Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/478 E. 2021/2409 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/478
KARAR NO: 2021/2409
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/11/2018
NUMARASI: 2015/85 Esas, 2018/1056 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 16/12/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı-birleşen davalı vekili asıl davada, davalının yaptırdığı “… ” projesi kapsamında birtakım işlerin müvekkili tarafından yapımı için tarafların sözleşme imzaladıklarını, 08/07/2013 tarihli sözleşmede işin 15.07.2013 tarihinde başlayıp, 45 gün sürerek 30.08.2013 tarihinde tamamlanacağının, ancak davalı tarafından kaynaklanacak gecikmelerde müvekkilinin ek süre talebinde bulunabileceğinin belirtildiğini, sonradan sözleşmeye yapılan Ek-2’de bitim tarihinin 30/10/2013 olarak belirlendiğini, sözleşmenin 6. Maddesinde 250.000 kg yapısal çelik kullanılacağı ve birim fiyatın sarf malzemeleri ile işçilik montaj dahil 3,00 TL/kg üzerinden hesap edilerek sözleşme bedelinin 750.000,00 TL olacağının kararlaştırıldığını, müvekkilinin proje alanında kendisinden kaynaklanmayan birtakım aksaklıklara rağmen 30.10.2013 tarihinde sözleşme gereği belirlenen sevk ve montaj işlemini tamamladığını, fakat davalının yapısal çeliğe duyduğu ihtiyaç artışı ve proje sahasındaki yeni ve farklı düzenlemeleri nedeniyle sözleşmede belirtilenin %100’ünden fazla yapısal çelik sevk ve montajı talebi olduğunu, müvekkilinin 02.12.2013 tarihine kadar sahaya 500.000 kg civarında yapısal çelik sevki yaptığını ve bunun büyük bir bölümünü tamamladığını, sözleşme şartlarının davalı talepleriyle değiştiği ve sözleşmede belirlenen sürelerin geçerli olamayacağı durumunun açık olduğunu, davalı tarafça tüm bunların bilinmesine rağmen müvekkilinin birçok hakedişinin ödenmemiş olmasını ve şantiye alanına sevk edilen ve montajı yapılmamış 100.000 kg stok yapısal çeliğin de bulunmasını fırsat bilerek Kartal … Noterliğinin 19.11.2013 tarihli, … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile sözleşmeye göre işin belirlenen tarihte bitirilmediğinden ve çeşitli zararlardan bahsedilerek bitirmek üzere 15 gün süre verildiğinin ihtar edildiğini, müvekkilinin davalı ile 03.01.2014 tarihli bir ek sözleşme imzaladığını, bu sözleşmede eksik işlerin giderilmesi için 01.04.2014 tarihinden itibaren başlamak üzere 30 günlük bir süre belirlendiğini ve aksi takdirde her gün için 1000.-Euro ceza ödeneceğinin belirtildiğini, ek sözleşme gereği müvekkilinin işe başladığını ve çalışmalara devam ettiğini, ancak arada bir aşırı yağmur ve rüzgar nedeniyle çatı katlarında çalışmalar olmadığını, bu durumun sıklaşması üzerine taraflarların çalışılmayan günleri rapor altına aldıklarını, çalışmalar devam ederken davalının sorumluluğunda olup da yapılmamış veya hatalı yapılmış alanlar nedeniyle birçok yerin yapısal çelik montajının yapılamadığını, bunların davalıya haber verildiğini ve işlerin gecikmesine sebebiyet verdiğini, müvekkilinin tüm bu eksikliklere rağmen 29.05.2014 tarihinden itibaren tamamladığı kısımları davalıya teslim etmeye başladığını, ek sözleşmeye göre 500.000 kg yapısal çeliğin kullanılması ön görülürken gelişen olaylar sebebiyle müvekkilinin fazladan imalat ve sevk yapma durumunda kaldığını, muhtelif tarihlerde 46.800 Kg yapısal çeliği sahaya indirdiğini ve montajını tamamladığını, neticede müvekkilinin garanti dahilinde son çalışmaları ve eksiklikleri gidererek sahadan ayrıldığında 246.800 Kg yapısal çelik kullandığını ve yevmiyelerle birlikte davalının müvekkiline 936.006,87 TL borcu kaldığını, davalının ödeme yapmaması üzerine gönderilen ihtarnameye rağmen ödeme yapılmadığını belirterek, 936.006,87 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı-birleşen davacı vekili cevap dilekçesinde, davacının taahhüdünü süresinde, tam ve eksiksiz olarak yerine getiremediğini, sözleşmeye eklenen Ek – 2 ile teslim tarihinin 30.10.2014 olarak belirlendiğini, ancak işin bu sürede de tamamlanmadığını, müvekkili tarafından 30.10.2014 (doğrusu 2013) olarak belirlenen teslim tarihine müteakip, 19.11.2013 tarihli ihtarname ile davalıya 15 günlük bir süre verildiğini, ancak bu sürede de işlerin tamalanmadığını, müvekkilinin davalı ile 03.01.2014 tarihli bir ek sözleşme imzaladığını, eksik işlerin giderilmesi için 01.04.2014 tarihinden itibaren başlamak üzere 30 günlük bir süre belirlendiğini, sözleşmenin 1. Maddesinde, ek sözleşmenin yapılma amacının yüklenicinin beyanı ve talebi üzerine olduğunu, müvekkilinin de gecikmeyi kabul anlamına gelmemek kaydı ile sözleşmeyi imzaladığını, ancak bu sözleşmeye de riayet edilmediğini, işin süresinde teslim edilmediğini, sözleşmeye uygun bir teslim yapılmadığını, sözleşmenin 13. Maddesi uyarınca, geçici kabulün yapılabilmesi ve eksik ve ayıplı işlerin tespit edilebilmesi için kabul heyeti oluşturulacağının davacıya ihtaren bildirildiğini, geçici kabul için 31.01.2015 tarihinde davacının proje alanında bulunmaması üzerine, müvekkili şirket tarafından tayin edilen heyet üyelerince eksik ve ayıplı işlerin nelerden ibaret olduğunun, eksik ve ayıplı işler bedeli ve teslimdeki gecikmenin süresi ve cezai şart bedelinin tespit edildiğini, bunların davalıya tebliğ edildiğini, buna göre, eksik ve ayıplı işler bedeli ve bu işlerden kaynaklı zarar toplamının 959.000-TL, sözleşme uyarınca tahakkuk eden gecikme cezası bedelinin 257.000-€ olduğunu, ayıpların ve eksiklerinin tespiti için Bursa 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/12 D.İş sayılı dosyası ile keşfen bilirkişi incelemesi yaptırıldığını, incelemede sözleşme konusu çelik konstrüksiyonlu imalatların sözleşmede belirlenen teknik şartlara ve fenni kurallara uygun yapılmadığının, imalatların hatalı, ayıplı, kusurlu olduğunun, imalat sırasında ehil eleman kullanılmadığı gibi imalatların iyi ve düzgün yapılması için yüklenici tarafından da işin iyi takip edilmediğinin tespit edildiğini, yüklenicinin, eksik ve ayıplı işleri ve temerrüdü nedeniyle müvekkilinin büyük zarara uğradığını, buna dair dava açma haklarını saklı tuttuklarını belirterek, davanın reddini talep etmiştir. Davalı-birleşen davacı vekili birleşen davada, asıl davaya cevabındaki anlatımlarını tekrar ederek, eksik ve ayıplı işler bedeline mahsuben şimdilik 100.000,00 TL, yüklenicinin temerrütü nedeniyle gecikme tazminatına ilişkin 100.000,00 TL ve müvekkilinin otel açılışını yapamaması nedeniyle yoksun kaldığı kâra mahsuben 100.000,00 TL’nin daav tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacı-birleşen davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davacı-birleşen davalı vekili