Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/2049 E. 2022/1764 K. 25.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2049
KARAR NO: 2022/1764
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/05/2019
NUMARASI: 2015/905 Esas, 2019/637 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 25/10/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, taraflar arasında davalı şirketin Esenyurt ilçesinde bulunan projesi kapsamında 2 adet alt yüklenici sözleşmesi yapıldığını, bu sözleşmeler gereğince davacının PVC doğrama, kör kasa, mermer, ısıcam, duşakabin ve duş teknesi işlerini ve alüminyum kompozit işlerini üstlendiğini, davacının yüklenen işleri usulüne uygun ve sözleşme ile bulunduğu taahhütler çerçevesinde yerine getirdiğini, ancak davacının kusuru olmaksızın tamamen davalı şirketin kusurundan kaynaklı olarak inşaatta emsal aşımı olması nedeniyle şantiyenin mühürlendiğini, bu nedenle davacı tarafından işlerin 15/01/2015 tarihinde teslim edildiğini, davalının kötüniyetli olarak davacıya iade etmesi gereken teminat bedellerini iade etmediğini, sözleşme dışı haksız kesintiler yaptığını, davalıya ihtarname çektiklerini, davalı tarafından çekilen cevabi ihtarname ile müvekkilinin borçlu olduğunun inkar edildiğini, işlerinin tamamlandığının taraflarca düzenlenmiş olan hakediş tablolarından anlaşıldığını, şantiyenin mühürlenmesinin tamamen davacıdan kaynaklandığını, davalı tarafından haksız kesintiler yapıldığını belirterek, sözleşmeler uyarınca davacıya ödenmesi gereken 70.068,37 TL hakediş bedelinin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, sözleşmeler uyarınca kesinleşen teminatın davacıya ödenmesine, davalının kusuru ile geciken iş teslimi nedeniyle 2 yıl fazla mesai yapmak zorunda kaldıklarından katlanmak zorunda olduğu genel gider farklarının, stopaj ve SGK ödemelerinin ve imar müdürlüğü fiyat farkının davacıya ödenmesine, davalının sözleşme dışı yapmış olduğu kesintilerin tespiti ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 18/02/2016 tarihli dilekçesinde dava dilekçesini açıklayarak, 60.840,69 TL iade edilmeyen teminat bedeli, 20.453,62 TL haksız kesinti bedeli, 5.650,00 TL diğer kesintilerin bedeli ve 11.633,15 TL ödenmeyen hakediş bedeli olmak üzere toplam 98.577,46 TL alacak talep ettiklerini beyan etmiştir. Davalı vekili, davacı tarafça yapılan PVC doğramalardaki eksik ve arızaların giderilmediğini, sözleşmeye aykırı imalat yapıldığını, eksiklerin giderilmesi için davacı tarafa çekilen ihtarnameye cevap verilmediğini, projede çalışan tüm firmaların hiç ara vermeden çalıştıklarını, şantiyenin durdurulmasının söz konusu olmadığını, davacı tarafından işin süresinde tamamlanmadığını, yaklaşık 2 yıl 1 ay içerisinde tamamlandığını, dolayısıyla 15 aylık gecikme bulunduğunu, belediyenin şantiyenin durdurulmasına karar verdiği kabul edilse dahi 15 aylık sürenin abartılı olduğunu, ayrıca bu halde bile davacının projede çalışma yapmasına engel olmadığını, davacı şirketin eksik ve ayıplı işlerinin davalı tarafından başka firmaya yaptırıldığını, davalı tarafından sözleşme gereğince haklı olarak davacının hakedişlerinden kesintiler yapıldığını, bu kesintilerin cezai şart ile ikame firmaya yaptırılan iş bedeli ve sözleşmeden doğan genel gider kesintileri olduğunu, ayrıca davacının davalıya halen verilen avanslardan dolayı 25.000,00 TL borcu bulunduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davacı tarafından yapımına ilişkin olarak taraflar arasında alt yüklenici sözleşmeleri düzenlendiği, davacı tarafça işlerin tamamlanmasına rağmen bakiye iş bedelinin ödenmediği, haksız kesintiler yapıldığı ve teminat bedelinin ödenmesi gerektiğinin iddia edildiği, uyuşmalığın