Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/2348 E. 2020/92 K. 21.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/2348
KARAR NO : 2020/92
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/08/2019
NUMARASI : 2019/396 Esas, 2019/404 Karar,
DAVANIN KONUSU : İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ : 22/01/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda D.iş esası üzerinden verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : İhtiyati tedbir-haciz talebinde bulunan vekili, taraflar arasında 27/07/2018 tarihli inşaat sözleşmesi imzalandığını, karşı taraf yüklenicinin inşaat sözleşmesine uygun olarak edimlerini yerine getirmediğini, inşaatın 23/05/2019 tarihinde mühürlenerek para cezası ve yapılan imalatlar hakkında yıkım kararı verildiğini, yüklenici tarafından C blokun %32,16’sının ve ortak alanların %17,25’inin imal edilmiş olmasına rağmen müvekkilinin inşaat bedelini çek ve senetlerle ve 11 adet bağımsız bölümü barter olarak vermek suretiyle ödediğini, projesine aykırı imalatlar yapan yüklenicinin bu bağımsız bölümlerden beş adetini mal kaçırmak amacıyla üçüncü kişilere devrettiğinden yüklenici elindeki taşınmazlar üzerine ihtiyati tedbir konulması gerektiğini; yüklenicinin malvarlığını gizlemeye, kaçırmaya, bu amaçla müvekkilinin haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunmaya başladığını, müvekkilinin açılacak dava öncesinde arabuluculuk çözüm yoluna başvuracağını, bu sürecin uzun sürmesi ve bu safhada malvarlığının kaçırılmasının kuvvetle muhtemel olduğunu belirterek, yükleniciye karşı açılacak sözleşmenin feshi, istirdat, tapu iptali ve tescil ve tazminat davası öncesinde, 11 bağımsız bölümden 5 adetinin muvazaalı olarak üçüncü kişilere devredilmiş olması karşısında, halen yüklenici şirket adına kayıtlı İstanbul ili, Bakırköy ilçesi, … ada … parsel … blok .. ve .., … blok 11, … blok 10, … blok 12, … blok 9 nolu bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarına HMK’nın 389. maddesi gereğince teminatsız ihtiyati tedbir ve yüklenici şirkete ait diğer taşınmazlardaki yüklenici şirkete ait hisseler üzerine İİK 257. maddesi gereğince teminatsız olarak ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, verilen 22/08/2019 tarihli karar ile, ileride açılacağı bildirilen tapu iptali ve tescil davası yönünden HMK 389. maddesinde aranılan yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiği gerekçesi ile talep konusu İstanbul, Bakırköy İlçesi … Ada, … parsel … Blok 11- 12 nolu, … Blok 11 nolu, … Blok 11 nolu, … Blok 10 nolu, … Blok 12 nolu ve … Blok 9 nolu bağımsız bölümler üzerine … İnşaat Sanayi Ve Ticaret Ltd. Şti. adına kayıtlı olması koşuluyla HMK’nın 389. maddesi gereğince ihtiyati tedbir konulmasına, takdiren 500.000,00 TL teminat alınmasına; İİK 257/1. maddesi gereğince muaccel olmuş bir alacak söz konusu olmadığı gibi, İİK 257/2. maddesi gereğince de alacağın varlığı ve miktarının da yargılamayı gerektirdiği ve bu nedenle yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir. İhtiyati haciz ve ihtiyati tedbir talep eden vekili reddedilen ihtiyati haciz talebi yönünden istinaf yoluna başvurması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15.Hukuk Dairesi’nin 23/10/2019 tarih ve 2019/1881 esas, 2019/1305 karar sayılı kararı ile, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Aleyhinde ihtiyati ihtiyati tedbir kararı verilen … İnş.San.ve Tic.Ltd.