cevabında, asıl davadaki anlatımlarını tekrar etmiş ve devamında, sözleşme sonrasında şantiye sahasına müvekkili tarafından uzman ekipler gönderildiğinde inşası devam eden otel projesinin yapısal çelik montajına hazır olmadığının görüldüğünü, müvekkilinin sorumluluğunun betonarme ve inşası biten otel çatı ve asma katlarının proje dahilinde yapısal çeliği sağlama, şantiye sevk ve örme ile montaj etme işi olduğunu, montaja hazır alanın çok kısıtlı olması sebebiyle müvekkilinin çok dar bir alanda montaj yapabildiği, montaja hazır alanların parça parça açılmasıyla montaja başlanıp 30/10/2013 tarihine kadar sözleşme gereği 250.000 kg yapısal çeliğin üretim sevk ve montaj işinin tamamlandığını, talep ve miktar değişmesi ve artması nedeniyle 03/01/2014 tarihli sözleşmenin imzası ile zeyilname tanzim edilip, ilk sözleşmenin miktar, süre ve işin kapasitesi ile bedel ve ceza yüküm hariç diğer hükümlerinin ayakta tutulduğunu, müvekkilinin karşı taraftan kaynaklanan eksikliklere ve gecikmelere rağmen işi Haziran ayı itibariyle bitirdiğini ve bu safhadan sonra uzmanlarca eksik görülen yerlerin tamamlandığını, belirtilen tutanaklarda da görüldüğü üzere bu eksikliklerin müvekkilinin yapımından sorumlu olmadığı alanlardan kaynaklanmakta olup, bu alanların onarımının zorunlu olarak yapısal çeliğin de sökülüp kaydırılmasını gerektirdiğinden müvekkilinin çalışmalarının arızi olarak bu şekilde devam ettiğini, buna karşın ana işin Haziran ayı başında bitirildiğini, davalı-birleşen davacının 04/07/2014 tarihli ihtar keşide tarihinde çoğu alanın teslim edildiğinin açık olduğunu, teslim edilmeyen alanların da davacı tarafın hatalı inşasından kaynaklanan ve sonradan ekstra yapılan 46.000 kg sevkiyatla tamamlanan alanlar olduğunu, ihtara rağmen işe devam edildiğini, işin zamanında bitirilememesi halinde yüklenicinin tazminat ve ceza hükümlerinden sorumlu tutulabilmesi için TBK ‘nın 473. Maddesi uyarınca iş sahibinin kusurunun olmaması gerektiğini, proje ve imalatların davacı tarafından verilen görseller ve betonarme projeleri üzerinden yapılmış olup, kusurlu denilen imalatların davacı tarafından yapılan betonarme kolonların yerinde olmamasından ve bunlara dair diğer hatalı yapımlardan kaynaklandığını, bunlara dair davacıya defaten bildirimde bulunulduğundan sorumluluğun karşı tarafta olduğunu, çatı kaplamasının yapılarak kapatılmasının müvekkili firmaya ait olmayıp davacı uhdesinde olduğunu, bu itibarla çatıdan sızan yağmur ve kar sularından dolayı müvekkiline sorumluluk yüklenemeyeceğini, yine çatı eğimlerinin de müvekkili firmaya teslim edilen görsellere uygun olarak yapıldığını, ana çatı ayaklarının düz oturtulması gerekirken yay şeklinde eğimli oturtulduğu iddiasının da yerinde olmadığını, söz konusu kısmın kompozit döşeme sistemine uygun olarak; üzerine dökülecek olan beton ile beraber çalışması esasına göre hesaplandığını, davacıya ait beton dökme işlemi yapılmadan üzeri membran ile kapatılmış ve üzerinde kar birikerek kışın geçirildiği ve ayrıca inşaat mühendisliği biriminde kabul edilen sehim limitleri dikkate alınarak değerlendirilmenin bu gözle yapılması gerektiğini, kolon üstlerinin oturtma esnasında kırıldığı ve tam ve sıfır olarak oturtulmayıp aralık şekilde bırakılarak bir kısım demir parçaları ile sıkıştırılıp doldurulduğu bir kısmının da sıkıştırılmadan açık bırakıldığı iddiası bakımından da davacı taraftan kaynaklanan gecikmeler sonucunda müvekkili firmaya teslim yapılamadığından, davacı tarafından yapılması gereken beton dayanım testleri yapılmaksızın montaj yapılmak durumunda kalındığını, onun sorumluluğunun davacı tarafa ait olduğunu, kolon ankrajlarının betonarme ekibi tarafından yapılması gerekirken konulmaması ve müvekkili firmaca delik delinerek kimyasal dubel ile yapılması, betonun gerekli dayanımı sağlamadan başlanmış olması ve beton kolonların yerinde olmamasından kaynaklı kaçıklıklardan ötürü delik delme sırasında pas payı kısmının patlamasının kaçınılmaz olduğunu, bu işle uğraşan herkes tarafından bilinen bir husus olduğunu, civata deliklerinin karşılıklı gelmeyen yerlerde kaynak yapılarak geçiştirildiği iddiası bakımından da davacı personelinin izin ve direktifleri sonucunda altyapı betonarme imalatlardaki kusurlardan ötürü bilgileri dahilinde kaynak ile düzeltme işlemleri yapılmış olup, sertifikalı kaynakçılar tarafından usulüne uygun olarak yapıldığını, çelik kule imalatındaki hata iddiası bakımından sahada yapılan işlerin, müvekkilinin kendi iş kalemleri tamamlandıktan sonra davacı şantiye yetkililerince gezilip eksiksiz ve kusursuz olarak teslim alındığına dair tutanakların alındığını, teslimden sonraki üstteki disiplinleri yapan diğer firmalar tarafından yapılmış bir hasar var ise bunların müvekkili firma sorumluluğunda olmadığını, fazla malzemeler bakımından bunların davacı tarafından istenen ancak daha sonra yapılmasından vazgeçtiklerini bildirdikleri kısımlara ait malzemeler olduğunu, ancak ilk istemleri doğrultusunda müvekkili şirketin çelik üretimini yapıp şantiyeye çoktan yığmış durumda olduğunu belirterek, birleşen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, bina ön cephesinde birinci kat üzerinde bulunan teras kısmındaki çelik çatıda kar yükü nedeniyle gözde görülür sehim meydana geldiği, çelik taşıyıcı profillerde gözde görülür deformasyon başladığı, Orhangazi Belediye Başkanlığı nezdinde bilirkişilerce yapılan araştırma neticesinde elde edilen tüm mimarı ve statik projeler içerisinde çelik çatı statik projeleri ile statik hesapların bulunmadığı ve bu itibarla otel çatısında statik projelerde alınan kar yükünün tespitinin de yapılamayacağı, içi çelik levhanın civata yapılmak suretiyle birbirine birleştirildiği, levha birleştirilmelerinde buna karşın yatay ve düşey eksen simetrisinin ise sağlanamadığı, iki levha arasında parmak girecek şekilde boşluklar bulunduğu, incelenen bir profilde çelik levha ile profil bağlantısını sağlayan altı adet civatadan hiçbirinin bulunmadığı, betonarme yapı elemanına çelik profilin birleşiminin sağlanmadığı, bazılarının uçlarının boşta kaldığı, levhalarda kullanılan civataların gevşek olarak bırakıldığı ve şartnameye uygun şekilde sıkılmadığı çelik yapı elemanlarının kusurlu olarak inşa edildiği, hakediş teslim tutanaklarında da işin tamamının 22/08/2014 tarihinde tam ve eksiksiz olarak teslim alındığı ifade edilmiş olup, işin ayıpsız ve kusursuz olarak tamamlanmamasına karşın, betonarme işlerindeki aksaklık ve hatalar ve çelik çatı işlerinin de bununla birlikte yürütülmesi zorunluluğu, hava muhalefeti koşulları, tadilat işleri ve betonarme aplikasyon hataları gibi durumlarda gözetilerek