Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/568 E. 2022/73 K. 18.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/568
KARAR NO: 2022/73
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/07/2018
NUMARASI: 2016/70 Esas, 2018/670 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ:18/01/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan sözleşme gereği davalının yapılacak işlerin bedeli olarak KDV dahil 1.652.828,36 TL ödeme taahhüdünde bulunduğunu, davalı tarafından talep edilen ek işlerin bedellerinin ödenmediğini, hak edişlerden haksız kesintiler yapıldığını, ek işler için müvekkilinin 13.452.00 TL ek ücret alacağının olduğunu, 1020 adet kapı kasası bedeli 75.826.-TL’nin, 388 adet kapı kanadı bedeli 41.205.-TL’nin, tekrar boyanan kapılar için harcanan 45 yevmiye mesai bedeli 6.903 TL’nin, tekrar monte edilen kapılarla ilgili mesai bedeli 10.650 TL’nin, boyutu değiştiğinden özel imal edilen pervazların fark ücreti 19.057 TL’nin, kırılan cam ve çıta bedeli 3.657 TL’nin, kolektör dolabı tamirat bedeli 7.976 TL’nin ödenmediğini, ipotek tesisi nedeniyle haksız yere hakedişten kesilen 7.180 TL’nin, 19.116 temizlik bedelinin, 15.147 TL saha güvenlik bedelinin ve fahiş kesilen saha içi nakliye ücretlerinin iade edilmesi gerektiğini, davalının yapmış olduğu haksız kesintileri müvekkiline bildirmediğini belirterek fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 70.000 TL’nin ihtar tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; hakedişlerin sözleşmeye uygun olarak davacıya ödendiğini, talep edilen ek işlerin bedelinin ödendiğini, işlerin geçici kabulünün eksikliklerle beraber yapıldığını, davacı taşeron tarafından talep edilen 285 adet kapının sökülüp tekrar takılması tadilat işleri karşılığı olan 13.452 TL’nin 7 nolu hakedişte taşerona ödendiğini, 11 cm, 12 cm ve 23 cm’lik kapılarla ilgili 7 nolu hakedişte taşeron ile 22.464 TL + KDV tutarı üzerinden mutabakat sağlandığını ve taşerona ödendiğini, 41.205 TL’lik talebin haksız olduğunu, taşeronun geçici kabule kadar sözleşme gereği kapıların hasar görmesini engelleyecek koruma önlemlerini alması gerektiğini, müvekkilinin kusurundan kaynaklanan herhangi bir durumun karşılıklı olarak tespit edilemediğini belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, davalı ticari kayıtlarının talimat yolu ile incelendiğinde davacının tüm faturalarının davalı kayıtlarına alındığı ve karşılığında ödemeler yapıldığı, davalının halen 31.933,99 TL alacaklı olduğu, davacının ticari defter ve belgelerindeki tasdik eksikleri nedeni ile lehine delil teşkil etmediği, davalı yanın usulüne uygun ticari defter ve belge sunduğu; buna göre davacının kendi defterlerinde birtakım düzeltme kayıtları yaparak kendini alacaklı hale getirdiği, 2013 yılından devreden alacak olarak kayda geçtiği alacağın dayanağı olan 2013 yılı kayıtlarını sunmadığı, davalı yan kayıtlarında ise davacıya bir borç görünmediği, sözleşmenin anahtar teslimi birim fiyat usulü sözleşme olup tahmini 1.400.702,00 TL + KDV şeklinde bütçe planlamasının yapıldığı, keşifte artma veya azalma olması halinde fiyat farkı talep edilemeyeceğinin hüküm altına alındığı, 7.1.2015 tarihinde imzalanan hakedişte davalı yanın tüm kesintileri