Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/2303 E. 2022/1708 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2303
KARAR NO: 2022/1708
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/09/2019
NUMARASI: 2017/1146 Esas, 2019/821 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 12/10/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı yanca istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunu, bunun sunulan fason günlük üretim formu ile davalının ihtarnamelerinden anlaşılacağını, bu ilişki kapsamında müvekkilinin 47.262,34 TL ve 14.680,55 TL olmak üzere iki fatura düzenleyip, Ergene Noterliğinin 24/08/2017 tarih, … yevmiye nolu ihtarnamesi ile davalıya gönderdiğini, faturaların cari hesaba işlenmesi ve bedelinin üç iş günü içinde ödenmesinin istendiğini, davalının ise Beşiktaş … Noterliğinin 05/09/2017 tarih, … yevmiye nolu cevabi ihtarı ile, fazladan fatura kesildiğini, borç miktarının 19.839,88 TL + KDV olduğunu bildirdiğini, bunun üzerine davalı hakkında Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takip yaptığını, davalının takibe itiraz ettiğini, borç miktarını 19.839,88 TL olarak bildirip bu miktarın da takipten sonra 05/10/2017 tarihinde alacaklının hesabına aktarıldığını bildirdiğini, itirazın haksız olduğunu belirterek, itirazın iptali ile %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkiline gelen matbaa siparişlerinin bir bölümünün davacı tarafından fason olarak yapılması konusunda şifai anlaşma sağlandığını, teslimin irsaliye ile imza karşılığı yapılması gerekirken uyarılara rağmen buna uyulmadığını, boş bir kağıda hesap yapılarak fatura kesildiğini, davacının gönderdiği toplam 61.942,89 TL miktarlı iki fatura incelendiğinde gelen sipariş sayısı ile muhataba verilen iş sayısı arasında çelişki olduğu ve davacının müvekkilinden 19.839,88 TL alacaklı olduğunun anlaşıldığını, faturaların kabul edilmeyerek ihtarname ile iade edildiğini, ayrıca davacının alacağı olan 19.839,88 TL’yi de davacının banka hesabına yatırdığını, davacının dayandığı belgedeki imza sahibinin müvekkili şirketin yetkilisi olmadığı gibi, belgenin de fotokopi olduğunu, davacının yapmadığı işi yapmış gibi gösterdiğini savunarak, davanın reddine, %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece 24/09/2019 tarihli karar ile, davalının ticari defterlerini sunmadığı, davacının ticari defterleri ile tarafların BS ve BA formları incelenmek suretiyle alınan bilirkişi raporunda, davacının 20/12/2017 tarihi itibariyle 42.103,01 TL alacaklı olduğu, davacının düzenlemiş olduğu irsaliye, fatura içeriği fason işlemlerinin taraflarca imzalanan günlük fason üretim formları ve aylık listelerle uyumlu bulunduğu, ayrıca fason işlem birim fiyatlarının da piyasa rayicine uygun olduğu, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 61.942,89 TL alacaklı bulunduğu, takipten sonra davalının 05/10/2017 tarihinde 19.839,88 TL ödemede bulunduğu, bu ödemenin mahsubu sonrası davacının 42.103,01 TL daha alacaklı olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın 42.103,01 TL üzerinden iptaline, takibin bu miktar asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, icra inkar tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, davalı delilleri incelenmeden karar verildiğini, davalı ticari defterlerinin e-defter şeklinde tutulduğunu ve yerinde inceleme talep ettiklerini, taleplerinin kabul edilmediğini, bilirkişi raporuna itirazlarının değerlendirilmediğini, “fason günlük üretim formlarında” müvekkili şirketin yetkilisi olmayan …’ın imzasının bulunduğunu, dolayısıyla bu belgelerin delil olarak değerlendirilemeyeceğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı taşeron, davalı ise yüklenicidir. Taraflar arasında davalıya gelen matbaa siparişlerinin bir bölümünün davacı tarafından fason olarak yapılması konusunda şifai anlaşma olduğu tarafların kabulündedir. Dosya kapsamı ve bilirkişi raporuna göre, günlük yapılan işler için davacı tarafından fason günlük üretim formları düzenlenerek, davacı ve davalının SGK kayıtlarına göre 07/03/2017- 09/01/2018 tarihleri arasında planlama müdürü olarak davalı iş yerinde çalıştığı anlaşılan … tarafından imzalandığı, bu formlara göre davacının 5 adet fatura ile BS formu doldurduğu, davalının ise 3 adet fatura ile BA formu verdiği ve 68.508,00 TL fatura bildiriminde bulunduğu, buna göre de toplamda 121.001,00 TL KDV hariç fatura bildiriminde bulunduğu, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 61.942,89 TL alacaklı olduğu, davalının bu alacaktan 19.839,88 TL’yi kabul ederek takipten sonra 05/10/2017 tarihinde davacının hesabına yatırdığı, bakiye 42.103,01 TL davacı alacağının kaldığı anlaşılmaktadır. Tüm formlarda davacı ile davalının planlama müdürü …’ın imzası bulunmakta olup, davalının günlük üretim formlarının tamamında çalışanı …’ın imzasının olmasına rağmen, bunlardan bir kısmını kabul edip ödemede bulunması, bir kısım form ve faturaları ise kabul etmeyerek, …’ın şirket yetkilisi olmadığını iddia etmesi, TMK’nın 2.maddesindeki dürüstlük kuralına ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin işleyişine uygun bulunmamıştır. Ayrıca işin davalı firmada ve davalının makineleri kullanılarak yapıldığı hususu tanıkların beyanları ile sabit olup, davacının üretimi davalıya ait işyerinde yaptığından teslimin bu şekilde kanıtlandığı ve davacının alacağının bilirkişi raporu ile sabit olduğu anlaşıldığından, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmuş, davalının istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/09/2019 tarih ve 2017/1146 Esas, 2019/821 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 2.876,05 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 719,01 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.157,04‬ TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 12/10/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.