Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/2341 E. 2022/532 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2341
KARAR NO: 2022/532
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/03/2017
NUMARASI: 2014/1109 Esas, 2017/248 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi tespit
KARAR TARİHİ: 17/03/2022
Dairemizce verilen kararın temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nce hükmün bozulmasına karar verilmiş olup, Dairemiz’ce açılan duruşmada bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, taraflar arasında davacıya ait restoranın mimari tasarımı konusunda anlaşma yapıldığını, davalı yükleniciye 637.800,00 TL ödeme yapıldığını, ancak sadece 26/11/2012 tarihli proje bedeli açıklamalı 162.604,00 TL fatura düzenlendiğini, buna göre müvekkilinin davalıya borcu bulunmadığını, davalının hayali cari hesaba dayalı olarak başlattığı 463,200,18 TL tutarlı icra takibinin usulsüz tebligat ile kesinleştiğini, kapak hesabında 541.443,89 TL borç göründüğünü, oysa müvekkilinin davalıya borcunun bulunmadığını ileri sürerek, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından dolayı davacının davalıya 541.443,89TL borçlu olmadığının tespitine, icra işlemlerinin engellenmesi ve dosyaya yatırılacak paranın alacaklıya ödenmemesi için İİK’nın 72/3 maddesi gereğince ihtiyati tedbir kararı verilmesine, dava değerinin %40’ından aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında davalıya ait restoranın iç mimari tasarımı ve projesi konusunda anlaşma yapıldığını, müvekkilinin projeyi hazırlayarak proje bedeli için 162.604,00 TL tutarlı fatura düzenlediğini, davacının projeyi onaylaması üzerine uygulama için de 938.396,18 TL tutarlı fatura düzenlediğini, tefrişatın tamamlandığını, davacının faturayı tebellüğden imtina ettiğini, davacı tarafından 162.604,00TL’lik faturanın 137.800,00 TL’lik kısmının ödendiğini, 24.804,00 TL’lik KDV’sinin ise ödenmediğini, uygulama konusunda davacıya 01/11/2012 tarihli e-posta gönderilerek teklifin kabulü halinde %50’lik avans ödemesi istendiğini, teklifin kabul edilerek 02/11/2012 tarihinde 350.000,00TL avans ödemesi yapıldığını, revize fiyat üzerinde mutabakat sağlanınca proforma fatura ve uygulama sözleşmesinin davacıya gönderildiğini ve 16/01/2013’te 50.000,00 TL, 28/06/2013’te ise 100.000,00 TL tutarlı ödemeler yapıldığını, proje ve uygulama bedeli toplamının 1.101,0018 TL olmasına rağmen 637.800,00 TL ödeme düşüldüğünde davacının bakiye 463.200,18 TL ödemeyi yapmadığını, davacı aleyhine başlattıkları takibe süresinde itiraz edilmediğinden takibin kesinleştiğini belirterek davanın reddine, ihtiyati tedbirin kaldırılmasına, İİK’nın 72. maddesi kapsamındaki dava ve tazminat haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, taraflar arasında davacıya ait restoranın mimari tasarım ve uygulamasının yapılması konusunda sözleşme bulunduğu, davacı tarafından davalıya 637.800,00 TL ödeme yapıldığı, davacı tarafından 795.250,75 TL tutarlı fatura düzenlendiği, faturanın KDV dahil toplamının 938.396,18 TL olduğu, bilirkişi raporunda belirtildiği gibi 20.11.2012 tarihli 674.262,00 TL ve 722.907,00 TL genel toplamlı Teklif Değerlendirme Detay Tablosu olarak sunulan tabloda imalatların ayrıntılı miktar, birim fiyatlar ile toplam tutarlarının belirtildiği, 27.02.2015 tarihinde yapılan keşif incelemesinde de bu imalatların yerinde görüldüğü, varlığının tespit edildiği ve durumun fotoğraflarla belgelendiği, bu tablodaki imalatlar ile fiyatları arasında uyumsuzluk bulunmadığı ancak taşınmazın yerinde yapılan incelemesinde malzeme ve işçilik kalitesinden kaynaklanan bir kısım hatalı ve kusurlu imalatların bulunduğunun belirtildiğini, yerinde yapılan tespite göre davacı tarafından yapılan işlerin toplam tutarının 938.333,58 TL olduğu, hatalı ve kusurlu imalatlardan kaynaklanan 187.666,72 TL mahsup edildiğinde kalan kısmın 750.666,86 TL olduğu, davacının davalıya toplamda 637.800,00.-TL ödediği, davacının davalıya borcunun 112.866,86.