ayrıntılı yer almış ve davacı yanca hiçbir ihtirazi kayıt konulmadan hakediş imzalanarak bedelinin alındığı, davacının ödemesi gereken 35.067,64 TL SGK priminin davalı yanca ödendiği, davalının, davacının müşterilerine 74.517,00 TL ödeme yaptığının fatura ve ödeme belgelirinden anlaşıldığı, ek yapılan veya yeniden yapılan imalatların faturasının bulunmadığı ve taraf defterlerinde de olmadığı, bu ek iş ve ikinci kez yapılan iş kaleminin ticari kayıtlarda karşılığının desteklenmediği, ipotek masrafının hakedişten kesilmediği, tüm bunlara ek olarak davalı yanın diğer kesintilerinin belgelenmemesi sözkonusu ise de; davacının hakedişi ihtirazi kayıt koymadan imzalaması ve bedelini aldıktan 10 ay sonra ihtarname çekerek talep etmesinin yerinde olmadığı gerekçesi ile; Yerinde görülmeyen davanın REDDİNE, karar verilmiş, karara karşı davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkemenin gerekçesinde dosyaya sunulmuş olan bilirkişi raporlarını dahi yanlış irdelediğini, zira dosyaya sunulmuş olan ve davalı tarafin ticari defterlerini inceleyen 09.10.2017 tarihli bilirkişi raporunda “15.01.2016 dava tarihi itibariyle davalı kayıtlarında, 31,933,99 TL davacı alacağının varlığı, 97,080.88 TL değişik isim/firma ödemeleri olduğu, 20.000,00 TL lik dekontun … İnşaattan, … Mühendislik Müşavirlik adına ödendiği, 2.000.00 TL’ nin … İnşaattan … adına ödendiği, 320.567,65 TL nin davacının prim borcu şeklinde belirtilerek ödendiği” şeklinde rapor hazırlandığını, mahkemenin hüküm gerekçesinde yer aldığı gibi davalı iş ortaklığının değil, davacı müvekkilinin alacaklı olduğunun belirtildiğini, yerel mahkemenin, müvekkilin ticari defterlerine ilişkin değerlendirmelerine de kesinlikle katılmadıklarını, zira, “davacının kendi defterlerinde bir takım düzeltme kayıtları yaparak kendisini alacaklı hale getirdiği 2013 yılından devreden alacak olarak kayda geçtiği” şeklindeki yerel mahkeme değerlendirmesinin oldukça yanlış ve hukuk kuralları ile bağdaşmadığını, dosyada defter incelemesi yapan bilirkişilerin raporunda davacının davalıdan 56.467.258 TL cari hesap alacağının kaldığını bildirdiklerini ve fakat işbu bilirkişiler raporuna da itiraz ettikleri gibi, dosyada hükme eşas alınan 05.02.2018 tarihli bilirkişi raporunda amaç ve kendilerinden beklenilen uzmanlık alanlarının dışma çıkarak (birisi İnşaat mühendisi diğeri ise mali müşavir olan) kişisel görüşlerini hukuki değerlendirme olarak bildirdiklerini, yerel mahkemenin vermiş olduğu kararda “taraflar arasındaki sözleşmenin anahtar teslimi birim fiyat usulü” bir sözleşme olduğu şeklinde bir tanımlama yaparak davacının fiyat farkı talep edemeyeceğini hükme bağlamasına itiraz ettiklerini, zira, davalı iş ortaklığının dahi dosya içerisine sunmuş olduğu cevaplar ve yine Kadıköy … Noterliği tarafından müvekkiline çekilmiş olan 02.10.2015 tarih ve … sayılı ihtarname cevaplarında müvekkili firmaca yapılan ek işlere karşılık bir kışım ek ödemelerin yapıldığını kabul ve beyan ettiklerini, davalının bu yönlü kabul ve beyanları karşısında yerel mahkemece “fiyat farkı talep edilemeyecektir” şeklinde hüküm kurmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, hüküm gerekçesinde 35.067,64 TL SGK priminin davalı yanca ödendiği ve davalı