Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/619 E. 2021/2225 K. 24.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/619
KARAR NO: 2021/2225
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/12/2018
NUMARASI: 2016/29 Esas, 2018/1260 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 24/11/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davacı …’ne ait Gebze Organize Sanayi Bölgesi … sok No:… da bulunan üretim ve yönetim binası yapım işi projesi kapsamında ince imalat işinin diğer davacı … Ltd. Şti.’ne ihale edildiğini, … Ltd. Şti. ile davalı şirket arasında 27/03/2013 tarihli 7 adet asansör yapımına ilişkin sözleşme imzalandığını, 12/05/2015 tarihinde montajı yapılan L1, L2, L3 olarak adlandırılan asansörlerde sorun çıktığını, davalı şirkete başvuruda bulunulduğunu, servis hizmetine rağmen arızalarının giderilmediğini, asansörlerin gizli ayıplı olduğunu, 09/10/2015 tarihli ihtarname ile davalıya ayıp ihbarında bulunduklarını, ağır kusurlu olan satıcının sorumluluktan kurtulamayacağını, TBK’nın 227. maddesi gereğince davacının seçimlik haklardan birini kullanabileceğini, sözleşmenin “Eser Sözleşmesi” olarak kabulü halinde dahi TBK 474 ve 475. maddeleri gereğince sözleşmeden dönme hakkının kullanılabileceğini, davacının bu asansörler nedeniyle davalıya KDV dahil 302.429,28 TL ödeme yaptığını, ayrıca 2 asansörün durak sayısının arttırılması için 97.187,16 TL ödendiğini belirterek, davalı tarafa ödenen 399.616,44 TL’nin 06/10/2015 temerrüt tarihinden itibaren davalıdan tahsiline, 6098 sayılı TBK’nın 229/2 maddesi gereğince uğranılan işletme-ticari faaliyet zararı için şimdilik 500,00 TL zararın dava tarihinden avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, ayrıca asansörlerin muhafaza ve demonte giderlerinin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, 27/03/2013 tarihli sözleşmenin davalı ile davacı … Ltd. Şti. Arasında düzenlendiğini, sözleşmenin tarafı olmayan …’nin aktif husumet ehliyeti bulunmadığından talepte bulunamayacağını, sözleşmenin eser sözleşmesi niteliğinde olduğunu, TBK 478. maddesi gereğince davanın zamanaşımına uğradığını, dava konusu 3 adet asansörün 30/12/2013 tarihinde teslim edildiğini, dava açma hakkının 30/12/2015 tarihinde zamanaşımına uğradığını, davanın öncelikle bu nedenle reddi gerektiğini, söz konusu eserler ayıplı olmayıp geçici kabul tutanağında bu durumun belirli olduğunu, TBK 475/3 maddesi uyarınca davacıların sözleşmeden dönemeyeceğini, asansörlerinin sökülüp kaldırılmasının aşırı zarar doğuracağını, dönme talebinin TBK 475/1 maddesine de aykırı olduğunu, ortada bir ayıbın bulunmadığını, sadece 3 asansörde arızalara yer verilmiş olmasının yeterli olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davacılardan … Ltd. Şti ile davalı şirket arasında düzenlenen 27/03/2013 tarihli sözleşme uyarınca diğer davacıya ait fabrikanın üretim ve yönetim binası için 7 adet asansörün temini, montajının yapılması ve çalışır durumda iş sahibine teslimi işinin davalı tarafından üstlenilmiş olduğu, asansörlerin 12/05/2013 tarihinde çalışır vaziyette teslim edildiği, bu durumun tarafların kabulünde olduğu, sözleşmenin 6.maddesi ile 24 ay garanti verildiği ve 09/10/2015 tarihinde gönderilen ihtarname ile ayıp ihbarında bulunulduğu, ayıplı olduğu iddia edilen asansörlerin halen davacı …’ne ait iş yerinde demonte şekilde bulundukları, davaya konu 3 adet asansör üzerinde yapılan inceleme sonucunda hidrolik sistemli olması nedeniyle montajı sırasında gerekli özenin gösterilmemesinden dolayı gizli ayıplı olarak montajının yapıldığının belirlendiği ve davacı iş sahibinin bu asansörleri kabule zorlanamayacağı, ödenen