-TL olduğunun belirlendiğini, davalı tarafından başlatılan icra takibinde 463.200,18 TL talep edildiğine, davacı da davalıya 112.866,86 TL borçlu olduğuna göre, başlatılan takip bakımından davacının borçlu olmadığı tutarın 350.333,32 TL olduğu, davalı tarafın, aşamalarda proje bedeli yönünden 162.604,00 TL alacaklı olduğunu ileri sürmüş ise de taraflar arasında proje hazırlanması konusunda ayrıca akdi ilişki tesis edildiğinin, böyle bir projenin hazırlanıp sunulduğunun kanıtlanamadığı, yapılan işle ilgili bir proje hazırlanmış ise de proje bedelinin yapılan işe dahil olduğu sonucuna ulaşıldığı, davalının kötüniyeti sabit olmadığından tazminata hükmedilmediği gerekçeleriyle, davanın kısmen kabulüyle, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takibinden dolayı takip konusu 463.200,18 TL alacağın 350.333,32 TL’lik kısmından davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, fazla talebin reddine, tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Mahkemece verilen kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Dairemizin 04/12/2018 tarih ve 2017/1196 Esas, 2018/1596 Karar sayılı kararı ile, her ne kadar mahkemece, davalı tarafından talep edilen 162.604,00 TL proje bedelinin sözleşmeye dahil olduğu belirtilmiş ise de, davalı tarafından 26/11/2012 tarihli 162.604,00 TL bedelli fatura düzenlendiği ve davacının da defterlerine işlediği gibi, dava dilekçesinde kendisine bu miktar fatura tebliğ edildiğini bildirdiği, dava dilekçesi ekindeki cari hesap tablosunda da bu miktar faturayı davalı alacağı olarak göstermiş olduğu, davalının da cevabında, projenin davacı tarafça onaylanması üzerine uygulamaya geçildiği ve söz konusu faturanın 137.800,00 TL’sinin ödendiği, ancak KDV’sinin ödenmediğine ilişkin beyanları göz önüne alındığında, 162.604,00 TL proje bedelinin tarafların kabulünde olduğunun benimsenmesinde zorunluluk bulunduğu, bu durumda, davalı tarafından davacıya gönderilen en son 20/11/2012 tarihli proforma fatura esas alındığında, proforma faturada belirtilen mobilya bedelinin 674.262,23 TL, deri malzeme bedelinin 48.645,00 TL olup toplam 722.907,23 TL alacağa %10 hesabıyla 72.290,72 TL mimari uygulama bedeli eklendiği, toplam 795.197,95 TL alacağa 143.135,63 TL tutarında %18 KDV eklenmesiyle alacağın 938.333,58 TL olduğunun anlaşıldığı, her iki tarafın kabulünde olan 162.604,00 TL proje bedelinin de eklenmesiyle davalı alacağının 1.100.937,58 TL olduğu, bundan 637.800,00 TL davacı ödemesinin düşülmesi halinde davalı alacağının 463.137,58 TL olduğu, mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinde, söz konusu restaurantın lüks bir otelde bulunması, muhiti ve diğer özellikleri dikkate alınarak %20 oranında nefaset indirimi yapılması gerektiği değerlendirilmiş olup, 938.333,58 TL iş bedeli üzerinden hesaplanan %20 nefaset indiriminin 187.666,72 TL olduğu, bunun 463.137,58 TL davalı alacağından mahsubu halinde davalının bakiye 275.470,86 TL alacağının kaldığı sonucuna ulaşıldığı, bu durumda mahkemece davalının 275.470,86 TL alacaklı olduğu, bu miktarın takipte istenen 463.200,18 TL’den mahsubu halinde davacının davalıya 187.729,32 TL borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde 350.333,32 TL yönünden borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesinin hatalı olduğu, bunun dışında, İİK’nın 72/3 maddesi gereğince asıl alacağın %20’si oranında kötüniyet tazminatının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine karar verilmesi gerektiği, alacak yargılama ile belirlendiğinden ve likit olmadığından davalının icra inkar tazminatı ve davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddi gerektiği gerekçeleriyle, davacı vekilinin istinaf talebinin reddine, davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüne, kararın kaldırılmasına; davanın kısmen kabulü ile takip konusu 463.200,18 TL alacağın 187.729,32 TL kısmından davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, fazla talebin reddine; İİK’nın 72/3 maddesi gereğince asıl alacağın %20’si oranındaki 55.094,17 TL tutarındaki kötüniyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine; koşulları oluşmadığından tarafların icra inkar ve kötüniyet tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiştir. Taraf vekillerince temyiz talebinde bulunulması