Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/2217 E. 2020/325 K. 26.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2217
KARAR NO : 2020/325
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/07/2017
NUMARASI : 2015/550 Esas, 2017/770 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 26/02/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, HMK m. 353 hükmü gereğince duruşmasız olarak dosya üzerinde HMK m. 355 hükmü gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda, sair taleplerinin reddi ile;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, kumaş boyama işini konu alan sözlü eser sözleşmesi ilişkisine dayalı bedel alacağının tahsili için girişilen icra takibine yönelik itirazın iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkin olup; mahkemece, davanın kısmen kabulü ile takibin 18.422,84 TL üzerinden devamına, icra inkar/kötüniyet tazminat taleplerinin reddine dair verilen karar davacı vekili tarafından usulünce istinaf edilmiştir. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Davacı yüklenici, ürünlerdeki ayıpların süresinde davalı iş sahibine bildirildiğini ve ancak davalı tarafça üretime devam edilmesinin istenildiğini belirerek kusurlu imalat nedeniyle sorumlu olmadığını; davalı iş sahibi ise iadeye konu ürünlerdeki ayıpların tolerans sınırı üstünde olduğundan bahisle davanın reddini talep etmiştir. Buna göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, yüklenicinin genel ihbar sorumluluğu kapsamında uyarmasına karşın davalı tarafça üretime (boyamaya) devam edilmesi konusunda açık talimatının bulunup bulunmadığı noktasındadır. Bilirkişi raporunda, yüklenicinin sorumluluğu gereği uyarı yükümlülüğünü yerine getirdiği halde davalı iş sahibinin bilgisi dahilinde işe devam edildiği belirtilerek tarafların birlikte (ortak) kusurlu oldukları ifade edilmiş, mahkemece, e-posta yazışmalarında davalı yetkilisi tarafından davacıya sonrası için gereken hassasiyetin gösterilmesini ve mümkün olduğu kadar ürünlerin düzgün olması için gereğinin yapılmasını bildirmiş olduğundan bahisle davalının açık onayının bulunmadığı, davacının kusuru bulunduğu belirterek, ayıp bedelinin mahsubu ile bakiye alacağa hükmetmiştir. Taraflar arasında kumaş boyama işi nedeniyle sözlü eser özleşmesi ilişkisi bulunduğu anlaşılmakta olup, sözleşme bedeli, yapılan ödemeler, işin kısmen ayıplı yapıldığı, ayıbın şekli ve niteliği ile süresinde ayıp ihbarının yapıldığı, ayıplı ürünlerin sayısı ve bedeli konusunda taraflar arasında uyuşmazlık yoktur. İhtilaf ayıplı ürünlerin davalı iş sahibi tarafından kabul edilip edilmediği noktasındadır. Davacı yüklenici şirket, davalı iş sahibinin ayıplı imalatı gördüğü halde üretime o şekilde devam edilmesine onay verdiğini iddia etmektedir. İşin ayıplı olarak ifa edilmesi halinde iş sahibinin imalatı ayıplı olarak kabul ettiğinin iddia edilebilmesi için; ya ayıpların belirlenerek makul sürede yükleniciye usulünce bildirilmemiş olması ya da ayıplı işlerin iş sahibince ayrıca ve açıkça kabul edilmiş olması gerekir. Belirtilen haller dışında yorum yapılarak ayıpların iş sahibi tarafından kabul edildiği sonucuna varılması hayatın olağan akışına uygun düşmez. Zira, aslolan kusurlu işlerin kabul edilmemesidir. Somut olayda davalı iş sahibinin kabule yönelik açık bir irade beyanı olmadığı gibi mahkemece de kabul edildiği üzere iş sahibinin davalı yükleniciye hitaben, işlerin niteliğine ilişkin gerekli hassasiyetin gösterilmesi ve ürünlerin düzgün olması için gereğinin yapılmasına yönelik ihtarda (ikaz) bulunmuş olmasına göre, iş sahibinin yapılan imalatı olduğu gibi kabul ettiği şeklinde genişletici yorumla sonuca varılması hatalı olacaktır. Açıklanan nedenlerle, mahkeme kararı usul, yasa ve dosya kapsamına uygun olmakla davacı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/07/2017 tarih ve 2015/550 Esas, 2017/770 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE,2-Alınması gereken 54,40-TL istinaf karar harcından peşin alınan 31,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 23,00-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda KESİN olmak üzere 26/02/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.