Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/488 E. 2021/2175 K. 23.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/488
KARAR NO: 2021/2175
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/10/2018
NUMARASI: 2017/883 Esas, 2018/1036 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/11/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, eser sözleşmesine dayalı cari hesap alacağı istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, müvekkil şirket davalı/borçlu şirket ve yine davalı borçlu şirketin adi ortak olarak borçlarından sorumlu olduğunu, …-… Adi ortaklığından olan cari hesap alacağı mevcut olduğunu, bu alacağın Kuzey Marmara (3. Boğaz Köprüsü Dahil) Otoyolu Projesi- Asya Yakası OHT Arıtma ve su Depoları Betonarme Yapım İşlerinden kaynaklandığını, söz konusu işler anlaşmaya uygun olarak yapılıp davalı/borçluya teslim edildiğini, -yapılan işlerin bedelleri davalı/borçlu şirkete ve davalı şirketin adi ortağı …/… Adi ortaklığına fatura edildiğini, faturaların kabul edildiğini ve ticari defterlere işlendiğini icra takibine konu yaptıkları cari hesap alacağının 22.298,81-TLsi …-97.999 tl SİNİN adi ortaklık adına tahakkuk etmiş cari hesap alacağına ilişkin olduğunu, alacağa ilişkin cari hesap ekstreleri icra dosyasında mevcut olduğunu, her iki cari hesaptan da davalı/borçlu sorumlu olacağından tek takip ile alacak talep edildiğini, davalı tarafında kabulü ile 3.8.2017 tarihinde 22.550,00-TL ve 148.000,00-TL olmak üzere toplam 170.500,00-TL değerinde teminat mektubunun davalı şirkete teslim edildiğini, müvekkilin hesabına 50.000,00-TL gönderdiğini,- bakiyenin ödenmesi için yaptıkları tüm müracaatlar davalı tarafça “idare para vermiyor” gerekçesi ile geri çevrilerek müvekkil şirkete ödeme yapılmadığını, takip başlatıldıktan sonra davalının borcun 22.246, 12 TLlik kısmını ödediğini, bakiye kalan kısma itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiğini, takibin açılmasından ve borçlu şirkete tebliğ yapılmasından sonra 96.928,42 TL şirketi hesabına yatırılmıştır. davalının ödeme tarihi itibarıyla dosyaya 16.200 TL anapara borcu kaldığını, davalının yaptığı ödemenin öncelikle faiz ve ferilere sayılacağından davalının ödemediği miktarı anapara olduğu bu miktar üzerinden itirazın iptaline karar verilmesini, kötü niyetli davalı/borçlunun alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini ve yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalı tahmiline karar verilmesi gerektiğini dava ve talep etmiştir. Davalı vekili, müvekkil şirkete karşı ortağı olduğu Adi Ortaklığın ortağı sıfatıyla takip başlatılmadığını, bu ödeme emrine dayalı olarak Adi Ortaklığın borcu dolayısıyla müvekkil şirketten talepte bulunulmasının mümkün olmadığını,müvekkil şirket İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı İcra Takibi kapsamında davacıya olan borcunu Ödediğini, başka herhangi bir borcunun bulunmadığını, davacının itirazının kötü niyetli olarak icra harç ve masraflarını ödememek amacıyla yapıldığına ilişkin iddialarının dayanaksız olduğunu, davacı takibinde İcra ve İflas Kanununun 67. Maddesi gereğince kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, mahkeme aksi kanaatte ise 98.052,76-TL üzerinden talep edilen icra inkar tazminat talebi haksız ve hukuka aykırı olup icra inkar tazminatının davaya konu edilen meblağ üzerinden hesaplanması gerektiğini, davanın armada iş merkezi … Blok K:… No:… Söğütözü/Çankaya/Ankara adresinde bulunan … (Merkez İtalya) Türkiye Ankara Şubesine ihbar edilmesini, davacı şirket tarafından açılan haksız itirazın iptali davasının reddini, müvekkil şirket lehine icra takibinin başlatıldığı tarih gözetilerek itiraz edilen bedel üzerinden %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davacı şirket üzerine bırakılmasını talep etmiştir. Mahkemece, takip konusu sözleşme ve faturaya dayalı alacağın varlığı ve miktarı konusunda taraflar arasında mutabakatsızlık bulunmadığı, taraflar arasında çekişmeli olan hususların, davalı adi ortaklık ilişkisinde ortaklardan biri olması ve fakat diğer ortağında adi ortaklığa karşı başlatılan icra takibinde takip borçlusu olarak gösterilmemesi ve davalı ortağın kendi payına düşenden fazlasını ödemekle yükümlü olup olmadığı hususlarına ilişkin hukuki mahiyette olması nedeni ile bilirkişi incelemesi yaptırılmayarak tahkikat sona erdirildiği, davacının adi ortaklıktan olan alacağını ortaklardan biri niteliğinde olan davalı aleyhine başlatmış olduğu icra takibi ile talep etmesinin hukuken yerinde olduğu zira davalı ortağın ihbar olunan ortak ile birlikte adi ortaklık temeline dayalı ilişkide