tespit edilen kusur ve eksiklikler bakımından 50.000,00 TL nefaset takdir edilmesi gerektiği, işin başladığına dair bir işyeri teslim tutanağı mevcut olmamakla birlikte, sözleşmede belirtilen şekilde işin başlama tarihinin 15/07/2013 tarih olarak kabulü gerektiği, sözleşmede işin bitim tarihinin 30/10/2013 olarak kararlaştırıldığı, şantiyeye 12/08/2013 tarihi ile 30/10/2013 tarihleri arasında toplam 289.210 kg malzemenin, 30/10/2013 tarihi ile 22/07/2014 tarihleri arasında ise toplam 257.590 kg malzemenin daha getirilmiş olduğu, iş sahibi tarafından gönderilen 19/11/2013 tarihli ihtarnamede işlerin 15 gün ek süre içerisinde tamamlanmasının talep edildiği, taraflar arasında tanzim edilen 03/01/2014 tarihli zeyilnamede de “montajı yapılmış yaklaşık 360 ton yapısal çelik malzemenin eksikliklerinin tamamlanması, sahada bulanan yaklaşık 160 ton yapısal çelik malzemenin montajı ve ilave gelecek 15 ton yapısal çelik malzemenin imalat ve montajının” konu olarak ifade edildiği, 3. Maddesinde de ön keşif bedeli 500.000 kg malzeme karşılığında 3,00 TL/kg birim fiyatı üzerinden toplam bedelin de 1.500.000,00 TL+KDV olarak kararlaştırıldığı, yine zeyilnamede yer teslimini müteakip hava koşullarının çalışmaya elvermesiyle 01/04/2014 tarihinde işe başlanarak 30 gün içerisinde, haftasonu ve tatil günleri dahil olmak üzere işin yeni bitim tarihinin 01/05/2014 olarak hüküm altına alındığı, dosyadaki tutanaklara göre otel yapım işindeki betonarme imalat çalışmalarının 15/07/2013 tarihinden önce tamamlanamadığı, şantiye şefi ile proje müdürü tarafından imzalanan hakediş teslim tutanaklarına göre işin tamamının 22/08/2014 tarihinde tam ve eksiksiz olarak teslim alındığı, bu tarihin işin bitim tarihi olarak kabulü gerektiği, yukarıda belirtilen zeyilname kapsamından da anlaşılacağı üzere işin 250 ton ile tamamlanamayacağı taraflarca da kabul edilmiş ise de, 03/01/2014 tarihli zeyilnamenin birinci maddesinde 08/07/2013 tarihli sözleşmedeki gecikme nedeniyle uğranılan zararlara ilişkin tazmin hakkı saklı kalmak kaydıyla ek süre verilmiş olması karşısında, bu zeyilnamede yapılan iş miktarı 360 ton olarak taraflarca kabul edilmiş olduğundan 110 tonluk keşif fazlası imalat bakımından 47 gün ilave süre verilmesi suretiyle ilk sözleşmeye göre işin tamamlanma tarihinin 16/12/2013 olarak tespit edildiği, 03/01/2014-16/12/2013 arası 18 gün zeyilname tarihine kadar ki gecikme süresi ve gecikme cezası tutarının sözleşmenin 16. Maddesi uyarınca günlük 1.000,00 TL üzerinden 18.000,00 TL olarak belirlendiği, zeyilnamenin birinci maddesinde de kalan iş miktarının 01/04/2014 tarihinde başlanıp 01/05/2014 tarihinde bitirileceğinin belirtildiği ve Ocak, Şubat ve Mart aylarının çalışılamayacak dönem olarak öngörüldüğü, buna göre 03/01/2014-01/04/2014 tarihleri arasında gecikme cezası öngörülemeyeceği, çelik sevkiyat tutanağına göre işin 546,80 ton miktarla tamamlandığı, 15/07/2013-03/01/2014 tarihleri arasında yapılan iş miktarı 360 ton ve 01/04/2014-22/08/2014 tarihleri arasında yapılan iş miktarı 186,80 ton olup işin tamamının 22/08/2014 tarihinde tamamlandığının kabulü ile, kalan 186,80 tonluk kısmın 01/04/2014 ile 01/05/2014 tarihleri arasındaki sürede tamamlanamadığının anlaşıldığı, hava muhalefeti nedeniyle çalışılamayan günler de işin bitim tarihi olarak kararlaştırılan 01/05/2014 tarihine ilave edilmek suretiyle işin bitim tarihinin 06/05/2014 olarak kabulü suretiyle, 22/08/2014 tamamlama tarihine kadar 108 gün için gecikme bedelinin 108.000,00 Euro olacağı, iş sahibi yararına fazla imalat yapılmak durumunda kalındığı anlaşılmakla bunun teslim süresine de etkisi belirlenmek suretiyle yukarıda belirlenen gecikme tazminatının dosya kapsamına uygun olduğu sonucuna varıldığı, gecikme tazminatını aşan zararın yükleniciden talep edilebilmesinin iş sahibinin kusurunun bulunmaması şartına bağlı olup, yukarıda ayrıntılı olarak belirtilen süreç dikkate alındığında yaşanan gecikmelerde iş sahibinin de kusurlu olduğu ve bu nedenle işin teslim sürelerinin yeniden belirlendiği ve bu halin devam ettiği de anlaşılmakla davalı-birleşen dosya davacısı iş sahibinin tazminatı aşan zarar isteminin yerinde olmadığı gerekçesiyle, asıl davada; davanın kabulü ile; 936.006,87 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp, davacıya verilmesine, birleşen davada; eksik ve ayıplı işler nedeniyle 50.000,00 TL, gecikme cezasından kaynaklanan 100.000,00 TL olmak üzere toplam 150.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davacının gecikme cezasından kaynaklanan fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına, yerinde görülmeyen sair taleplerin reddine karar verilmiştir. Davacı-birleşen davalı vekili istinafında, asıl davada hükmedilen miktara ticari temerrüt faizine hükmedilmesi gerekirken yasal faize hükmedilmiş olmasının hatalı olduğunu, birleşen davada hükmedilen 50.000,00 TL eksik ve ayıplı işler nedeniyle nefaset bedelinin kabul edilemeyeceğini, sözleşmenin 2. Maddesinden anlaşılacağı üzere müvekkilinin betonarme, inşaat yahut çatı kaplama, izolasyon gibi görevleri olmadığını, söz konusu yapıya ilişkin çelik projesi olmayıp, projelendirmesinin iş sahibi tarafından verilen görseller üzerinden yapıldığını, betonarme projeleri, harita ölçüm işlerinin iş sahibi tarafından sağlandığını ve müvekkilinin imalatlarını buna göre yaptığını, kusurlu denilen imalatların yapılan betonarme kolonların yerinde olmamasından kaynaklandığını, yine çatı eğimlerinin müvekkili firmaya teslim edilen görsellere uygun olarak yapıldığını ve önceden iş sahibinin onayına sunulduğunu, eğimlerin kar ve yağmur birikmelerine sebep olacağına dair iş sahibinin defalarca uyarılmasına rağmen bu şekilde diretildiğini, önlem alınmadığını, gelinen aşamada deformasyon başlamasının gayet doğal olduğunu, ancak bunun müvekkiline atfedilemeyeceğini, civatalara ilişkin ise, iş sahibi personelinin izin ve direktifleri sonucunda altyapı betonarme imalatlardaki kusurlardan ötürü bilgileri dahilinde kaynak ile düzeltme işlemleri yapıldığını, betonarme imalatlarında iş sahibinin kusuruyla geç kalındığından davacı tarafından yapılması gereken beton dayanım testleri yapılmaksızın montaj yapmasının istenildiğini, dolayısıyla gerekli dayanıma ulaşmamış beton üzerine yapılan montaj sırasında oluşan hasarın müvekkiline atfedilemeyeceğini, bağlantı kirişlerinin dahi yukarı kaldırıldığını, beton aplikasyon ve ölçüm hataları olduğunun iş sahibi mühendisince de imza altına alındığını ve bundan sonra müvekkilinin tadilatına izin verildiğini, müvekkili firmanın sözleşme gereği edimi çelik konstrüksiyon imalatı ve montajı olduğundan ancak