Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/2332 E. 2021/1050 K. 31.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2332
KARAR NO : 2021/1050
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/04/2018
NUMARASI: 2015/1264 Esas, 2018/388 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ : 31/05/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan ayıplı iş bedeli alacağı ile para cezasının tahsili talebine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan 20/01/2012 tarihli sözleşme ile müvekkiline ait lojistik deposu iş yerinin kimyasal atık su arıtma tesisi bölümünün tüm mühendislik hizmetleri, mekanik ekipman temin ve montaj sisteminin işletmeye alınması, eleman eğitimi ve tesisin kanun ve yönetmeliklere uygun olarak çalıştırılmasının davalı tarafından yüklenildiğini, ancak arıtma tesisinin gerektiği gibi çalışmaması nedeniyle atık suların depolarda biriktiğini, müvekkili tarafından üründeki eksik ve ayıbın davalı yana bildirilmesine rağmen hatanın giderilmediğini, bu eksik ve ayıp nedeniyle site tarafından müvekkili şirkete 10.160,00TL para cezası kesildiğini, bu bedelin müvekkili tarafından ödendiğini, arıtmadaki ayıp nedeniyle müvekkili şirket yönünden günlük 20 ton su kaybının yaşandığını, bu bedelin site tarafından müvekkili şirkete 3.510,00TL olarak fatura edildiğini, üründeki eksik ve ayıbın davalı yanca giderilmemesi nedeniyle parçaların dava dışı taşeron tarafından değiştirilmesi kapsamında 17.134,84TL masraf yapıldığını, yapılan masrafların davalının kusurundan kaynaklandığını, bu nedenle bu masraflardan davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek müvekkilinin uğradığı zarar bedelinin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı adına dava dilekçesinde bildirilen adrese TK 35.madde gereğince tebligat yapılmıştır.Mahkemece, dosya kapsamında bulunan bilirkişi kök ve ek raporu hükme esas alınmak suretiyle, dava konusu davacıya ait atık su arıtma tesisinin davalı yanca 2012 yılında imal edildiği, tesisin ayıplı imal edilmesi nedeniyle aynı yıl sıkça arıza yaptığı, arızaların davalı yüklenici tarafından giderilmediği, bunun üzerine ayıbın dava dışı taşeron … Şirketi’ nden bazı ekipman ilavesi alınarak davacı şirketin teknik elemanları tarafından giderildiği, böylelikle tesisin çalışır hale getirildiği, bu işten kaynaklı toplam zararın 17.134,84 TL olduğu, tesisin 18/01/2013 tarihindeki arıza sebebiyle atık su depolarının dolması sonrası taşan suların kontrolsüz olarak davacı şirket tarafından kanalizasyona verildiği, bu itibarla davacının … Kooperatifi tarafından uyarılarak atık su tesisinin verilen sürede faaliyete geçirilmesinin istendiği, verilen süre içinde davacı yanca tesisin faaliyete geçilmemesi nedeniyle 10.160,00 TL atık su ceza bedeli tesis edildiği, bu cezanın davacı yanca 14/03/2013 tarihinde ödendiği, davacı şirketin tesisin çalışmadığı 8 iş günü için 160 ton su ve atık su bedeline ilişkin ek bir ödeme yapıldığı yönündeki iddiasının ise ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, 17.134,84 TL masraf bedelinin dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 10.160,00 TL atık su cezası bedelinin 13/04/2013 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesiyle, taraflarınca ödenen atık su bedelinin Organize Sanayi Bölgesi Yönetimi tarafından tespit edildiğini, bu hususta 14/02/2013 tarihinde tutanak tutulduğunu, atık su bedelinin taraflarına bildirildiğini, daha sonra da bedelin faturalandırıldığını, bu faturaların “Mermerciler Su Hizmet Bedeli Borç Dekontu” ve “İSU Su Hizmet Borç Dekontu” adı altında dosyaya sunulduğunu, bu faturaların hem bu tarih öncesini, hem de sonrasını gösterdiğini, bu faturaların incelenmesinde normal şartlar altında 0 TL veya 0.27 TL olan “End. Atık Su Analiz ve Hizmet Bedeli” nin 2012 Aralık ayında 447,00 TL, 2013 Şubat ve Mart ayında ise 447,00 TL ve 748,10 TL olarak yansıtıldığını, toplam yansıtılan tutarın tutulan tutanakta mevcut olduğunu, bu sebeple bilirkişinin yapmış olduğu ve mahkemenin hükme esas aldığı tespitin eksik ve hatalı olduğunu, belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, açılan davada dava dilekçesinin müvekkiline eski adresi olan … Mah. … Sk. No:… A … K:6 D:177 Ataşehir/İSTANBUL adresine usulsüz olarak yapıldığını, T.K. 35. Md. uyarınca gerek mahkeme dosyasından, gerekse icra dairesinden yapılan tüm diğer tebligatlarda da aynı adresin kullanıldığını, müvekkilinin, icra takibinden, şirket aracına haciz şerhi konulduğunu öğrendiği 23/09/2019 tarihinde haberdar olduğunu, oysa ki müvekkili şirketin eski merkez adresi olan … Mah. … Sk. No:… … K:6 D:177 Ataşehir/İSTANBUL adresinin, 14/05/2014 tarihinde …. … Mah. … Sk. No:50 Çayırova /Kocaeli olarak değiştiğini, bu durumun, davadan 19 ay önce 22/05/2014 tarihli 8574 Sayılı Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edildiğini, müvekkilinin savunma hakkının kısıtlandığını, davanın tebligat aşamasından itibaren tüm aşamalarının yok hükmünde sayılarak yargılamanın yeniden yapılması gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Dairemizin 