Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/46 E. 2021/1626 K. 15.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/46
KARAR NO: 2021/1626
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/02/2018
NUMARASI: 2014/505 Esas, 2018/198 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 15/09/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, davalının taraflar arasında akdedilen sözleşmeye uymadığını ve müvekkilini zarara uğrattığını,asansör yapımına başlamış olmasına rağmen ruhsat başvurusunda da bulunmadığını, davalının işi eksik bırakmış olmasına rağmen müvekkilinden alacak talebinde bulunduğunu, sözleşmeye ilişkin olarak müvekkilinin herhangi bir borcunun bulunmadığını, müvekkilinin zararının tazmini için başlatılan icra takibinin ise davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin davacı şirket için şahıs asansörü imal ettiğini ve yapmış olduğu işe karşılık düzenlediği 23.010,00 TL tutarlı faturayı davacıya tebliğ ettiğini, davacı tarafça bakiye 2.072,16 TL borcun ödenmemesi üzerine başlatılan icra takibinin davacının haksız itirazı ile durduğunu ve bunun üzerine itirazın iptali davası açıldığını, mahkemece davanın kabulüne karar verildiğini, bu davaya konu icra takibinin ise dayanağının gösterilmediğini, davacının eksik iş iddiasını ispat etmesi gerektiğini, kaldı ki söz konusu eksikliklerin açık ayıp niteliğinde olduğunu, ancak davacının yasal sürede ayıp ihbarında bulunmadığını, ayrıca teklif formuna göre ruhsat harçlarının davacı tarafça karşılanacağını, bu harçlar yatırılmadığı için asansörün proje tasdik ve ruhsat müracaatının yapılamadığını, müvekkilinin davacıya borcunun olmadığını savunarak davanın reddi ile kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir. Mahkemece, dava ve icra takibi konusu olup 2009/235 D. İş sayılı dosyada bilirkişi tarafından KDV dahil 295,00 TL olarak belirlenen eksik iş bedelinin taraflar arasında halen ve dava tarihinde derdest olan İstanbul Anadolu 18. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/1047 Esas sayılı dosyasında dava konusu olmakla davacı tarafın bu alacak talebi yönünden takip yapması ve dava açmasında hukuki yararının bulunmadığı, dava ve takip konusu yapılan 3.140,00 TL ayıplı işler bedeli ve bu bedelin 565,00 TL tutarındaki KDV’si, 2.000,00 TL avukatlık ücreti ve 382,14 TL değişik iş dosyası yargılama gideri istemi yönünden ise davacı tarafın taraflar arasındaki sözleşmeye konu asansör imalatındaki ayıpların varlığını, bildirim yükümlülüğünü Borçlar Kanunu 353(1) maddesine uygun yapıldığını ve ayıpları gidermek için ödemeler yaptığını kanıtlayamadığı, böylelikle davacının ayıplı işler iddiasına yönelik davasını kanıtlayamadığı, buna bağlı olarak değişik iş tespit dosyasındaki yargılama gideri ve vekalet ücretinin ise ancak yargılama giderleri içinde talep edilmesinin mümkün bulunduğu, ancak bu alacak kalemleri yönünden davanın kanıtlanamadığı, öte yandan davacının icra takibinde kötüniyetli olmadığı gerekçesiyle, davacının eksik iş iddiasına yönelik 295,00 TL’lik alacak istemine ilişkin davasının hukuki yarar yokluğundan usulden reddine, davacının ayıplı iş iddiasına ilişkin 6.087,51 TL ‘lik istemine ilişkin davanın kanıtlanamaması nedeniyle reddine, davalının kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, dava ve takip konusu alacağın delil tespiti raporu ile tespit edilen eksiklik ve noksanlıklara ilişkin olduğunu, bilirkişi raporu ile de bu hususlar tespit edilmiş olmasına rağmen davalı tarafça itiraz edilmesi üzerine alacağın 295,00 TL’ye kadar düştüğünü ve gerekçeli kararda ise hukuki yararları olmadığı gerekçesiyle bu alacağa dahi hükmedilmediğini, 6.087,51 TL alacağın ise davanın kanıtlanamadığı gerekçesiyle reddinin doğru olmadığını, asansör yapımında eksiklikler olduğunun sabit olduğunu belirterek, hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir. Taraflar arasında asansör yapımına ilişkin eser sözleşmesi akdedilmiş olup, davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. Dava konusu icra dosyası incelendiğinde, Kartal 2.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2009/235 D.