betonarme işlerinin bitmesinden sonra işini yapabileceğini, mahkemenin müvekkilinin işi bitirmesi gereken süreleri müvekkilinin imal ettiği çelik konstrüksiyonu inşaat sahasına yığması ile işin bitirilmesi gereken süreyi hesaplamak suretiyle bulduğunu, halbuki müvekkilinden istenen fazla imalatlar yanında iş sahibinden kaynaklanan gecikme sebeplerinin de hesaba katılması gerektiğini, bunlara dair tutanakların dosyaya sunulduğunu, bilirkişi raporlarında da bu hususun vurgulandığını, birleşen davada reddolunan miktar dikkate alındığında harcın müvekkiline yüklenmesinin ve hesabının yanlış yapıldığını, mahkemenin zeyilnameden sonra hesapladığı 108 gün gecikmenin matematik olarak yanlış olduğunu, mahkemenin kabul ettiği tarihler hesaplandığında 106 gün bulunduğunu belirterek, istinaf taleplerinin kabulü ile, asıl dava yönünden alacak miktarına uygulanacak faizin ticari temerrüt faizi olarak kabulü ile kararın diğer yönleriyle onaylanmasını, birleşen davaya ilişkin verilen kısmen kabul kararının kaldırılarak reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı-birleşen davacı vekili istinafında, cevap dilekçelerinde talep etmelerine rağmen davacı tarafın alacağının varlığı ve miktarı konusunda taraf ticari defter ve kayıtlarının incelenmediğini, mahkemece neden defter incelemesi cihetine gidilmeyeceği yönünde bir karar verilmeden esas hakkında hüküm tesis edildiğini, gerekçeli kararda da bu yönde bir açıklama bulunmadığını, davacının ticari defterleri incelenmeksizin salt davacı beyanları ve fatura üzerinden alacağın varlığının kabulünün hukuka aykırı olduğunu, ilk derece mahkemesinin davacı alacağını neye göre belirlediğinin belirsiz olduğunu, bilirkişi raporlarında böyle bir izah olmadığını, gerekçeli kararda da bir açıklama yapılmadığını, işin toplam bedeli ile gerek delil tespitindeki hususlar, gerekse keşif esnasında ortaya konulan eksik ve ayıplı işler birlikte ele alındığında, eksik ve ayıplı işler bedeli olarak belirlenen %3,3 oranında 50.000 TL nefaset bedelinin fahiş derecede düşük olduğunu, ayrıca alçıpanların zarar görmesi gibi iç mahallerdeki uygulama zayiatlarının da tamamen imalatların süresinde yapılmamasından kaynaklandığını, yağmurda ve rüzgarda OSB ve MEMBRAN uygulaması yapılamadığından ve yapılmış alanlar bir an önce kapatılamadığından, olumsuz hava şartlarına yakalanılan bir döneme doğru geciktirilen imalatlar sebebiyle bahsi geçen çatının kapatılamadığını, davacı kendi üzerine düşen yükümlülüğü zamanında yerine getirmediği için, OSB, ŞINGIL, TAŞ YÜNÜ uygulanamadığını, dolayısı ile çatı kapatılamadığını ve iç mahallerde zayiatlar meydana geldiğini, davacının gecikmesinden dolayı tonlarca alçıpanın çöpe atıldığını, davacının ayıplı imalat ve montajından dolayı çatıda çökmeler yaşandığını, özensiz ve ayıplı imalat ve montaj nedeniyle kar ve yağmur sularının içeri girdiğini ve odalara kadar sızdığını, ilk derece mahkemesinin hükme esas aldığı bilirkişi raporunda, iç mahallerdeki zayiatlarla ilgili olarak hiçbir zarar hesabı yapılmadığını, mahkemece eksik ve yetersiz rapora dayanılarak nefaset bedeli takdir edilmesinin hatalı olduğunu, çatıda meydana gelen deformasyonun, delil tespitinden sonra yapılan keşifte tespit edildiğini, hükme esas alınan raporda bilirkişilerin bu bölümdeki sehimlerin statik hesap hatalarından kaynaklandığını belirttiklerini, davacının hesap hataları ve revize eksiklerinin buna sebep olduğunu, yine hükme esas alınan raporda, kule üstü çatısı ile ilgili olarak, yapılan incelemelerde yapı çeliği teknik şartnamesine uygun yapılmadığının, kusurlu olarak inşa edildiğinin tespit edildiği, delil tespitindeki eksik ve kusurlu işlere ek olarak çatı deformasyonları da nazara alındığında yine 50.000 TL nefaset bedelinin ne denli düşük olduğunun görüleceğini, bir önceki bilirkişi heyet raporunda (aynı heyetten alınan 2. Ek rapor), teras çatısında sehim yapmış olan I Çelik profilinin görüldüğünün, profilin değişmesi işlemleri için 4.000 TL harcanması gerektiğinin belirtildiğini, ancak sehim olmaması için tek bir I Çelik Profilin değişmesinin yeterli olmayacağını, otelin çatısının birçok kısmında bu profillerden kullanıldığını, çoğunda aynı sorunların olduğunu, çatının birçok kısmında sehim yaşandığını, bu nedenle tamamına yakınının ayıplı olduğunu, kaldı ki 4.000 TL bedelin vinç masrafını dahi karşılamayacağı, nakliye masrafı, çatının açılması, eskinin sökülme, yenisinin takılması işçilik masrafı da nazara alındığında bu bedelin fahiş derecede düşük olduğunu, huzurdaki raporda, I Çelik Profiller ile ilgili hiçbir değerlendirme bulunmadığını, hükme esas alınan raporda bilirkişilerce, sahada kalan malzeme ile ilgili olarak hiçbir değerlendirme yapılmadığını, bir önceki heyet raporunda, sahada atıl kalan malzemenin 10-15 ton civarında olduğunun belirtildiğini, yukarıdaki hususlar birlikte değerlendirildiğinde, nefaset bedeli olarak belirlenen 50.000 TL’nin, bu eksik ve ayıplı işlerin giderilmesi için yeterli olmadığını, işin bedeline oranla da çok düşük kaldığını, sadece ayıplı I Çelik Profiller için dahi yeterli olmadığını, ilk derece mahkemesince bu hususlar nazara alınmadan, somut itirazları değerlendirilmeden, neden itibar edildiği de gerekçeli kararda gösterilmeden, son alınan bilirkişi raporundaki nefaset kesintisine itibar edilerek hüküm tesis edildiğini, yine hükme esas alınan raporda işin teslim edildiği tarih olarak kabul edilen 22.8.2014 tarihinin hatalı olduğunu, raporda bahsi geçen tutanakların, işin bir bütün olarak teslimine yönelik olmayıp, şantiye ortamında gün gün, parça parça yapılan teslimatlar olduklarını, bu tutanakların hiçbir surette “kabul” anlamında olmadıklarını, imalattaki artışların teslim süresine eklenmesinin kabul edilemeyeceğini, yüklenicinin, sözleşme konusu işin projesini çizen, çelik üretimini yapan ve de sahaya uygulayan taraf olduğunu ve işin anahtar teslim yapımını taahhüt ettiğini, işin nerde, ne şekilde, ne kadar sürede yapılacağını bilerek sözleşmeyi imzaladığını, buna göre taahhütte bulunması gerektiğini, müvekkilinin davacının çizdiği ve uyguladığı proje hakkında ek talepte bulunmasının söz konusu olamayacağını, malzeme artışını davacının öngörmesi gerektiğini, davacının bahsettiği sevkiyat çizelgeleri veya hak ediş tutanaklarının teslimi ispata yeterli olmadığını, sözleşme ile teslimin ne şekilde yapılabileceğinin belirlendiğini, bu nedenle, 8.7.2013 tarihli sözleşme uyarınca, imalattaki 110 tonluk artışın, teslim süresine eklenerek gecikme cezası hesabı yapılmasının da hatalı olduğunu, sözleşmenin 13. Maddesi uyarınca, geçici kabul heyeti teşekkül ettirilmeden, Heyetçe, varsa