bedelin 389.053,28 TL olduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin ticari satım ve eser sözleşmesi hükümlerini içeren karma bir sözleşme olduğu, sözleşmenin 6.maddesi ile 24 ay garanti süresi verildiği, bu süre içinde ayıp ihbarında bulunulduğu, TBK’nın 478. maddesi uyarınca davalı yanın zamanaşımı def’inin yerinde olmadığı, TBK’nın 474. maddesi gereğince iş sahibinin işin olağan akışına göre uygun bir süre içinde ayıplar varsa yükleniciye bildirmekle yükümlü olduğu, TBK’nın 475/1. maddesi uyarınca iş sahibinin sözleşmeden dönme ve bedelin iadesini isteme hakkını kullandığı, TBK’nın 475/3 maddesine göre tazminat isteminde bulunduğu, asansörlerin hatalı montajı nedeniyle kullanılamadığının dosya içeriği delillerden anlaşıldığı, 2 yıl kullanıma dayalı %20 bedel indirimi yapılmasına ilişkin bilirkişi görüşünün yerinde görülmediği, dava konusu yapılan …-…-… tesisat numaralı ve L1, L2 ve L3 olarak belirtilen 3 adet asansörün davalıya iadesi ile bunlara ilişkin olarak davacı … Ltd. Şti tarafından davalıya ödenen bedelin istardadının istenebileceği, dava dilekçesinde tazminat talepleri bakımından davacı … Ltd. Şti yönünden bir zararın söz konusu olmadığı, diğer davacı …’nin demonte ve muhafaza giderleri ile ticari faaliyet zararına ilişkin iddialarını doğrudan davalı şirkete yöneltemeyeceği, sözleşmenin tarafı olmadığından bu konuda davalıdan talepte bulunamayacağı ve bu davalının aktif dava ehliyetinin bulunmadığı gerekçeleriyle, davacı … A.Ş yönünden davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davacı … yönünden davanın kısmen kabulüne, davaya konu 3 adet asansörün davalıya iadesi koşulu ile 389.053,28 TL’nin 17/10/2015 temerrüd tarihinden itibaren yürütülücek avans faizi ile birlikte davacı yararına davalıdan tahsiline, bu konudaki fazlaya ilişkin istemin ve dava dilekçesindeki diğer istemlerin reddine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, taraflar arasındaki sözleşmenin eser sözleşmesi olduğunu, bunun mahkemenin de kabulüne olduğunu, sözleşmeden dönme hakkının TBK’nın 475. maddesinde düzenlendiğini ve somut olayda bu şartların oluşmadığını, TBK 475/1 maddesinde iş sahibinin seçimlik hakları arasında “eser iş sahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aynı ölçüde aykırı olursa” sözleşmeden dönme sayılacağını, somut olayda asansörlerin 30.12.2013 tarihli asansör geçici kabul tutanağı ile iş sahibi davalı şirkete çalışır vaziyette teslim edildiğini, belediye tarafından ruhsat verildiğini, Gebze Asliye Ticaret mahkemesinin 2015/124 D.iş sayılı dosyasında tespit raporunun ayıba dayanak alındığını, raporun kendilerine tebliğ edilmediğini, bilirkişi raporunda ayıpların önemli ayıp olmadığı, onarımla giderilebileceğinin bildirildiğini, dava konusu 3 adet asansörün ikisinin kapılarındaki sorun sebebi ile kullanılmadıklarını, üçüncü asansörün kullanılır durumda olduğunun bildirildiğini, bu hususların basit ve düşük bedel karşılığı onarımla giderilebilecek nitelikte olduğunu, davacının kendisinin sunduğu bilirkişi raporu mahkemece esas alınması halinde dahi davacının sözleşmeden dönme hakkını kullanamayacağını, mahkemece TBK’nın 475/son maddesinin irdelenmediğini, asansörlerin taşınmaza monte edildiğini, sökülüp kaldırılmasının aşırı zarara nedene olacağını, bu nedenle dönme hakkını kullanamayacağını, 475/son maddesinde “eser, işsahibinin taşınmazı üzerinde yapılmış olup, sökülüp kaldırılması aşırı zarar doğuracaksa işsahibi, sözleşmeden dönme hakkını kullanamaz.” hükmü düzenlendiğini, asansörlerin yerinden sökülüp çıkartılmasının, asansörlerin o sözleşmeye münhasır, özel olarak yapıldığından asansörleri hurda haline