesi ile borca ve ferilerine itiraz etmesi üzerine itirazın iptali davası açıldığı anlaşılmıştır. Davacı tarafça 10/09/2011 tarihli fiyat teklifinin birim fiyatlı yapıldığı ve taraflar arasında 11/02/2016 tarihli iki sözleşme düzenlendiği; sözleşme gereğince davacının yapacağı işin bedeli 255.000,00 TL, ödeme şekli 390.000,00 TL barter, 7.köşe daire olarak kararlaştırıldığı, sözleşmelerin adi yazılı şekilde yapıldığı, ödemede barter usulünün benimsendiği anlaşılmıştır. Davalının ibraz ettiği 11.02.2016 tarihli sözleşmede el yazısı ile yazılmış şekilde; “Not: 30.06.2016 tarihine kadar kalan 140.000,00 TL (Yüz Kırk Türk Lirası) nakit olarak alınacaktır. Not: 40 adet eşlik 2.000 TL” şeklinde ek bulunduğu, bu yazının davacı tarafça ibraz edilen sözleşmede bulunmadığı, mahkemece davalının ibraz ettiği sözleşmeye itibar edildiği; davacı bu kaydın sözleşmede yazılmadığını ve davalı tarafından sonradan sözleşmeye eklendiğini, bu nedenle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğunu, soruşturmanın devam ettiğini, bakiye bedelin davalının diğer inşaatlarında vereceği işler yapılarak ödeneceğini açıklamıştır. Davacı sözleşme gereği yükümlülüklerini yerine getirdiğini belirterek iş bedelinin tahsiline ilişkin dava açmış, iş sahibi davalı yüklenicinin edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle üçüncü şahıslara tamamlatıldığını savunmuştur. Eser sözleşmesi, iş sahibinin ödemeyi taahhüt ettiği ücret karşılığında yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi ve teslim etmeyi üstlendiği iki taraf için hak doğuran ve borç yükleyen bir sözleşmedir. Yüklenici, eseri sözleşmeye fen ve sanat kurallarına ve iş sahibinin ondan beklediği amaca uygun olarak imal edip, tam ve eksiksiz olarak süresinde iş sahibine teslim ettiğini, iş sahibi de iş bedelini ödediğini ispatla yükümlüdür. Eser sözleşmelerinde sözleşmenin feshedilip yüklenicinin işten el çektiği ya da işi terk edip gittiği yasal delillerle ispat edilmedikçe yapılan işin, kural olarak, yüklenici tarafından gerçekleştirildiği kabul edilmekte ise de bu karinenin aksinin kanıtlanması mümkündür. Davacı yüklenicinin eksik bıraktığı iddia edilen işin davalı iş sahibi tarafından 3.şahıslara yaptırıldığı yasal delillerle ispat edilemediğinden yapılan işin yüklenici tarafından gerçekleştirildiği; bu durumda iş sahiplerinin sözleşme gereği belirlenen iş bedelinden sorumlu olduğu kabul edilmiştir. Sözleşme gereği iş bedeli ödemesinin iş yapımı karşılığında bedel olarak taşınmaz verileceğine dair barter şeklinde yapılması kararlaştırılan bir eser sözleşmesi niteliğinde olduğu; taraflar arasındaki 11/02/2016 tarihli sözleşme gereğince davacının yapacağı işin bedeli 255.000,00 TL, ödeme şekli 390.000,00 TL barter, 7.köşe daire olarak kararlaştırıldığı, tapuda pay devri gerektiren sözleşmelerin resmi şekilde yapılması gerekirken, taraflarca şekil şartına uyulmadığından taraflar arasında yapılan eser sözleşmeleri geçerli ise de barter ödemenin konusunu teşkil eden gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi resmi şekilde yapılmaması nedeniyle geçersiz olup davacı yüklenici iş bedelini talepte haklıdır. Taraflar arasındaki götürü bedelli sözleşmede iş bedeli 255.000,00 TL’nin 56.000,00 TL + 45.000,00 TL =101.000,00 TL’sinin KDV’siz olarak belirlendiği, mahkemece alınan bilirkişi raporlarına göre işlerin tamamlandığı, davalının davacı tarafça yapılmadığını ve 3.şahıslara tamamlatıldığını iddia ettiği işlerin üçüncü şahıslarca yapıldığının yasal delillerle ispatlanamadığı, bu durumda davacının sözleşme gereği iş bedeli olarak, (101.000,00 x %18 KDV) + 255.000,00 = 273.180,00 TL yi ve bu miktar için Kartal … Noterliğinin 06/03/2017 tarih ve … yevmiyeli ihtarnamesine göre oluşan temerrüt tarihi olan 07/03/2017 ile takip tarihi olan 02/05/2017 tarihleri arası 56 gün için 273.180,00 x 56/360 x 9/100 = 3.824,52‬ TL faiz talep edebileceği anlaşılmakla, mahkemece bu yönde kısmen kabul kararı verilmesi gerekirken davanın reddine hükmedilmesi hatalı olmuştur. Ancak, dava konusu alacağın bilirkişi incelemesi sonucunda ve yargılama ile belirlendiğinden likit olmayıp, yasal şartları bulunmadığından davacının icra inkar tazminatı talebinin; reddedilen kısım yönünden ise davacının icra takibi yapmakta kötüniyetli olduğu ayrıca ve açıkça kanıtlanamadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin reddine, davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2. bendi gereğince kaldırılarak, davanın kısmen kabulü ile davalının itirazının 273.180,00 TL asıl alacak ve 3.824,52 TL faiz yönünden iptaline, fazlaya ilişkin talebin reddine, takibin bu miktar için devamına, davacının inkar tazminatı, davalının kötü niyet tazminatı taleplerinin reddine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A)1-Davalı vekilinin istinaf talebinin REDDİNE, davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/12/2018 tarih ve 2017/553 Esas, 2018/1323 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Davanın KISMEN KABULÜ ile, davalının itirazının 273.180,00 TL asıl alacak ile 3.824,52 TL işlemiş faiz yönünden iptaline, takibin bu miktar için aynı koşullarda DEVAMINA; fazlaya ilişkin talebin REDDİNE, 4-Talep yargılamayı gerektirdiğinden davacının icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE, 5-Davacının takip başlatmakta kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından reddedilen kısım yönünden davalının kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE,
B) İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN 1-Alınması gereken 18.922,18 TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 4.175,67 TL harcın mahsubu ile bakiye 14.746,51 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 2-Davacı tarafından yatırılan 4.175,67 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 3-Davacı tarafından yapılan 31,40 TL ilk masraf, 253,80 TL keşif harcı, 4.500,00 TL bilirkişi ücreti, 253,80 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 5.072,20 TL yargılama giderinden davanın kabul/red oranına göre takdiren 4.063,83 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye miktarın davacı üzerinde BIRAKILMASINA, 4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine YER OLMADIĞINA, 5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 27.840,32 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 9.735,43 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, 7-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde kendisine İADESİNE, 2-Davalı tarafından yatırılması gereken 18.922,18 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 18.877,78 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 25,73 TL posta gideri olmak üzere toplam 147,03 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa VERİLMESİNE, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 22/12/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.