Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/627 E. 2021/2279 K. 01.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/627
KARAR NO: 2021/2279
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/10/2018
NUMARASI: 2016/254 Esas, 2018/1094 Karar
Birleşen İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/424 Esas Sayılı Dosyasında;
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 01/12/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen 30.10.2015 tarihli Yenibosna … Ofis Binası 2. Etap Projesi Giriş Holleri ve Kat Holleri Mermer imalatlarına ilişkin sözleşmesinden kaynaklanan asıl dava ve birleşen dava itibariyle alacak istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine, birleşen davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davacı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Asıl davada davacı vekili, davacı şirket ile davalı arasında, “Yenibosna … Ofis Binası 2. Etap Projesi Giriş Holleri ve Kat Holleri Çeşitli Mermer İmalatları” yapılması hususunda sözleşme imzalandığını, davalının işe süresinde başlamadığını, işin başında şantiye şefi bulundurmadığını, sürekli ve düzenli bir şekilde çalışmadığını, işi geciktirdiğini, davalıya bu hususta yazılı, e-mail, sözlü ve gerekse de noterden ihtarname keşide etmek suretiyle işi sözleşmeye göre yapması ve tamamlaması hususunda uyarılarda bulunulmasına rağmen davalının sözleşmesel yükümlülüklerine aykırılıklarda ısrarcı davranması sonucunda sözleşmenin 22. Maddesi kapsamında; 09.02.2016 tarihli, 23.465,02 TL tutarlı ceza kesintisi açıklamalı fatura tanzim edilerek 09.02.2016 tarihli ihtarname ile davalıya tebliğ edildiğini, ancak davalının söz konusu faturayı kabul etmeyerek iade ettiğini, bunun üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden takip yapıldığını, davalının icra takibene itirazı üzerine takibin durduğunu, davacı şirket davalının sözleşme kapsamındaki işe başlaması gereken tarihten bu yana davalı ile sayısız defa görüştüğünü, sayısız e-mailler ile işe davet bildiriminde bulunduğunu, şantiyede yeterli personel ve malzeme tedariki sağlaması gerektiğini, sözleşmenin gerisinde bulunduğunu tarafına bildirmiş ara terminler tanıdığını, davacı şirketin en son raddede davalıya ceza faturası yansıttığını ve zaten bu faturanın da kabul edilmemesi ve sözleşmeye aykırılıkların devamı üzerine sözleşmeyi fesih yoluna gittiğini belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Asıl davada davalı vekili, sözleşmenin süresinin 30.10.2015 – 31.12,2015 tarihleri arasındaki dönemi kapsadığını, uyarılara ve uzman ekiplerle işin yapılacağı yere gidilmesine rağmen, bu tarihler arasında iş sahibinin proje konusu binayı işin yapılması için hazır hale getirmediğini ve kendilerine teslim etmediğini, bu konuda tutanaklar tuttuklarını, dolayısı ile davacı yanın sözleşmedeki sorumluluğunu yerine getirmediğinden sözleşmenin geçerli olduğu süre içerisinde işe başlayamadıklarını, bu konuda kusurun davacıda olduğunu, sözleşmenin sona ermesinden sonra davacı firmanın zor durumda kalmaması için sözleşmesiz olarak 2016 yılı Ocak ayı içerisinde davacının isteği üzerine işe başladıklarını, bu aşamada davacı taraftan kaynaklanan nedenlerden dolayı işlerin aksak yürüdüğünü, davacı firmaya yaptıkları işlerin sözleşme sona erdikten sonra yapılan işler olduğunu, davacının haksız ve ticari ahlaka uygun olmayan davranışları nedeniyle tamamlayamadıklarını, yaptıkları bu işlerin bedelini davacının kendilerine ödemediği gibi hukuka ve yasalara aykırı olarak ceza faturası tanzim etmeye kalkıştığını belirterek, icra takibinin iptaline, talep edilen alacağın % 20’sinden az olmamak üzere tazminatın davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Birleşen davada davacı vekili, davalının sözleşme kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmediğini, işe süresinde başlamadığını, işin başında şantiye şefi bulundurmadığını, sürekli ve