Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/2363 E. 2022/1854 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2363
KARAR NO: 2022/1854
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/09/2019
NUMARASI: 2018/858 Esas, 2019/878 Karar
ASIL DAVA KONUSU: Bakiye iş bedeli alacağına ilişkin itirazın iptali
KARŞI DAVA KONUSU: Eksik ve ayıplı iş bedeli alacağı
KARAR TARİHİ : 03/11/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Asıl dava; taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı, karşı dava ise; alacak talebine ilişkin olup; mahkemece asıl davada; davanın kısmen kabulüne, karşı davada; davanın reddine dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf talebinde bulunulmuştur. Asıl davada davacı vekili, taraflar arasında dış cephe kaplama işi nedeniyle anlaşma sağlandığını, müvekkilinin anlaşma gereği üzerine düşen edimi yerine getirdiğini ancak davalı yanın ödemesi gereken 57.584,00 TL’nin 10.584,00 TL’sini ödemediğini, davalı tarafla yapılan görüşmelerin sonuç vermediğini, bunun üzerine taraflarınca, ödenmeyen bakiye iş bedeli alacağı olan 10.584,00 TL cari hesap alacağının tahsili amacıyla Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosya ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, ancak davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, takip konusu borca dayanak tutar nedeniyle davalı şirkete mutabakat formu gönderildiğini, davalı şirketçe bu mutabakat formunun imzalandığını, bu nedenle davalı yanın itirazında haksız olduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve davalı yanın icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında davalı müvekkili şirkete ait “… Mah., … Cad., No:.., Sincan/Ankara” adresinde bulunan mağazanın dış cephe ve dış cephe alt aydınlatmasının davacı tarafından yapılması hususunda anlaşma yapıldığını, davacı tarafın edimini gereği gibi yapmadığını, davacının eksik ifada bulunduğunu, davalı müvekkili şirketin genel koordinatörü …’ın davacı şirket yetkilileri ile görüştüğünü ve yapılan işin eksik yapıldığını ileterek, eksikliklerin giderilmesini talep ettiğini, davacı tarafın öncelikli olarak kendisinden kaynaklanan ayıp ve eksikliği gidereceğini beyan ettiğini, ancak akabinde davaya konu Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, yapılan takibin haksız olduğunu, davacı yanca sunulan mutabakat formunda davalı müvekkili şirkete ait kaşe ve imza bulunmadığını, bu sebeple iddia edilen mutabakat formunun geçersiz olduğunu, davacının edimini gereği gibi yerine getirmemesi ve ayıplı/eksik ifada bulunması sebebi ile davalı müvekkilinin zarara uğratıldığını, davalı müvekkilinin, davacı yana her hangi bir borcunun bulunmadığını savunarak davanın reddi ile davacı aleyhinde kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiş, karşı dava ile de; davacının işi eksik ifa ettiğini, bu nedenle müvekkilinin zararının söz konusu olduğunu, gerek sundukları görüntülerden gerekse mahalde yapılacak keşifte ayıp ve eksik işlerin tespit edileceğini, müvekkilinin karşı davalının yaptığı eksik işleri tamamlamak için birçok firma ile görüştüğünü, ancak oldukça yüksek bedeller talep edildiğini ileri sürerek eksik iş bedeli olarak şimdilik 500,00 TL zararın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Karşı davacı vekili cevaba cevap dilekçesiyle, ayıplı ifa iddiasını kabul anlamında olmamak kaydıyla, davalı yanca müvekkiline süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığını, bunun tam aksine müvekkili şirket yetkilisi ile davalı şirket yetkililerinden … isimli kişi arasında yapılan Whatsapp görüşmelerinde dahi müvekkili şirket yetkilisinin ödeme talep ettiğini ve davalı şirket yetkilisinin ayıp vs. hiç bir durumdan bahsetmeksizin ödeme yapacağını ilettiğini,davalı tarafın müvekkili şirkete kusur isnat edebilme çabası ile kendi markası/şekline bile kusurlu iş nitelemesi yaptığını, davalının müvekkili şirketin alacağını tahsil için icrai işlemlere başlamasından sonra ayıplı imalattan söz etmesinin kötü niyetli olduğunu, ayıplı işlerin de hiç birisinin ispat edilemediğini, … yazısındaki (i) harfinin noktasının olması gereken yerde olmadığı yönündeki