kusur ve eksiklikler tespit edilmeden, bu hususta liste düzenlenmeden ve yükleniciye ek süre verilmeden, (en fazla 1 ay) bu doğrultuda kesin kabul ve kesin hesap yapılmadan işin teslim edildiğinden bahsedilemeyeceğini, bu nedenle dosyaya sunulan belgelerin, teslim keyfiyetini ispatladığından bahsedilemeyeceğini, davacının sözleşme ile taahhüt ettiği teslim tarihinin 30.10.2013 tarihi olduğunu, davacının işi teslim ettiğini iddia ettiği tarihin ise 22.08.2014 olduğunu, davacıya, eksik ve ayıplı işler olduğuna, sözleşmenin 13. Maddesi uyarınca “geçici kabul heyeti” oluşturulmasına dair ihtar tarihlerinin 23.01.2015 olduğunu, 08.07.2013 tarihli sözleşmeden doğan hakları saklı kalmak kaydı ile davacı ile 03.01.2014 tarihli bir ek sözleşme imzalandığını ve eksik işlerin giderilmesi için 01.04.2014 tarihinden itibaren başlamak üzere 30 günlük bir süre belirlendiğini, bu Ek Sözleşmenin 1. Maddesine bakıldığında, ek sözleşmenin yapılma amacının, yüklenicinin beyanı ve talebi üzerine olduğunu, müvekkilinin de, gecikmeyi kabul anlamına gelmemek kaydı ile sözleşmeyi imzaladığını, ancak, bu sözleşmeye de riayet edilmediğini, işin süresinde teslim edilmediğini, davacının kendi sunduğu tutanağa göre işin son kısmı olan kule kısmına ancak 19 Temmuz 2014 tarihinde ulaştığını, gerek delil tespit raporundaki eksik ve ayıplı işler, gerekse yargılama aşamalarında yapılan keşiflerde tespit edilen eksik ve ayıplı işler nazara alındığında, davacının 22.8.2014 itibariyle de işi teslim ettiğinin kabulünün mümkün olmadığını, bu nedenle mahkemece teslim tarihi olarak 22.8.2014 tarihinin nazara alınmasının açıkça hatalı olduğunu, müvekkilinin, yüklenicinin otelin geç açılmasına sebebiyet veren temerrüdü nedeniyle uğradığı zarara ilişkin mahkeme gerekçesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin, davalı yüklenicinin gecikmesinde hiçbir kusuru bulunmadığını, teslim süresinin yeniden belirlenmesinin sebebinin, davacının işi süresinde yerine getirememesi nedeniyle yeniden süre talep etmesi ve müvekkili tarafından bu talebin uygun görülmesi olduğunu, müvekkilinin ek sözleşmede açıkça ilk sözleşmedeki haklarını saklı tuttuğunu, gecikmeye muvafakat etmediğini, kendisinin de kusurlu olduğuna dair bir kabul içeren beyanda da bulunmadığını, ilk derece mahkemesinin, müvekkilinin neden kusurlu olduğunun kabul edildiği yönünde hiçbir gerekçesi bulunmadığını, sözleşme belirlenen ve mahkemece hüküm altına alınan gecikme cezasının, müvekkilinin uğradığı zararlardan bağımsız olduğunu, sözleşmenin 16. Maddesinin 1. Bendinin 2. Cümlesinde bu hususun açıkça belirlendiğini, müvekkilinin, davalının temerrüdü nedeniyle oteli açamadığını, sözleşmede belirlenen teslim süresinin kesin vade olduğunu, müvekkilinin, otel açılışının süresinde yapılmaması nedeniyle uğradığı zararlar yönünden hiçbir inceleme ve araştırma yapılmaksızın reddinin hatalı olduğunu belirterek, ilk derece mahkeme kararının müvekkili lehine ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı-birleşen davalı yüklenici, davalı-birleşen davacı ise iş sahibidir. Asıl dava, davalı-birleşen davacıya ait “…” projesi kapsamında yapılacak binanın çatı ve asma kat çelik projelerinin çizilmesi, yapısal çelik malzemeler ile tüm çatı, asma katlar, restoran ve tüm çatı arası odaların (üst örtü hariç) davacı-birleşen davalı tarafından oluşturulmasına ilişkin 08/07/2013 tarihli sözleşmenin ifası sırasında, davalı-birleşen davacıdan kaynaklı sebeplerle iş süresinin uzadığı, sahadaki yeni düzenlemeler nedeniyle kullanılan çelik malzemenin miktarının arttığı, bu şekilde sözleşme şartlarının davalı-birleşen davacı talepleriyle değiştiği ve sözleşmedeki sürelerin geçerli olamayacağı, ayrıca sonradan taraflar arasında imzalanan 03/01/2014 tarihli ek sözleşme ile eksik işlerin tamamlanması için 01/04/2014’ten itibaren 30 günlük süre belirlendiği, hava muhalefeti ve davalı-birleşen davacının sorumluluğunda olan, ancak yapılmayan veya hatalı yapılan işlerden kaynaklı sebeplerle birçok yerin çelik montajının yapılamadığı, yapılan iş miktarına göre davalı-birleşen davacının 936.006,87 TL iş bedeli borcu kaldığı iddiasıyla bakiye iş bedeli alacağı talebine ilişkindir.Birleşen dava ise, aynı sözleşme kapsamında, davacı-birleşen davalı yüklenicinin işi süresinde teslim edemediği ve yapılan işte eksik ve ayıplar bulunduğu iddiasıyla, eksik ve ayıplı işler bedeli, gecikme tazminatı ve kar kaybı tazminatı taleplerine ilişkindir.Taraflar arasında ilk olarak 08/07/2013 tarihli sözleşme imzalanmış, bu sözleşmenin 2.maddesinde yüklenici tarafından yapılacak işin tanımı yapılıp, 3.maddede yapılacak işin ayrıntıları belirtilmiştir. Sözleşmenin 4.maddesinde, ilk montaj günü olan 15/07/2013 tarihinden itibaren 45 gün içerisinde, 30/08/2013 tarihine kadar işin yapılıp teslim edileceği, 6.maddesinde, işin ön keşif bedelini 250.000,00 TL kg malzeme karşılığında 3,00 TL/kg birim fiyatı ile toplam 750.000,00 TL + KDV olduğu, nihai bedelin teslimat ve montajdan sonra yapılacak ölçüm ve karşılıklı olarak tutulacak tutanaklara göre tespit edileceği, yapılan imalattan artan firenin sahada belirlenecek olan bir yerde toplanarak ölçüleceği ve imalatın net kg’sinin hesaplanacağı, firenin yükleniciye ait olacağı, fireler için iş sahibinin bedel ödemeyeceği, 16.1.maddesinde, daha önce taraflarca belirlenmiş süre uzatımını gerektiren haller dışında işin süresinde bitirilememesi halinde yükleniciye geçecek her bir gün için 1.000,00 TL gecikme cezası kesileceği, ayrıca işin süresinde bitirilmemesi dolayısıyla işin gecikmesinden kaynaklanan iş sahibinin uğrayacağı tüm zararların yüklenicinin alacaklarından ve/veya teminatlarından kesileceği belirtilmiş, sonradan sözleşmeye yapılan EK-2 ile sözleşme kapsamındaki işlerin 30/10/2013’te bitirileceği belirtilmiş, işin bu sürede bitirilememesi üzerine daha sonra taraflar arasında imzalanan 03/01/2014 tarihli Zeyilname ile, iş sahibinin 08/07/2013 tarihli sözleşmedeki gecikme nedeniyle uğranılan zarar hakları saklı tutularak, montajı yapılmış yaklaşık 360 ton yapısal çelik malzemenin eksikliklerinin tamamlanması, sahada bulunan yaklaşık 160 ton ve ilave gelecek 15 ton malzemenin imalat ve montajının yapılması için yükleniciye 01/04/2014 tarihinden itibaren 30 gün (hafta sonu ve tatil günleri de dahil) süre verilmiş ve iş sahibi tarafından oluşan gecikmeler ve hava şartlarından dolayı çalışılamayan günlerde yüklenicini ek gün talebinde bulunabileceği belirtilmiş, bu zeyilnamenin 3.maddesinde sözleşme bedeline ilişkin olarak, ön keşif bedelinin 500.000 kg malzeme karşılığında 3,00 TL/kg birim fiyatı ile toplam 1.500.000,00 TL+KDV