Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/234 E. 2021/1628 K. 15.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/234
KARAR NO: 2021/1628
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/05/2018
NUMARASI: 2017/208 Esas, 2018/497 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 15/09/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen 01/04/2010 tarihli sözleşme uyarınca bir takım inşaat işlerinin yapılması konusunda anlaşma sağlandığını, sözleşme uyarınca davalı şirket tarafından toplam 95.026,00 TL tutarlı fatura kesildiğini, faturalara karşılık 105.000,00 TL ödeme yapıldığını, yani 9.974,00 TL sehven fazla ödeme yapıldığını, bu tutarın iadesi için davalıya ihtarname gönderilmişse de ödeme yapılmadığını, alacağın tahsili için başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında akdedilen 01/04/2010 ve 05/04/2010 tarihli sözleşmeler uyarınca yapılan işe karşılık davacının 100.000,00 TL ödeme yaptığını, sözleşme dahilinde ve ilave olarak yapılan işlerle ilgili olarak davacının bakiye 38.313,16 TL borcunun bulunduğunu, bu alacağın tahsili için başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durması üzerine itirazın iptali davası açıldığını ve davanın halen derdest olduğunu, davacının müvekkilinden talebi üzerine inşaatı yapılan yerin alt katındaki marketin onarım işlerinin de yapıldığını, bu işin ek iş olarak yapıldığının sabit olduğunu savunarak, davanın reddi ile kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir. Mahkemece, iş bu dava dosyası açısından kesin delil niteliği haline gelen mahkemenin 2014/957 E. sayılı dosyası kapsamı ve bu dosyada yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan bilirkişi raporları kapsamlarına göre iş bu dava davalısının iş bu dava davacısından dava konusu sözleşme dahilinde yapılan işler çerçevesinde 92.500,20 TL alacaklı olduğu, ancak davacı tarafça davalıya 100.000,00 TL’nin ödendiği, buna göre davacının fazladan ödediği bedelin 7.500,00 TL olduğu, davalı temerrüdünün 10/08/2012 tarihinde oluştuğu, buna göre işlemiş faiz miktarının 2.187,50 TL olduğu, ancak takip talepnamesinde davacı tarafın işlemiş faizin 1.811,37 TL olarak talep edilmiş olması karşısında işlemiş faiz talebi ile bağlı kalındığı, alacağın likit olmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 9.311,37 TL üzerinden ve asıl alacak 7.500,00 TL’ye takipten itibaren itibaren değişebilir oranlarda işleyecek avans faizi yürütülmek suretiyle aynen devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, şartları oluşmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, davacı tarafça müvekkilinden 95.000,26 TL tutarında mal ve hizmet alındığı belirtildiği halde mahkemece 92.500,00 TL mal ve hizmet alındığı kabul edilerek hüküm kurulduğunu, bu hususun taleple bağlılık ilkesine aykırı olduğunu, davacının müvekkilinden aldığı mal ve hizmet bedelinin KDV hariç 138.000,00 TL civarında olduğunu, ancak bu işlerin bir kısmının faturalandırılmadığını, bu nedenle kayıtlarda borç-alacak tutarının tam olarak tespit edilemediğini, her iki tarafın da tacir olduğunu, davacının sehven fazla para göndermesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının faturasız yapılan işler için ödeme yaptığını, borcunu ödemesi istendiğinde ise kötüniyetli olarak itiraz ettiğini, davanın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre çözülmesi gerektiğini, buna göre zamanaşımı süresinin dolmuş olduğunu, dava dilekçesi ile faizsiz alacağa yapılan itirazın iptalinin talep edildiğini, buna rağmen faiz konusunda da karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek, hükmün kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir. Taraflar arasında bir takım inşaat işlerinin yapılmasına ilişkin 01/04/2010 tarihli eser sözleşmesi akdedilmiş olup, davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. Dava konusu icra dosyasında davacı, 3 adet faturaya istinaden fazla ödeme açıklaması ile 9.974,00 TL asıl alacak ve 1.811,37 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 11.785,37 TL alacak talebinde bulunmuş, davalının yasal sürede borca itirazı ile takip durmuştur. İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/957 