üzerine, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 27.11.2019 tarih ve 2019/815 Esas, 2019/4872 Karar sayılı kararı ile, taraflar arasında davacıya ait restoranın mimari tasarımı konusunda eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğu, davalı yüklenicinin en son keşide ettiği revize teklif fiyat listesi ve ekinde düzenleyip e-mail ile gönderdiği proforma faturaya davacı iş sahibince itiraz edildiği, davalı yüklenicinin gerçekleştirdiği proje bedelinin 26.11.2012 tarihli fatura ile belirtilen 162.604,00 TL olduğu ve yüklenicinin projeyi hazırlayıp bedeline hak kazandığı, uyuşmazlığın davacıya ait restorandaki mimari tasarımın uygulanması ve yapılan imalât bedeli konusunda toplandığı, en son revize teklif ve ekindeki proforma faturaya iş sahibince itiraz edildiğinden akdî ilişkinin bu teklif ve ekindeki proforma fatura miktarı üzerinden kurulduğunun kabulünün mümkün olmadığı, bedelde anlaşılamaması halinde 6098 sayılı TBK’nın 481. maddesi hükmünce iş bedelinin, yapıldığı yer ve zamandaki mahalli piyasa rayiçleriyle hesaplanması gerektiği, mahalli piyasa rayiçlerinin içerisinde KDV ve yüklenici kârı bulunacağından bunların hesaplanacak miktara ayrıca eklenemeyeceği, eser sözleşmesi ilişkilerinde ayıbın varlığı ve bunun ileri sürülmesi defi niteliğinde olup itiraz niteliğinde olmadığından ileri sürülmedikçe bunun bilirkişiler ve mahkemece itiraz gibi nitelendirilerek kendiliğinden dikkate alınmasının mümkün olmadığı, eldeki davada davacı iş sahibince açık ayıplarla ilgili TBK 474, gizli ayıplarla ilgili 477/son maddesi uyarınca ihbar yükümlülüğünün yerine getirildiği ileri sürülüp kanıtlanmadığı gibi dava dilekçesinde de eserin ayıplı olduğu ileri sürülmediğinden davacı iş sahibinin TBK’nın 477. maddesinin 2 fıkrası gereğince eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılacağından aynı Kanun’un 475. maddesindeki seçimlik haklarını kullanmak ve bu arada bedelden indirim talep etmesi ya da yapılmasının mümkün olmadığı, bu durumda mahkemece hükme esas raporu düzenleyen teknik bilirkişi kurulundan tarafların mutabık kaldıkları 162.604,00 TL bedelli proje dışında davalı yüklenicinin üstlenip gerçekleştirdiği imalâtların eksikler dikkate alınarak, ayıplar yönünden süresinde ayıp ihbarı bulunmadığından bedel tenzili yapılmaksızın, işin yapıldığı tarihteki mahalli payasa rayiçleriyle bedeli konusunda gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınıp bulunacak miktara ihtilâfsız proje bedeli eklendikten sonra kanıtlanan ödeme mahsup edilerek ve ayıp nedeniyle herhangi bir bedel tenzili-nefaset indirimi yapılmaksızın sonucuna uygun menfi tespit istemiyle ilgili bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile bedel tenzili yapan ve proforma fatura ile teklif formuna göre hesaplama yapan bilirkişi raporuna itibar edilerek davanın kısmen kabulünün doğru olmadığı, açılan menfi tespit davasında İİK’nın 72/3. maddesi gereğince ihtiyati tedbir kararı alınarak icra veznesine girecek paranın ödenmemesinin sağlandığı ve uygulandığından davanın reddolunan kısmı üzerinden davacının inkar tazminatıyla sorumlu tutulması doğru ise de; koşulları oluşmadığından kabul edilen kısım yönünden davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesiyle yetinilmesi gerekirken, hükmün A-4 bendinde kabul edilen tazminatla çelişkili olacak şekilde tarafların icra inkar ve kötüniyet tazminatı talebinin ayrıca reddinin de usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile Dairemiz kararının bozulmasına karar verilmiştir.Dairemizce duruşma açılarak bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş ve Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 27.11.2019 tarih ve 2019/815 Esas 2019/4872 Karar sayılı bozma kararında belirtilen hususlarda ek raporlar alınmıştır. Bilirkişi heyetince düzenlenen 3.ek raporda, taraflar arasında yazılı hiçbir sözleşme bulunmayan davada, dosyasında ve keşif mahallinde yapılan inceleme neticesi hazırlanan 07/10/2015 tarihli kök raporda davacı ve davalı delillerinin ayrıntıları ile incelendiği; toplam bedele nasıl ulaşıldığının ayrıntıları ile açıklandığı; buna göre 07.10.2015 