Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/22 E. 2021/1210 K. 21.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/22
KARAR NO : 2021/1210
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/07/2018
NUMARASI: 2017/69 Esas, 2018/503 Karar
DAVANIN KONU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ : 21/06/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Asıl dava; taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali, karşı dava; iş bedelinin iadesi talebine ilişkin olup, mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın ise reddine dair verilen karara karşı taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacı-karşı davalı vekili, müvekkilinin, taraflar arasında aktedilen 09/04/2014 tarihli yazılım sözleşmesi uyarınca, bir adet …’nın satışı ile birlikte bu yazılıma ilişkin 4 aylık bakım ve eğitim program hizmetini tam ve gereği ifa ettiğini, bu hizmet karşılığında, davalı şirketin, sözleşme’nin 7. inci sayfasının ödemeler kenar başlığı altında yer alan; peşinat 10 Nisan (5.000,00 € + KDV), 1. taksit 10 Temmuz (10.000,00 € + KDV), 2. taksit 10 Ekim (20.000,00 € + KDV) dönemlerine ait ödemeleri vadesinde yapmış olmasına karşın, 10 Kasım tarihli son taksit (3. taksit) olan 20.000,00 EURO + KDV’ye ilişkin müvekkili tarafından düzenlenen 01/09/2015 tarihli, … sıra numaralı faturadan kaynaklanan 83.112,03 TL borcu bulunduğunu, davalı yanca faturanın tebliğ alınmasına rağmen itirazda bulunulmadığını ve borcu ödemekten imtina ettiğini, bunun üzerine müvekkili tarafından davalı hakkında Kocaeli … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalının haksız itirazı üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı-karşı davacı vekili, davacı firmanın muaccel bir alacağının olmadığını, müvekkiline ait defterlerine işlenmiş dava konusu faturası söz konusu olmadığını, bu nedenlerle davacının muaccel bir alacağının söz konusu olmadığını, dava konusu fatura alacağı noktasında davacının beyan ettiği hizmetlerin müvekkiline gereği gibi verilmediğini, anılan yazılım programının bir paket program olmadığını, müvekkili firmanın ihtiyaçları doğrultusunda geliştirildiğini, tamamlanması gereken bir program olduğunu, davacının bu hususta üzerine düşeni yerine getirmediğini,argik firmasının kurmuş müvekkili firmaya kurduğu programın hiçbir şekilde düzenli çalışmadığının, davacı karşı davalı … firmasının müvekkiline karşı edimini yerine getirmediğini, taraflarından haksız tahsilatlarda bulunulduğunu, bulunulmaya devam ettiğini, argik firmasının açmış olduğu davanın reddi ile şimdiye kadar müvekkili tarafından yapılan ödemelerin iadesini talep etmiştir. hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, alınan kök ve ek bilirkişi raporu dayanak alınarak, asıl dava yönünden; gizli ayıp oranının yapılan tüm işe olan oranının %15 olduğu, taraflar arasında götürü bedelli eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğundan iş bedeli hesaplanırken yapılan işin tüm işe göre fiziki oranı bulunarak buna göre yüklenicinin hakettiği iş bedelinin hesaplanması gerektiği, kanıtlanan ödemeler mahsup edilerek davacı yüklenicinin alacağının saptanıp bu miktar üzerinden hesaplanması gerektiğinden (Yargıtay 15.Hukuk Dairesi’nin 2016/6099 Esas, 2018/1233 Karar sayılı ilamı) 55.000,00 Euro üzerinden anlaşma yapıldığından, davacının alacağının 38.510,62TL olarak hesaplandığı, alacağın likit olmadığı, karşı dava yönünden ise; gizli ayıp oranın yapılan tüm işe oranı %15 olduğundan eserin reddinin gerekmediği gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabulü ile davalının Kocaeili … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 38.510,62TL üzerinden takip tarihine kadar