düzenli bir şekilde çalışmadığını ve işi geciktirtirdiğini, davalı firmanın işi sözleşmeye aykırı olarak yaptığını, sözleşmede belirlenen işin çok küçük bir kısmını yaptığını ve başlangıç aşamasında bıraktığını, bunun üzerine Üsküdar … Noterliği’ nin 10.02.2016 tarih, … yevmiye sayılı tutanağı ile tespit ettirildiğini, davalının gecikmesi ve davacı şirketin uyarılarını dikkate almaması sebebi ile ceza faturası kesildiğini, davalının söz konusu faturayı iade etmesi üzerine ayrıca İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, ancak davalı firmanın söz konusu takibe haksız itirazı ile takip durduğunu, davacı şirket İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/254 sayılı dosyası üzerinden itirazın iptali davası açtığını, davalının sözleşmeye aykırı davranması ve sözleşmenin davacı şirket tarafından haklı nedenle feshedilmesine sebebiyet vermesi sonucu sözleşme gereği doğan cezai şart, tazminat, alacak vs. ileride artırılmak üzere ve fazlaya ilişkin haklar saklı olarak şimdilik tespit edilebilen 11.107,37 USD’nin davanın açıldığı tarih itibari ile karşılığı olan (1 $ = 2,8270TL ) 31.400,53 TL zararın sözleşmenin feshedildiği tarihten itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen davada davalı vekili cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, yetkili Mahkemenin İstanbul Anadolu Mahkemeleri olduğunu, derdestlik itirazlarının olduğunu, İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/254 Esas sayılı dosyasında dava konusunun ve taraflarının aynı olduğunu, öncelikle yetki itirazları konusunda bir karar verilmesini, ayrıca davanın derdest olması, haksız ve mesnetsiz olması nedeni ile davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, taraflar arasında düzenlenen 30.10.2015 tarihli sözleşmeye göre işin başlangıç tarihi 02.11.2015, bitiş tarihinin ise 31.12.2015 tarihi olduğu, sözleşme eki olan keşif eki ve birim fiyat analizleri sayfasında işin keşif tutarının KDV dahil 28.352,63 USD hesaplandığı, asıl davada iş sahibinin ifaya ekli cezai şart talep ettiği, sözleşmeye göre işin bitim tarihi 31.12.2015 olmasına rağmen davalının işe başlamadığı, sonrasında bazı işler yaptığı, davacının 26/01/2016 tarihli ihtarname ile işe başlaması ve tamamlaması hususunda davalıyı temerrüde düşürdüğü ve sözleşmeyi davalının temerrüdü nedeniyle 11.02.2016 tarihli ihtarname ile haklı olarak feshettiği, sözleşmenin feshedilmiş olması nedeniyle sözleşme hükümleri gereğince cezai şart tazminatı talep edilemeyeceği, birleşen davada davacı iş sahibinin bu haklı fesih nedeniyle uğradığı zararların tazminini talep edebileceği, davacı iş sahibinin aynı işi bir başka firmaya davalı ile kararlaştırdığından daha yüksek bir bedele yaptırdığının dosyadan anlaşıldığı, aradaki farkın davacının tazmini gereken zararını oluşturduğu, davacının davalı ile yaptığı sözleşmede toplam keşif tutarı (KDV dahil) 28.352,63 USD iken, davacının işi yaptırdığı (dava dışı yüklenici) … A.Ş. nin keşif tutarı KDV dahil 55.465,14 USD olduğundan aradaki farkın 27.112,51 USD miktarında olduğu, dava dilekçesi ile 31.400,53 TL tutarındaki zararlarının tazminini istemekte haklı olduğu gerekçesiyle, asıl davanın reddine, davacının kötü niyeti tespit edilemediğinden ve şartları oluşmadığından davalının tazminat talebinin reddine, birleşen 2016/424 Esas sayılı dosyasında davanın kabulüne, 11.107,37 USD’nin dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, davalı şirketin sözleşme gereği üstlendiği yükümlülüklere aykırı olarak sözleşmede kararlaştırılan taahhütleri yerine getirmediği gibi işe süresinde başlamadığını, işin başında şantiye şefi bulundurmadığını, sürekli ve düzenli bir şekilde çalışmadığını ve işi geciktirdiğini, bu nedenle sözleşmenin 22. Maddesine dayanarak davalı şirkete 09.02.2016 tarihli ve 23.465,02 TL tutarlı ceza faturası düzenlenerek gönderildiğini, ancak iade edildiğini, bu nedenle icra takibi