iddianın da davalının kendi marka tasarımını inkar niteliğinde olduğunu belirtmiştir. Mahkemece, dosyaya sunulan bilgi ve belgelere göre davalı/karşı davacının işin ayıplı olduğundan bahisle davacı/karşı davalı tarafa süresinde ve usulüne uygun herhangi bir bildirimde bulunmadığı, faturayı ihtirazi kayıt dermeyan etmeksizin kendi ticari defterlerine kaydettiği, ayıp/eksik ifa iddiasını cevap/karşı dava dilekçesinde aylar sonra ileri sürdüğü, bu nedenle süresinde yapılmayan ayıp ihbarının geçerli olmaması nedeniyle davalı/karşı davacının tarafın bu iddialarına itibar edilmediği, sipariş sözleşmesinin imzasız olması, taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmaması ve söz konusu faturanın her iki tarafın da ticari defterlerinde kayıtlı bulunması nedeni ile HMK’nın 222.maddesi uyarınca tarafların usulüne uygun ticari defterlerindeki kayıtlara göre karar vermek gerektiği, bu konuda talimat yoluyla alınan ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi kurul raporunda, davacı tarafın defterlerine göre davalıdan 10.584,00 TL alacaklı göründüğü, davalı/karşı davacı tarafın ticari defterlerine göre davacı/karşı davalıya 4.084,00 TL borçlu göründüğü, her iki tarafın ticari defterlerinin birbiri ile örtüşmemesi nedeni ile davacı tarafın ticari defterlerinin kendi lehine delil olamayacağı, ancak HMK’nın 222/4. maddesi uyarınca davalı tarafın kendi ticari defterlerinin kendi aleyhine delil olacağı, bu kapsamda davalı ticari defterlerine göre davacı yanın davalıdan 4.048,00 TL bakiye iş bedeli talep edebileceği ve alacağın likit olduğu, karşı dava yönünden ise, karşı davacının davalı yana süresinde ve usulüne uygun herhangi bir bildirimde bulunmadığı, faturayı ihtirazi kayıt dermeyan etmeksizin kendi ticari defterlerine kaydettiği, ayıp/eksik ifa iddiasını cevap/karşı dava dilekçesinde aylar sonra ileri sürdüğü, süresinde yapılmayan ayıp ihbarının geçerli olmadığı gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabülü ile, davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın kısmen iptali ile, takibin 4.084,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacak likit olduğundan kabul edilen 4.084,00 TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, karşı davanın reddine karar verilmiştir. Davacı- karşı davalı vekili istinaf dilekçesiyle, mahkemece hatalı ve eksik bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm tesis edildiğini, davalı şirketin defter incelemesinde mali bilirkişi tarafından rapora aktarıldığı üzere dava tarihi olan 10/09/2018’den yaklaşık 3 ay sonra 09/12/2018 tarihinde 6.500,00 TL tutarında “… yevmiye nolu nakit ödeme’’ girişinin yapıldığının, akabinde de 15/12/2018 tarihinde … yevmiye nolu 4.084 TL tutarında ‘’hesap bakiyesi kapatma’’ açıklamasıyla bakiyenin sıfırlandığının tespit edildiğini, buna karşılık; müvekkili şirketin ticari defter kayıtlarının, gerçeği olduğu gibi yansıttığını, davalıdan 10.584,00 TL alacaklı olduğu hususunu tevsik ettiğini, bilirkişice iki tarafın ticari deftlerleri arasında farkın davalının defterine kayıtlı 6.500,00 TL’nin müvekkili şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olmadığından kaynaklandığı belirtilmiş olsa da, müvekkilinin 6.500,00 TL meblağlı bir ödeme almadığını, davalının gerçeğe aykırı beyanlarla müvekkili şirketin cari hesabını kapattığını, zira nakit ödemeye dair herhangi bir belge, makbuz, mutabakat ve sair evrak bulunmadığını, davalının yargılamanın her safhasında müvekkilinin ayıplı hizmet verdiği hususunu iddia ettiğini, ödeme yaptığına ilişkin bir beyanda bulunmadığını, müvekkili şirket tarafından tanzim edilen faturaların, davalı şirketin ticari defterinde işlendiğini, dolayısıyla müvekkilinin davalıdan alacaklı olduğunu, buna karşılık; davalının ödeme yaptığına dair belgelerin gerçekliğinin müvekkilinin ticari defterlerinin incelenmesi ile teyit edilemediğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı-karşı davacı vekili istinaf dilekçesiyle, talimat dosyası ile alınan bilirkişi raporunda davacı- karşı davalının edimini gereği gibi ifa etmediğinin açık şekilde belirtildiğini, davacı yanın edimini gereği gibi yerine getirmediği