Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/231 E. 2021/1888 K. 13.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/231
KARAR NO : 2021/1888
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/03/2018
NUMARASI: 2016/389 Esas, 2018/309 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ : 13/10/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili; müvekkili şirketin, yıkım ve hafriyat işi için verdiği 10.09.2015 tarihli teklifin kabul edilmesi üzerine, taraflar arasında 21.09.2015 tarihli “Yüklenici Sözleşmesi” imzalandığını, müvekkili şirketin binanın yıkımı ile yıkımdan çıkan molozun döküm sahasına nakli işini 30.12.2015 tarihi itibariyle tamamladığını, sözleşmeye göre hafriyat kazısı için davalı şirketten yer tahsisi yapmasını beklediğini, ancak davacının inşaat ruhsatı alınmadığı bahanesiyle müvekkili şirketi oyaladığını; müvekkili şirketin, yıkım sonucu çıkan molozun döküm sahasına nakli işini toplam 112.972,65 TL olarak fatura keserek ihtarname ile tebliğ ettiğini, davalı şirket yetkililerinin iş için 30.000 TL + KDV ödeme yapabileceğinin söylendiğini belirterek, müvekkili şirkete sözleşmenin ikinci edimi olan “Temel Kazısının Yapılarak Kazıdan Çıkan Malzemenin Döküm yerine Gönderilmesi” işinin yaptırılmaması sebebiyle uğradığı zarara ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile işin ilk bölümünün sözleşmeye uygun tamamlandığından ödenmeyen 112.972,65 TL’nin 15.02.2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; sözleşme konusu işin, binanın yıkılması yıkılan binalardan çıkan her türlü malzemenin döküm yerine gönderilmesi ve temel kazının (toprak hafriyatı) yapılarak kazıdan çıkan malzemenin döküm yerine gönderilmesi olarak iki ayrı iş olduğunu; davacı şirketin binanın iskeletini çıkararak binanın içerisinde ve yıkımdan elde edilen tüm malzemeler davacıya kalmak kaydı ile davacının ücretsiz olarak binanın temeli de dâhil olmak üzere yıkımı toprak katına getirilmesi ve yıkımdan çıkan malzemelerin nakliyesini yapacağı konusunda tarafların anlaştığını, davacının eski yapının yıkım ve nakliyesinden zaten parasal değeri olan malzemeleri alarak bedel elde ettiği için o kısmı ücretsiz yapacaklarını; yıkım işi yapılarak toprak katına getirildiğinde sözleşmede belirtilen m3 başına ücret karşılığında temel kazısı yapılacak ve yeni yapılacak binanın bodrum katından -3,5 metre projeye göre aşağıya inilecek otopark bodrumu açılacak şekilde toprak temel hafriyatı işini ücretle yapacaklarını; davacı şirketin temel kazısını yapmadan binanın yıkım hafriyatından da bedel talep ettiğinden işin tamamlanmayıp sözleşme bedelinin de muaccel olmadığını; kabul anlamına gelmemek kaydı ile bina yıkım ve toprak kata kadar olan yıkımdan çıkan malzemenin 2.000 m3 olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece; taraflarca davalının dava dışı arsa sahipleriyle yaptığı yıkım ve yeni bina yapılmasına dair sözleşme temelinde binayı yıkması ve hafriyat işlemlerini tamamlaması için davacı firma ile mutabakata vardığının sabit olduğu; davacı yıkım işlemini tamamladığını ifadeyle dava dışı mühendislik firması nezdinde yapılan inceleme neticesinde kaldırılan hafriyat miktarının anılan firma tarafından 1998.76 m3 olarak hesaplandığı; davacının bu işlem dahilinde davalıya 112.972,65 TL fatura kestiği, teknik inceleme kapsamında yapılan tespit nazarında kaldırılan hafriyat miktarının sözleşme hükmünce 1 m3’lük molozun yıkım ve kaldırma işleminin 39,00 TL birim fiyat üzerinden yapılan hesaplama neticesinde 77.951,64 TL’ye tekabül ettiği, 14.031,30 TL’lik KDV miktarının eklenmesiyle de davalıdan 91.982,94 TL’nin tahsil edileceği gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile 91.982,94-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; ilk derece mahkemesi kararının dosyaya sunulan 05.02.2018 tarihli hatalı tespitler içeren rapor doğrultusunda gerekçesiz olarak verildiğini; bilirkişi raporunun tespit değerlendirme kısmının alınması ile yetinildiğini, yargılama aşamasında sunulan dilekçeleri ve delillerinin mahkeme tarafından incelenmediğini; karara esas alınan bilirkişi raporunun hatalı tespitler içerdiğini, davacı tarafın beyanlarına göre tanzim