Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/316 E. 2019/1005 K. 11.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/316
KARAR NO : 2019/1005
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/03/2018
NUMARASI : 2017/1143 Esas, 2018/325 Karar,
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 11/09/2019
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili, faturalara dayalı olarak yapılan icra takibine borçlunun haksız itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, mahkemenin 30/11/2016 tarih ve 2015/390 esas, 2016/779 karar sayılı kararı ile, davanın kabulüne, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasındaki takibe itirazının 16.246,08 TL asıl alacak üzerinden iptali ile takibin talepnamedeki sair koşullarla devamına, işlemiş faiz davada talep edilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, takibe itirazı haksız görülen davalının hükmolunan asıl alacağın %20’si olan 3.249,21 TL icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmiş, karara karşı, davalı vekili istinaf talebinde bulunmuş, Dairemiz’in 29/11/2017 tarih ve 2017/542 esas, 2018/869 karar sayılı kararı ile, davalı vekilinin mazereti dikkate alınmaksızın ve son sözleri sorulmayarak HMK’nın 184. Maddesinin ihlal edildiği gerekçesiyle kararın kaldırılarak dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Dairemiz’in kaldırma ve gönderme kararı sonrasında yerel mahkemece karara uyularak verilen 26/03/2018 tarih ve 2017/1143 esas, 2018/325 karar sayılı kararı ile; davanın kabulüne, Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından yapılan “takibin 16.246,08 TL üzerinden iptaline”, takip tarihinden itibaren %11,75’i aşmamak üzere avans faiziyle birlikte “takibin devamına”, 16.246,08 TL üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, mahkeme kararı davacı vekiline 29/11/2018, davalı vekiline 29/11/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davacı vekili 07/01/2019 tarihli tavzih talep dilekçesinde, hüküm fıkrasında çelişki oluştuğunu belirterek, hüküm fıkrasının (1) nolu bendinde “Bakırköy ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından yapılan takibin 16.246.08 TL üzerinden iptaline” ibaresinin “Bakırköy ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından yapılan itirazın 16.246.08 TL üzerinden iptaline” şeklinde tavzihen düzeltilmesini istemiştir. Davalı vekili 10/01/2019 havale tarihli dilekçesinde, davanın esasına ilişkin kabul veya ret kısmını içeren ilk maddenin tavzih konusu olamayacağını, verilen hükümde hem duruşma celsesinde hem de gerekçeli kararda birinci madde olarak “takibin iptaline” denilerek hüküm tesis edilmiş olmakla, müvekkili lehine verilmiş karar neticesi temyiz hakkı kullanılma ihtiyacı duyulmayarak sürenin geçirildiğini, tavzihe konu olabilecek hataların hükmün esasına etki etmeyen, basit yazım hataları olduğunu belirterek, davacı vekilinin tavzih talebinin reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemenin 10/01/2019 tarihli ek kararı ile, dilekçe ve dosya kapsamına göre talep yerinde görülmekle, mahkemenin 26/03/2018 tarih ve 2017/1143 Esas, 2018/325 sayılı kararının (1) nolu hüküm maddesinde; “Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün .. Esas sayılı dosyasından yapılan takibin 16.246,08 TL üzerinden iptaline,” olarak yazılan hükmün, “Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından yapılan itirazın 16.246,08 TL üzerinden iptaline,” şeklinde düzeltilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, mahkemece verilen kararın kesinleştiğini, el çekilen dosyada hüküm fıkrasında tavzih ile müvekkili aleyhine sonuç doğuracak değişiklik yapıldığını, HMK’nın 304. Maddesine göre yazı ve hesap hataları gibi açık hataların düzeltilebileceğini, hüküm kesinleşmesine rağmen kendilerine tebligat yapılıp dinlenmeden karar verildiğini, tesadüfen UYAP üzerinden görerek karardan saatler önce aceleyle cevap verdiklerini, yeni bir hüküm oluşturulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, hükmün sonucunun tavzih yolu ile tamamen değiştirilmesinin aynı zamanda kanun yollarına başvuru hakkını da ortadan kaldırdığını, savunma hakkının adil olmayan şekilde kısıtlandığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. HMK’nın 305. Maddesine göre “Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir.” hükmü düzenlenmiştir. HMK’nın 306. Maddesinde ise tavzih dilekçesinin karşı tarafa tebliğ edileceği ve mahkemenin cevap verilmemiş olsa bile dosya üzerinden inceleme yaparak karar vereceği, mahkemenin gerekli görürse iki tarafı sözlü açıklamalarını yapabilmeleri için davet edebileceği hükme bağlanmıştır. Somut olayda, davacı tarafça Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün… sayılı dosyası ile davalı aleyhine 25.901,00 TL asıl alacak ve 466,93 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 26.367,93 TL üzerinden icra takibi yapıldığı, davalının borcun 9.617,00 TL’lik kısmını kabul beyanı ile kısmi itirazı üzerine bakiye kısım için takibin durduğu, davacı tarafça itirazın iptali istemli bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Mahkeme kararında hüküm fıkrasının (1) nolu bendinde “Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından yapılan takibin 16.246,08 TL üzerinden iptaline,” denilmekle birlikte, (2) nolu bendinde “Takip tarihinden itibaren %11,75’i aşmamak üzere avans faizi ile birlikte takibin devamına”, (3) nolu bendinde ise “16.246,08 TL üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine” karar verildiği, hükmün devamında harç ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakıldığı görülmektedir. Davalı vekili, mahkemece yapılan tavzih ile hüküm fıkrasının (1) nolu bendinde müvekkili aleyhine bir durum oluştuğunu belirtmekte ise de, az yukarıda değinildiği üzere (2) ve (3) nolu bentler ile devamındaki harç ve yargılama giderine ilişkin bentler dikkate alındığında, mahkemece açıkça “itirazın iptali” yönünde hüküm oluşturulduğu, ancak hüküm fıkrasının (1) nolu bendinde sehven “takibin iptaline” şeklinde ifade kullanılarak “hükmün icrasında tereddüt uyandırılmasına” neden olunduğu anlaşılmaktadır. Bunun yanında, karar gerekçesinde “davacının davalıdan bu hizmete istinaden düzenlenen fatura bedeli olan 25.901,00 TL talep edebileceği, davalı tarafından icra dosyasına kısmi itirazda bulunulduğu, 9.617,00 TL’lik kısmın takip dosyasına ödendiği anlaşıldığından, borç bakiyesinin 16.246,08 TL kaldığı, bu miktar üzerinden ‘itirazın iptaline’ ve icra inkar tazminatına karar verilmiştir” şeklindeki ifadeden de mahkeme kararının “takibin iptali” değil, “itirazın iptali” yönünde olduğu, mahkemece (1) nolu bentte kullanılan ifadenin “icrada tereddüt uyandıracak nitelikte” olduğu sonucuna varılmaktadır. Her ne kadar, davacı vekilince tavzih talep edilmesi üzerine, mahkemece davalı tarafa tebligat yapılmamış ise de, davalı vekili UYAP kayıtlarından öğrenerek tavzih talebine karşı cevap dilekçesi sunmuş, yapılan inceleme sonucu mahkemece hükmün tavzihine karar verilmiştir. Tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde, mahkemece “itirazın iptali” yerine “takibin iptali” yazıldığı anlaşıldığından HMK’nın 305. Maddesi gereğince hüküm fıkrasının (1) nolu bendinin yazılı şekilde tavzihine karar verilmesi yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkemenin tavzih kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;1-Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/03/2018 tarih ve 2017/1143 Esas, 2018/325 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2- Davalı tarafça harçlar peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,3- Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 11/09/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.