Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/2301 E. 2022/1981 K. 30.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2301
KARAR NO: 2022/1981
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/05/2019
NUMARASI: 2017/905 Esas, 2019/476 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali, tazminat
KARAR TARİHİ: 30/11/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali talebine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı taraflarca istinaf talebinde bulunulmuştur.Davacı vekili, davalı ile aralarında düzenlenen 12/05/2016 tarihli sözleşme gereğince “…” marka satış arabasını inşa etme yükümlülüğünü üstlendiğini, bedelin 14.000,00 TL + KDV olarak belirlendiğini, belirlenen bedelin %50’sinin sözleşmeye uygun olarak ödendiğini, ancak davalının sözleşmede öngörülen 45 günlük süre içerisinde aracın inşaasını tamamlayıp teslim etmediğini, bu nedenle Büyükçekmece … Noterliği’nin 28/06/2016 tarih – … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile sözleşmenin 3-A-5 maddesine göre satış arabasının 25 gün içerisinde modeli bitip, 45 gün içerisinde sorunsuz bitmiş bir şekilde davacıya teslim edileceğinin kararlaştırıldığını, kendilerinin yükümlülüklerini yerine getirdiklerini, davalının belirtilen tarihte teslimi yapmadığını, bu nedenle sözleşmeyi feshettiklerini ve sözleşmede kararlaştırılan sözleşme bedelinin 2 katı olan 28.000,00 TL + KDV tazminat bedelini 7 gün içinde ödenmesini ihtar ettiklerini, verilen mehil içerisinde cezai şart alacağı ödenmediği gibi, iade etmesi gereken 7.000,00 TL’nin tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile yapılan icra takibine karşı icra dairesinin yetkisiz olduğu, yetkili icra dairesinin Denizli İcra daireleri olduğu, borca ve tüm fer’ilere itiraz edildiğini belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında 12/05/2016 tarihli “…” markasının satış arabasının yapılması için sözleşme yapıldığını, sözleşmenin 3.A1 maddesine göre; aracın toplam boyu çeki dahil 3.50 metre, araç yüksekliği tabela hariç 2.75 metre, eni 1.85 metre, dış genişlik eni 2.00 metre, kabin boyu 2.50 metre, sosis çıkıntı ayarı kabine göre oranlanacak şekilde … satış arabasının yapılacağını, iş bedelinin 14.000,00 TL+ KDV olup %50 sinin iş başlangıcında %50 sinin ise iş tesliminde firma hesabına yatırılacağının kararlaştırıldığını, buna göre satış arabasının yapıldığını ancak davacı firma tarafından müvekkili firmaya gelinerek iş sözleşmesinde belirtilmemesine rağmen iki adet güneş panelini koyabilmek için panelin üstünde bulunan sosisin ölçülerinin değiştirilmesinin talep edildiğini, bunun üzerine müvekkilinin tadilat yaparak söz konusu sosis modelini davacnın talep ettiği ölçülere göre büyüttüğünü ve halen satış aracının halihazır olarak müvekkilinin adresinde muhafaza edildiğini, satış aracının boyutunun kararlaştılandan büyük olduğunu, davacının talepleri doğrultusunda yapılan değişikliklere ve yapımın tamamlanmasına rağmen firma tarafından satış arabasının teslim alınmadığını ve keyfi olarak sözleşme tarihinden sonra 46. günde davacının davalıya ihtarname göndererek 28/06/2016 tarihinde iş sözleşmesini feshettiğini bildirdiğini ve cezai şart talep ettiğini, iş sözleşmenin 4. Maddesine göre işin bedeli 14.000,00 TL+ KDV olup 7.000,00 TL’nin 13/05/2016 tarihinde davacı tarafından hesaplarına yatırıldığını, KDV dahil iş bedelinin 16.520,00 TL olduğunu, %50’si 8.260,00 TL olup yarısının dahi karşılanmadığını, bu durumda davacının sözleşme yükümlülüklerini yerine getirmemiş ve henüz iş başlangıç tarihi de oluşmamışken işin süresinde tamamlanmadığını ileri süremeyeceğini, ayrıca davacının yapılan aracı teslim almaktan kaçındığını, yapılan icra takibinin haksız olduğunu belirterek, davanın reddi ile alacağın %40’ından aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, taraflar arasında 12/05/2016 tarihli sözleşme yapıldığı, sözleşmeye göre satış arabasının 25 gün içinde modeli bitip 45 gün içinde de sorunsuz olarak tesliminin kararlaştırıldığı, ayrıca 3. Maddede de cezai şart düzenlendiği, 6098 sayılı TBK’nın 470. Maddesine göre taraflar arasındaki sözleşme eser sözleşmesi olup, madde 473/1’e göre yüklenicinin temerrütü nedeniyle iş sahibinin sözleşmeden dönme hakkını kullanabilmesi için yüklenicinin işe hiç başlamamsı veya işe başlasa bile sözleşmeye aykırı olarak işi geciktirmesi nedeniyle tahminlere rağmen işin zamanında bitirilemeyecek olduğunun açık olması ve gecikmede iş sahibinin etkisinin olmaması ile birlikte TBK 117/1 maddesi gereği iş sahibinin keşide edeceği ihtarname ile yükleniciye ek süre vermesi gerektiği ve bu ek süre dolmadan sözleşmeden dönme hakkını kullanamayacağı, söz konusu davada bu şartların yerine getirilmediği, dolayısıyla davacı yüklenicinin sözleşmeyi feshedemeyeceği, bu durumda ödediği bedeli isteyemeyeceği ve cezai şartın da koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle, davanın reddine, davacının takipte kötü niyeti ispat edilemediğinden davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; sözleşmede işin süresinin 25 gün içinde sipariş edilen aracın modeli, 45 gün içinde de aracın tamamlanmasının kararlaştırıldığını, mahkemenin süreyi 25+45 gün olarak kabul ettiğini ve sözleşmenin 47. günde feshedildiği kanısına varıldığını, yapılan yorumun hatalı olduğunu, davalı tacir olup, iddialarını ispat yükünün davalıya ait olduğunu, icra takibine konu alacağın ve cezai şartın gerçekleştiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; sözleşmeye göre 45 gün içinde imalatın yapıldığını, ancak davacının güneş enerjisi paneli ilavesi ve sosis boyutu büyütmeye ilişkin talebi üzerine işin uzadığını, bilirkişi raporunda da değişikliklere göre imal edilme süresinin 10 güne kadar uzayacağının tespit edildiğini, işin 10 gün uzamasına ve fesih için gerekli şartlar oluşmamasına rağmen davacının ihtar ile sözleşmeyi feshettiğini, ödediği bedeli ve cezai şartı talep ettiğini, davanın reddi gerektiğini, cezai şart alacağının ödenmesi halinde ekonomik olarak davalı şirketin mahvına sebep olacağını, mahkeme kararının yerinde olduğunu, ancak davacının icra takibi kötü niyetli olup kötü niyet tazminatının reddine dair verilen kararın yerinde olmadığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin olup, davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. Taraflar arasında 12/05/2016 tarihinde akdedilen sözleşmeye göre davalı yüklenici tarafından davacıya “…” markalı satış arabasını sözleşmede öngörülen ölçülerde yapım ve teslimi ve iş bedeli olan 14.000,00 TL + KDV’yi %50’si siparişte, %50’si iş tesliminde ödenmesi hususunda anlaşmaya varılmıştır. Sözleşmeye göre “… satış arabasının 25 gün içerisinde modeli bitip 45 gün içerisinde sorunsuz bitmiş bir şekilde …’a teslim edilecektir.” Sözleşmenin A.1 maddesinde “… Beton Kompozit, sözleşme şartlarına uyacağını, madde 3’de bulunan yükümlülüklere uymadığı ve imalatı yapmaktan vazgeçtiği takdirde sözleşme bedelinin iki katını 7 gün içinde tazminat olarak ödemeyi kabul ve taahhüt eder.” hükmü düzenlenmiştir. Sözleşmenin A.3 maddesi ile İstanbul İcra Daireleri ve Mahkemeleri yetkili kılınmış olup, taraflar tacir olduğundan sözleşmede yer alan yetki şartı geçerlidir. Dolayısıyla davalının icra dairesinin yetkisine ilişkin itiraz yerinde görülmemiştir. Davaya konu İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı/borçlu aleyhine 21/02/2017 tarihinde 35.000,00 TL asıl alacak, 2.045,34 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 37.045,34 TL üzerinden ilamsız icra takibi yapmış olup, davalı borçlu süresinde icra dairesinin yetkisini borca