Şti vekilince sunulan 24/09/2019 tarihli itiraz dilekçesi üzerine, 24/10/2019 tarihli duruşma sonunda verilen ara kararı ile; “.. ihtiyati tedbire konu taşınmazların tapusunun iptali için açılacak davada arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmadığından ihtiyati tedbir talep edenin arabulucuya başvurmadan tapu iptali ve tescil davasını iki haftalık süre içerisinde açıp dava açtığına dair belgeyi dosyaya ibraz etmekle yükümlü olduğu, böyle bir dava açıldığına dair dosyaya belge sunulmadığı gibi ihtiyati tedbir talep edenin de böyle bir iddiasının bulunmadığı, bu nedenle mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararı HMK’nın 397/2 nci maddesi uyarınca kendiliğinden kalktığı gerekçesi ile 22/08/2019 tarihli ihtiyati tedbir kararının HMK’nun 397/1 maddesinin uyarınca kendiliğinden kalktığının tespitine, bu hususun ilgili tapu müdürlüklerine bildirilmesine karar verilmiştir. İhtiyati tedbir talep eden vekili istinaf dilekçesinde; karşı taraf aleyhine ihtiyati tedbire konu taşınmazlar hakkında müstakil bir tapu iptal ve tescil davası açılmasının usul ve esas yönünden mümkün olmadığı, karşı taraf yüklenicinin yapı ruhsatlarına, tasdikli projelere aykırı imalatlar yapması, hileli güven sarsıcı bir takım iş ve işlemlere başvurması, müvekkili şirkete ait inşaatın mühürlenerek durdurulması nedeniyle karşı taraf yüklenici aleyhine açılacak taraflar arasındaki inşaat sözleşmesinin feshi, yapılan ödemelerin istirdadı ve karşı taraf yüklenici şirkete ödeme olmak üzere barter şeklinde devir edilen taşınmazların tapularının iptali ve tescili ile tazminat davasındaki taleplerin birbirleriyle sıkı sıkıya bağlı olduğunu, ihtiyati tedbir kararının verilmesine müteakip ilgili yasa gereği yasal müddeti içerisinde arabuluculuğa başvurulması nedeniyle ihtiyati tedbirin kendiliğinden kalkması 6325 sayılı Arabuluculuk Kanunu 18/A-16 maddesi uyarınca mümkün olmadığını belirterek mahkeme kararının kaldırılmasına ve 22.08.2019 tarihli ihtiyati tedbir kararının devamına karar verilmesini talep etmiştir. HMK 397. maddesinde “İhtiyati tedbir kararı dava açılmasından önce verilmişse, tedbir talep eden, bu kararın uygulanmasını talep ettiği tarihten itibaren iki hafta içinde esas hakkındaki davasını açmak ve dava açtığına ilişkin evrakı, kararı uygulayan memura ibrazla dosyaya koydurtmak ve karşılığında bir belge almak zorundadır. Aksi hâlde tedbir kendiliğinden kalkar.” hükmü düzenlenmiştir. 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Kanun’un 5/A. Maddesine göre, “Bu Kanun’un 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 16/1 maddesinde” Arabuluculuk süreci, dava açılmadan önce arabulucuya başvuru hâlinde, tarafların ilk toplantıya davet edilmeleri ve taraflarla arabulucu arasında sürecin devam ettirilmesi konusunda anlaşmaya varılıp bu durumun bir tutanakla belgelendirildiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Dava açılmasından sonra arabulucuya başvuru hâlinde ise bu süreç, mahkemenin tarafları arabuluculuğa davetinin taraflarca kabul edilmesi veya tarafların arabulucuya başvurma konusunda anlaşmaya vardıklarını duruşma dışında mahkemeye yazılı olarak beyan ettikleri ya da duruşmada bu beyanlarının tutanağa geçirildiği tarihten itibaren işlemeye başlar. 16/2 maddesinde “Arabuluculuk sürecinin başlamasından sona ermesine kadar geçirilen süre, zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin hesaplanmasında dikkate alınmaz.” düzenlemesi yapılmıştır. Davacının talep dilekçesinde belirttiği davalardan tapu iptali ve tescil davasının 6102 sayılı Kanun 5/A. maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuğa tabi davalardan olmadığından yasada belirtilen sürenin uygulanamayacağı ve ihtiyati tedbir talep edenin 22/08/2019 tarihli ihtiyati tedbir kararının uygulanmasını talep ettiği tarihten itibaren iki hafta içinde esas hakkındaki davasını açmadığı için ihtiyati tedbir kararı HMK’nun 397/1 maddesi uyarınca kendiliğinden kalkacağından yerel mahkemece ihtiyati tedbirin kendiliğinden kaltığının tespitine karar verilmesi yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından ihtiyati tedbir isteyen vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere; 1-Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/08/2019 tarih ve 2019/396 Esas, 2019/404 karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, ihtiyati tedbir isteyen vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Davacı harçtan muaf olduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-f Maddesi gereğince KESİN olmak üzere 22/01/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.