Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/2283 E. 2021/109 K. 19.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2283
KARAR NO: 2021/109
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/10/2018
NUMARASI: 2013/376 Esas, 2018/1011 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ : 19/01/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, HMK m. 353 hükmü gereğince duruşmasız olarak dosya üzerinde HMK m. 355 hükmü gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda, sair taleplerinin reddi ile;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, bakiye bedel alacağının tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece davalı …’ya yönelik davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle husumetten reddine, davalı şirkete karşı açılan davanın kısmen kabulüne dair verilen karar taraf vekillerince istinaf edilmiştir. Davacı yüklenici şirket, davalı taraf ile akdedilen 15.06.2011 tarihli sözleşme uyarınca kız meslek lisesi ile öğrenci yurdu inşasına yönelik yapılan imalat sonucu düzenlenen 17.08.2011 tarihli ve 1.638b654.00 TL bedelli hakedişten 850.000,00 TL’sinin ödendiğini belirterek kalan 788.654,00 TL’nin tahsilini istemiş; davalılar vekili ise, müvekkili …’nın iş sahibi olmadığını arsayı bağışlayan kişi olduğunu, işin yarım bırakıldığını, taraflarca düzenlenen 31.01.2012 tarihli belge ile sözleşmenin ibralaşmak suretiyle feshedildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davalılardan …’nın sözleşmeyi diğer davalı şirket yetkilisi olarak imzaladığını, kendi adına asaleten atılan bir imzasının bulunmadığını, sözleşme metninde bağışçı olarak yer aldığını belirterek bu davalıya karşı açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniğle reddine, davalı şirkete karşı açılan davada ise, alınan 17.07.2018 tarihli bilirkişi raporuna itibar edilerek yapılan işin bedelinin KDV hariç 1.098.431,08 TL olduğu, davalı tarafça yapılan 850.000,00 TL ödemenin düşülmesi ile davacının KDV dahil 292.676,67 TL alacaklı bulunduğu, davadan önce davalının temerrüte düşürülmediğini belirtilerek dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faiziyle birlikte tahsiline hükmedilmiştir. Davacı yüklenici şirket vekili istinaf talebinde özetle, davalı …’nın sözleşmeyi kendi adına imzaladığını, bir kısım ödemelerin adı geçen kişi tarafından yapıldığını, bilirkişi raporları arasında çelişki bulunduğunu, rapora karşı itirazlarının karşılanmadığını, davanın temelini oluşturan 1 nolu hakedişle ilgili taraflar arasında bir ihtilaf bulunmadığı halde mahkemece dikkate alınmadığını, hakediş bedelinin eksik hesaplandığını, Beşiktaş … Noterliği’nin 06.03.2012/… yevmiye sayılı ihtarnamesi ile davalının temerrüte düşürüldüğü halde dava tarihinden faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir. Davalılar vekili istinaf talebinde özetle, davacının sözleşmeyi ifa etmeden yarım bıraktığını, tarafların 31.01.2012 tarihli belgeyle ibralaşmak suretiyle sözleşmeyi feshettiklerini, bu belgenin geçerli olduğunu, raporlar arasında çelişki bulunduğunu, itirazlarının karşılanmadığını belirterek kararın aleyhe hükümlerinin kaldırılmasını talep etmiştir. Taraflar arasında İstanbul/Sultangazi … Mahallesinde bulunan … ada, … parsel üzerine anahtar teslimi şeklinde inşaat yapılması işini konu alan 15.06.2011 tarihli sözleşme bulunduğu çekişmesizdir. Davacı yüklenici, yapılan imalat karşılığı düzenlenen 17.08.2011 tarihli ve 1.638.654,00 TL tutarlı 1 nolu hakediş alacağından 850.000,00 TL’sinin ödendiğini belirterek kalan 788.654,00 TL’nin tahsilini istemiş; davalılar vekili ise, müvekkili …’nın sözleşmede taraf olmadığını, işin yarım bırakıldığını, yapılan işler bedelinin ödendiğini, tarafların 31.01.2012 tarihli belgeyle ibralaşmak suretiyle sözleşmeyi feshettiklerini ileri sürmüştür. Mahkemece …’nın sözleşmede taraf olmadığı belirterek buna karşı açılan davanın