Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/2239 E. 2021/350 K. 18.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2239
KARAR NO: 2021/350
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/11/2018
NUMARASI: 2014/633 Esas, 2018/971 Karar,
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 18/02/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davacı ile davalı arasında 15/03/2009 tarihinde gemi bakım ve onarım sözleşmesi yapıldığını, sözleşmeye istinaden davacının yapmış olduğu işin bedeli için 14/05/2009 tarihli ve … nolu 210.000,00 TL’lik faturanın düzenlediğini ancak davalı tarafından bu faturanın ödenmediğini, bu nedenle söz konusu faturanın davacı tarafından icra takibine konulduğunu, davalının icra takibine haksız olarak itiraz ederek takibi durdurduğunu belirterek, davalının icra takibine vaki itirazının iptali ile takibin devamına, davalının %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın 1 yıllık itirazın iptali dava açma süresinde açılmadığını, davada yetkili mahkemenin İstanbul mahkemeleri olduğunu, davalı şirketin davacıya hiçbir borcunun bulunmadığını, kesilen faturanın davacı şirket adına …’e verilen çeklerle ödendiğini, davacı şirket tarafından keşide edilen ihtarnameye ve Gelir İdaresi Başkanlığı’ndan gelen yazıya da davalının borcunu ödediğine ilişkin cevabi ihtarname ile davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığına, aksine 5.500,00 TL alacaklı olduğuna dair cevap verildiğini belirterek, davalı şirketin davacı şirkete herhangi bir borcu bulunmadığından davanın redi ile davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, yapılan defter incelemelerine göre, davalı şirket kayıtlarında davacıya ödeme görülmemekle birlikte, … tarafından yapılan ödemelerin davacı tarafça davalı şirket alıcılar hesabına kaydedildiği, böylelikle … tarafından yapılan ödemelerin davalı taraf adına yapıldığı savunmasının davacı defter kayıtları ile sübut bulduğu gibi davacı tarafça da ödemenin bu suretle yapıldığının benimsendiği gerekçesiyle, sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiş, ayrıca koşulları oluşmadığından davacı aleyhine kötü niyet tazminatına da hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Davacı vekili istinafında, görülen davada davalı tarafın tüzel kişilik olduğunu, davalı firmanın müvekkili firmaya herhangi bir ödeme yapmadığını, bilirkişi raporlarıyla da bu durumun sabit olduğunu, bilirkişi raporlarına rağmen davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkili firmanın ticari defterlerindeki alacak ve borç ilişkisindeki farklılığın sebebinin müvekkili firma yetkilisi … ile davalı firmada çalışan … arasında factoringten kaynaklı dava dışı ticari ilişki bulunması olduğunu, …’in nakit paraya ihtiyaçlarının olduğunu belirterek …’dan davalı firma çeklerini kırdırmasını istediğini ve parasını şahsi hesabına havale yaptırdığını, ancak …’in bu çekleri şirket ödemesi gibi gösterip ticari defterlerine işlettiğini, müvekkili firma yetkilisinin çekleri makbuz karşılığı teslim aldığını, bu sebeple de müvekkili firma defterlerinde ödeme alınmış gibi göründüğünü, bilirkişi ek raporunda da bu durumun açıklanarak söz konusu çekler dışında bir ödeme yapılmadığının belirtildiğini, factoring işlemlerine ilişkin banka ödeme dekontlarının dosyada mevcut olduğunu, yerel mahkemenin bu durumu dikkate almayarak davanın reddine karar vermesinin hukuka aykırı olduğunu, davalı firmanın ödemeleri çekle yaptığını beyan ettiğini ve buna dair çek dökümünü sunduğunu, bunlardan bazılarının suretine ulaşılamadığından bankadan gönderilmediklerini, mevcut olan ve bankadan gönderilen çeklerin bazılarının müvekkili firma ile hiçbir alakasının bulunmadığını, müvekkili firma adına