yapıldığını, yüklenicinin ısrarla yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle 11.02.2016 tarihinde sözleşmeyi haklı sebeplerle feshetmek durumunda kaldıklarını, başka bir firma ile daha yüksek bedelle sözleşme imzalandığını, iki sözleşme arasında 11.107,37 USD fiyat farkı bulunduğunu, mahkeme tarafından verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, mahkemenin HMK’nın 266/1 maddesine aykırı olarak “doğrudan borç ilişkileri uzmanı” olarak nitelendirilen bilirkişinin yapmış olduğu değerlendirmeleri esas alarak hüküm kurmasının hukuka aykırı olduğunu, oluşan zararının tahsili amacıyla ceza faturası düzenlendiğini, asıl davaya konu icra takibine de bu ceza faturasının konu edildiğini, sözleşmenin 22.6 maddesinde; “Yükleniciden, fesih anına kadar sözleşme gereğince talep edilmesi gereken iktiza eden gecikme cezası ayrıca tahsil olunur ya da yükleniciden alınan teminatları gelir kaydedilir. İşverenin zarar ve ziyanını talep hakkı saklıdır.” şeklinde kararlaştırıldığını, bunun ifa yerine ceza olduğunu, mahkemece TBK’nın 179/2. Maddesine atıf yapılmış ise de somut uyuşmazlıkta esas alınması gereken hüküm TBK’nın 179/1 maddesi olduğunu, sözleşme hükmünden de anlaşılacağı üzere cezanın, gecikme halinde ayrıca tahsil olunacağını, davacı şirket ile davalı şirket arasında işin bitiş tarihi 31.12.2015 tarihi olarak anlaşılmasına ve sözleşme bu şekilde imza edilmiş olmasına rağmen belirli zamanda bitmeyen iş için istenen ceza koşulunun, ifa yerine ceza koşulu olarak değerlendirilmesi gerektiğini, ifa yerine istenebilen cezanın, ifa etmeme yüzünden doğan zararı tazmin talebi ile de birlikte istenebileceğini, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin alıntı yapılan 2014/4996 Karar ve 2016/1284 Karar sayılı kararlarından yapılacak çıkarım ile eğer taraflar fesih halinde cezanın da ödeneceğini kararlaştırırlar ise cezai şartı ve zarar tutarını talep edebileceklerini, sözleşme maddesinde de cezai şartın ve zarar tutarının istenebileceğinin açıkça kararlaştırıldığını, Yargıtay İçtihatlarına aykırı olarak yerel mahkemece asıl davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırılık teşkil ettiğini, davalı şirket tarafından belirlenen iş yapılmadığından müvekkili şirketçe iyi niyetli bir şekilde süre verildiğini, bu sürelerin sonunda da iş yapılamayınca 09.02.2016 tarihinde ceza faturası kesildiğini, feshi halinde cezai şartın talep edilemeyeceği varsayılsa dahi sözleşmenin feshi, ceza faturası kesilmesinden sonra 11.02.2016 tarihinde yapıldığını, Yargıtay’ın Yerleşmiş İçtihatları yanında doktrinde hakim görüşe göre ceza kesmeyi gerektirecek durum sözleşmenin feshinden önce hasıl oldu ise sözleşmenin gecikme cezasından sonra feshedilmesinin ceza istenmesini engellenemeyeceğini, ceza koşulunun sözleşmenin feshinden önce gerçekleştiğinden bu cezanın talep edilmesine olanak bulunduğunu belirterek, mahkemenin asıl dava yönünden davanın reddine ilişkin kararının kaldırılmasını davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. Mahkemece, asıl dava ve birleşen dava yönünden rapor hazırlanmak üzere dosya mali müşavir, İnşaat Mühendisi ve akit uzmanı bilirkişilere tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından ibraz edilen 14/02/2018 teslim tarihli rapor ve itiraz üzerine alınan 29.06.2018 tarihli ek raporda, dosya muhteviyatının incelenmesi ve yapılan değerlendirmeler muvacehesinde; a) Davacı şirket ticari defterlerinin açılış ve kapanış noter tasdik ve GİB onaylarının süresinde yapıldığı, defterlerin usulüne uygun tutulduğu, defterlerin birbirini teyit ettiği ve defterlerin delil niteliği taşıdığı, b) Davacı …nın ticari defterlerinde davalı şirketten 24.125,47 TL alacaklı olduğu, davacı şirketin icra takibindeki talebinin ceza kesintisi faturası tutarı olan 23.465,02 TL olduğu, c) Dava dışı … A.Ş.nin, davacı … A.