Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/2175 E. 2022/1915 K. 15.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2175
KARAR NO: 2022/1915
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/05/2019
NUMARASI: 2017/368 Esas, 2019/420 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 15/11/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davacı şirketin davalı şirketler tarafından oluşturulan …-… İnş. Adi Ortaklığı’ndan olan 82.001,13 TL alacaklarının ödenmemesi sebebiyle İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başladıklarını, davalı tarafından takibe itiraz edilmesi üzerine takibin durduğunu belirterek, itirazın iptaline ve alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının talep ettiği bedelin, taraflar arasındaki sözleşmenin 7. Maddesinin 2. fıkrasında yer alan işlerle ilgili olduğunu, bu madde gereğince mimarın proje süresi boyunca 30 günlük periyotlar halinde inşai harcamalara ilişkin hak edişleri hazırlayıp işverenin kabulüne sunması, işin kabulünün ardından mimarın hakediş tutarının %11’i oranındaki miktarının iş bedeli olarak işverene fatura edilmesi, işverenin de bu tutarı 5 gün içerisinde ödeme yapması gerektiğini, davacı tarafından bu hak edişlerin yapıldığı ancak işverenin onayına sunulmadan bu hak edişler için mimara verilecek %11 oranındaki bedellere ilişkin faturalar kesilerek gönderildiğini, sözleşmedeki prosedüre uyulmadığını, iş verenin projenin inşası ve dekorasyon ile ilgili olarak sair proje müelliflerine tedarikçilere ve inşaatta çalışacak tüm uygulamacılara ödeyeceği bedelle ilgili hak edişlerin yapılmış olması sebebiyle davacıya borçlu olmadıklarını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davacı tarafından düzenlenen faturaların davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarında da kayıtlı olması, alacağın ödendiğine dosyaya ibraz edilen yazılı bir belge sunulmaması, davalı tarafından işin yapılmadığı yönünde bir itirazında bulunulmaması sebebiyle davacının davalıdan 82.001,13 TL alacaklı olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile davacının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin takip talebinde belirtildiği şekli ile devamına, İcra İflas Kanun’unun 67/2. maddesi uyarınca asıl alacak miktarının (82.001,13 TL) %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin sübut bulmadığından reddine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, davacının cevaba cevap dilekçesinde davalı şirket ile aralarında yaptıkları sözleşme uyarınca 30 günlük periyotlarla inşai harcamalar için hazırlanan hak ediş raporlarını, davalı şirketlerin gerekli iş kabul onayını verdiklerini iddia etmesine rağmen iddiasını ispat edecek herhangi bir belge ve delil sunmadığını, sözleşmenin 4. Maddesinin 2. Fıkrasında “İşveren tarafından verilecek onaylar yazılı olduğunda geçerlilik arz edecektir. Sn. …, işveren adına yazılı onay verecek kişidir.” düzenlemesinin bulunduğunu, davacı tarafın iddia ettiği borca dayanak teşkil ettiği varsayılan faturalarda sözleşmenin 4/2 maddesi uyarınca herhangi bir kaşe veya imza bulunmadığını, sözleşmenin 4. Maddesinin 2. Fıkrasında belirtilen işverenin onayı belirli şartlara bağlanarak hak ediş raporları ile ilgili yapılacak onayların davalı şirket adına onay vermeye yetkili … tarafından yapılacağı ancak davacı şirketin bu en önemli hususu dikkate almadan işlem yaptığını, davalı şirketin yazılı onayının hakediş raporlarının davacı şirket için alacak teşkil edebilmesinin geçerlilik şartı olduğunu, bilirkişi raporlarında da davalı şirketin onayı bulunmadığının vurgulanması sebebiyle HMK’nın 194. maddesi gereğince davacının iddiasını ispat etmek zorunda olduğunu, yerleşmiş Yargıtay içtihatları gereği, faturalara itiraz edilmemesi halinde, faturanın miktar ve fiyat yönünden kapsamının kabul edildiği anlamını taşıdığını, ancak faturalara itiraz edilmemesinin faturada yazılı işlerin yapıldığı ve karşı tarafa teslim edildiği anlamını taşımadığını, cevap dilekçesi ile keşif deliline dayanmalarına rağmen mahkeme tarafından keşif yapılmaması sebebiyle borca dayanak yapılan işin tamamı yapılıp yapılmadığı veya ne kadarlık kısmının yapıldığı hususunun bilinmediğini, teslimin ayrıca ispatı gerektiğini, ayrıca işin eksik yapılıp yapılmadığı, ayıplı yapılıp yapılmadığı keşif yapılmak suretiyle anlaşılabileceğinden eksik inceleme ile karar verildiğini, imalatların bulunduğu yer mühürlü olduğundan keşif yapılmadığını, oysa mühürlerin ilgili belediye tarafından inceleme için açılmak suretiyle keşif yapılabileceğini, böylece işin hangi miktarda yapıldığı hususunun belirlenmesi gerekirken keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmadan afaki bir şekilde %11 oranında bir hakediş talebinin kötüniyetli ve haksız bir istem olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere bir an olsun davacının davasının haklı olduğu düşünülse dahi davacının hakediş tutarının uygulamacı şirketlerin fatura bedelleri üzerinden değil, davalılarca bu kişilere yapılan ödeme bedelleri üzerinden hesaplanması gerektiğini, ek bilirkişi raporunda yapılan hesaplama itibariyle davalı şirkete kesilen toplam 799.192,67 TL fatura bedelleri üzerinden davacının %11 hakediş bedelinin [799.192,67 TL x % 11 = ] 87.911,19 TL davalı tarafça uygulamacı şirkete yapılan toplam 713.993,85 TL tutarındaki ödeme bedelleri üzerinden davacının %11 hakediş bedeli [713.993,85 TL x %11 = ] 78.539,32 TL olarak hesaplanması nedeniyle davacının davalıya %11 hakediş bedeli olarak toplam 96.761,13 TL fatura kesilmiş olduğunu, bu durumda davacının davalıdan talep edebileceği alacak tutarının ek bilirkişi raporu ile alternatifli olarak yapılan hesaplama itibariyle 82.002,21 – (96.761,13 – 78.539,32 =) 18.221,81 = 63.780,40 TL olabileceğini, alacak miktarı belirgin ve muayyen olmayıp yargılama sonucunda tespit edildiğinden mahkeme tarafından icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu, mahkemenin gerekçeli kararının 5.inci maddesinde, “Davacının yapmış olduğu harç posta müzekkere masrafı toplam 4.079,57 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine” karar verdiğini, ancak bu bedelin fahiş olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Mahkeme tarafından alınan bilirkişi kurulu raporunda dava konusu binanın belediye tarafından yapı tatil tutanağı düzenlenerek mühürlenmesi sebebiyle davacı tarafından ediminin yerine getirilip getirilmediği, getirilmiş ise ne kadarlık kısmının yerine getirildiği konusunda yerinde inceleme yapılamadığı belirtilmiştir. Davacının davadaki taleplerinin değerlendirilebilmesi için mahkemece taşınmazın imar işlem dosyası getirtilip, inşaatın belediyece mühürlendiği belirtildiğinden, ilgili belediye ile iletişime geçilerek keşif süresince mührün kaldırılması sağlanıp, mahallinde keşif yapılarak konusunda uzman bilirkişilere rapor düzenlettirilmesi ve sonucuna göre değerlendirme yapılarak bir karar verilmesi gerekirken, bu hususlar üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/05/2019 tarih, 2017/368 Esas, 2019/420 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalılar tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davalılar tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 15/11/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.