Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/2279 E. 2022/1927 K. 16.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2279
KARAR NO: 2022/1927
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/06/2019
NUMARASI: 2017/834 Esas, 2019/973 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 16/11/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; eser sözleşmesinden kaynaklanan cari alacağa ilişkin itirazın iptali talebine ilişkin olup, mahkemece kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı yanca istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, davalının müvekkiline numune tekstil ürünü verdiğini, istenilen kalite ve özellikte tshirt ve sweatshirt üretilerek teslim edildiğini, akabinde üç parti daha talep edildiğini ve üretilip teslim edildiğini, davalı şirketçe malların ayıplı olduğu iddia edildiğini, ancak davalı şirket tarafından faturalara itiraz edilmediği gibi süresi içerisinde ayıp ihbarında da bulunulmadığını, davalının davaya konu faturalar için 14.12.2016 tarihinde 4.000 TL, 21.02.2017 tarihinde 20.000 TL, 14.04.2017 tarihinde 12.000 TL, 24.04.2017 tarihinde 45.000 TL ödeme yaptığını, davalı şirketin malları ihraç ettiğini ve davadışı 3.kişi ile malların satımı konusunda sorun yaşadığını iddia ettiğini, ancak davalı şirket ile müvekkili arasında malların 3.kişiye satımıyla ilgili herhangi bir reklamasyon anlaşmasının bulunmadığını, dördüncü parti üretimden sonra hiçbir ödeme yapılmadığını, defalarca ihtara rağmen ödeme yapılmaması üzerine cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibine başlandığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, itirazın iptali ile takip tutarının % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkili ile davacı şirketin söz konusu malların istenilen standartlara uygun olması konusunda anlaştıklarını, buna rağmen davacının çakma mal gönderdiğini, öyle ki mallar ayıplı olup Danimarka Gümrü’ğünde standartlara uymadığı ve çakma olduğu gerekçesiyle imha edildiğini, buna ilişkin Danimarka dilindeki belgenin aslını ve tercümesini sunduklarını, söz konusu olay sebebiyle davalı şirketin avukatları tarafından davacıya 07/08/2017 tarihinde ihtar çekildiğini, işbu ihtarda “..bu ürünlerin imha edilmesinin kabul edilmesini, ürünlerin nereden alındığının bildirilmesini ve buna dair belgelerini, sipariş formlarını ve sipariş onayını faturayı sunmalarını” istediklerini davacının bu ihtar gereği istenenleri yerine getirmediğini, davacıdan 194 adet sipariş istendiğini ancak anlaşmanın aksine 2300 tane ürün gönderildiğini, davacının ayıplı mal sattığını kabul etmesi gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece; davacı tarafın dosyaya sunduğu ticari defterlerine takip konusu alacağa ilişkin faturaları işlediği, davalı tarafın ticari defterlerini ibraz etmediği, davalı tarafça sözleşme gereği ürünlerin teslim edilmediğine yönelik bir itirazının bulunmadığı, ihtilafın ürünlerin ayıplı olup olmadığı ve davalının borçlu olup olmadığından kaynaklandığı, davalının takip konusu faturalardaki ürünlerin ayıplı olduğunu bu nedenle borçlu olmadıklarından bahisle borca itirazda bulunduğu, davalı tarafça ürünlerin ayıplı olduğuna dair süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığı gibi ayıp ihbarı yapıldığına, takip konusu faturalara süresinde itiraz edildiğine ve ürünlerin ayıplı olduğuna ilişkin ispata yarar delil ibraz edilmediği, takip konusu faturalardan dolayı ürünlerin ayıplı olduğunun ispata elverişli delillerle ispatlanamadığı, taraflar arasındaki sözleşme gereği davacının davalıya teslim edilen ürünlerden dolayı davalı şirketten alacaklı olduğunu ispat ettiği, davalıdan takip konusu fatura toplamı olan 115.710,00 TL alacağının bulunduğu, davalı tarafın takip tarihinden önce temerrüte düşürülmemesi nedeniyle işlemiş faiz talep edilemeyeceği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davalının icra takibine yaptığı itirazın 115.710,00-TL asıl alacak üzerinden iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine, alacağın likit olması nedeniyle asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının borçlu davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, malların ayıplı olduğunu, bu nedenle Danimarka gümrüğünde imha