tarihli kök raporda; 20.11.2012 tarihli 674.262,00-TL ve 722.907,00-TL genel toplamlı Teklif Değerlendirme Detay Tablosu olarak sunulan tabloda imalatların ayrıntılı miktar ve birim miktar fiyatları ile toplam tutarlarının belirtildiği ve bu imalatlara ilişkin 20.11.2012 tarihli ve 4 nolu proforma fatura olarak; sabit ve hareketli mobilya bedeli 674.262,23-TL; Deri Bedeli 48.645,00-TL; Ara Toplam 722.907,23-TL; Mimari uygulama Bedeli %10 72.290,00-TL; Toplam 795.197,95-TL ve %18 KDV 143.135,63-TL; Genel Toplam 938.333,58-TL olduğu, bedelden %20 oranında 187.666,72 TL kesinti yapılması gerektiği, bu durumda kalan toplamın 750.66,86-TL olduğu, davacı tarafın davalı tarafa 637.800,00-TL ödediği, bu durumda davacı taraf davalı tarafa 112.866,86 TL daha ödeyeceği şeklinde tespit yapıldığı; rapordaki tespit ve değerlendirmelerinin aynen geçerli olmak üzere; sabit ve hareketli mobilya bedeli 674.262,23-TL; deri bedeli 48.645,00-TL; mimari uygulama bedeli %10 72.290,00-TL; Toplam 795.197,95-TL olan bedellerin, önceki raporlarda da belirtildiği üzere, İstanbul ve Taksim’in en önemli lokasyonlarından birinde ve lüks bir otelin bünyesi içerisinde, özel tasarım ve üretim kalitesiyle, üst düzey belirli bir müşteri kitlesine hitap edebilme hedefi ile açılan işletmesi açısından değerlendirildiğinde Piyasa Rayiçlerine Uygun olduğu; Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 27/11/2019 tarih ve 2019/815 Esas 2019/4872 Karar sayılı kararı gereği bedel tenzili hususundaki takdirin mahkemeye ait olduğu belirtilmiştir. Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili için girişilen icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davacı iş sahibi, davalı yüklenicidir. Yazılı sözleşme bulunmamakla birlikte taraflar arasında davacıya ait restoranın mimari tasarımı konusunda eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğu; davalı yüklenicinin en son keşide ettiği revize teklif fiyat listesi ve ekinde düzenleyip e-mail ile gönderdiği proforma faturaya davacı iş sahibince itiraz edildiği anlaşılmaktadır. Davalı yüklenicinin gerçekleştirdiği proje bedelinin 26.11.2012 tarihli fatura ile belirtilen 162.604,00 TL olduğu ve yüklenicinin projeyi hazırlayıp bedeline hak kazandığı ihtilâf konusu değildir. Uyuşmazlık, davacıya ait restorandaki mimari tasarımın uygulanması ve yapılan imalât bedeli konusunda toplanmaktadır. Az yukarıda değinildiği gibi, en son revize teklif ve ekindeki proforma faturaya iş sahibince itiraz edildiğinden akdî ilişkinin bu teklif ve ekindeki proforma fatura miktarı üzerinden kurulduğunun kabulü mümkün değildir. Eser sözleşmesi ilişkilerinde tarafların akdî ilişkinin varlığı konusunda mutabık kalıp bedelde anlaşamamaları ya da bedelin yaklaşık olarak belirlenmiş olması halinde 6098 sayılı TBK’nın 481. maddesi gereği iş bedelinin, yapıldığı yer ve zamandaki mahalli piyasa rayiçleriyle hesaplanması gerekir. Mahalli piyasa rayiçlerinin içerisinde KDV ve yüklenici kârı bulunacağından bunlar hesaplanacak miktara ayrıca eklenemeyecektir. Eser sözleşmesi ilişkilerinde ayıbın varlığı ve bunun ileri sürülmesi defi niteliğinde olup itiraz niteliğinde olmadığından ileri sürülmedikçe bunun bilirkişiler ve mahkemece itiraz gibi nitelendirilerek kendiliğinden dikkate alınması mümkün değildir. Davacı iş sahibinin açık ve gizli ayıplar yönünden ihbar yükümlülüğünü yerine getirdiği ileri sürülüp kanıtlanmış değildir. Öte yandan dava dilekçesinde de eserin ayıplı olduğu ileri sürülmemiştir. Bu durumda davacı iş sahibi TBK’nın 477. maddesinin 2 fıkrası gereğince eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılacağından aynı Kanun’un 475. maddesindeki seçimlik haklarını kullanması ve bedelden indirim talep etmesi ya da indirim yapılması mümkün değildir. Dairemizce, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 27/11/2019 tarih ve 2019/815 Esas 2019/4872 Karar sayılı bozma ilamına uyularak ek rapor alınmış olup, ek rapora göre sözleşme konusu mobilya bedelinin 674.262,23 TL, deri malzeme bedelinin 48.645,00 TL olup, toplam 722.907,23 TL alacağa %10 hesabıyla 72.290,72 TL mimari uygulama bedeli eklendiği, buna