işleyecek ticari faiz ile devamına, icra inkar tazminatı koşulları oluşmadığından talebin reddine, karşı davanın reddine karar verilmiştir.Davacı-karşı davalı vekili istinaf dilekçesiyle , söz konusu yazılımdaki eksikliklerin ERP programlarının genelinde karşılaşılan nitelikteki eksiklikler olduğu ve bu eksikliklerin giderilmesi hususunda müvekkili şirketin çözüm ürettiğinin anlaşıldığı dikkate alındığında, söz konusu eksikliklerin kullanıcı hatasından ve davalı şirket personelinin müvekkilinin sağlamış olduğu eğitim programlarına yeterince müdahil olmamasından kaynaklanması sebebiyle davalı tarafın tüm iddialarının asılsız ve hukuka aykırı olduğunu, kök rapor ve ek bilirkişi raporu ile müvekkili şirketin sağlamış olduğu yazılım programının davalı şirketin herhangi bir ekonomik zararına yol açmadığının vurgulandığını, bilirkişi tarafından bahsi geçen eksikliklerin bu tarz yazılım programlarına özgü yaşanabilecek eksiklikler olduğu bu eksikliklerin de müvekkili şirket tarafından giderildiğinin belirtildiğini, bu nedenle asıl davanın kısmen reddine hükmedilmesinin yerinde olmadığını, sunulan deliller ve maillerden davalı şirket yetkilileri tarafından gönderilen tüm maillere müvekkili şirket yetkilileri tarafından zamanında cevap verilerek, programın doğru kullanımı hakkında bilgilendirmede bulunulduğunu, söz konusu maillerin tamamı incelendiğinde programda meydana geldiği iddia edilen hataların müvekkili şirket sebebiyle ortaya çıkmadığının tamamen kullanıcı hatasından kaynaklandığının davalı tarafından açıkça ikrar edildiğini, kabul anlamına gelmemekle beraber, programda meydana geldiği iddia edilen hataların müvekkili şirket sebebiyle ortaya çıktığı kabul edilse dahi, TTK’nın 23. maddesinin TBK’ye yaptığı atıf gereği, fatura bedelini ödemekten imtina etmenin, satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcıya tanınan seçimlik haklardan biri olmadığını, bu sebeple fatura bedeline itiraz edilmediği de dikkate alındığında bedelin ödenmemesinin tartışmaya yer vermeyecek şekilde hukuka aykırı olduğunu, sözkonusu ERP yazılımının geliştirilmiş sistem ve yazılımları içeren bir muhasebe programı olması, teslimle birlikte kontrolünün mümkün olması sebebiyle gizli ayıp olarak kabulünün mümkün olmadığını, ayrıca takibe konu asıl alacak için icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Davalı-karşı davacı vekili istinaf dilekçesiyle, davacının müvekkili şirketten muaccel bir alacağının bulunmadığını, dava ve icra takibinin konusunu oluşturan faturanın müvekkiline ulaştırılmadığını ve müvekkili ticari defter ve kayıtlarına işlenmediğini, bu durumun bilirkişi raporlarınca da sabit olduğunu, taraflar arasında imzalanan eser sözleşmesi bağlamında dava konusu ürünün geliştirmesi tamamlanmadan bırakıldığından, program çalışmadığı için daha fazla bekleyemeyen müvekkilinin yeni bir program satın almak zorunda kaldığını, Kocaeli 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/8 D.İş sayılı dosyası ile program üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırıldığını ve programın hem muhasebe hem de döküm,parça ve raporlama kısımlarının ciddi hatalar içerdiği ve bu hataların üretimi ve muhasebeciyi ciddi anlamda yanlışlara ve ekonomik zararlara sürükleyici nitelikte olduğunun tespit edildiğini, 28/11/2017 tarihli bilirkişi raporunda, önceden belirtilen 32 sorunun 12 tanesinin doğrudan davacı yanca çözülmesi gerektiği ve bu sorunların 1/3 ünün yazılımsal sorunlar olduğu açıkça belirtilmesine rağmen bu sorunların kullanıma engel olmadığının ileri sürüldüğünü, müşteri odaklı geliştirilen söz konusu programın bilirkişi raporlarında paket program olarak kabulünden hareketle elde edilen sonuç ve