Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/512 E. 2019/1086 K. 18.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/512
KARAR NO : 2019/1086
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/12/2018
NUMARASI : 2017/484 Esas, 2018/1217 Karar,
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ : 18/09/2019
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili, davacının … Ltd. Şti’nin eşit paylı üç paydaşından biri olduğunu, …Ltd. Şti ile davalı arasında 21/06/20116 tarihinde “Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi” düzenlendiğini, sözleşme gereği İstanbul ili,… parselin %83 hissesinin davalı şirkete devredildiği, buna karşılık inşa edilecek bağımsız bölümlerin %15’inin arsa sahibine verilmesi gerektiğini, ancak söz konusu %15 arsanın diğer yönetici ortaklar … ile … tarafından muvazaalı olarak … isimli bir şahsa satıldığını, müvekkilinin bu satıştan doğan zararın tazmini için idareci ortaklar ile … aleyhine Büyükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/767 esası ile dava açtığını, davanın devamı sırasında arsanın … tarafından …. ve … isimli kişilere satıldığından bu kişilerin de davaya dahil edildiğini, sözleşme gereği …’a devredilmiş bir daire veya yapılan ödeme olmadığını, davalının edimini yerine getirmeyerek arsa sahibi şirketi zarara soktuğunu, dava konusu arsanın imar uygulaması sonucu 49 ve 52 nolu parsellere dönüştüğünü ileri sürerek, İstanbul İli, … sayılı parseller üzerine 21.06.2006 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereği davalı tarafından yapılan dairelerden kaç tanesinin arsa sahibi şirket payına düşeceğinin tespiti ile, belirlenecek miktar dairenin dava tarihindeki bedelleri toplamından dava dışı …isimli şahıslara teslim edilmiş 6 adet daire bedeli düşüldükten sonra kalan zararın 30.000,00 TL’lik kısmının yasal faiziyle birlikte ….Ltd.Şti adına açılacak banka hesabına yatırılmak üzere davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı tarafından aynı sözleşme ve taşınmazlarla ilgili olarak Esenyurt Belediyesi, … İnşaat ve müvekkili aleyhine İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1050 esaslı dosyası ile dava açılıp, müvekkili ile Esenyurt Belediyesi yönünden yetkisizlik, … İnşaat yönünden tefrik kararı verildiğini, halen yetkili mahkemeden kendilerine tebligat gelmediğini, ayrıca Büyükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/767 esas sayılı dosyası ile davacının tapu iptali ve tescil talebinde bulunduğunu, derdestlik sebebiyle davanın reddi gerektiğini, sözleşme tarihine göre zamanaşımının dolduğunu, davacının sözleşmenin tarafı olmadığını, müvekkilinin ancak sözleşme ilişkisi içinde bulunduğu … İnşaat’a karşı sorumlu olduğunu, davacının bu davayı açma hakkı bulunmadığından aktif husumet yokluğundan davanın reddi gerektiğini, ayrıca müvekkilinin de pasif husumet ehliyetinin olmadığını, sözleşme gereğince konut niteliğindeki bağımsız bölümlerin %15’inin arsa sahibine, %2’sinin Esenyurt Belediyesi’ne olacağını, sözkonusu %15 payın maliki kim ise dairelerin ona ait olduğunu, sözleşme imzasından sonra … İnşaat’ın arsanın %15 hissesini …’e devrettiğini, bu kişinin de dava dilekçesinde belirtilen kişilere devrettiğini, muvazaalı işlem varsa bundan müvekkilinin sorumluluğu bulunmadığını, müvekkilinin %15 hissenin maliklerini belirleyerek kat irtifakı kurulurken dairelerin bu kişiler adına tescil edildiğini, bu şekilde müvekkilinin edimlerini yerine getirmiş olduğunu, davacının ve … İnşaat’ın müvekkilinden hak talep etmesinin mümkün olmadığını belirterek, davanın usul ve esas yönlerinden reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davacının dava konusu kat karşılığı inşaat sözleşmesinin tarafı olmadığı, dolayısıyla davacının doğrudan şirket adına üçüncü kişi konumunda olan davalıya dava açamayacağı, ortaklar tarafından bu hallerde sadece yönetici ve ortaklar aleyhine dava açılabileceği, ancak yönetim kurulu üyeleri ile diğer ilgililerin sorumluluğuna ilişkin bir talep bulunmadığı anlaşılmakla açılan davada aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesi ile 6100 sayılı HMK’nın 114/1-d ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine oy çokluğu ile karar verilmiştir. Muhalif üye hakim tarafından sunulan muhalefet şerhinde ise, TTK’nın 555/1. maddesi gereğince şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibinin tazminatın şirkete ödenmesi şartıyla isteyebileceği, davacı yönünden şirket hisselerinin zarardan dolayı düşmesi sebebiyle dolaylı zararının oluşacağı ve bu dolaylı zararı şirkete ödenmek üzre zarar veren