Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/440 E. 2019/691 K. 28.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/440
KARAR NO : 2019/691
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/05/2018
NUMARASI : 2016/1077 Esas, 2018/601 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 28/05/2019
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, HMK m. 353 hükmü gereğince duruşmasız olarak dosya üzerinde HMK m. 355 hükmü gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda, sair taleplerinin reddi ile;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanan kâr alacağının tahsili için başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı talebine ilişkin olup; mahkemece, davanın kısmen kabulü, icra inkar ve kötüniyet tazminatı taleplerinin reddine dair verilen karar taraf vekillerince süresinde ve usulünce istinaf edilmiştir. Davacı yüklenici şirket, davalıya ait Antalya/Belek/Serik mevkiinde bulunan otel renovasyonu kapsamında Truva evleri ve villalarının söküm ve taşıma işi ile yine otel renovasyonu bünyesinde komple dekor, tadilat ve tefriş işlerini yaptığını, yapılan işler karşılığında toplam 14 adet fatura kesildiğini ve tümüne ait bedelin ödendiğini ancak sözleşmede taraflarca ayrıca kararlaştırılacağı belirtilmesine rağmen, kâr alacağı konusunda bir anlaşmanın bulunmadığını ve davalı tarafından da kâr alacağının ödenmediğini belirterek tahsili için başlatılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini; davalı iş sahibi ise, söküm ve taşıma işine ilişkin yazılı sözleşmede kâr alacağının kararlaştırılmadığını, talep edilen kâr oranının fahiş olduğunu, dekor, tadilat ve tefriş işlemine ilişkin yazılı bir sözleşme bulunmadığını, temerrüt oluşmadığından işlemiş faiz talep edilemeyeceğini, şartları oluşmamış icra inkar tazminatı talebi ile davanın reddine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, bilirkişi raporları hükme esas alınarak yapılan işlerin maliyet bedelinin 29.249.339,71 TL olduğu, maliyet bedelinin %10 olan 2.934.933,97 TL kâr bedelinden davalı tarafça ödenmiş olduğu sabit olan 233.792,77 TL’nin mahsubu ile 2.691.141,20 TL asıl alacak üzerinden takibin devamına karar verilmesi gerektiğini davacının takip talebinde 29.249.339,71 TL maliyet bedeli üzerinden %15 kâr oranı talebinde bulunduğu ayrıca, KDV istemediğinden talep ile bağlılık gereği KDV hesaplaması yapılmadığını, davacı alacağının varlığı ve miktarı yargılamayla belirlendiğinden alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı istenemeyeceğini, davalının itirazında kötü niyetli olduğu isbatlanamadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin de reddine karar verildiğini belirterek davanın kısmen kabulü ile takibin 2.691.141,23 TL asıl alacak üzerinden ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmak sureti ile takibin devamına, icra inkar ve kötüniyet tazminatı taleplerinin reddine dair verilen hüküm, taraf vekillerince istinaf edilmiştir. Davacı yüklenici şirket vekili istinaf talep dilekçesinde özetle; %15 taleplerine KVD’nin de dahil olduğunu, mahkemenin KDV talep edilmediğine ilişkin değerlendirmesinin hatalı olduğunu, KDV hariç denilmediğine göre KDV’nin de istendiğinin kabul edilmesi gerektiğini, ayrıca belirlenip hükmedilen kâr oranının da düşük olduğunu, davalının sözleşme gereği fatura tarihinden 30 gün sonra bedeli ödemeyerek temerrüde düştüğünün kabulü ile işlemiş faize hükmedilmesi gerektiğini, davalı tarafından sunulan emsal sözleşmede kâr oranı %10 + KDV olarak kabul edildiğine göre davalı tarafından takibin tümüne itiraz edilmesinde haksız olduğunu ve bu oranı da bildiği halde icra inkar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiş olmasının hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılarak davanın tümden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı iş sahibi vekili istinaf talep dilekçesinde özetle; davacı tarafın sözleşmesel yükümlülüklerini gereği gibi yerine getirmediği için maliyet bedeli ve kâr oranını kabul etmediklerini, sözleşme kapsamındaki işler ile sonradan yapılan diğer işlerin toplam bedeli üzerinden aynı oranda kâr hesaplamasının hatalı olduğunu, zira yapılan işlerin farklı nitelikte olduklarını, varlığı sabit olmayan kâr oranı için takip tarihinden itibaren temerrüde düşüldüğünün kabulü ile icra takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesinin hatalı olduğunu, davacının kötü niyetli olarak takip yaptığını, bilirkişi raporunun eksik incelemeye dayandığını ve maddi hatalar içerdiğini belirterek kararın kaldırılarak davanın tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasında yazılı eser sözleşmesi ilişkisi bulunduğu uyuşmazlık dışıdır. Davacı alacaklı İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasıyla 4.153.608,18 TL asıl alacak, 615.426,28 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 4.769.034,28 TL’nin tahsilini talep etmiştir. Takip konusu husus, yapılan işler nedeniyle kâr alacağına ilişkindir. Davacı taraf %25 (ve şimdilik %15) olarak belirlediği kâr oranı üzerinden talepte bulunmuş, davalı taraf ise bunun fahiş olduğu belirtilmiştir. Esasen taraflar arasındaki uyuşmazlık kâr oranı ve buna ilişkin KDV noktasındadır. Taraflarca düzenlenen sözleşmede sözleşme bedeli “maliyet+kâr” esasına göre belirlenmiştir. Sözleşmenin bu hususa ilişkin 5.maddesinde işin bedelinin tarafların yazılı mutabakati ile belirleneceği, bedelin belirlenmesinde oluşan maliyetlerin işverene sunulacağı, taraflarca mutabık kalınacak kâr oranı belirlenerek iş bedelinin tayin edileceği, yüklenici tarafından hazırlanacak hakedişlerin iş sahibine sunulacağı ve işverence onaylanması takiben 30 gün içinde ödemenin yapılacağı kararlaştırılmıştır. Ayrıca maliyet kalemlerinin nasıl hesaplanacağı da madde kapsamında belirtilmiştir. Gerek kâr oranı ve gerekse KDV hususunda sözleşmede açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda işin niteliği dikkate alınarak yapılan işlerin tamamı üzerinden belirlenen kâr oranı usul, yasa ve dosya kapsamına uygun olup tarafların buna yönelik istinaf itirazlarının reddi gerekir. Sözleşmenin “maliyet+kâr ” esasına göre akdedilmiş olması, maliyete esas faturalarda iş ve malzeme bedelinin KDV dahil olarak hesaplanmış olması ve kâr payının da toplam bu bedel üzerinden hesaplanması ve taraflarca kâr payına ayrıca KDV’nin de ödeneceğine ilişkin bir kabullerinin bulunmamasına ve icra takibindeki talepler de dikkate alındığında mahkemenin KDV ile ilgili kabulü ve kararında da bir yanlışlık yoktur. Davalının talepten önce temerrüde düşürülmemesi, alacağın yargılamayla belirlenmiş olması, davacının talepte kötüniyetli olduğunun isbatlanamamış olması dikkate alındığında mahkemece, işlemiş faiz talebi ile icra inkâr ve kötüniyet tazminat taleplerinin reddine dair verilen karar da usul, yasa ve dosya kapsamına uygun olmakla tarafların istinaf taleplerinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/05/2018 tarih ve 2016/1077 Esas, 2018/601 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Davacı tarafça alınması gereken 44,40-TL istinaf karar harcından peşin alınan 35,90-TL’nin mahsubu ile bakiye 8,50-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-Davalı tarafça alınması gereken 183.831,86 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 45.957,97 TL nisbi harcın mahsubu ile bakiye 137.873,89 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 28/05/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.