olduğu, nihai bedelin yine teslimat ve montajdan sonra yapılacak ölçüm ve karşılıklı olarak tutulacak tutanaklara göre tespit edileceği, yapılan imalattan artan firenin sahada belirlenecek olan bir yerde toplanarak ölçüleceği ve imalatın net kg’sinin hesaplanacağı, firenin yükleniciye ait olacağı, fireler için iş sahibinin bedel ödemeyeceği, 5.1.maddesinde, daha önce taraflarca belirlenmiş süre uzatımını gerektiren haller dışında işin süresinde bitirilememesi halinde yükleniciye geçecek her bir gün için 1.000,00 Avro gecikme cezası kesileceği, ayrıca işin süresinde bitirilmemesi dolayısıyla işin gecikmesinden kaynaklanan iş sahibinin uğrayacağı tüm zararların yüklenicinin alacaklarından ve/veya teminatlarından kesileceği, 5.4.maddesinede ise, sözleşmenin fesih olması halinde eski seneden iş bitmemesinden sebepli tüm gecikme cezalarının da yüklenici hak edişlerinden ya da teminatlarından kesileceği belirtilmiştir. Davalı-birleşen davacı iş sahibi tarafından davacı-birleşen davalı yükleniciye gönderilen Kartal …Noterliğinin 04/07/2014 tarih ve … yevmiye sayılı “sözleşmenin feshi ve cezai şart” konulu ihtarnamesi ile, verilen tüm sürelere rağmen işin bitirilemediği belirtilerek, bu ihtarın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde sözleşme konusu işlerin bitirilmesi, çalıştırılan tüm personelin ibranamelerinin teslim edilerek inşaat alanının terk edilmesi istenmiş, aksi halde sözleşmenin feshi ile menfi ve müspet zararları için dava açacakları, ayrıca o tarihe kadar ki oluşan 65.000 Avro cezai şart bedelinin de tahsil edileceği ihtar olunmuştur. Sözleşme, Ek-2 ve Zeyilnamedeki teslim tarihleri ile davacı tarafça dayanılan 22/08/2014 tarihli hakediş teslim tutanakları göz önünde bulundurulduğunda, sözleşme ve eki zeyilnameye konu işlerin bu sözleşme ve eki zeyilnamede belirtilen teslim tarihlerinde bitirilememiş oldukları anlaşılmaktadır. Davacı-birleşen davalı tarafça bu gecikmede davalı-birleşen davacı iş sahibinin sorumlu olduğu, iş sahibinden ve hava şartlarından kaynaklı çalışılamayan süreler ile kullanılan malzeme artışı nedeniyle sözleşme süresine eklenmesi gereken süreler göz önünde bulundurulduğunda işin süresinde teslim edildiği ileri sürülürken, davalı-birleşen davacı tarafça bu iddialar reddedilerek, davacı-birleşen davalı yüklenicinin işi eksik ve ayıplı yaptığı, ayrıca sözleşmede belirtilen sürede de bitiremediği, sözleşme anahtar teslimi götürü bedelli olduğundan malzeme artışı nedeniyle yükleniciye ilave bir süre verilemeyeceği savunulmuştur Taraflar arasında imzalanan sözleşme ve eki zeyilnamedeki yapılacak işin tanımı ve sözleşme bedeline ilişkin düzenlemeler göz önünde bulundurulduğunda, taraflar arasındaki eser sözleşmesinin sabit birim fiyat üzerinden belirlenen götürü bedelli bir sözleşme olduğu anlaşılmaktadır. Sözleşmenin 3.maddesinin 3.paragrafında da belirtildiği üzere, davacı-birleşen davalı yüklenici tarafından proje kapsamında yapılacak olan işler, o ana kadar yapılan imalatların gidişatı ve işin tüm gerekleri bilinerek, yapacağı tüm işler için gereken her türlü ölçü kendi tarafından alınarak, statik ve mimari projesine uygun biçimde ve bu projelere uygun olan yapısal çelik malzemeler kullanılmak suretiyle, sözleşmeye konu çatı yapımı işi üstlenilmiştir. Sözleşme ve eki zeyilnamede sözleşme bedeli olarak yazılı olan miktarlar ön keşif bedeli mahiyetinde belirlemiş olup, nihai iş bedeli işin bitiminde yapılacak ölçüm ve tespitler neticesinde yine sözleşmede yazılı olan 3,00 TL birim fiyat üzerinden belirlenecektir. Sözleşme bedelinin bu şekilde belirlenmiş olması, işin yapımında kullanılan malzemenin sözleşme ve eki zeyilnamede belirtilen kilogramların üzerine çıkması halinde, bu sebeple yükleniciye ek iş süresi verilmesini gerektirmemektedir. Zira, sözleşme ve eki zeyilnamedeki yapılacak işin tanımı, ayrıntıları, süresi ve teslim-montaj şartlarına dair düzenlemelerde, yapılacak işin ne olduğu, hangi sürede teslim edilmesi gerektiği ayrıntılı ve net bir şekilde belirlenmiş olup, sözleşmenin 2.maddesinde işin anahtar teslimi olarak işçilik dahil yapılacağı da belirtilmiştir. Bu açıklamalara göre, davaya konu olaydaki malzeme artışı iddiası, ilave iş iddiası mahiyetinde olmayıp, iş artışı mahiyetinde bulunduğundan, davacı-birleşen davalı yüklenici yapacağı çatı imalatı işini hangi binaya, hangi şartlarda ve hangi projeye göre yapacağını bildiğinden, işinin ehli biri olarak sözleşmedeki iş süresinin buna göre belirlemesi gerektiğinden, sözleşmede yazılı olan malzeme kilogramlarını tahmini ön keşif miktarları olduğundan, başlangıçta eksik inceleme ve değerlendirmesi nedeniyle doğru öngöremediği malzeme miktarı (malzeme artışı) nedeniyle sözleşmede belirtilen sürenin uzatılmasını talep etmesi mümkün bulunmamaktadır. Bu değerlendirme sonrasında öncelikle davacı-birleşen davalı vekilinin istinaf itirazları değerlendirildiğinde; Davacı-birleşen davalı vekili istinafında, birleşen davada hükmedilen 50.000,00 TL’lik eksik ve ayıplı işler nedeniyle nefaset bedelinin yerinde olmadığı, iş sahibinden kaynaklı proje eksikliği, kusurlu ve geç yapılan betonarme kolon imalatı, hatalı eğim talimatı vs. sebeplerin raporda belirtilen birtakım kusurlu imalatlara neden olduğu belirtilmiş ise de, mahkemece alınan 31/05/2018 tarihli bilirkişi heyeti raporunda bu hususlar da göz önünde bulundurularak bir nefaset bedeli takdirine gidildiği anlaşıldığından, buna yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Davacı-birleşen davalı tarafça dava dilekçesinde ve birleşen davaya cevaplarında, işin sözleşme ve eki zeyilnamede belirtilen sürelerde bitirilememesine iş sahibinden kaynaklanan bir takım kusurların sebep olduğu belirtilmesine, bunlara dair bir kısım tutanakların dosyaya sunulmuş olmasına ve daha önce alınan bilirkişi raporlarında da bu hususlara değinilmesine rağmen, hükme esas alınan 31/05/2018 tarihli bilirkişi heyeti raporunda bu yönden bir değerlendirme yapılmaması, iş sahibinin yükümlülüğünde olan betonarme işlerinin geç ve kusurlu yapılması ve istinaf dilekçesinin 7.maddesinde belirtilen diğer durumların mevcut olup olmadığının, var ise bunların taraflar arasındaki işin süresine etki edip etmeyeceğinin, bu nedenle iş süresine ilave bir süre eklenmesi gerekip gerekmediğinin değerlendirilmemesi yerinde olmamıştır. Davacı-birleşen davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazı haklı bulunmaktadır. Mevcut mahkeme kararına göre de, her iki tarafında tacir olmaları ve asıl dava dilekçesinde ticari faiz talebinde bulunulmuş olması gözetilerek ticari faize hükmedilmesi gerekirken yasal faize hükmedilmiş olması