kişilere karşı dava açma hak ve yetkisine sahip olabileceği gerekçesiyle çoğunluk görüşüne karşı olduğunu belirtmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, davalının kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince … İnşaat’a vermesi gereken daireleri vermeyerek zarara uğrattığı, davacının ise … İnşaat ortağı olması nedeniyle TTK 555.maddesi gereğince … İnşaat’ın uğradığı zararı yine … İnşaat’a ödenmek üzere talep ettiğini, TTK’nın 555.maddesine göre şirketin uğradığı zararın her bir pay sahibi tarafından istenebileceğini, fakat pay sahiplerince tazminatın ancak şirkete ödenmesinin talep edilebileceğini, buna rağmen mahkemenin oy çokluğu ile aktif husumet yokluğundan davanın reddine karar verdiğini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın ıslah dilekçesi de gözetilerek kabulüne karar verilmesini istemiştir. Arsa sahibi …Tic.Ltd.Şti ile yüklenici …. Yat.Hiz.Tic.AŞ arasında düzenlenen 21/06/2006 tarihli adi yazılı kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile İstanbul ili, Büyükçekmece ilçesi, Esenyurt beldesi … üzerinde anahtar teslimi bina yapılması kararlaştırılmıştır. Sözleşmede yüklenicinin inşaatın konut niteliğindeki bağımsız bölümlerin 15/100 hissesini arsa sahibinin hisseleri için yapacağı hükme bağlanmıştır. Dosya kapsamına göre, davalı yüklenici şirket ile dava dışı arsa sahibi şirket arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlenmiş olup, davalı şirket kendisine devredilecek arsa payı karşılığında bina yaparak, bir kısım bağımsız bölümleri arsa sahibi şirkete vermeyi üstlenmiştir. Davacı anılan sözleşmenin tarafı olmayıp, dosya kapsamından, dava dışı arsa sahibi şirketin ortaklarından olduğu anlaşılmaktadır. Davacı, açtığı bu dava ile, sözleşme gereği arsa sahibine verilecek %15 hissenin diğer ortaklarca muvazaalı olarak … isimli şahsa devredildğini, ortağı olduğu arsa sahibi şirket adına sözleşme gereği devredilmiş bir bağımsız bölüm bulunmadığını ileri sürerek, arsa sahibi şirket adına sözleşme gereği kaç bağımsız bölüm düşeceği ve bunların dava tarihindeki bedellerinin tespit edilerek bu bedelden dava dışı kişilere satılan 6 daire bedeli dışında kalan miktar yönünden oluşan zararın 30.000,00 TL’lik kısmının arsa sahibi şirket adına yatırılmak üzere davalıdan tahsiline karar verilmesi istenmiş, mahkemece oy çokluğu ile, aktif husumet yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir. 6102 sayılı TTK’nın 555.maddesinde “Şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibi isteyebilir. Pay sahipleri tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilirler.” hükmü düzenlenmiştir. Maddede dava açılmasının koşulunun şirketin zarara uğratılması olduğu anlaşılmaktadır. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin uygulamalarında da şirketi yönetenlerin şirkete verdikleri doğrudan veya dolaylı zararların tazmini bakımından şirket ortağının da TTK’nın 555.maddesi gereğince dava açabileceği kabul edilmektedir. Burada zarardan maksat, kasten veya kusurlu davranışlarla şirket yöneticilerinin şirkete verdikleri zarardır. Somut olayda, davacı taraf her ne kadar TTK’nın 555. Maddesi gereğince şirket ortağının şirket hesabına olmak üzere dava açabileceğini ileri sürmekte ise de, açıklanan nedenle, sözleşme ilişkisinin taraflarına karşı bu madde gereği şirket ortağı tarafından dava açılması mümkün bulunmamaktadır. 6100 S. HMK’nın 114/1-d maddesi uyarınca, aktif dava (husumet) ehliyeti dava şartları arasında sayılmış olup, mahkemelerce dava şartlarının yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınması gerekir.Bilindiği üzere, sözleşmelerde nispilik ilkesi geçerlidir. Buna göre, her sözleşme kendi akitleri arasında hak ve borçlar doğurur ve ancak sözleşmenin taraflarını bağlar. Yine bu ilke gereğince sözleşmeye taraf olmayan kişinin sözleşmeye dayalı olarak hak talep etmesi veya dava açması mümkün değildir. Dava konusu kat karşılığı inşaat sözleşmesi davalı ile davacı arasında değil, davacının ortağı olduğu şirket arasında yapıldığı ve davacı sözleşmeye taraf olmadığından, davacı, sözleşmeye dayalı olarak sözleşmenin tarafına karşı dava açması için gerekli aktif husumet ehliyetine sahip değildir. Bu nedenlerle, mahkemece davanın aktif husumet ehliyeti yokluğundan usulden reddine karar verilmesi yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/12/2018 tarih ve 2017/484 Esas, 2018/1217 Karar,
sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE,
2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 18/09/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.