Ş.’ye toplam KDV dahil 164.582,41 TL. ( KDV dahil 54.252,18 USD) tutarında iki fatura düzenlediği, asıl davada iş sahibi davacının yüklenici davalıdan herhangi bir cezai şart talep edemeyeceği, birleşen davada iş sahibi davacının, talebi veçhile, yüklenici davalıdan 31.400,53 TL talep edebileceği yönünde rapor sunulmuştur. Somut olayda, davacı tarafça asıl davada davacı ve davalının Yenibosna … ofis binası 2. Etap projesi giriş holleri ve kat holleri çeşitli mermer imalatları yapılması konusunda anlaşmışlardır. Sözleşme gereğince davalının edimlerini yerine getirmemesi sebebiyle sözleşmenin 22. Maddesi kapsamında 9.2.2016 tarihli 23.465,02 TL tutarlı ceza faturası kesilerek davalı tarafa Üsküdar … Noterliğinin 9.2.2016 tarih … yevmiye numaralı ihtarname ile tebliğ edilmiş ancak davalı tarafın faturayı ödememesi üzerine davacı tarafından İstanbul …icra müdürlüğünün … esas sayılı ilamsız icra takibi başlattığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu, davacı tarafından itirazın iptali davası açılmış olduğu görülmektedir. Davacı taraf davalıya yönelik taraflar arasında imzalanan sözleşmeye uygun bir şekilde ve tarihte edimin teslim edilmediğini, davalının yükümlülüklerini yerine getirmediğini, işe süresinde başlamadığı, işin başlangıç aşamasında bırakıldığını, Üsküdar … Noterliğinin 10.02.2016 tarih … yevmiye numaralı tespit tutanağı ile gecikmenin tutanak altına alındığını belirterek sözleşmeye aykırı davranılması ve sözleşmenin davacı tarafından haklı nedenle feshedilmesine sebebiyet vermesi sonucu sözleşme gereği doğan cezai şart tazminat alacak için 11.107,37 USD’nin davanın açıldığı tarih itibariyle (1 $= 2.8270 ) 31.400,53 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine talep edilmiştir. Mahkeme tarafından asıl davanın sözleşmenin 22. Maddesinin TBK 179/2 maddesi kapsamında sözleşmeye ekli cezai şart olarak düzenlendiği, davacı tarafından kesilen ceza faturasının sözleşmenin 22 maddesi kapsamında TBK 179/2 maddesi dikkate alınarak talep edilemeyeceğinden reddine karar vermiştir. Mahkeme birleşen dava itibariyle davacının aynı işi bir başka firmaya yaptırmak zorunda kalması sebebiyle fazla bedel ile yaptırmasından dolayı oluşan zarar miktarı itibariyle davacının talebi gibi 31.400,00 TL itibariyle davanın kabulüne karar vermiş, mahkeme kararını davacı taraf asıl dava yönünden istinaf etmiştir. Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 22. Maddesinde “22.1. Yüklenici sözleşmenin imzalanmasını müteakip işverenin onayını alacağı organizasyon şemasına uygun ve işin sözleşme müddeti içinde bitmesi için gerekli sayıda tecrübeli mühendis, ve/veya mimar, iş güvenliği uzmanı, tekniker, formen, işçi ile gerekli her türlü iş makinesini ve malzemeleri işyerinde bulundurmadığı her gün için keşif tutarının binde 3’ünü cezai şart olarak ödeyecektir. 22.2. Yüklenicinin veya yetkili şantiye şefinin izinsiz olarak işbaşında bulunmadığı her gün için keşif tutarının binde 3 ünü cezai şart olarak ödeyecektir. 22.4. Yüklenici taahhüt konusu işe ait çalışmalarını fenni usulüne, tekniğine ve projesine uygun bir biçimde işveren yetkilisinin talimat ve yönlendirmelerine uygun biçimde yürütmediği takdirde, yüklenici keşif tutarının binde 6’sını cezai şart olarak ödeyecektir. 22.6 yüklenici, taahhüt konusu işi, mücbir sebep olmaksızın Tablo 2 belirlenmiş olan süre içinde tamamen ikmal ve teslim etmediği takdirde, gecikilen her gün için keşif tutarının binde 6 sını cezai şart olarak ödeyecektir. Şu kadar ki, bu gecikme 7 günü geçerse bu cezayı alarak beklemekte veya herhangi bir hüküm istihsaline ve protesto keşidesine lüzum kalmaksızın sözleşmeyi feshetmekte serbesttir. Sözleşmenin bu surette feshi halinde yükleniciden fesih anına kadar sözleşme gereğince talep edilmesi iktiza eden gecikme cezası ayrıca tahsil olunur ya da yükleniciden alınan teminatları gelir kaydedilir. İşverenin zarar ve ziyanının talep hakkı saklıdır. İşveren eğer dilerse makul bir süre daha tanıyarak gecikme cezası kesmekte veya her türlü zararı ziyanını tazmin hakkı saklı kalmak kaydı ile sözleşmeyi feshetmekte serbesttir. ” hükmü düzenlenmiştir. Asıl davanın konusu oluşturan 09.02.2016 tarihli fatura davacı tarafından davalıya yönelik ceza kesintisi olarak 23.465.47 TL olarak düzenlenmiştir. Taraflar arasındaki sözleşme davacı tarafından 11.02.2016 tarihinde feshedilmiştir. Davacı tarafça ceza faturası düzenledikten 2 gün sonra sözleşmenin feshedildiği anlaşılmaktadır. Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 22.6.maddesinde, yüklenici tarafından işin sözleşmede kararlaştırılan sürede tamamlanıp teslim edilmemesi halinde, gecikilen her gün için keşif tutarının binde 6’sının cezai şart olarak iş sahibine ödeneceği; gecikmenin 7 günü geçmesi halinde iş sahibinin bu cezayı alarak beklemekte veya sözleşmeyi feshetme hakkı bulunduğu, sözleşmenin bu şekilde feshi halinde yükleniciden fesih anına kadar sözleşme gereğince talep edilmesi gereken gecikme cezasının ayrıca tahsil olunacağı ya da yükleniciden alınan teminatların gelir kaydedileceği hükme bağlanmış; devamında ise iş sahibinin zarar ve ziyanını talep hakkının saklı olduğu belirtilmiş; son olarak, iş sahibinin dilerse makul bir süre daha tanıyarak gecikme cezası kesmekte veya her türlü zarar ziyanını tazmin hakkı saklı kalmak kaydı ile sözleşmeyi feshetmekte serbest olduğu kararlaştırılmıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 179.maddesinde, “Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir. Ceza, borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir. Borçlunun, kararlaştırılan cezayı ifa ederek sözleşmeyi, dönme veya fesih suretiyle sona erdirmeye yetkili olduğunu ispat etme hakkı saklıdır.” hükmü düzenlenmiştir. Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 22.6 Maddesinde borcun belirlenen zamanda ifa edilmemesi hali düzenlendiğinden, bu durumda istenebilecek ceza TBK’nın 179/2. maddesi kapsamında ifaya ekli ceza niteliğindedir. TBK’nın 179/2. Maddesine göre teslimden sonra ifaya ekli cezanın istenebilmesi, teslimin ayrıca cezai şartın isteneceğine ilişkin ihtirazi kayıtla yapılmış olması veya sözleşmede ihtirazi kayda gerek olmaksızın cezai şart istenebileceğine dair bir hüküm bulunmasına bağlıdır. Öte yandan, ifaya ekli cezai şart müspet zararlardan olduğundan, istenebilmesi için sözleşmenin ayakta olması gerekir. Sözleşmenin feshi halinde, aksi kararlaştırılmadıkça, kural olarak ifaya ekli cezai şart da istenemez. Ancak, taraflar arasındaki sözleşmenin 22.6. maddesinde gecikme nedeniyle fesih halinde fesih anına kadar işleyen cezanın talep edilebileceği veya teminatın gelir kaydedilebileceği hükme bağlanmıştır. Sözleşme gereğince ifaya ekli cezai şartın fesih halinde dahi fesih tarihine kadar istenebileceği anlaşılmaktadır. Somut olayda, davacı taraf gecikme cezasına ilişkin faturasını düzenlemiş, hemen ardından iki gün sonra sözleşmeyi feshetmiştir. Bu durumda, sözleşmedeki fesih tarihine kadar işleyen cezanın talep edilebileceğine ilişkin düzenleme karşısında, davacının fesih tarihine kadar cezai şart talep etme hakkı bulunmaktadır. Bu nedenle, mahkemece ek rapor alınmak suretiyle, davalının faturada belirtilen süre için ve en geç fesih tarihine kadar olan gecikme süresi belirlenip, sözleşmenin 22. maddesinde belirtilen oran üzerinden hesaplama yapılarak, varsa isteyebileceği gecikme tazminatı miktarı belirlenerek, bu miktara hükmedilmesi gerekirken, bu hususlar üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde asıl davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6.bendi gereğince kaldırılarak, yukarıda açıklanan şekilde inceleme yapılıp sonucuna uygun karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/10/2018 tarih ve 2016/254 Esas, 2018/1094 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, 5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 01/12/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.