yerinde olmayıp, davacı-birleşen davalı vekili istinafı bu yönden de haklı bulunmaktadır. Davalı-birleşen davacı vekilinin istinaf itirazları değerlendirildiğinde ise; Asıl davaya karşı sunulan cevap dilekçesinde, tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi istenildiği halde, mahkemece bu yönde bir incelemeye gidilmeden karar verilmiş olup, asıl davada hükmedilen alacak bedeli de doğrudan dava dilekçesinde yazılı olan 936.003,87 TL olarak belirtilmiştir. Ancak gerek alınan bilirkişi heyeti raporlarından gerekse gerekçeli karardan bu bedelin neye göre belirlendiği anlaşılamamaktadır. Yukarıdaki sözleşme bilgilerinde değinildiği üzere, sonradan imzalanan zeyilnameye göre yapılacak işin ön keşif bedeli 500.000 kg malzeme karşılığında 3,00 TL/kg birim fiyatı ile toplam 1.500.000,00 TL + KDV olarak belirlenmiş ise de, aynı zeyilnamenin 1.maddesine göre o tarih itibariyle montajı yapılmış yaklaşık 360 ton malzeme bulunmakta olup, sahada da yaklaşık 160 ton malzeme bulunmaktadır. Ayrıca 15 ton daha malzeme gelecektir. Bunları toplamı 535 ton etmektedir. 06/09/2016 tarihli ilk bilirkişi heyeti raporunda, dava dilekçesi eki EK-15/1 belgesindeki hesap tablosu doğrultusunda, teslimi yapılan toplam malzeme miktarı ise 546,80 ton sözleşmedeki 3,00 TL birim fiyat ile çarpıldığında 1.640.400,00 TL’lik bir maliyet bedeli bulunmuş, ayrıca yevmiyeli işlerin maliyetinin de 40.070,00 TL olduğu belirtilerek, toplam maliyetin 1.680.070,00 TL olduğu belirtilmiştir. Hükme esas alınan 31/05/2018 tarihli bilirkişi heyeti raporunda ise, yüklenicinin hak ettiği iş bedeline dair herhangi bir değerlendirme bulunmamaktadır. Asıl dava dilekçesinde, toplam 546.800 kg yapısal çelik kullanıldığı ve yevmiyelerle birlikte davalı-birleşen davacının bakiye 936.006,87 TL borcu kaldığı belirtilmiş ise de, dava dilekçesinde bu rakamın neye göre bulunduğu açıklanmamış olup, dava dilekçesi ekinde bulunan EK-15/1 ve EK-15/2 belgelerinde bu rakamın bulunması dair hesap tablosu ve muavin defter dökümü sunulmuştur. Ancak, alınan bilirkişi raporlarında ve mahkeme gerekçesinde, muavin defter kaydı ile nihai olarak belirlenen 936.006,87 TL bakiye alacağın doğru olup olmadığına dair bir değerlendirme bulunmamaktadır. Mahkemece tarafların ticari defter ve kayıtları da inceletilmek, ayrıca 06/09/2016 tarihli ilk bilirkişi heyeti raporunun 4.6 maddesinde değerlendirmesi yapılmış olmasına rağmen hükme esas alınan 31/05/2018 tarihli bilirkişi heyeti raporunda değerlendirilmeyen, sahada kalan çelik profil malzeme ile ilgili olarak da değerlendirme yaptırılmak, sahada kalan bu malzemenin yukarıda da kısaca değinilen sözleşme ve zeyilnamedeki “firelere dair düzenlemeler” karşısında hak edilen iş bedeline etkisinin ne olacağı açıklığa kavuşturulmak suretiyle, davacı-birleşen davalının hak ettiği toplam iş bedeli belirlenmek ve bu bedelden davalı-birleşen davacı tarafça yapılan ödemeler mahsup edilmek suretiyle, talep edilen bu bakiye alacağın dosya kapsamına uygun olup olmadığı belirlenmesi gerekirken bu yönde bir araştırma ve değerlendirmeye gidilmeksizin karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı bulunmakta olup, davalı-birleşen davacı vekilinin buna dair istinaf itirazları yerindedir. Birleşen davada, eksik ve ayıplı işler bedeli kapsamında, çatının süresinde kapatılmamış olması nedeniyle başkanlık katının kule ve geçiş bölgeleri kar ve yağmur aldığından, yapılmış olan alçıpan ve diğer tüm imalatların kullanılamaz hale geldiği belirtilip, bu kapsamda da tazminat talep edilmiş olmasına rağmen, hükme esas alınan raporda ve gerekçeli kararda bu hususa dair bir değerlendirme yapılmamış olup, iç mahallerdeki iddia edilen bu zayiatların gerçekten var olup olmadıkları değerlendirilip, var ise bunlara dair zarar hesabı yapılmadan ve nefaset bedeli takdir edilirken bunlar da dikkate alınmadan karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı bulunmakta olup, davalı-birleşen davacı vekilinin buna dair istinaf itirazı da yerindedir. Mahkemece, taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması için mahallinde keşif yapılarak alınan 06/09/2016 tarihli bilirkişi heyeti raporunda, yüklenicinin imalatının hem kusursuz olduğu belirtilmiş (Sonuç:1), hem de bazı kusurlar bulunmuş (Sonuç:4) ,bulunan bu kusurlara ilişkin olarak 10.000 TL nefaset bedeli belirlenmiştir. Ancak bu raporda asıl incelemenin yapılacağı çatı örtüsü altına girilme işlemi yapılamadığı belirtilmektedir. Aynı bilirkişi heyeti tarafından 2. kez mahallinde yapılan keşif incelemesi neticesinde sunulan 23/02/2017 tarihli 1. Ek raporda, keşif mahallinde yeniden yapılan incelemeler neticesinde nefaset bedeli 20.000 TL olarak düzeltilmiş, yine aynı bilirkişi heyeti tarafından 3.kez mahallinde yapılan keşif incelemesi neticesinde sunulan 10/07/2017 tarihli 2.ek raporda, bu keşif incelemesinde çatı arasının açılarak sehim yapmış olan I çelik profilin durumunun görüldüğü belirtilerek bu profilin değiştirilmesi için harcama tutarı 4.000 TL olarak belirlenmiştir. Mahkemece daha sonra yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak mahallinde yeniden keşif incelemesi yapılmış, bu keşfe dayalı olarak sunulan ve hükme de esas alınan 31/05/2018 tarihli bilirkişi heyeti raporunda, teras bölümündeki duvarın kırılarak açılmış olduğu, ancak açılan bu bölümden içeriye girilemediği, açılan kısımdan içeriye bakıldığında çelik taşıyıcı profillerde gözle görülür bir şekilde deformasyonun başladığı, çatının tamamı açılarak görülememiş olduğundan görebildikleri yerin durumundan hareketle bir değerlendirme yapıldığı çatı bölümünde meydana gelen sehimlerin statik proje hatasından kaynaklandığı belirtilmiştir. Bu kısa özetlerden ve raporların içeriklerinden anlaşılacağı üzere, yapılan keşiflerde davalı birleşen davacı iş sahibi tarafından ileri sürülen eksik ve ayıplı imalat iddiaları usulüne uygun bir şekilde incelenememiş, büyük bir alanı kaplayan çatı imalatı sadece yan duvarda açılan bir noktadan bakılarak ve bu bakılan yerden yapılan kısmi tespitten yürütülen görüşle değerlendirmeye tabii tutulmuş olup, bu haliyle gerek önceki rapor ve ek raporların gerekse hükme esas alınan 31/05/2018 tarihli bilirkişi heyeti raporunun, davalı birleşen davalı iş sahibince ileri sürülen eksik ve ayıplı imalat iddiaları ve bunların takdir edilecek nefaset bedeline etkisi bakımından hükme esas alınmaları mümkün değildir. Mahkemece taraflar arasındaki sözleşmeye konu çatı imalatı işinin kapsamı ve iş bedeli göz önünde bulundurularak, iş sahibi tarafından ileri sürülen eksik ve ayıp iddiaları usulüne uygun bir şekilde keşif incelemesi yapılarak