edildiğini; taraflar arasında akdedilen 21.09.2015 tarihli sözleşmede bina yıkım ve moloz vs nakliye bedeli ayrı bir bedel olmadığını, tek bir sözleşme bedeli olup yıkım sonrasındaki toprak katına getirilmiş olan zeminden eksi kat olarak aşağıya yapılacak kazı, gerekse kırıcı çalışması ile ve toprağın taşınması için çıkan malzeme m3 başına fiyat hesaplanacağını; davacı taraf işi tamamlamamış olduğundan sözleşme bedelinin muaccel olmadığını; sözleşme 2.1.1.maddesinde, yüklenici hafriyatı tamamlandıktan sonra ödeme yapılacağının belirlendiğini; sözleşmede belirtilen iş için işveren ile yüklenici arasında daha önce yapılmış bilcümle teklif, yazışma ve şifahi anlaşmaların hükümsüz olduğu belirtildiğinden teklif maddelerinin bir hükmünün olmadığını; mahkemenin gerekçe göstermeksizin tanık dinletme talebinin reddine karar verildiğini, hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve dava dosyasında taşınmaz üzerine konulan tedbirin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı TBK 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Taraflar arasında davacı tarafından verilen 10.09.2015 tarihli teklif üzerine düzenlenen 21.09.2015 tarihli sözleşme uyarınca davacı yüklenici, bina yıkım ve yıkımdan çıkan molozun döküm sahasına nakli işini üstlenmiştir. Davacı yüklenici tarafından, iş bedelinin tahsili talebine ilişkin dava açılmış, davalı ise işin tamamlamadığını ve sözleşme bedelinin muaccel olmadığını savunmuştur.Davacı tarafça verilen 10.09.2015 tarihli teklifte, binanın hurdası kendisinde kalmak kaydı ile ücretsiz yıkılacağı, ancak bina yıkımından çıkan molozun m3 olarak fiyatlandırılacağı belirtilmiş; 21.09.2015 tarihli yüklenici sözleşmesi ile; “mevcut binanın yıkımı ve temel kazısı işlerinin yapılacağı; sözleşme bedelinin 3.500m3x39TL=136.500 TL+KDV birim fiyatlı olduğu; işin tarifi ve kapsamı olarak parselde binanın yıkılması yıkılan binalardan çıkan her türlü malzemenin döküm yerine gönderilmesi ve temel kazının yapılarak kazıdan çıkan malzemenin döküm yerine gönderilmesi işinin birim fiyatlı yapılacağı, eskalasyon ödenmeyeceğinin belirtildiği; yüklenici hafriyatı tamamladıktan sonra hesaplanan m3 miktar üzerinden çıkan KDV dahil tutarın %15’ini peşin, kalan bakiyesini 45 günlük çek ile fatura karşılığı ödemenin işsahibi tarafından yapılacağı; sözleşmede belirtilen iş için işsahibi ile yüklenici arasında daha önce yapılmış bilcümle teklif, yazışma ve şifahi anlaşmaların hükümsüz olacağı hükme bağlanmıştır. Mahkemece yapılan inceleme sonucu alınan 14.08.2017 tarihli bilirkişi raporunda; yıkımın davacı şirket tarafından yapıldığı, yıkım molozunun da aynı firma tarafından kaldırıldığı, inşaat ruhsatının daha sonraki tarihte alındığı, müteahhit … şirketinin molozun kaldırıldığı tarihten sonra inşaat ruhsatı aldığı, tekrar bir hafriyat şirketi olan … ile anlaşıp döküm yeri izni aldığı ve temel hafriyatını bitirdiği, dosyada iki adet plankote ve hacim hesaplamasının bulunduğu, geçerli olan hesaplamanın imzalı ve kaşeli evrak sunan … Firması tarafından yapılan hesaplama ile 1998,76 m3 olduğu, anlaşma yapıldığı üzere 1 m3 yıkılan ve nakledilen molozun 39,00 TL+KDV olduğu, bu değer üzerinden 1.998,76 m3 x 39TL/m3 = 77.951,64 TL ve 14.031,30 TL KDV ilave edildiğinde fatura tutarının 91.982,94 TL olması gerektiği bildirilmiş; 05.02.2018 tarihli ek raporda görüşlerini tekrar etmişlerdir. Mahkemece alınan karar vermeye yeterli ve denetime açık bilirkişi raporu sözleşme koşulları ile birlikte değerlendirildiğinde; yıkımın malzeme karşılığı ücretsiz olduğu, ancak yıkım malzemelerini taşıma işinin ücretli olduğu, 1.998,76 m3 hafriyatın 39,00TL/m3 karşılığı taşıma bedelinin KDV dahil 91.982,94 TL olduğu anlaşılmış olup, bilirkişi raporu esas alınarak davanın kabulü yönünde verilen mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/03/2018 tarih ve 2016/389 Esas, 2018/309 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 6.283,35 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan toplam 1.570,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.712,45 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 13/10/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.