kesilen bir kısım çekin karşılıksız çıktığını, davalının ticari defterlerinde ve beyanında 50.000,00 TL tutarındaki çekin aslında 35.000,00 TL olduğunu, karışlıksız çıkan çeklerin tutanakla çek sahibi …’e telim edildiği halde ödeme yapılmış gibi gösterildiğini, bunlara dair itirazlarının mahkemece dikkate alınmadığını belirterek, kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dava, TBK’nın 470 vd. Maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesine dayalı olarak bakiye iş bedelinin tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir. Davacı yüklenici ile davalı iş sahibi arasında 15/03/2009 tarihli “gemi bakım ve onarım” sözleşmesi imzalanmış, davacı tarafça bu sözleşmeye dayalı olarak 14/05/2019 tarihli 210.000,00 TL bedelli fatura düzenlenmiş, bu faturaya dayalı olarak davaya konu ilamsız icra takibi başlatılmış, davalı tarafça süresinde yapılan itiraz üzerine, yine süresi içerisinde istinafa konu itirazın iptali davası açılmıştır. Davalı iş sahibi tarafından, davacıya borcunun bulunmadığı aksine 5.000,00 TL alacağının bulunduğu, takibe konu fatura bedelinin davalı adına … tarafından yapıldığı belirtilerek, davanın reddi talep edilmiştir. İlk derece mahkemesince, tarafların defterleri üzerinde yapılan incelemeye göre, davacı defterleri usulüne uygun değildir. Davalının ise 2009-2010-2011-2012 defterleri usulüne uygun 2013 yılı defterleri ise kapanış tasdiki yapılmadığından usulüne uygun değildir. Davacı tarafça düzenlenen 14/05/2009 tarihli 210.000,00 TL’lik faturaya karşılık olarak “…”den alınan çekler ödeme olarak kaydedilmişlerdir. Yine davacı defter kayıtlarına göre, 31/12/2013 tarihi itibariyle davalıya 53.000,00 TL borçlu görünmektedir. Davalı defterlerine göre ise, 31/12/2013 tarihi itibariyle 5.500,0 TL alacaklı görünmektedir. Davacı tarafça …’den alınan ve davacının cari hesabına intikal ettirilen çeklerin toplamı 243.000,00 TL olup, bu çeklerin 215.000,00 TL’si davalının cari hesabına işlenmiştir. Bu durumda, davacının kendisi aleyhine kesin delil oluşturan ticari defter kayıtlarına göre, takibe konu fatura bedelini davalı şirketten tahsil etmiş görünmektedir. Ticari defterlerin kesin delil olması bu sonucu gerektirir. Ticari defterler uyumlu olmadığı ya da usulsüz olduğu için lehe delil değeri bulunmasa dahi, karşı çıkılan ödemenin ticari deftere kayıt edilmiş olması halinde ticari defter aleyhe delil oluşturacaktır. Her ne kadar davacı tarafça … tarafından verilen çeklerin davacı şirket ortağı … ile arasındaki factoring ilişkisinden kaynaklandığı savunulmuş, bilirkişi rapor ve ek raporlarında buna dair çek ve para akışı bulunduğu ortaya konmuş, bunlar banka kayıtları ya da desteklenmiş ise de, yukarıda açıklandığı üzere davacı tarafça kendi ticari defterlerine söz konusu çekler davalı şirket adına yapılan ödeme olarak kaydedilmiş ve sonrasında da herhangi bir düzeltme yapılmamış olduğundan, davacı şirketin veya ortağı …’ın davalı şirketin müdürü ve yetkilisi olan … ile arasındaki iddia edilen factoring ilişkisi, ticari defterlerin sahibi aleyhine kesin delil teşkil etmesi nedeniyle, davacı ve davalı şirket arasında davacı defter kayıtlarına göre belirlenen borç-alacak miktarına bir etkisi bulunmayacaktır.Bu açıklamalar doğrultusunda, HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleriyle bağlı kalınarak yapılan incelemesinde ilk derece mahkemesince verilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;1-İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/11/2018 tarih ve 2014/633 Esas, 2018/971 karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,2-Alınması gereken 59,30-TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 18/02/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.