getirdiğini, asansörlerin sökülüp kaldırılmasının da uzman teknisyen ve makine mühendisleri gözetiminde ancak yapılabildiğini ve sökümün çok zor olduğunu, bilirkişi raporlarının hükme esas alınacak nitelikte olmadığını, her iki raporda da yokluklarında yaptırılan tespit sonucu alınan ve tebliğ edilmeyen tespit raporu ile delil niteliğini haiz olmayan bir yazıya atıf yapılarak görüş oluşturulduğunu, raporların hükme esas alınmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bilirkişinin 3 adet 1750 kg kapasiteli hidrolik yük asansörlerinin yerlerinde sökülmüş olduğu ve binanın bodrum katında demonte vaziyette durduğunu tespit ettiğini, herhangi bir mahkeme kararı olmaksızın ihtilaf konusu asansörleri yerinden söken davacının bu davranışının sonuçlarına kendisinin katlanması gerektiğini, yerinden sökülen asansörler üzerinde ayıp incelemesi yapılamadığını, ayıplı ürünün incelenmesi gerektiğini, davacının kendi tasarrufu ile asansörleri yerinden sökerek inceleme yapılmasını imkansız hale getirdiğini, asansörler yargılamadan önce davacı tarafça söküldüğünden ayıp iddiasının kanıtlanamadığını, mahkemeye sunulan uzman görüşünün HMK’nın 293. maddesi gereğince delil niteliğinde olduğundan mahkemece dikkate alınması gerektiğini, 16.04.2018 tarihli uzman görüşünün mahkemeye sunulduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Mahallinde yapılan keşif sonrasında düzenlenen 25/03/2018 tarihli kök ve 04.09.2018 tarihli ek raporuna göre, dava konusu 3 adet yük asansörünün montajlarının ayıplı olarak yapıldığı, bu durumun “gizli ayıp” olarak kabul edilebileceği, iş sahibinin ayıplı asansörleri kabule zorlanamayacağı, 2 yıl garanti süresi içinde sökülen asansörlerin bedelinin iadesi gerektiği, ayıplı asansörlerin davalıya iade edilmesinin uygun olacağı, 3 adet asansör bedelinin 389.053,28 TL olduğu, demontaj bedeli olarak 8.250,00 TL istenebileceği, işletme zararının hesaplanmasının mümkün olmadığı ve asansörlerin 2 yıl kullanıldığı dikkate alınarak bedelden %20 oranında indirim yapılabileceği belirtilmiştir. Tüm dosya kapsamına göre, davacı yüklenici …ile davalı taşeron şirket arasında iş sahibi olan diğer davacıya ait binaya 7 adet asansör yapımı konusunda eser sözleşmesi düzenlenmiştir. Açılan davada davacı taraf, gizli ayıp nedeniyle sözleşmeden döndüğünü belirterek 3 adet asansör için ödenen iş bedelinin tahsilini talep etmiştir. Mahkemece eserin gizli ayıplı imal edildiği belirtilerek 389.053,28 TL’nin davalıdan tahsili ile davacı …ne ödenmesine, diğer davacının aktif husumet yokluğundan davanın reddine karar vermiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporu ve ek raporda asansörlerin gizli ayıplı olduğu belirtilmiş ise de ayıbın neden kaynaklandığı ve ne suretle gizli ayıplı olarak nitelendirildiği açıkça ve ayrıntılı olarak belirtilmediği gibi, asansörlerdeki ayıpların neler olduğu ve her bir asansör bakımından ayıbın giderilip giderilemeyeceği, ayıbın giderilmesi halinde bedelinin ne olduğu, her bir asansör bakımından davacının asansörleri kabule zorlanamayacağı derecede ayıplı olup olmadığı hususlarında herhangi bir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, bilirkişiden belirtilen bu hususlarda ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli ek rapor düzenlenmesi istenilerek, düzenlenecek ek bilirkişi raporu da dikkate alınmak suretiyle tüm dosya kapsamına göre varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, bu hususlar üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/12/2018 tarih, 2016/29 Esas, 2018/1260 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 24/11/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.