incelettirilmek, çatıdaki sehimin düzeltilmesi için değiştirilmesi gereken kaç tane I çelik profil olduğu net olarak ortaya konulmak, davalı birleşen davacı vekilinin gerek bilirkişi raporlarına itiraz dilekçesinde gerekse istinaf dilekçesinde belirtmiş olduğu eksik ve ayıp iddialarının yetersiz incelendiğine dair itirazları da bu inceleme karşılattırılmak suretiyle değerlendirme yapılması ve davalı-birleşen davacı iş sahibinin talep edebileceği nefaset bedelinin buna göre yeniden belirlenmesi gerekmekte olup, davalı-birleşen davacı vekilinin bu yönlere dair istinaf itirazları da yerindedir. Yukarıda yapılan genel değerlendirmelerde açıklandığı üzere, taraflar arasında ilk olarak imzalanan 08/07/2013 tarihli sözleşmede işin 30/08/2013 tarihine kadar bitirileceği belirtilmiş, sonradan sözleşmeye yapılan EK-2 ile iş bitim tarihi 30/10/2013 olarak yeniden belirlenmiş, daha sonra imzalanan 03/01/2014 tarihli Zeyilname ile de kalan işlerin bitirilmesi için yükleniciye 01/04/2014 tarihinden itibaren 30 gün (hafta sonu ve tatil günleri de dahil) süre verilmiş ve iş sahibi tarafından oluşan gecikmeler ve hava şartlarından dolayı çalışılamayan günlerde yüklenicinin ek gün talebinde bulunabileceği belirtilmiş olup, taraflar arasında imzalanan sözleşme ve eki zeyilnamedeki yapılacak işin tanımı ve sözleşme bedeline ilişkin düzenlemeler göz önünde bulundurulduğunda, taraflar arasındaki eser sözleşmesi sabit birim fiyat üzerinden belirlenen götürü bedelli bir sözleşme olduğundan, yapılacak işin tanımı, ayrıntıları, süresi ve teslim-montaj şartlarına dair düzenlemelerde, yapılacak işin ne olduğu, hangi sürede teslim edilmesi gerektiği ayrıntılı ve net bir şekilde belirlenmiş olup, sözleşmenin 2.maddesinde işin anahtar teslimi olarak işçilik dahil yapılacağı da belirtildiğinden, davaya konu olaydaki malzeme artışı iddiası, ilave iş iddiası mahiyetinde olmayıp, iş artışı mahiyetinde bulunduğundan, davacı-birleşen davalı yüklenicinin malzeme miktarı (malzeme artışı) nedeniyle sözleşmede belirtilen sürenin uzatılmasını talep etmesi mümkün bulunmayıp, mahkemece bunun aksine bir şekilde yapılan hesaplamanın dikkate alınarak bulunan gecikme cezasına göre karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup davalı-birleşen davacı vekilinin bu yöne dair istinaf itirazı da yerindedir. 03/01/2014 tarihli Zeyilnamede, iş sahibi tarafından oluşan gecikmeler ve hava şartlarından dolayı çalışılamayan günlerde yüklenicinin ek gün talebinde bulunabileceği belirtilmiş olduğundan, hava koşulları nedeniyle çalışılamayan süreler için iş sahibi lehine gecikme cezası verilmemiş olması ise yerinde olmuştur. Yine yukarıda yapılan genel değerlendirmelerde açıklandığı üzere, taraflar arasında ilk imzalanan 08/07/2013 tarihli sözleşmenin 16.1.maddesinde ve sonradan imzalanan 03/01/2014 tarihli Zeyilnamenin 5.1.maddesinde, süresinde teslim yapılamaması halinde yükleniciye kesilecek gecikme cezası yanında bu nedenle iş sahibinin uğrayacağı tüm zararların da yüklenicinin alacaklarından ve/veya teminatlarından kesileceği, ayrıca Zeyilnamenin 5.4.maddesinede, sözleşmenin fesih olması halinde eski seneden iş bitmemesinden sebepli tüm gecikme cezalarının da yüklenici hak edişlerinden ya da teminatlarından kesileceği belirtilmiş olması karşısında, davalı-birleşen davacı iş sahibinin, yüklenicinin otelin geç açılmasına sebebiyet verdiğini ispat etmesi halinde bu nedenle uğradığı zararlarını da davacı-birleşen davalıdan talep etmesi mümkün bulunmaktadır. Mahkemece gerekçeli kararda bunun aksine olarak, yaşanan gecikmelerde iş sahibinin de kusurlu olduğu ve bu nedenle işin teslim sürelerinin yeniden belirlendiği, iş sahibinin tazminatı aşan zarar isteminin yerinde olmadığı şeklinde bir değerlendirme yapılmış olması yerinde olmamıştır. Mahkemenin bu gerekçesi ancak, bu sebep nedeniyle tespit edilecek iş sahibi zararının indirime gidilmesi için dikkate alınabilecektir. Bu nedenle mahkemece, davalı-birleşen davacının bu zarar kalemine ilişkin olarak sunmuş olduğu deliller incelenmek, bu konuda uzman bilirkişiden rapor alınmak suretiyle, yüklenicinin eksik-ayıplı imalatının ve geç tesliminin otelin açılışının süresinde yapılamamasına neden olup olmadığı belirlenmek, neden olmuş ise bundan dolayı iş sahibinin uğradığı zararın ne kadar olduğu hususu açıklığa kavuşturulmak suretiyle neticesine göre bu talep kalemi yönünde bir karar verilmesi gerekirken, bu yönde usulün uygun bir inceleme ve araştırma yapılmaksızın, yazılı olan gerekçe ile buna dair talebi reddedilmiş olması da usul ve yasaya aykırı bulunmuş olup, davalı-birleşen davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazı da yerinde görülmüştür. Taraflar arasında ilk olarak imzalanan 08/07/2013 tarihli sözleşme ve EK-2 ile iş bitim tarihi 30/10/2013 olarak yeniden belirlenmiş, sözleşmenin 13.maddesinde işin geçici kabulünde izlenecek usule dair bir düzenleme öngörülmüş ise de, daha sonra imzalanan 03/01/2014 tarihli Zeyilname ile kalan işlerin bitirilmesi için yükleniciye 01/04/2014 tarihinden itibaren 30 gün (hafta sonu ve tatil günleri de dahil) süre verilmiş, buna göre teslim süresi yeniden belirlenmiş, ancak bu yeni teslim süresi bakımından bir geçici kabul usulü öngörülmemiştir. Bu nedenle mahkemece, 31/05/2018 tarihli bilirkişi heyeti raporunda yapılan değerledirme doğrultusunda, şantiye şefi ile proje müdürü tarafından imzalanan 22/08/2014 tarihli “işin tam ve eksiksiz olarak teslim alındığına dair” hakediş teslim tutanaklarına göre bu tarihin teslim tarihi olarak kabul edilmiş olmasında bir hukuka aykırılık görülmemiş olup, davalı-birleşen davacı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf itirazları ise yerinde görülmemiştir. Sonradan yapılan keşifler neticesinde belirlenen eksik ve ayıplı işler söz konusu tarihin teslim tarihi olarak kabul edilmesine mani oluşturmamaktadır. Zaten eksik ve ayıplı işler ve dair talepte bulunmak için zaman aşımı süresi de teslim tarihinden itibaren başlamaktadır.Açıklanan nedenlerle, taraflar vekillerinin istinaf taleplerinin yukarıda belirtilen hususlar doğrultusunda kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak, yukarıda belirtilen hususlarda, açıklandığı şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş, bu kaldırma sebeplerine göre tarafların sair istinaf itirazları bu aşamada ayrıca incelenmemiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜNE, 2-İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/11/2018 tarih, 2015/85 Esas, 2018/1056 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 16/12/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.