göre davalının iş bedeli alacağının toplam 795.197,95 TL olup, bu bedelin serbest piyasa rayicine uygun olduğu belirtilmiştir. Bilirkişi raporunda her ne kadar serbest piyasa rayicinin bileşenleri ayrı ayrı gösterilmiş ise de neticede davalı tarafından yapılan işlerin 795.197,95 TL olduğu ve bu bedelin serbest piyasa rayici olduğu belirtildiğinden, raporun Yargıtay bozma ilamına uygun olduğu anlaşılmaktadır. Davalı tarafından yapılan işlerin bedeli olarak belirlenen 795.197,95 TL iş bedeline ihtilaf konusu olmayan 162.604,00 TL proje bedelinin eklenmesi ile davalı alacağı 957.801,95 TL olarak tespit edilmektedir. Bu miktardan davacı tarafından ödenen 637.800,00 TL mahsup edildiğinde davalı alacağının 320.001,95 TL olduğu anlaşılmaktadır. Davalı icra takibinde 463.198,23 TL talep etmiştir. Bu miktardan davalı alacağı olarak tespit edilen 320.001,95 TL’nin mahsubu halinde davalı tarafından 143.198,23 TL fazladan talep edildiği, bu miktar yönünden davacının davalıya borçlu bulunmadığının tespiti gerektiği sonucuna varılmaktadır. Mahkemece 16/06/2014 tarihli ara kararı ile İİK’nın 72/3 maddesi gereğince davacıdan tahsil edilecek paranın alacaklıya ödenmemesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verildiği ve mahkemece tedbirin uygulanması için icra dairesine 20/06/2014 tarihli yazı gönderildiği anlaşıldığından, İİK’nın 72/3 maddesi gereğince asıl alacağın %20’si oranında kötüniyet tazminatının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine karar verilmesi gerekmektedir. Davalı alacaklının takip yapmakta kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından kabul edilen kısım yönünden davacının koşulları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmelidir. Açıklanan nedenlerle, davanın kısmen kabulü ile, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takibinden dolayı takip konusu 463.200,18 TL alacağın 143.198,23 TL’lik kısmından davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine, İİK’nın 72/3. maddesi gereğince davada reddolunan kısmın %20 oranındaki 64.000,39 TL tutarındaki kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, koşullar oluşmadığından kabul edilen kısım yönünden davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davanın kısmen KABULÜNE, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takibinden dolayı takip konusu 463.200,18 Tl alacağın 143.198,23 TL ‘lik kısmından davacının davalıya borçlu olmadığının TESPİTİNE, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE, 2-İİK 72/3 maddesi gereğince davada red olunan kısmın %20 oranındaki 64.000,39 TL tutarındaki kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, 3-Koşullar oluşmadığından kabul edilen kısım yönünden davacının kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE, 4-Alınması gereken 9.781,88 TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 9.246,55 TL harcın mahsubu ile bakiye 535,33 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 5-Davacı tarafından yatırılan 9.246,55 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 6-Davacı tarafından yapılan 375,60 TL tebligat ve posta gideri, 2.200,00 TL bilirkişi ücreti, 195,40 TL keşif harcı, 85,70 TL istinaf başvurma harcı, 218,50 TL temyiz başvurma harcı olmak üzere toplam 3.075,20 TL yargılama giderinden davanın kabul/red oranına göre takdiren 950,70 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye miktarın davacı üzerinde BIRAKILMASINA, 7-Davalı tarafından yapılan 90,50 TL tebligat ve posta gideri, 85,70 TL istinaf başvurma harcı, 218,50 TL temyiz başvurma harcı olmak üzere toplam 394,70 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 272,68 TL nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye miktarın davalı üzerinde BIRAKILMASINA, 8-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 17.553,83 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 9-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 30.850,14 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, 10-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde yatıran tarafa İADESİNE, Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 17/03/2022