Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/435 E. 2019/690 K. 28.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/435
KARAR NO : 2019/690
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/09/2018
NUMARASI : 2017/792 Esas, 2018/930 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ : 28/05/2019
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, HMK m. 353 hükmü gereğince duruşmasız olarak dosya üzerinde HMK m. 355 hükmü gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda, sair taleplerinin reddi ile;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, bir kısım inşaat işlerini yapım işini konu alan yazılı eser sözleşmesi ilişkisine dayalı tazminat ve cezai şart alacağına ilişkin olup; mahkemece, talep edilen dava değeri belirli olduğu halde belirsiz alacak davası açılmasında davacının hukuki yararı bulunmadığı belirtilerek davanın usulden reddine dair verilen karar davacı vekilince istinaf edilmiştir. Davacı yüklenici, Marmara (Balıkesir) atıksu arıtma tesisi ve kanalizasyon inşaatı işi kapsamında sözleşmelerin ekinde belirtilen bazı inşaat işlerinin yapılmasını 06.07.2016 ve 09.08.2016 tarihli 2 adet taşeron sözleşmesi ile üstlenen davalı taşeron şirketinin yüklendiği işleri tamamlamadan terk etmek suretiyle zamanında teslim etmediğini bu nedenle sözleşmenin asıl işveren idare tarafından feshedildiğini, ihalelere katılamadığını, eksik bırakılan işlerin kendileri tarafından tamamlandığını belirterek ve fazlaya ilişkin haklarını da saklı tutarak sözleşmenin 3.maddesi uyarınca gecikme nedeniyle cezai şart alacağı ile zararlarından dolayı maddi tazminat talebinde bulunmuş, davalı taraf ise cevap dilekçesi vermemiştir. Mahkemece, talep edilen alacak miktarı belirli olduğu halde belirsiz alacak davası açılmasında davacının hukuki yararı bulunmadığı belirtilerek dava usulden reddedilmiştir. Davacı yüklenici (iş sahibi) şirket vekili istinaf talebinde özetle; dava ve talep konusunun, sözleşmenin süresinde ifa edilmemesi nedeniyle cezai şart alacağı, eksik ve ayıplı işlerin kendileri tarafından tamamlatılması nedeniyle oluşan maddi zarar ve bu durumdan dolayı müvekkilinin ihalelerden yasaklaması nedeniyle uğranılan maddi zararlara ilişkin bulunduğunu, talep kalemleri yönünden bedelinin tam ve eksiksiz olarak taraflarınca belirlenmesinin mümkün olmadığını, davanın tazminat davası olduğunu belirterek belirsiz alacak davası açılmasında hukuki yarar bulunduğundan kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki dava eser sözleşmesinden kaynaklanan cezai şart alacağı ve tazminat talebine ilişkin olup mahkemece talep konusu belirli olduğu belirtilerek davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında davacının hukuki yararı bulunmadığından bahisle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Dava ve karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 107/1.maddesinde; davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden bekleyemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir iktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir, hükmüne yer verilmiştir. Davacının dava dilekçesinde açıkladığı olaylar ve talepleri dikkate alındığında; davacının dava tarihi itibariyle alacağının miktarını belirleyebilecek durumdadır. Bu nedenle; mahkemece, davanın belirsiz alacak davası olarak nitelndirilmemiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Ancak bu davaya, kısmi dava olarak bakılıp bakılamayacağının da değerlendirilmesi gerekir. Kısmi davayı düzenleyen 6100 sayılı HMK’nın 109.maddesi hükmüne göre, kısmi dava açılabilmesi için talep konusunun niteliği itibariyle bölünebilir olması ve talep konusunun miktarının taraflar arasında tartışmalı bulunması veya açıkça belirli olmaması gerekir. Bu şartların bulunması halinde davacının kısmi dava açmasında hukuki yarar bulunduğunun kabulü gerekir. Davalı taraf davaya cevabında alacağı tartışmalı hale getirmişse davaya kısmi dava olarak bakılarak sonuçlandırılmasında davacının hukuki yararı vardır. Yukarıda yapılan açaklamalara göre somut olaya bakıldığında; davacı taraf, davalı yüklenicinin taşeron sözleşmeleri ile üstlendiği edimlerini gereği gibi zamanında ifa etmediğini belirterek cezai şart alacağı ile uğradığı zarar nedeniyle tazminat talebinde bulunmuş, davalı ise davaya cevap vermeyerek davayı tümden inkâr etmekle talep konusu alacak tartışmalı hâle geldiğinden davacının hukuki yararı bulunduğunun kabulü ile davaya kısmi dava olarak devam edilerek sonuçlandırılması gerekir. (Aynı yönde Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 22.01.2019 gün, 2018/3225 Esas, 2019/270 Karar sayılı ilamı) O halde, mahkemece davaya kısmi dava olarak bakılıp sonuçlandırılması gerektiğinden kararın kaldırılarak, yargılamaya devamla sonucuna göre yeniden esas hakkında hüküm kurulmak üzere dosyanın mahal mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı vekinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/09/2018 tarih, 2017/792 Esas, 2018/930 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere mahalli mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 28/05/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.