kanaat kısımlarının dosyayı çözümlemeye yeterli olmadığını, zira söz konusu programın baştan sona müşterinin istekleri doğrultusunda geliştirilmiş özel sipariş üzerine yapılmış olan bir program olup, bütünüyle çalışmayan ve firmanın isteklerini karşılamayan yazılımın gizli ayıplı olduğundan bahisle kısmi ayıplı olarak kabulünün mümkün olmadığını, dava konusu programın geliştirilme sürecinde davacı-karşı davalıya müvekkili tarafından 35.000,00 Euro ödeme yapıldığını, yapılan bu ödemenin iadesinin gerektiğini, zira programın geliştirilmesinin tamamlanmadığını ve mevcut hali ile kullanılamadığını, eksiklikleri ile müvekkilinin hiçbir işini görmeyen bu program için ödenen bedelin iadesinin gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir.Taraflar arasında imzalanan 09/04/2014 tarihli sözleşme uyarınca, davacı yüklenici sıfatıyla, davalıya bir adet …’nın satışını ve bu yazılıma ilişkin 4 aylık bakım ve eğitim verme işini üstlenmiştir. Davacı yüklenici tarafından davalı iş sahibi hakkında Kocaeli … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında; 01/09/2015 tarihli, … sıra numaralı faturaya istinaden 77.349,00TL asıl alacak ve 5.763,63 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 83.112,03 TL alacağın tahsili için 25/05/2016 tarihinde ilamsız takip yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece dava konusu yazılım üzerinde yaptırılan inceleme akabinde mali müşavir … ile hukukçu Prof.Dr. … tarafından tanzim edilen 28/11/2017 tarihli bilirkişi kurul raporunda; dava konusu … yazılımda bazı eksikliklerin olmasına rağmen yazılımın, davalı iş sahibi şirketin ana faaliyetlerini sürdürmesi açısından bir sorun oluşturmadığı, üretim, raporlama ve muhasebe süreçlerinde davalı şirketin bir zarara uğramadığının tespit edildiği belirtilmiş, aynı kurul tarafından tanzim edilen 21/03/2018 tarihli ek raporda; davalı iş sahibi şirket tarafından davacı yükleniciye gönderilen e-maillerdeki 32 adet sorundan yazılımın çalışmasına etki edecek olan sorunların 1-5-16-17-18-19-25-26-27-31 ve 32 numaralı sorunlar olup, belirlenen bu sorunların gizli ayıp niteliğinde olduğu, bu ayıpların, toplam iş bedeli üzerinden adam/ay oranı göz önünde bulundurularak tüm işe oranının %15 olarak belirlendiği ve bu ayıplar nedeniyle eserin reddinin gerekmediği belirlenmiştir.Bu açıklamalar ışığında somut olayda mahkemece, dosya kapsamına uygun, delillerin doğru değerlendirildiği ve denetime elverişli bilirkişi kök ve ek raporu hükme esas alınmak suretiyle, eserdeki belirlenen ayıpların, eserin reddini gerektirmediği, gizli ayıp niteliğindeki ayıpların tüm iş bedeline olan oranının %15 olduğu kabul edilerek yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne ve alacak yargılama ile belirlendiğinden davacı-karşı davalı yanın icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi isabetli olmuştur.Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/07/2018 tarih ve 2017/69 Esas, 2018/503 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Asıl davada davacıdan alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan toplam 657,66 TL’nin mahsubu ile fazla yatırılan 598,36 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve istek halinde asıl davada davacıya İADESİNE, 3-Asıl davada davalı-karşı davada davacı tarafça asıl ve karşı dava için yatırılması gereken toplam 2.689,96‬ TL istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 693,56‬ TL harcın mahsubu ile bakiye 1.996,40 TL harcın asıl davada davalı-karşı davada davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde BIRAKILMASINA,5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 21/06/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.