Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/636 E. 2022/71 K. 18.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/636
KARAR NO: 2022/71
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/12/2018
NUMARASI: 2018/254 Esas, 2018/1304 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/01/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, davalı borçlu şirketten olan faturalı ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 362 sıra nolu genel tebliği kapsamında davalı şirketçe kaşelenip ve imzalanmış olan 01/11/2017 tarihli BA- BS mutabakat formu ile kabul edilen alacağının tahsili için icra takibi başlatıldığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu, davanın kabulü ile davalı/borçlunun haksız ve kötü niyetli itirazının iptaline, takibin kaldığı yerden devamına, takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalıya usulüne uygun dava dilekçesi tebliğ edilmiş, davalı adına vekaletnameye dayalı olarak …’nın cevap dilekçesi verdiği. ancak davalı şirket adına düzenlenmiş vekaletnamenin tetkikinde, cevap dilekçesi veren …’nın davalıyı davada temsil yetkisinin bulunmadığı ve avukat olmadığı anlaşılmış, davalının süresinde usulüne uygun cevap vermediği belirlenmiştir. Mahkemece, davalının vekili sıfatı ile … tarafından verilen cevap dilekçesinde ödeme savunmasında bulunulmuş ve ödeme tarihlerinin 03/05/2017, 15/05/2017, 26/05/2017, 06/06/2017, 26/06/2017, 01/08/2017 olduğu ileri sürülerek davalının davacıya borcu olmadığı beyan edilmiş ve ödeme definin hukuki muamele olması nedeni ile bu savunma üzerinde durulmuş ancak taraflar arasında bu ödemeler sonrası 01/Kasım/2017 tarihinde BA-BS mutabakat mektubunun tertip edildiği ve her iki şirket yetkililerince bu belgenin imzalandığı, belge içeriğine her hangi bir itiraz olmadığı anlaşılmış ve bu kapsamda davalının bağlı bulunduğu vergi dairesine müzekkere yazılmış, yazılan müzekkereye verilen cevab-i yazı içeriği ile davalının mutabakata, takibe ve davaya konu faturayı vergi dairesine bildirdiği anlaşılmıştır. TTK’nun faturaya itiraza ilişkin 21/2.maddesindeki 8 günlük sürenin geçtiği, yine davalı tarafından faturaya konu malların davacı tarafa iade ve geri teslim edildiğine ilişkin her hangi bir savunmada bulunulmadığı tam aksine bu faturanının haksız olarak önceki ilişkiler kapsamında tertip edildiğinin savunulduğu anlaşılmış ve bu ahvalde artık davalı tarafından davaya konu fatura içeriğinde malın teslim alındığı ancak bedelinin ödenmediği anlaşılarak davanın kabulü gerektiği, davacının alacaklı olduğu miktar dosya kapsamında bulunan mutabakata konu faturaya göre likid olduğundan, daha fazla takdir edilmesine ilişkin neden bulunmadığından likit ve muayyen nitelikte bulunan asıl alacağın % 20’si oranındaki icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği gerekçesi ile; Davanın KABULÜ ile, …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında davalının itirazının İPTALİ ile takibin 34.810,00 TL asıl alacak yönünden kaldığı yerden aynen devamına, Tarafların tacir olması nedeni ile takipte talep gibi takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, 34.810,00TL asıl alacağın %20 si oranında 6.962,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, karar verilmiş, karara karşı davalı istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı istinaf dilekçesi ile, şirketlerinin taahhüt eden sıfatında olduğu … Apartmanı Deprem Yalıtımı ile Güçlendirme Projesi İşlerinin bir kısmı olan Bina Temeli Kazı ve Beton Kırım işleri için davacı firma ile anlaşıldığını, davacının 21.04.2017- 22.06.2017 tarihleri arasında işi gerçekleştirdiğini, cevap dilekçeleri ekinde sundukları ödeme belgelerinden görüleceği üzere, dava konusu işe ilişkin tüm ödemelerin eksiksiz olarak, davacı şirket yetkilisinin talebi üzerine davacı şirket yetkilisine ödendiğini, (03.05.2017 tarihinde 9.000,00 TL, 15.05.2017 tarihinde 10.000,00 TL, 26.05.2017 tarihinde 15.000,00 TL, 06.06.2017 tarihinde 15.000,00 TL, 26.06.2017 tarihinde 40.000,00 TL, 01.08.2017 tarihinde 10.000,00 TL olmak üzere toplam 99.000,00 TL.) Bu ödemelerin şirket hesabından