Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/317 E. 2019/496 K. 16.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/317
KARAR NO : 2019/496
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/11/2018
NUMARASI : 2018/224 Esas, 2018/1152 Karar,
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 16/04/2019
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili, müvekkilinin taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olarak imalatları yapıp davalıya teslim ettiğini ve 21/10/2014 tarihli faturayı gönderdiğini, davalının ihtara ve faturaya itiraz etmediğini, müvekkilinin bakiye alacağını istediği dönemde gönderilen kesin hesap iadesi açıklamalı faturanın kabul edilemeyeceğini, davalının itiraz ettiği montaj işçilik farkının ise davalının sözleşmenin 5. Maddesinde belirtilen yükümlülüklerini yerine getirmemesi sonucu işin davalı kusurlarından dolayı gecikmesi ve sözleşmeye ilave daha zor imalatların eklenmesinden, sözleşme kapsamı dışında bina içerisinde takviye işleri gibi birim fiyatı yüksek işler yaptırmış olmasından dolayı davalı ile anlaşılarak fatura edildiğini, alacağın tahsili için girişilen icra takibine davalı tarafından itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında çelik ara kat işleri için düzenlenen 01/09/2014 tarihli sözleşme gereğince 21/10/2014 tarihli fatura içeriğine göre 41.996,84 kg iş yapıldığı iddia edilmesine rağmen, yapılan ölçme ve değerlendirme sonucu yapılan işin 30.431,05 kg olması nedeniyle 10/12/2014 tarihli 15.437,47 TL bedelli kesin hesap iade faturası düzenleyerek davacıya gönderildiğini, sözleşmede bulunmamasına rağmen 21/10/2014 tarihli fatura ile 8.399,37 TL + KDV montaj işçilik farkı istenmesinin yersiz olduğunu, davacının 06/11/2014 tarihli ihtarnamesinin 19/04/2014 tarihli sözleşme ile ilgili olup, 01/09/2014 tarihli sözleşmeyle ilgisinin bulunmadığını, dava konusu işçilik farkının 01/09/2014 tarihli sözleşmenin 5. Maddesinden kaynaklandığını, davacının sözleşme sırasında bu konuda müvekkiline yazılı müracaatı olmadığını, davacının işi geç teslim ettiğini ikrar etmesine rağmen müvekkilinin iyiniyetle gecikme cezası kesmediğini, sözleşmede keşif artışı olduğunu, 86.400,00 TL’lik işin 134.389,89 TL’ye çıktığını ve müvekkilinin bu bedeli ödediğini, iş esnasında herhangi bir fiyat farkı talebinde bulunulmadığını, montaj işçilik farkı konusunda taraflar arasında yazılı anlaşma bulunmadığını, davacının müvekkilinden habersiz olarak fatura düzenlediği için müvekkilinin iade faturası kestiğini belirterek, davanın reddine, icra takibinin iptaline, %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, davacının alacağı likit olduğundan %20 icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, davalı vekilinin istinaf talebi üzerine, Dairemiz’in 06/02/2018 tarih ve 2017/686 esas, 2018/140 karar sayılı kararı ile, işlemiş faiz talebi yönünden harç eksiği tamamlattırıldıktan sonra işin esası incelenerek karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiştir. Dairemiz kararı sonrasında mahkemece davacı vekiline harç eksiğinin tamamlanması için kesin süre verilmiştir.Mahkemenin 21/11/2018 tarih ve 2018/224 esas, 2018/1152 karar sayılı kararı ile, taraflar arasında imzalanan 01/09/2014 tarihli sözleşme ile davacı tarafın …. çelik ara kat imalat ve montaj işi yapımını üstlendiği ve işin tamamlandığı, davacı tarafından düzenlenen faturanın her iki taraf defterlerinde kayıtlı olduğu, ödenmeyen kısım yönünden icra takibi başlatılmasına rağmen davalının iddia edilen kadar iş yapılmadığı gerekçesiyle ödemede bulunmayıp bu hususta iade faturası düzenlediği, keşfen yapılan incelemede işin üstünün duvar ve tavan ile kaplanmış olması nedeniyle kg olarak inceleme yapılamadığı, taraflarca bu hususta bir tutanak da tutulmadığı, ancak davalının davacı tarafından gönderilen faturaya sekiz günlük yasal süre içerisinde itiraz etmediği, işi teslim alırken miktarı hususunda bir tespit yaptırmadığı, ihtirazi kayıt koymadan ödeme yaptığı ve ayıp ihbarında da bulunmadığı, düzenlediği iade faturasının davacı tarafından kabul edilmeyerek iade edildiği, bu şekilde davacının takipte talep ettiği ana para yönünden alacaklı olduğu, işlemiş faiz yönünden yapılan değerlendirmede ise, davalıya gönderilen noter ihtarnamesine göre temerrüdün takip günü gerçekleşmiş olduğu ve işlemiş faizin olmadığı, alacağın likit ve itirazın haksız olduğu gerekçeleriyle, davanın kısmen kabulü ile davalının İstanbul …. İcra Dairesi’nin …. sayılı dosyasına itirazının asıl alacak 15.731,22 TL yönünden iptali ile takibin asıl alacağa takip tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, hüküm altına alınan alacak üzerinden hesaplanan 3.146,24 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, bilirkişi raporuna itirazların dikkate alınmadığını, eksik