edildiğini, 07/08/2017 tarihli ihtar ile bu durumun davacıya ihtar edildiğini, ayıp ihbarı yapıldığını, ayrıca 194 adet mal siparişi verildiği halde 2300 adet mal gönderildiğini, bilirkişinin sadece davacı ticari defterlerini incelediğini, davalı ticari defterlerinin incelenmediğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası üzerinden davacı tarafından davalı şirket aleyhine 115.710,00 TL asıl alacak, 3.399,81 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 119.109,81 TL alacağın tahsili için ilamsız icra takibi yapıldığı, davalı şirket yetklisinin İcra Müdürlüğü’ne sunmuş olduğu 29/08/2017 tarihli dilekçesi ile süresi içerisinde borcun tamamına, faize ve tüm ferilerine itiraz edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, davacıya ait 2016, 2017 ve 2018 yılları yasal defterlerin sahibi lehine delil olma özelliğine sahip olduğu, davalı defterlerinin inceleme anında ve sonrasında ibraz edilmediği, davacı ile davalı arasında dava konusu ile ilgili olarak aralarında bir sözleşmenin var olmadığı, dava dosyası, taraf ticari defterleri ve delil niteliği dosyaya sunulu evraklar, incelemeler neticesinde, davacı firmanın davalı firmadan 23.08.2017 takip tarihi itibariyle 119.171,20 TL alacaklı olduğu, takip talebinin 115.710,00 TL asıl alacak olduğu, davacı ile davalı arasında 2017 yılıyla ilgili olarak aralarında ticari bir ilişkinin varolduğu, davacı tarafından düzenlenen dava konusu faturanın 6102 sayılı T.T.K’nın 21.maddesi gereği dava dosyasında davacı tarafından faturalara itiraz edildiğine dair bir bilgi veya belgeye rastlanılmamış olduğu, davacı tarafından düzenlenen dava konusu faturaların 6102 sayılı T.T.K’nın 23/3 c. maddesi gereği dava dosyasında davalı tarafından malın ayıplı olduğuna dair bir ihbara rastlanılmamış olduğu, icra takibinin davalıya 24/08/2017 tarihinde tebliğ olduğu, davalı borçlunun 29/08/2017 süre olan 7 (yedi) gün içinde itiraz etmiş olduğu belirtilmiştir. Somut olayda, davacı taraf, davalının verdiği numuneye göre tshirt ve sweatshirt ürettiğini, 4 parti şeklinde mal teslim ettiğini, bir kısım ödemelerin yapıldığını, bakiye alacak ödenmediğinden icra takibi yapıldığını, itiraz üzerine takibin durduğunu, faturalara itiraz edilmediğini, ayıp ihbarında bulunulmadığını belirterek, itirazın iptali ile icra inkar tazminatı talep etmiştir. Davalı ise, ayıp ihbarında bulunduğunu, 07/08/2017 tarihinde dava dışı alıcı firma tarafından davacıya ihtar gönderildiğini cevap dilekçesinde beyan etmiş olup; davalı tarafından sunulan 07/08/2017 tarihli ihtarın yurtdışındaki … şirketi tarafından markalarının ihlal edildiğine ilişkin olarak … isimli kişiye hitaben gönderilen bir ihtar olduğu anlaşılmakla birlikte, dava konusu ürünlerle ilgili olup olmadığı anlaşılamadığı gibi, davalı tarafından davacıya bu hususta ayıp ihbarı yapıldığına ilişkin dosyaya başkaca bir delil de sunulmamıştır. Davacı tarafından gönderilen faturalara mahsuben 14/12/2016 tarihi ile 24/04/2017 tarihleri arasında bir itiraz ileri sürülmeden bir kısım ödemeler yapılmıştır. Mahkemece bilirkişi incelemesi yapılacağı ihtarını içeren duruşma zaptı tebliğine rağmen davalı taraf bilirkişi incelemesi için ticari defterlerini ibraz etmemiş, bilirkişi tarafından davacı defterleri incelenerek rapor düzenlenmiştir. Bilirkişi raporuna göre davacı ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, faturalar ve ödemelerin ticari defterlerine işlendiği, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 119.171,20 TL alacaklı olduğu, icra takibi öncesinde davalının temerrüde düşürülmediğinden davacı işlemiş faiz talebinde bulunamayacağı belirtilmiştir. Bilirkişi raporu davalı vekiline tebliğ edilmiş, ancak davalı vekilince rapora itiraz dilekçesi sunulmamıştır. Mahkemece, bilirkişi raporunda belirlenen bu tespitler esas alınarak yazılı şekilde karar verilmesi yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/06/2019 tarih ve 2017/834 Esas, 2019/973 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 7,904,15 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan toplam 1.976,04 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.928,11‬ TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 16/11/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.