yanca davacının müşterilerine 74.5I7,00 TL ödeme yapıldığı kabulüne de itiraz ettiklerini, zira dosyada alınan her iki bilirkişi raporunda da davalı iş ortaklığı tarafından dava dışı yerlere (müvekkili ile herhangi bir iş bağlantısı olup olmadığı ispatlanamayan) ödeme yapıldığının açıkça görüldüğünü, dava dışı olup müvekkili ile herhangi bir bağlantısı kurulamayan yerlere yapılan ödemelerin hiç birisini kabul etmedikleri gibi davalı tarafindan da gerekçesinin ispatlanamadığını, ayrıca hak edişlere ihtirazi kayıt koymadan müvekkili tarafından imzalanmasının hükme gerekçe olarak alınmasına katılmadıklarını, zira, ilk hakkediş belgelerine ihtirazi kayıt koymak sureti ile beyanda bulunulduğunu, bu durumu davanın her aşamasında dile getirdiklerini, yine, karşısında güçlü bir firmanın TOKİ işlerinin çok az bir bölümünü yapan müvekkilinin, ihtirazi kayıt koymasının karşılığı olarak hak edişlerini çok uzun bir süre alamama yaptırımı altında bulunduğunu, bu durumun olağan hayatın bir gerçekliği olup, müvekkilininde kendisine dayatılan ödeme belgelerini imzaladığını ve fakat itirazlarını maillerinde ve yine ilk hak ediş belgelerinde bildirdiğini, müvekkilinin, yüklenici davalı iş ortaklığından alacaklı olduğunun açık ve bariz şekilde anlaşıldığını belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulünü talep etmiştir. Dava, taraflar arasında imzalanmış olan 23/07/2013 tarihli sözleşme kapsamında yapılan işler ile ek işler bedelinden ödenmeyen kısmın tahsili ile fazla yapılan kesintilerin iadesi istemine ilişkin olup, davacı alt yüklenici davalı ise asıl yüklenici (iş veren) dir. Taraflar arasında davalı asıl yüklenicinin üstlendiği Kars ili Merkez Atatürk ve … mahalleleri kentsel yenileme projesi 1. etap işinin ahşap mutfak dolabı, mutfak tezgahi, amerikan panel kapı, kollektör dolabı, posta kutusu ve şaft kapağı imalat, temin ve montajı işlerinin davacı tarafından yapımı konusunda götürü bedelle anlaşma yapıldığı, davacının bir kısım ek işler yaptığı konusunda ihtilaf bulunmamaktadır. İhtilaf sözleşme ile kararlaştırılan işler ile sözleşme dışı yapılan işler bedelinin tam olarak ödenip ödenmediği ile davalı işveren tarafından yapılan kesintilerden kaynaklanmaktadır. Mahkemece taraf ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, alınan bilirkişi raporlarına göre, taraf ticari defter kayıtlarında davacı faturaları, davalı tarafça düzenlenen iade faturaları ile davalı tarafça davacıya yapılan ödemeler kayıtlıdır. Yine davacı adına SGK priminin davalı tarafça ödendiği hususunda da ihtilaf bulunmamaktadır.İhtilaf davalı kayıtlarında bulunan ve davacı adına dava dışı 3. kişilere yapılan ödemelerden ve davacı hak edişlerinden yapılan kesintilerden kaynaklanmaktadır. Davalı adına ödemeleri yapan ve kayıtları tutan dava dışı… İnş, Ltd. Şti. tarafından davacıya ödenmesi gereken bir kısım ödemeler davacı adına 3. kişilere yapılmış olarak kaytılıdır. Bilirkişi raporlarında da belirtildiği üzere bu yapılan ödemelerin 74.517 TL si davacı defterlerinde bu 3. kişilere nakit ödeme olarak kayıtlı olup, davacı ticari defterlerine göre bu miktar ödemenin davacı adına 3. kişilere davalı tarafça yapıldığı anlaşılmaktadır. Davacı her ne kadar bu ödemelerin usulsüz olduğunu