pasif husumetten reddine, diğer davalı şirkete karşı açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davalı tarafça yapılan 850.000,00 TL’lik ödeme konusunda uyuşmazlık bulunmadığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı …’nın sözleşmede taraf olup olmadığı, 31.01.2012 tarihli “fesihname ve ibralaşma” başlıklı belge ile dava dayanağı 17.08.2011 tarihli 1 nolu hakediş belgesinin geçerli olup olmadığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Dava dayanağı 15.06.2011 tarihli inşaat yapım sözleşmesini davalı … diğer davalı şirket temsilcisi olarak imzalamış olup sözleşme metninde kendi adına asaleten atılmış ayrıca bir imzası bulunmadığından mahkemece bu davalı yönünden husumet nedeniyle verilen red kararı doğru olmuştur. Ayrıca, davacı yüklenici tarafından talebine dayanak yapılan ve dosya kapsamında yer alan 17.08.2011 tarihli ve 1.638.454,00 TL bedelli 1 nolu hakedişte tarafların imzasının bulunmadığı anlaşılmakla iş bu belgenin geçersiz olduğuna ilişkin mahkeme kabulünde de bir hata bulunmamaktadır. Yine davalı tarafça dayanılan ve dosyada yer alan “Fesihname ve ibralaşma” başlıklı ve 31.01.2012 tarihli belgenin davalı ile birlikte, davacının vekaletname ile yetkili kıldığı davacı vekili tarafından imzalandığı görülmektedir. Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere imzacı vekile davacı tarafça verilen vekaletnamede ibralaşma yetkisinin verilmediği, sadece sözleşmeyi fesih yetkisi verildiği anlaşılmaktadır. İbra, Türk Borçlar Kanunu’nun 132.maddesinde düzenlenmiş olup, borcu sona erdiren bir taraf işlemi olarak tanımlandığından bunun yapılması için vekile ayrıca ve açıkça bir yetkinin verilmiş olması gerekir. Buna göre, iş bu belgenin ibralaşma yönünden kabul edilmemesi de isabetli olmuştur. Ancak, her ne kadar mahkemece yargılama sırasında yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan bilirkişi raporuna itibar edilerek davalı şirket aleyhine açılan alacak davanın kısmen kabulüne hükmedilmiş ise de, taraflar arasında yapılan sözleşmenin götürü bedel sözleşme olması nedeniyle davacının hak ettiği bedel alacağının belirlenmesi için fiziki oran uygulanarak hesaplama yapılması gerekirken, hükme esas alınan raporda oranlama yapılmadan belirlenen bedelden davalı tarafça yapılan ödeme düşülerek hesaplama yapılmıştır. Oysa sözleşmenin götürü bedel olarak yapılmış olması halinde eksik ve ayıplı işlerde dikkate alınarak yapılan imalatın işin tamamına göre fiziki gerçekleşme oranı bulunarak belirlenen bu orana götürü bedel uygulanmak suretiğle bulunan tutardan varsa ihtilafsız veya ispatlanmış ödemeler düşülerek belirlenecek miktara göre hüküm kurulması gerekir. Yukarıda yapılan açıklamalar ve belirtilen ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında, mahkemece eksik ve ayıplı işler de dikkate alınarak gerçekleştirilen imalatın işin tamamına göre fiziki oranı bulunarak bu orana sözleşmede kararlaştırılan KDV dahil götürü iş bedeli uygulanarak yüklenicinin hak ettiği iş bedeli bilirkişiden alınacak ek raporla hesaplattırılıp kanıtlanan veya ihtilafsız olan ödemeler de düşülerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, belirtilen hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile yazılı miktarda kısmen kabul kararı verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak yukarıda belirtilen yol ve yönteme uygun inceleme ve değerlendirme yapılarak sonucuna uygun yeniden esas hakkında hüküm kurulmak üzere dosyanın gereği için mahal mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜNE, 2-İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/10/2018 tarih, 2013/376 Esas, 2018/1011 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere mahalli mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, 5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 19/01/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.