bilirkişi raporu ile tespit edilmesine rağmen mahkemece asıl davanın reddedilmeyip, kısmen kabul edilmesi ve inkar tazminatına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, karşı dava yönünden ise; mahkemece süresinde ve usulüne uygun şekilde ayıp bildiriminde bulunulmadığı gerekçesi ile karşı davalarının reddine karar verildiğini, ancak karşı davalarının ayıba dayalı olmadığının, karşı davalının eksik edimde bulunduğunun dilekçelerinde açıkça belirtildiğini, davalarının ayıba değil eksik yapılan işlemlere dayandığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Asıl davada davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Taraflar arasında davalı şirkete ait “… Mah., … Cad., No:.., Sincan/Ankara” adresinde bulunan mağazanın dış cephe ve dış cephe alt aydınlatmasının davacı tarafından yapılması hususunda sözlü anlaşma yapılmıştır. Asıl davada davacı yüklenici tarafından davalı iş sahibi hakkında cari hesap alacağına istinaden Bakırköy … Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından 10.584,00 TL bakiye iş bedeli alacağının tahsili için 29/06/2018 tarihinde ilamsız takip yapıldığı, davalının vekili aracılığıyla icra dosyasına sunduğu 06/07/2018 tarihli dilekçesi ile, işin eksik ve ayıplı yapıldığı belirtilerek borca ve takibe itiraz edildiği, bu itiraz üzerine takibin durdurulduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece talimat yolu ile aldırılan ve mali müşavir …, mimar … ve inşaat mühendisi … tarafından hazırlanan 01/07/2019 tarihli bilirkişi kurul raporunda; taraflar arasında imzalanmış yazılı bir sözleşme ve teknik şartname bulunmadığı, dava dilekçesi ekinde davalı adına düzenlenmiş bila tarihli … sıra numaralı irsaliyeli fatura bulunduğu, tarafların yapılacak olan cephe ve reklam imalatı konularında birlikte çalıştıkları, dosyada 55.000,00 TL bedelli teklif formu yer aldığı, 16/02/2018 tarihinde … AŞ antetli, 1450 seri numaralı sipariş formu belgesine göre … Sincan Şubesi için cephe+kompozit uygulama+gömme … logo açıklaması ile 48.800,00 TL+8.784,00 TL= 57.584,00 TL bedelli belgenin dosyada bulunduğu, belgede müşteri tarafından … hesabına yapılan 18.000,00 TL belirtilerek 39.584,00 TL bakiye belirtildiği, mahallinde tasarım geometrisi uygulandığı, ebatları belirtilen alüminyum plakalar arasındaki derzlerin işçiliklerinde birtakım eksik ve hatalar bulunduğunun görüldüğü, derzlerin tüm yönlerdeki açıklıklarının sabit olması gerekirken, derz kalınlıkların değişken olduğunun tespit edildiği, aydınlatma plakalarında montaj esnasında dikkatsizlikten olduğunu düşündükleri çiziklerin bulunduğu, cephenin sundurma kısmının altında kullanılan spot aydınlatmaların çevrelerinde de sonlandırmaların düzgün olmadığının görüldüğü, geometrik olarak işçilik hatalarının olduğu tespit edilen plaka birleşim derzlerinde izolasyonun düzgün yapılmadığının keşif anında yağan yağmurla da görüldüğü, yapılan giydirmenin cephenin 1.normal kat seviyesindeki ön sundurmanın iç kısmına bakıldığında yağan yağmur sularının derzlerden sızmak suretiyle içeride birikerek, mağaza girişindeki aydınlatma spotlarının çevrelerinden aktığının görüldüğü, giydirme cephe imalatının açık renkte yapılan profillerin eş boyda kullanılmadığı ve birleşim yerlerinin özensiz olarak yapıldığı, görsel bütünlük görüntüsü vermediği, … markasındaki i harfinin noktasının olması gerektiği yerde olmadığı yönündeki iddia yönünden yapılan incelemede, davacının imalatanı gerçekleştirdiği tabelalar ile cam ve demir kapıdaki … yazısının aynı olduğunun görüldüğü, asıl davada davacı tarafın ticari defterlerine göre davalıdan 10.584,00 TL alacaklı, davalı tarafın ticari defterlerine göre davacıya 4.084,00 TL borçlu göründüğü, aradaki farkın davalı kayıtlarında görünen 09/12/2019 tarihli 6.500,00 TL’lik nakit ödemenin davacı kayıtlarında yer almaması olduğu belirtilmiştir. Dairemizce istinaf itirazları kapsamında asıl davaya yönelik yapılan incelemede; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddeleri uyarınca taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. Yine, gerek doktrinde gerekse Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere; ispat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kişiye düşer. Bu kabul, adi karine niteliğindedir ( bkz. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 17/02/2022 tarih, 2018/3698 Esas, 2018/3394 Karar sayılı kararı). Karşılıklı edimleri içeren eser sözleşmelerinde yüklenicinin görevi eseri sözleşmesine, amacına ve tekniğine uygun tamamlayarak teslim etmek; iş sahibinin görevi ise, sözleşmede kararlaştırılan yükümlülükler varsa bunların yerine getirilmesiyle eserin bedelini ödemekten ibarettir. Kural olarak eser sözleşmesi ilişkisinin kurulması herhangi bir şekil şartına tabi olmayıp, tarafların “icap” ve “kabul” iradelerinin birleşmesiyle sözleşme ilişkisi kurulur. Şekil şartı, sözleşmenin geçerlilik şartı olmayıp, ispat şartıdır (Yargıtay (Kapatılan) 15 Hukuk Dairesi’nin 25/09/2018 tarih, 2018/3698 Esas, 2018/3394 karar sayılı kararı). Somut olayda, asıl davada davalı yan, delil olarak ticari defterlerine dayandığından ve yukarıda açıklanan bilirkişi kurul raporunda tarafların ticari defter ve belgelerinin incelenmesi sonucu, taraf defter kayıtlarındaki farkın, davalı kayıtlarında görünen 09/12/2019 tarihli 6.500,00 TL’lik nakit ödemenin davacı kayıtlarında yer almaması olduğu tespit edildiğinden, bu miktar iş bedelinin ödendiği hususundaki ispat külfeti davalı taraftadır. 6100 sayılı HMK’nın “Senetle ispat zorunluluğu” başlıklı 200. maddesinde düzenlenen “(1) Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. ” hükmü gereğincen davalı taraf, bu iddiasını senetle ispat etmek zorundadır. Bu kapsamda, davalının dosyaya sunduğu delillerin değerlendirilmesi gerekmektedir. Davalı tarafça dosyaya bu iddiayı ispatlayacak yazılı bir belge sunulamadığı gibi, tanık dinlenmesini mümkün kılacak yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belge de dosya kapsamında bulunmamaktadır. Ancak süresi içerisinde verilen delil listesinde davalı yanca “yemin ” deliline dayanıldığı görülmektedir. O halde, yapılan bu açıklamalar ışığında mahkemece ihtilaf konusu olan ve asıl davada davacı yanın defterinde kayıtlı olmayıp, davalı defterinde kayıtlı bulunan ” 09/12/2019 tarihli, 6.500,00 TL’lik nakit ödeme” ispatı konusunda yazılı delil sunamayan davalıya “yemin” önerme hakkının bulunduğu hatırlatılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, ispat yükünde hataya düşülerek bu ödemenin davalı yanca davacıya yapılmış olduğu kabul edilip, cari hesaptan düşülmesi sonucu bulunan miktar üzerinden asıl davanın kısmen kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur. Karşı dava yönünden yapılan incelemede; davacı yanca davadaki taleplerinin sadece eksik iş talebine ilişkin olduğu belirtildiğinden, artık ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığının incelenmesine gerek duyulmamıştır. Eksik iş yönünden ise; bilirkişi kurulunca mahallinde yapılan tespitte eksik işler belirlenmiş ise de, bu eksik işlerin bedellerinin hesaplanmadığı, mahkemece de tarafların ticari defterlerindeki kayıtlar doğrultusunda karar verildiği anlaşılmaktadır. Benzer uyuşmazlıklarda mahkemece yalnızca ticari defterler üzerinden inceleme yapılarak karar verilmesinin hatalı olduğu Yargıtay ( Kapatılan) 23. Hukuk Dairesi’nin 2013 / 9343 Esas ve 2014 / 3772 Karar sayılı, 14/05/2014 tarihli kararında açıkça vurgulanmıştır. O halde, yapılan bu açıklamalar ışığında somut olayda karşı dava yönünden mahkemece yapılması gereken iş; davacının işin eksik ifa edildiği yolundaki savunması üzerinde durularak, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 281/3. maddesi uyarınca maddi gerçeğin ortaya çıkması için aynı bilirkişi kurulundan, işin yapıldığı yıl itibariyle mahalli piyasa rayici üzerinden eksik iş bedelinin hesaplandığı ek rapor alınıp, sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin istinaf taleplerinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜNE, 2-Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/09/2019 tarih, 2018/858 Esas, 2019/878 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harçlarının istek halinde yatırana İADESİNE,5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 03/11/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.