15/10/2019 tarihli, 2018/1925 Esas, 2019/1291 Karar sayılı kararı ile ; davalı vekili istinaf dilekçesinde, dosyada müvekkili adına çıkarılan tebligatların şirketin önceki adresine yapıldığı, ancak davadan önce 14/05/2014 tarihinde şirket merkezinin “… Mahallesi, … Sokak No:… Çayırova/Kocaeli” olarak değiştirildiğini ve bu değişikliğin 22/05/2014 tarihli 8574 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiğini bildirdiğinden, mahkemece Kocaeli Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden bu husustaki bilgi ve belgelerin ve ayrıca davalı şirketin dava tarihi ile karar tarihindeki geçerli adresinin sorularak temini ile istinaf incelemesi yapılmak üzere dosyanın Dairemiz’e gönderilmesi için yerel mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiştir. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinin bir türü olan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir.Mahkemece verilen karara karşı davacı yanca esas yönden, davalı yanca ise, hem usuli hem de esasa yönelik itiraz yapıldığından, öncelikle davalı vekilinin usulü itirazlarının incelenmesi gerekmiştir.Davacı yanca dava dilekçesinde; davalı şirketin adresinin “… Mahallesi, … Sokak, No:… … K:6, D:177, Ataşehir /İstanbul” olarak gösterildiği, bu adrese çıkartılan tebligatın isim ve imzadan imtina eden komşunun, adresten taşındığı yönündeki beyanı doğrultusunda bila tebliğ iade edildiği, bunun üzerine mahkemece aynı adrese dava dilekçesi ile tensip zaptının TK’nın 35. maddesi gereğince tebliğ edilerek tahkikata geçildiği, aşamalardaki tüm işlemlerin, alınan bilirkişi raporlarının davalı şirkete yine TK’nın 35. maddesi gereğince tebliğ edildiği, en son sözlü yargılamaya geçileceğini bildirir tebligatın da aynı adrese tesliğe çıkartıldığı ve tebligatın TK’nın 35. maddesi gereğince tebliğ edildiği, mahkemenin gerekçeli kararının da davalı şirket adına aynı adresi çıkartılan tebligat ile TK’nın 35.maddesi gereğince tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Dosya kapsamında bulunan Gebze Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden gönderilen cevabi yazıdan; davalı şirketin merkez adresinin dava tarihinden önce 14/05/2014 tarihinde “…Mahallesi, … Sokak No:…, Çayırova/Kocaeli” değiştiği anlaşılmış, yine dosyada yer alan İstanbul Ticaret Sicil Gazetesi’ nin 22/05/2014 tarih, 8574 sayısının 1293.sayfasında, davalı şirketin eski merkez adresi “… Mahallesi, … Sokak, No… … K:6,D:177, Ataşehir /İstanbul” iken, yeni adresinin ” ” … Mahallesi, … Sokak No:… Çayırova/Kocaeli” olarak değiştirildiği, bu değişikliğin Gebze Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde 4453 ilan sıra no ile ilan edildiği tespit edilmiştir. “Hukuki Dinlenme Hakkı” başlığını taşıyan 6100 sayılı HMK’nın 27. maddesinde “(1)Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. (2)Bu hak; a)Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, b)Açıklama ve ispat hakkını, c)Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir.” hükmü bulunmaktadır. Anayasa’nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenme hakkı; davalının, usulüne uygun olarak duruşmalara davet edilmesini zorunlu kılar. Bir başka deyişle; mahkeme, davalıyı, savunma hakkı tanımak için usulüne uygun davet etmedikçe yargılamaya devam edip hükmünü veremez. Davalıya, savunma hakkını kullanma imkanı verilmesi, davalıya, usulüne uygun olarak dava dilekçesinin tebliğ edilmesi ile olur. Usulüne uygun tebligatın amacı, davalıya savunma hakkının sağlanmasıdır. (bkz. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 28.05.2014 tarih ve 2013/5729 esas, 2014/3686 Karar sayılı kararı) Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; dava dilekçesinin davalı şirkete eski merkez adresine tebliğ edildiği anlaşıldığından bu tebligatın, açıklanan kanun hükümleri ve Yargıtay kararları karşısında usulsüz olduğu anlaşılmaktadır.O halde, mahkemece Anayasa’nın 36. Maddesinde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde ve 6100 sayılı HMK’nın 27. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkına aykırı davranılarak, davalı şirkete yapılan usulsüz tebligat sonrasında, davalının savunması alınmadan ve delilleri toplanmadan yargılamaya devam edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı şirkete 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde dava dilekçesi tebliğ edilip, tarafların iddia ve savunmaları tespit edilip, sunacağı deliller toplanarak hep birlikte değerlendirilmek suretiyle varılacak uygun sonuç dairesinde yeniden bir karar verilmesi için yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak, dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin usul yönünden KABULÜNE, davacı vekilinin istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine YER OLMADIĞINA,2-İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/04/2018 tarih, 2015/1264 Esas, 2018/388 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harçlarının istek halinde yatırana İADESİNE,5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 31/05/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.