E. Sayılı dosyası incelendiğinde, dosyamız davalısının bakiye 38.3131,6 TL alacağını talep ettiği, dosyamız davacısının işlerin eksik bırakıldığını ve fazla ödeme yapıldığını savunduğu, Mahkemenin 01.12.2016 tarih 14/957 E., 16/809 K. sayıl kararında, bilirkişi raporuna ve ek raporlara göre davacının(dosyamız davalısının) alacaklı olmadığı belirtilerek davanın reddedildiği, hükmün taraflara tebliğ edildiği görülmüştür. Yine söz konusu dava dosyasında bilirkişi incelemesinin önce dosya üzerinden yaptırıldığı, davacının sözleşme dahilinde yaptığı işlerle ilgili olarak 100.000-92500=7500 TL alacaklı olduğu, sözleşmeye göre yapılacak imalatların taşınmazın hangi katlarında yapılacağı belirtilmediğinden sözleşme kapsamında olup olmadığının anlaşılamadığı, ancak tanık beyanlarına göre sözleşme kapsamındaki işler süresince açık olan dükkanın daha sonra kapanmasıyla ilave işler yapıldığı kanaatine varıldığı, ancak dükkanda yapılan imalatların mahalli ve metrajı ile ilgili beyanda bulunulmadığından hesap yapılamadığı hususları tespit edilmiş, itiraz üzerine dosyamız davalısı şirketin inşaat mühendisi eşliğinde keşif yapılmış, ek raporda ek işlere ilişkin icmale mükerrer imalat kalemlerinin de yansıtıldığı, dosyamız davalısının ek işler nedeniyle alacaklı olmadığı, sözleşme dahilindeki işlerle ilgili olarak dosyamız davalısının 7500 TL borçlu olduğu, ancak dükkanda yaptığı imalatların ilave iş olarak kabul edildiği ve bu kalemleri de düşüldüğünde(6.720 TL) 780 TL borçlu olduğu tespit edilmiş, 2.ek raporda ise bu kez dükkanda yapılan imalat bedeli 5.978,14 TL olarak esas alınıp dosyamız davalısının 1.521,87 TL borçlu olduğu tespit edilmiştir. Öncelikle iş bu davada davacı tarafça 105.000,00 TL ödeme yapıldığı ileri sürülmüşse de, kesin delil olarak kabul edilen önceki davada alınan raporlarda 100.000,00 TL olarak tespit edilmiş, davacı gerek o davada alınan raporlara karşı, gerekse bu davadaki gerekçeli karara bu yönden itiraz etmediğinden, ödenen tutar 100.000,00 TL olarak kabul edilmiştir. Yine bu davada davacı tarafça toplam 95.026,00 TL tutarlı faturalara karşılık yapılan ödemelerden söz edilmişse de, önceki davada alınan raporlarda sözleşme kapsamında yapılan iş bedeli 92.500,00 TL olarak kabul edilmiştir, davacının da sözleşme kapsamında daha yüksek tutarda iş yapıldığı yönünde açık bir kabulü olmadığına göre mahkemece sözleşme kapsamında yapılan iş bedeli olarak 92.500 TL’nin esas alınmasında isabetsizlik görülmemiştir. Öte yandan diğer davada yapılan keşif üzerine ilave iş bedeli hesaplanmış ise de, kök ve ek raporlarda sözleşmeye göre yapılacak imalatların taşınmazın hangi katlarında yapılacağı belirtilmediğinden ilave iş olarak belirtilen imalatların sözleşme kapsamında olup olmadığının anlaşılamadığı, ancak tanık beyanlarına göre sözleşme kapsamındaki işler süresince açık olan dükkanın daha sonra kapanmasıyla ilave işler yapıldığı kanaatine varıldığı belirtilmiştir. Ne var ki raporlarda da belirtildiği gibi sözleşmede kat ayırımı yapılmamış olması karşısında, salt tanık beyanı ile ilave iş tespitinde bulunulması doğru olmamış, dosyamız davalısının ilave iş savunmasını kanıtlayamadığının kabulü gerekmiştir. Bunun yanında davalının teati aşamasında zamanaşımı savunması olmadığından istinaf sebebi olarak dile getirdiği zamanaşımı savunması dikkate alınmamış, yine icra takibinde takibe kadar işlemiş faiz talebinin de olduğu, davalı tarafça faize de itiraz edildiği ve dava dilekçesinde de itirazın iptalinin istendiği anlaşılmakla, davalı tarafın bu davada faiz talebinin olmadığı yönündeki istinaf sebebi de haklı görülmemiştir. O halde mahkemece sözleşme kapsamında yapılan iş bedeli 92.500,00 TL ve ödeme tutarı 100.000,00 TL kabul edilip davacının 7.500,00 TL asıl alacak ve 1.811,37 TL işlemiş faiz talebinde haklı görülerek davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 15/05/2018 tarih ve 2017/208 Esas, 2018/497 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 636,06 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 159,01 TL harcın mahsubu ile bakiye 477,05 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 15/09/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.