ve faize tüm ferilerine itiraz etmiş ve icra takibi durmuş; davacı 13/05/2015 tarihinde 7.000,00 TL ödemede bulunmuştur. Davacı Büyükçekmece … Noterliğine 28/06/2016 tarihli … esas sayılı ihtarı ile sözleşmeyi fehsettiğini bildirerek, yaptığı ödemenin iadesini ve sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın tahsilini talep etmiştir. Mahkemece alınan 27/02/2019 tarihli bilirkişi raporunda, davalının imal ettiği makinenin sözleşmede öngörülen sürede imal edilebileceği, sosis boyutunu büyütmeye dair işlem yapıldığı, yapılan değişikliklerin imal süresini 10 gün kadar uzatacağı, imal edilen aracın sözleşmeye uygun olduğu belirtilmiştir. Taraflar arasında düzenlenen 12/05/2016 tarihli sözleşmeye göre, imalat süresi 45 gün olup, 27/06/2016 tarihi itibariyle işin bitirilerek teslimi gerekmektedir. Davacı, teslim süresinden bir gün sonra 28/06/2016 tarihinde sözleşmeyi feshetmiştir. 27/02/2019 tarihli bilirkişi raporuna göre, davacının talebi üzerine sosis boyutunun büyütüldüğü, bu işlemin sözleşme süresini 10 gün kadar uzatacağı, eserin tamamlanmış olduğu anlaşılmaktadır. Dosya kapsamına göre, 13/05/2016 tarihli ödemeden itibaren 45’inci gün iş sahibince yükleniciye ihtar çekildiği anlaşılmaktadır. Sözleşmede işin süresi 45 gün olarak belirtilmiş, ancak kesin vade belirlenmemiştir. TBK’nın 117. Maddesine göre borçlu alacaklının ihtarı ile temerrüde düşer. Kesin vadenin belirtilmediği durumlarda TBK’nın 123. maddesi gereğince yükleniciye uygun süre verilmesi ve bu süreye rağmen işin teslim edilememesi halinde sözleşmenin feshi hakkını kullanması gerekir. Davacının süresinde teslim yapılmaması nedeni ile davalıya TBK’nın 117 ve 123. maddeleri gereğince süre vererek, bu sürenin sonunda teslim yapılmaması halinde haklı nedenle sözleşmeyi feshemesi gerekirken, yükleniciye bu süre verilmeden sözleşmenin feshedilmesi doğru olmamıştır. Öte yandan, bilirkişi raporuna göre, eserde sosis kısmının büyütülmesi nedeniyle iş artışı ve 10 günlük ek süre gerektiği gözetildiğinde, davacının uzayan bu süreyi beklemeden sözleşmeyi feshetmesi de usul ve yasaya aykırı olmuştur.Bilirkişi raporuna göre, yüklenicinin sözleşme konusu eseri sözleşmeye uygun ifa ettiği tespit edildiğinden, mahkemece, davacının ödediği bedelin iadesi talebinin reddine karar verilmesi yerinde olmuştur. Sözleşmenin “5.Hukuki Şartlar” başlığı altında (A.1) bendine göre, yüklenicinin sözleşme şartlarına uyacağını, madde 3’te bulunan yükümlülüklere uymadığı ve imalat yapmaktan vazgeçtiği takdirde sözleşme bedelinin iki katını 7 gün içinde tazminat olarak ödeyeceği hükme bağlanmıştır. Bu düzenleme TBK’nın 179/3.maddesinde hükme bağlanan dönme cezası niteliğinde olup, somut olayda davalı yüklenicinin imal ettiği eserin sözleşmeye uygun olduğu ve sözleşmeden dönmediği, sözleşmenin davacı tarafından feshedildiği anlaşıldığından cezai şart isteme koşulları oluşmamıştır. Bu durumda, mahkemece cezai şart bedelinin tahsili talebinin tahsili talebinin reddine karar verilmesi de usul ve yasaya uygun bulunmuştur. Ayrıca davalı kötüniyet tazminatı talebinde bulunmuş olup, davacının icra takibi yapmakta kötüniyetli olduğu açıkça kanıtlanmadığından kötü niyet tazminatının yasal koşulları oluşmamıştır. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/05/2019 tarih ve 2017/905 Esas, 2019/476 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Davacıdan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44.40 TL’nin mahsubu ile bakiye 36,30TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı tarafça yatırılması gereken 80,70 TL nisbi istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde BIRAKILMASINA,5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a bendi gereğince KESİN olmak üzere 30/11/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.