Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/352 E. 2019/293 K. 08.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/352
KARAR NO : 2019/293
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/08/2018 (istinaf incelemesine konu ara karar)
NUMARASI : 2015/1249 Esas, (derdest)
DAVACI (ihtiyati tedbir
DAVANIN KONUSU: Tazminat
TALEP : İhtiyati tedbir
KARAR TARİHİ : 08/03/2019
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı davacı-birleşen dava davalısı vekilince süresinde istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Asıl davada davacı taraf dilekçesinde, taraflar arasında 20/07/2012 tarihinde taşeron sözleşmesi akdedildiğini, söz konusu sözleşme kapsamında müvekkilinin davalı tarafın belirlemiş olduğu teknik şartname doğrultusunda 6 blok 340 adet dairenin inşaatını tamamlayarak sözleşme tarihi olan 20/07/2012 tarihinden itibaren 210 gün içinde davalıya teslim etme taahhüdü altına girdiğini, davalı tarafın ise inşaatın tamamlanması halinde sözleşme ekinde de belirtilmiş olan 9 adet daireyi müvekkiline teslim borcu altına girdiğini, müvekkilinin borcu olan edimi ifa etmiş olmasına rağmen davalı şirketin sözleşmede bedel olarak kararlaştırılan daireleri müvekkili adına tescilden kaçındığını belirterek müvekkili adına tescil edileceği taahhüt edilen 9 adet dairenin bilirkişi incelemesi yapılarak bedellerinin tespitine, söz konusu dairelerin müvekkili adına tesciline, davalı şirketçe müvekkilinin onayı olmaksızın satılan daire bedellerinin davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacı tarafın sözleşmeye konu yükümlülüklerini tam, kusursuz ve zamanında ifa etmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Yargılama aşamasında davacı tarafın 30/07/2018 tarihli tedbir talebi üzerine, yerel mahkeme istinaf incelemesine konu ara kararında; “Bu itibarla Mahkemece asıl uyuşmazlığı çözecek nitelikte ihtayiti tedbir kararı verilmesine hukuken imkan bulunmadığı gibi taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiğinden istemde HMK 389 ve devamı madde hükümlerinde ön görülen koşullar gerçekleşmediğinden ihtayiti tedbir isteminin bu aşamada reddine” dair karar vermiştir. Yerel mahkeme ara kararına karşı davacı taraf istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Taraflar arasında her iki tarafın kabulünde olan yazılı taşeron sözleşmesi bulunmaktadır. Bu sözleşmeye göre, birleşen dava dosyasında ise, davacı iş sahibi olan … Ticaret San. A.Ş. taraflar arasında akdedilmiş olan taşeron sözleşmesinin müvekkili şirket tarafından haklı nedenlerle feshedilmesi sebebiyle müvekkili şirketin uğradığı zararın tespitiyle davalı … İnş. Ltd.Şti.’nden tahsilini talep etmiştir.
Dosya içerisinde delil olarak Anadolu 9. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/42 D.iş esas sayılı tespit dosyası bulunmakta olup, bu tespit dosyasında tespit isteyen … ve Dış Ticaret San. A.Ş., aleyhinde tespit istenen … İnş. Ltd. Şti’dir. Alınan bilirkişi raporunda mahallinde yapılan incelemede yüklenici şirketin sözleşme hükümlerine göre edimlerini yerine getirmediği, yarım kalan işlerin tespit isteyen şirket tarafından tamamlanması halinde 466.657,00-TL bedelle tamamlanacağı belirtilmiştir.İstinaf incelemesine konu davanın yargılama aşamasında da mahallinde inceleme yapılmış, alınan bilirkişi heyeti raporunda davacının davalıdan dava tarihi itibariyle taraflar arasındaki taşeronluk akdi ilişkisinden dolayı kendisine teslim edilmesi gereken dairelerin bedellerine ilişkin 453.869,81-TL alacağı bulunduğu belirtilmiştir.İstinaf incelemesine konu dava dosyasında son duruşmada 30/04/2019 tarihine gün verilmiş ve ara kararında; “dosyanın önceki rapor veren bilirkişi heyetine tevdi ile esas dava yönünden alınan rapora her iki taraf itirazları kalem kalem değerlendirilmek suretiyle ve birleşen dava yönünden ayrı ayrı iddia ve savunma değerlendirilerek uyuşmazlık konularına ilişkin rapor alınmasına” dair karar verilmiştir.İhtiyatı tedbirin şartları 6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 389/1. maddesinde genel olarak düzenlenmiştir. Bu yasa hükmüne göre, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. İhtiyati tedbirde asıl olan, ihtiyati tedbire esas bir hakkın varlığı ve bir ihtiyati tedbir sebebinin bulunmasıdır. HMK’nın 390/3. maddesine göre, tedbir talep eden taraf, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Burada sözü edilen ispatın ölçüsü ise, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir. Yaklaşık ispat kuralının uygulanmasında hakim, iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğruluğunu kabul etmekle birlikte, aksinin mümkün olduğu ihtimalini de gözetmelidir. Bu nedenle, ihtiyati tedbire karar verilirken, haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan kural olarak teminat alınır.Geçici hukuki koruma kararlarından olan ihtiyati tedbir kararı verirken hakim, asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar vermemelidir. Bununla birlikte, ihtiyati tedbire karar verilirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati tedbirin amacını hakimin gözetmesi gerekli ve zorunludur. Kanun koyucu, ihtiyati tedbir hakkında karar verecek olan hakime geniş bir takdir alanı bırakmışsa da; hakim, her somut olayda, ihtiyati tedbir şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice incelemeli ve hangi yasal sebebe ve hangi somut duruma göre ihtiyati tedbir kararını verdiğini kararında belirtmelidir. İhtiyati tedbir şartları mevcut değilse, Kanun’un öngördüğü ölçüde ispat edilememişse veya yaklaşık da olsa ispatı yargılamayı gerektiriyorsa ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmelidir. HMK’nın 389. maddesindeki şartların mevcut olması ve talep halinde ise hakim, ihtiyati tedbire davanın her aşamasında karar verebilir.Yerel mahkemece yaklaşık ispata ilişkin koşullar oluştuğunda talep halinde davanın ilerleyen aşamalarında toplanan delillere göre tedbir kararı verilmesi mümkün olup bu aşamada tedbir talebinin reddi kararı açıklanan ilke ve değerlendirmelere göre yerinde olduğundan davacı tarafın istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/08/2018 tarih ve 2015/1249 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı-birleşen dava davalısı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40-TL istinaf karar harcı ile 121,30-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 08/03/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.