Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/2253 E. 2022/1751 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2253
KARAR NO: 2022/1751
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/09/2019
NUMARASI: 2018/794 Esas, 2019/832 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 20/10/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak talebine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı yanca istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 01/06/2015 tarihli Yüklenici Sözleşmesi ile “… Çelik Cephe Yapılması İşleri” ile ilgili tüm imalatların malzeme ve işçilik dahil yüklenici şirket tarafından yapılması hususunda anlaştıklarını, imzalanan sözleşme ve eklerine göre müvekkili şirketin tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, ayıp ihbarında bulunulmadığını, cari hesap ekstresine göre yapılan işlere ilişkin fatura bedellerinin bir kısmının davalı tarafından ödendiğini, ancak bakiye 45.361,13 TL’yi ödemekten kaçındıklarını, bakiye borcun ödenmesi hususunda davalı şirket ile defalarca konuşulduğunu ancak görüşmelerin sonuçsuz kaldığını, bu nedenle davalı şirket aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının borca itirazı üzerine takibin durduğunu bildirerek, davanın kabulüne, itirazın iptali ve takibin devamına, %20’den aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davaya konu imalatların işçilik hataları ve uygunsuz işler ile tamamlandığını, davacının sözleşmeye aykırılıklarına ve sözleşmenin teminatın iadesi başlıklı madde hükümlerinin henüz gerçekleşmemiş olmasına rağmen nakdi teminatın cebri icra ile tahsil edilme yoluna gidildiğini, davacının işin yapımının devam ettiği sürece hak ettiği alacakların tamamını aldığını, davalı şirketin ödemede temerrüte düşmediğini belirterek, davanın reddine, %20’den az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece 18/09/2019 tarihli karar ile, bilirkişi raporunda davalının yasal defterlerine göre taraflar arasındaki uyuşmazlığın sözleşme kapsamındaki 1 ve 2 nolu hakedişlerden 45.361,13 TL’lik teminat kesintisinden kaynaklandığı, sözleşmenin kesin kabul ile ilgili 40. Maddesinde “kesin kabulün geçici kabulün yapılması ve kesin hesap hakediş işleminden 12 ay sonra yapılacağının” düzenlendiği, icra takip tarihi 21/09/2017 olup, son hakediş faturasının ise 24/12/2015 tarihli olduğu dikkate alındığında son hakedişin üzerinden 12 aylık sürenin geçtiği, davacıdan teminat olarak kesilen 45.361,13 TL’nin davalı tarafça davacıya ödenmesi gerektiği, işlemiş faiz talebinin takip tarihinden önce temerrüt olmadığından reddi gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, takibin 45.361,13 TL üzerinden devamına, 45.361,13 TL’ye takip tarihinden itibaren taleple bağlı kalınarak %9,75 ve değişen oranlarda avans faizi işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, %20 icra inkar tazminatı olan 9.072,22 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, takibe konulan alacağın muaccel olmadığını, temerrüt söz konusu olmadığından temerrüt faizi istenemeyeceğini, işçilik ve imalat hatası olduğunu, taraflar arasındaki 01/06/2015 tarihli yüklenici sözleşmesine göre bakiye alacak için yapılan icra takibinin haksız olduğunu, sözleşmeye göre sözleşmenin teminatının iadesi başlıklı 40. Madde hükümleri henüz gerçekleşmemiş olmasına rağmen davacının nakdi teminatını cebri icra yolu ile tahsil yoluna gittiğini, bu nedenle icra takibine itiraz etmek durumunda kaldıklarını, yapılan takibin kötüniyetli olduğunu, reddi gerektiğini, ayrıca kabul anlamına gelmemek kaydı ile reddedilen kısım üzerinden verilen karşı vekalet ücretinin de asgari ücret tarifesi altında kaldığını, vekalet ücreti yönünden verilen hükmünde kaldırılması talebiyle yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Taraflar arasında 01/06/2015 tarihli yüklenici sözleşmesi akdedilmiştir. Davacı yüklenici sözleşme kapsamında üstlendiği işi malzeme ve işçilik dahil yapmayı taahhüt etmiştir. Sözleşmenin 12. maddesinde işin süresi 16/09/2015 – 12/10/2015 arası olup, 14. maddede, yüklenici kesin teminat olarak bu sözleşmenin imzalanmasını takip eden 7 gün içerisinde 130.000,00 TL tutarında ve geçerlilik tarihi ana sözleşme kesin kabul tarihinden 28 gün sonrasına tekabül eden bir teminat mektubu vereceği düzenlenmiştir. İşin tamamlanmasında gecikme olması halinde bu durumun yükleniciye iş veren tarafından yazılı olarak bildirilmesi kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin 35.maddesinde geçici kabul düzenlenmiş ve geçici kabulün işin sözleşmeye uygun şekilde tamamlanmasından sonra yapılacağı, 39. Maddesinde kesin kabul işleminin ise, geçici kabulün yapılması ve kesin hesap hakedişi işleminden 12 ay sonra yapılacağı, 40. Maddesinde de, kesin kabul işleminden sonra teminatın iade edileceği kararlaştırılmıştır. Bilirkişi incelemesinde, davalının yasal defterlerine göre, 21/09/2017 takip tarihi itibariyle davacı asıl alacağının 45.361,13 TL olduğu, davalının ticari defterlerinin davacı lehine delil teşkil ettiği, davacının son hakediş faturasının 24/12/2015 tarihli olduğu, son hakediş ödemesinin de 05/01/2016 tarihinde yapıldığı, dolayısı ile davacının teslimlerinin geçici kabulünün üzerinden 12 aylık sürenin geçtiği, kesin kabulün yapıldığı, bu doğrultuda davalının davacıdan yapılan hakediş teminat kesintilerinin davalı tarafça davacıya ödenmesinin gerektiği, takip öncesi temerrüt olmadığından faiz talep edilemeyeceği yönündeki tespitler doğrultusunda mahkemece davacının davasının kısmen kabulüne, 43.361,13 TL asıl alacak üzerinden itirazın iptaline, işlemiş faiz talebinin reddine, alacak likit olduğundan davacı lehine %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine, davalının vekalet ücretine ilişkin karara yaptığı itirazın, reddedilen miktar 36.35 TL olup, karşı vekalet ücretinin de reddedilen kısımla orantılı ve dava değeri itibariyle doğru olduğundan reddine dair karar verilmiştir. Davalı iş sahibi işin ayıplı yapıldığını iddia etmiştir. Eser sözleşmelerinde ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı hususu tanık dahil her türlü yasal delille ispat edilebilir. Davalının tanık deliline de dayandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı konusunda gerekli araştırma yapılmadan ve ayıp süresinde ise işin ayıplı olup olmadığı hususunda keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak rapor alınması gerekirken bu hususlar üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Öte yandan, kabule göre de alacak likit olmadığı halde %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/09/2019 tarih, 2018/794 Esas, 2019/832 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 20/10/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.