İş. Sayılı dosyasında alınan 21/10/2009 tarihli bilirkişi raporu ile tespit edilen eksik-ayıplı iş bedeli ile ruhsat ve tespit dosyası masraflarına ilişkin olduğu görülmüştür. Taraflar arasında akdedilen 20/05/2008 tarihli asansör sözleşmesinde, iş bedeli 19.500 TL +KDV olarak kararlaştırılmış olup, %50si peşin %50si 60 günlük çekle yapılacaktır. Yine sözleşmeye göre asansör kuyusunun ve makine dairelerinin hazır durumunda tesliminde gecikme olmaması koşuluyla, sözleşmeyi takiben 2 ay sonunda çalışır durumda teslim edilecek veya inşaatın gecikmesi durumunda seyrine göre gecikmesiz bitirilecek, ruhsat için gerekli harçlar davacı tarafça yatırılacak, ruhsat işlemleri davalı tarafından yürütülecektir. Kadıköy 5.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2010/613 Esas sayılı dosyası incelendiğinde, dosyamız davalısının bakiye fatura bedelini talep ettiği, dosyamız davacısının delil tespitinden söz ederek ve eksik iş bedeli ile masraflara ilişkin tahsil hakkını saklı tutarak davanın reddini istediği, Mahkemenin 12.10.2011 tarih 2010/613 E. ,2011/1290 K. sayılı kararı ile, delil tespiti ile 3.390 TL noksanlık ve imalat hatalarının tespit edildiği, faturanın her iki tarafın defterinde kayıtlı olduğu ve buna göre alacak talebinin haklı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği, Yargıtay 14 HD 29.03.2012 tarih 2012/2419 E., 2012/4604 K. sayılı kararı ile hükmün bozulduğu, bozma sonrasında davanın yine kabul edildiği, Yargıtay 14 HD 30.06.2020 tarih 2019/4463 E., 2020/4188 K. sayılı kararı ile temyiz istemi miktardan reddedildiği görülmüştür. Kartal 2.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2009/235 D.İş. Sayılı 21/10/2009 tarihli delil tespiti raporu ile, asansörün sözleşmedeki 4 kişilik insan asansörü ölçülerine uygun olmadığı, kuyu gibi seperatörlerinin yapılmadığı, fleksbil kabloda ek olduğu, pompanın verimli çalışmadığı, asansörün gereği gibi çalışabilmesi için 3.390 TL masraf yapılması (1500 TLsi ruhsat bedeli)gerektiği tespit edilmiştir. Davalının ticari defter kayıtlarına göre 2.072,16 TL alacaklı olduğu tespit edilmiş, davacı ticari defterlerini incelemeye sunmamıştır. Bilirkişi incelemesi sonucu, delil tespiti raporunda belirtilen kuyu dibi seperatörlerinin yapılmamış olmasının ve asansörün uygun ölçüde yapılmamasının eksik iş niteliğinde olduğu, fleksbil kabloda ek yapılmasının, mevcut kapı kilitlerinin değiştirilmesinin gerekmesinin ve pompanın verimli çalışmasının açık ayıp niteliğinde olduğu, eksik iş bedelinin KDV dahil 295,00 TL, ayıplı iş bedelinin 1.935,20 TL olduğu, 1500,00 TL ruhsat alım bedelinden davacının sorumlu olduğu tespit edilmiştir. Görüldüğü üzere dosyamız davalısı tarafından bakiye iş bedeli 2.072,16 TL’nin tahsili istemiyle açılan Kadıköy 5.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2010/613 Esas sayılı davasında, dosyamız davalısının iş bu davada dayanak yaptığı delil tespiti raporuna dayanarak eksik iş iddiasında bulunduğu, iş bu davada yapılan yargılama ile eksik iş bedelinin 295,00 TL olduğunun tespit edildiği, davacı tarafça diğer davada eksik iş savunmasında bulunulduğuna ve o davada dava değeri eksik iş bedelinden yüksek olduğuna göre, davacının eksik iş talebi yönünden bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı açıktır. Öte yandan davacı taleplerinden olan 1.500,00 TL ruhsat alım bedelinden sözleşme uyarınca davacının sorumlu olduğu anlaşılmakta olup, davacı tarafça aksi ispat edilememiştir. Bilirkişi raporu ile açık ayıplı olduğu tespit edilen imalat bedeline gelince, dosya kapsamından davacının yasal sürede ayıp ihbarında bulunmadığı anlaşılmaktadır, kaldı ki yasal sürede ayıp ihbarında bulunduğuna dair bir istinaf sebebi de ileri sürmemiştir. Delil tespiti dosyasında yapılan yargılama gideri ve vekalet ücreti ise ayrı bir dava konusu yapılamaz, ancak yargılama gideri olarak hükmedilmesi talep edilebilir. Ancak davacı davasında haklı görülmediğinden bu giderleri de talep hakkı bulunmamaktadır. O halde mahkemece davanın reddi yönünde verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 21/02/2018 tarih ve 2014/505 Esas, 2018/198 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 15/09/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.