ve hatalı olarak, yeterli inceleme yapılmaksızın, gerekçesiz ve akıl yürütmelere dayalı olarak düzenlenen bilirkişi raporu hükme esas alındığından adil yargılanma ilkesinin ihlal edildiğini, müvekkili tarafından düzenlenen 10/12/2014 tarihli iade faturasının davacı faturasındaki miktar ile müvekkilinin ölçümü arasındaki fark nedeniyle oluşan 5.010,52 TL fazlalık ve 8.399,37 TL montaj işçilik farkı toplamı olan KDV dahil 15.823,67 TL’den 366,20 TL kur farkı borcunun mahsubu ile hesaplanan 15.437,47 TL olup, bu miktarın dikkate alınmadığını, sözleşmede imalatın ölçülerek hesaplama yapılacağı belirtilmesine rağmen, bilirkişinin faturalara 8 gün içinde iade edilmediği ve ticari defterlere işlendiğinden ispat yükünün yer değiştirdiği ve eksik iş yapıldığının ispatlanamadığı görüşünden hareketle rapor düzenlediğini, oysa ne kadar iş yapıldığını davacının ispatlaması gerektiğini, bilirkişinin taraflı olduğunu, salt fatura düzenlenmesinin alacak hakkı vermeyeceğini, davacının 21/10/2014 tarihli faturadaki 8.399,37 TL + KDV montaj işçilik farkı talebinin de haksız ve yersiz olduğunu, işçilik farkının müvekkilini değil davacıyı ilgilendirdiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine, %20 tazminata karar verilmesini istemiştir. Mahkemece mahallinde yapılan keşif sonrası düzenlenen 16/09/2016 tarihli bilirkişi kurulu raporunda, taraf defterlerine göre, davacının 15.437,47 TL alacağına karşılık davalının aynı miktarda iade faturası düzenlediği, iade faturası ve kur farkından kaynaklı 293,74 TL dışında taraf kayıtlarında farklılık bulunmadığı, teknik incelemede ise, sözleşmede imalat hesaplamalarında davacı tarafından yerinde yapılan imalat tonajlarının esas alınacağının belirtilmesine rağmen, yapılan incelemelerde marketin arka kısmında kalan bölümde yapıldığı anlaşılan çelik konstrüksiyon işlerinin üzerinin duvar/tavan kaplama malzemeleri ile kaplanmış olup, çelik konstrüksiyon ile ilgili sadece zemin katta bulunan NPI taşıyıcı kolonlarının görülebilmekte olduğundan yerinde inceleme yapma imkanının bulunmadığı, dosya kapsamında yerinde yapılan işin ne tonajda olduğunu anlamaya yarayacak belgelerin bulunmadığı, taraflar arasındaki sözleşmeye konu işlerin yapılmış olduğu, faturaların davalı defterlerine işlenmiş olmasının da dava konusunu oluşturan işlerin yapılmış olduğuna karine teşkil ettiği, davalının işin 40.431,05 kg olmasına rağmen 41.996,84 kg fatura düzenlendiğini iddia ederek 15.437,47 TL iade faturası düzenlediği, ancak davalının 21/10/2014 tarihli faturaya 8 gün içinde itiraz etmeyerek ticari defterlerine işlediği, bu durumda ispat yükünün yer değiştirdiği, ancak bu hususun ispat edilemediği, bu nedenle davalının 15.437,47 TL haksız ve eksik ödemede bulunduğu, ayrıca kur farkından kaynaklı 293,74 TL fark bulunduğu, davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 15.731,21 TL alacaklı olduğunu belirtmişlerdir. Somut olayda, davacı yüklenici tarafça, bakiye iş bedelinin tahsili için girişilen icra takibine itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatının tahsili istenmiş, davalı işin eksik yapıldığı ve işçilik farkı istenemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Keşif sırasında mahallinde yapılan incelemelerde, marketin arka kısmında kalan bölümde yapıldığı anlaşılan çelik konstrüksiyon işlerinin üzerinin duvar/tavan kaplama malzemeleri ile kaplanmış olup, çelik konstrüksiyon ile ilgili sadece zemin katta bulunan NPI taşıyıcı kolonlarının görülebilmekte olduğundan yerinde inceleme yapma imkanının bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Eser sözleşmelerinde işin yapılıp teslim edildiğini yüklenici ispatlamak zorundadır. Yüklenici tarafından işin yapılarak teslim edildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Davalı ise işin eksik yapıldığını ileri sürmesine rağmen, buna ilişkin bir tespit raporu sunulmadığı gibi, keşif sırasında işin üzerinin kapalı olması nedeniyle incelenemediği görülmüştür. Bunun dışında, yüklenici tarafından gönderilen faturalar davalı tarafça kabul edilmiş ve defterlerine işlenmiş, buna karşın iade faturası düzenlenmiştir. Davalı tarafından faturaya süresi içerisinde itiraz edilmediğinden faturada yazılı miktar ve içeriği kesinleşmiştir. Bu nedenlerle, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;1-İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/11/2018 tarih ve 2018/224 Esas, 2018/1152 karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 1.074,60 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 268,85 TL harcın mahsubu ile bakiye 805,75 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,3- Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a bendi gereğince miktar itibariyle KESİN olmak üzere 16/04/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.