belirtmiş ise de kendi ticari defter kayıtlarında 3. kişilere yapılan ödemeler nakit ödeme olarak kaydedilmiş olup bu ödemeler davalı kayıtları ile uyuşmakta ve bu ödemelerin 3. kişilere davacı adına davalı tarafça yapıldığı anlaşılmaktadır. Davalı kayıtlarında davacı adına 3. kişilere yapılan ödeme miktarı daha fazla görünmesine rağmen bilirkişiler bu ödemelerden davacı defterlerinde kayıtlı olan miktarları esas alarak hesaplama yapmıştır. Davacı kendi defterlerinde yer alan bu ödemeleri davalının yapmadığını, kendisinin yaptığını belgeleri ile ispatlayamamıştır. Bu nedenle bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir. Davacı yine davalı adına hesapları tutan dava dışı … Ltd. Şti.’nin kayıtlarında yer alan 20.000 TL’lik ve 2.000 TL’lik ödemelerin kayıtlarda … Ltd.’ye yapıldığını bunun usulsüz olduğunu belirtmiş ise de bilirkişiler raporlarında bu hususa değinmiş olup, bu ödemelerin usulsüz olduğunu tespit ederek hesaplamaya dahil etmemişlerdir. Bu nedenle bu istinaf sebebi de yerinde değildir. Davacı adına davalı tarafça ödenen prim borcu miktarı bilirkişi raporlarında 35.067,64 TL olarak belirtilmiş olup raporlarda davacı prim borcu olarak ödenen miktarın 320.567,65 TL olarak geçmemektedir. Yine bilirkişi raporlarına göre davacı ticari defterleri esas alınarak yapılan hesaplama sonucuna göre davacı faturalarından, ispatlanan davalı ödemeleri, davalı tarafça düzenlenen ve davacı kayıtlarında yer alan davalı faturaları ve yine davacı defterlerinde yer alan davacı adına 3. kişilere davalı tarafça yapılan ödemeler ile davacı adına ödenen SGK primleri düşüldüğünde defter kayıtlarına göre davacı 56.467,25 TL alacaklı görünmektedir. Ancak davacı tarafça itirazi kayıt ileri sürülmeksizin imzalanan hak edişlerde 62.623,47 TL toplam tutarlı diğer kesinti bedeli düşüldüğünde davacı alacağı kalmamaktadır. Uyuşmazlık ta bu hak edişlerden yapılan diğer kesintilerden kaynaklanmaktadır. Taraflar arasındaki sözleşmede davalının, davacı hak edişlerinden çeşitli sebeplerle (şantiye güvenlik katılım bedeli, OSGB güvenliği payı, temizlik, kepçe, traktör çalışması) kesinti yapabileceği düzenlenmiş olup, davalı her ne hak edişlerde yer verdiği diğer kesintilere ilişkin belgeleri dosyaya sunmamış ise de davacı hak edişlerde yapılan kesintileri, kendisine verilen kesintilere ilişkin belgeleri ve hak edişleri itirazi kayıt ileri sürmeksizin imzalamış olup bu kesintilere itiraz etmemiştir. Bu nedenle davacının kesintilerin haksız olduğuna ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir. Davacı sözleşme dışı yapılan bazı işlere ilişkin bedelin de ödenmediğini ileri sürmüş ise de bunlara ilişkin fatura kendi ticari defterlerinde de kayıtlı olmayıp, bazı hak edişlerde sözleşme dışı yaptığı işlere ilişkin hak ediş düzenlenmiş olup bunların bedelinin ödendiği davacı tarafça imzalanan hak edişlerde belirtilmektedir. Davacının istinaf sebepleri yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/07/2018 tarih ve 2016/70 Esas, 2018/670 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE,2-Alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 36,30 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 18/01/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.