davacı şirket yetkilisine bu işe karşılık yapıldığının açık olduğunu, ancak yerel mahkemenin ödemelerin yapılmış olmasına ilişkin bir değerlendirme yapmadığını, davacının yapılan bu ödemelere karşın yalnızca 29.09.2017 tarih ve 01506 numaralı KDV dahil 34.810,00 TL bedelli icra takibine konu faturayı düzenlediğini, bakiye bedele ilişkin fatura düzenlemediğini, mahkemenin gerekçeli kararda BA-BS mutabakat mektubunun imzalandığı ve faturaya da 8 gün içerisinde itiraz edilmeyerek, faturanın vergi dairesine beyan edildiğini belirtiğini, öncelikle söz konusu BA – BS formunun imzalanmasının bir hesap mutabakatı yapıldığı anlamına gelmediğini, BA- BS formunun düzenlenen faturalara ilişkin vergi dairesine yapılan bir bildirim olduğunu, davacı tarafından düzenlenen faturaya 8 günlük süre içerisinde itiraz edilmemesinin söz konusu faturanın taraflar arasındaki ticari ilişkiye uygun olduğu anlamına gelmediğini, nitekim davacı şirket yetkilisine yapılan ödemeler karşılığı eksik fatura olduğu ve bakiye bedel için de fatura düzenlenmesi gerektiği belirtilmiş olmasına rağmen, davacı şirket yetkilisinin kendisine yapılan ödemeleri yapılan iş karşılığı ödenmemiş gibi göstermeye çalıştığını, yapılan ödemeler, tarafların ticari defter ve kayıtları ve sair muhasebesel konuların, teknik olarak konusunda uzman bir bilirkişi tarafından incelenmesi gerekirken ve taraflar arasında alacak/borç ilişkisi olup olmadığının, ödenen bedellere karşın eksik fatura düzenlenip düzenlenmediğinin netleştirilmesi için bilirkişi raporu alınması gerekirken, mahkemenin salt davacının beyanlarını dikkate alarak karar verdiğini, belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep etmiştir. Dava, taraflar arasında yapılan eser sözleşmesine dayalı düzenlenen fatura bedelinin tahsili için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Taraflar arasında … Apt. deprem yalıtımı ile güçlendirme projesi beton kırımı ve temel kazım işine dair eser sözleşmesi imzalandığı uyuşmazlık konusu değildir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, sözleşme kapsamında davacı tarafça yapılan işe ilişkin düzenlenen fatura bedelinin ödenip ödenmediğinden kaynaklanmaktadır. Dava dilekçesi usulüne uygun olarak davalıya tebliğ edilmiş, davalıya vekaleten … tarafından cevap dilekçesi verilmiş ise de mahkeme gerekçesinde de belirtildiği üzere, cevap dilekçesi veren …nın avukat olmadığı ve kendisine verilen vekaletnamenin de davayı temsili kapsamadığı anlaşıldığından davalı süresinde davaya cevap vermemiş ve davayı inkar etmiş sayılmaktadır. Yine davalı süresinde delil listesi bildirmemiş ise de, ödeme savunması her zaman yapılabileceği gibi davayı inkar savunması kapsamında kalmaktadır. Davacı delil olarak taraf ticari defter ve belgelerine dayanmış olup, mahkemece taraf ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmadan, sadece davaya ve takibe konu fatura konusunda tarafların BA-BS mutabakat mektubu düzenledikleri ve faturanın davalı tarafça vergi dairesine bildirildiğinden bahisle davanın kabulüne karar verilmiştir. Davacı tarafından dosyaya sunulan BA-BS mutabakatı, taraflar arasındaki ticari ilişkiye dayalı borç- alacak mutabakatı olmayıp sadece davaya ve takibe konu fatura konusunda mutabakattır. Bu mutabakat ile faturanın davalı tarafça kabul edildiği ve her iki tarafın faturayı BA-BS formları ile bağlı oldukları vergi dairesine bildirdikleri anlaşılmaktadır. Davaya ve takibe konu faturanın davalı tarafça kabul edildiği sabit olduğundan bedelinin ödendiğini ispat külfeti davalı taraftadır. Ödemeye ilişkin savunma her aşamada ileri sürülebileceğinden, istinaf aşamasında ödemeye ilişkin belgeler sunulduğundan bunların araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Bu durumda mahkemece taraflara ticari defter ve belgelerini, davalıya ödemeye dair belgelerini sunması için süre verilerek sunmaları halinde ticari defterler ve sunulan belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/12/2018 tarih, 2018/254 Esas, 2018/1304 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 18/01/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.