konusu para olan dava ve icra takiplerinde ihtiyari dava ve takip arkadaşlığı bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile itirazın iptaline karar verilmiştir. Davalı vekili istinafında, mahkeme tarafından ön inceleme duruşmasıyla aynı gün tahkikat ve sözlü yargılamaya geçilerek ön inceleme duruşmasından nihai karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu,ön inceleme tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemeyeceği ve tahkikat için duruşma günü verilemeyeceği ancak somut olayda Mahkeme tarafından delillerin sunulmasıyla ilgili olarak Kanunda açıkça verilmesi ön görülen iki haftalık kesin süre verilmemiş, açık yargılamaya devam olunarak tahkikat aşamasına geçildiği, mahkeme tarafından dosyaya sunulan taraf itirazları kapsamlı olarak değerlendirilmeden karar verildiği her bir ortak adına ayrı ayrı ödeme emri gönderilmesi gerektiği, borcun sebebi olarak gösterilen 27.07.2016 tarihli sözleşmeden kaynaklanan müvekkil şirket … A.Ş.nin borcu 22.246,12 TL olup, bu tutar dosyaya ödenerek borç kapatıldığı, kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı taşeron, davalı ise yüklenicidir. Dava, 6100 sayılı HMK’nın yürürlükte olduğu 12/10/2017 tarihinde açılmıştır. 6100 sayılı HMK’da ilk derece yargılamasında yazılı yargılama usulü beş aşamadan oluşacak şekilde düzenlenmiştir. Bunlar; 1-Davanın açılması ve dilekçeler aşaması (Madde 118,126-136), 2-Ön inceleme (Madde 137-142), 3-Tahkikat (Madde 143-293), 4-Sözlü Yargılama (Madde 184-186) ve 5-Hükümdür (madde 294). 1086 sayılı HUMK zamanında yazılı yargılama usulü 4 aşama (ön inceleme aşaması hariç) olarak düzenlenmiş ve bu aşamaların her biri bir diğerinin içine geçmiş şekilde olduğundan gereksiz işlem yapılmasına ve yargılamaların uzun sürmesine sebebiyet vermekte iken kanun koyucu bu sakıncaların önüne geçmek için bu aşamaları sıkı kurallara bağlamış ve bir aşama bitirilmeden diğer aşamaya geçmeyi engellemek istemiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 137. maddesinde, ön incelemenin kapsamı; 138. maddesinde ön inceleme aşamasında dosya üzerinden dava şartları ve ilk itirazlar hakkında verilecek kararlar; 139. maddesinde ön inceleme duruşmasına davet ve 140. maddesinde yapılması zorunlu olan ön inceleme duruşması düzenlenmiştir. Ön inceleme aşamasında yapılacak işlemelere bakıldığında; ön incelemenin efektif bir tahkikatın ön şartı olarak kabul edildiği söylenebilir (Ermenek, s. 146). Nitekim, HMK m.137/2’de “ön inceleme tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemeyeceği ve tahkikat için duruşma günü verilemeyeceği” düzenlenmiştir. Bu düzenleme emredici nitelikte bir düzenlemedir. Gereksiz duruşmalara ilişkin uygulamadaki eski alışkanlıkların devam etmesinin kesin olarak önüne geçilmesi amacıyla Kanun koyucu, ön inceleme aşaması tamamlanmadan ve bu aşamada alınması gereken kararlar alınmadan tahkikat aşamasına geçilmesini ve tahkikat için duruşma günü belirlenmesini kesin bir ifade ile yasaklamıştır (Pekcanıtez/ Atalay/Özekes, s.375-376). Bu açıklamalar nazara alındığında; dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşaması tamamlandıktan sonra ise tarafların ön inceleme duruşmasına davet edilmesi, 6100 sayılı HMK. 137 ve 140. maddelerine göre ön inceleme duruşmasında gerekli usul işlemleri yapıldıktan sonra, tahkikat duruşmasına geçilmesi gerekir. Somut olay incelendiğinde; mahkemece ön inceleme duruşmasında tahkikat aşamasına geçildiği ve devamında sözlü yargılamaya geçilerek karar verildiği görülmüştür. Mahkemece, yukarıda usul hükümleri göz önünde bulundurularak, dilekçe teatisi, ön inceleme ve tahkikata geçiş aşamalarının usulüne uygun bir şeklide yerine getirilmesi, davalının sunacağı cevap ve delil dilekçesindeki delillerin değerlendirilmesi gerekirken, adil yargılama hakkının en önemli unsuru olan ve HMK 27. madde de düzenlenen hukuki dinlenilme hakkına aykırı şekilde savunma hakkı kısıtlanarak yazılı olduğu şekilde uygulamaya gidilmiş olması doğru olmamıştır (Yargıtay 15.Hukuk Dairesi’nin 26/11/2018 tarih 2018/4262 E., 2018/4682 K. sayılı kararı). Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalı vekilinin diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin, istinaf talebinin usul yönünden kabulü ile, usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6. bendi gereğince kaldırılarak, yukarıda belirtilen hususlar dikkate alınarak bir karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 16/10/2018 tarih, 2017/883 Esas, 2018/1036 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 23/11/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.