çözümünün teknik bilgiyi gerektirmesi nedeniyle mahkemece keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilerek davacı tarafa keşif harcı ve bilirkişi giderlerini yatırması hususunda yasal sonuçları hatırlatılmak suretiyle kesin süre verildiği, verilen kesin süreye rağmen davacının gerekli giderleri yatırmaması nedeniyle keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılamadığı, bu nedenle iddianın kanıtlanamadığı, tarafların ticari defter kayıtları üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda alınan bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere davalının ticari defter kayıtlarına göre davacının davalıdan 25.030,15 TL alacağının bulunduğu, dolayısıyla davalının ticari defter kayıtları ile bu tutardaki alacağın kanıtlandığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 25.030,15 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, taraflar arasında 14.12.2012 tarihli .. projesi Pvc doğrama işleri sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin konusunun İstanbul ili, Esenyurt ilçesi, … Mahallesi, …, … pafta, … ada, … parsel adresinde yapılacak olan …, … projesinin pvc doğrama, kör kasa, mermer ve ısıcam (4mm+16mm+4mm) işlerinin sözleşme ekinde belirtilen keşif ve teknik şartnamesine uygun, tüm montaj ve sarf malzemesi dahil, imalat ve montajlarının tatbikat projelerine, teknik şartnamelerine, mevzuatlara, uygulama yerine, iş programlarına, işveren şantiye yönetiminin talimatlarına uygun, sabit birim fiyatlarla anahtar teslim olarak yapılması olduğunu, davacının edimlerini yerine getirmemesi sebebiyle Kartal …. Noterliği’nin 11.05.2015 tarihli ve … yevmiye nolu ihtarnamesinin gönderildiğini, davacı tarafından Bakırköy … Noterliği’nin 09.06.2015 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiğini, cevabi ihtarname üzerine davalının Kartal … Noterliği’nin 16.06.2015 tarihli ve … yevmiye nolu ihtarnamesinin keşide edildiğini, davacı tarafından işlerin tamamlanmaması üzerine dava dışı üçüncü şahıslara yaptırdıklarını, yaptırdıkları iş için 20.07.2015 tarihli, … nolu ve 38.635,56 TL bedelli fatura, Büyükçekmece … Noterliği’nin 20.07.2015 tarihli ve … yevmiye nolu, 25.08.2017 tarihli,… nolu ve 10.501,41 TL bedelli fatura, Büyükçekmece …. Noterliği’nin 26.08.2015 tarihli ve … yevmiye nolu faturaların davacıya ihtarat yapıldığını, davacı tarafından sözleşmeden kaynaklı 70.068,37 TL hak ediş bedelinin sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca iadesinin talep edildiğini, ilk derece mahkemesince davacının alacağını 98.577,46 TL olarak talep ettiği gerekçesiyle eksik harcı tamamlaması için süre verildiğini, davacının da 02.06.2016 tarihinde eksik nispi harcı tamamlayarak dava değerinin 98.577,46 TL olarak belirlendiğini, davalının davacıya vermiş olduğu avanslar sebebiyle 25.000,00 TL alacağının bulunduğunu, 19.09.2016 tarihli bilirkişi raporunda sadece davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarının incelendiğini, davacının 39.956,54 TL alacaklı olduğunun belirlendiğini, 30.04.2017 tarihli ek raporda ise davalı şirketin de ticari defterleri ve kayıtları incelenmesine rağmen hatalı bir şekilde davalı şirketin davacıya 25.030,15 TL borçlu olduğunun tespit edildiğini, hatalı rapor düzenlendiği, bilirkişinin 2015 yılı ticari defter ve kayıtlarının incelemediğini, bilirkişi raporuna itiraz ettiklerini, mahkeme tarafından keşif ve bilirkişi incelemesine karar verildiğini, davacı tarafından keşif ve bilirkişi incelemesi için gerekli masraf ve harçların yatırılmadığını, 12.03.2019 tarihli duruşmada bilirkişi raporu olmadan davacının davasını ispatlayamayacağını belirterek, HMK md. 94 ve 114 gereğince davanın reddini talep ettiklerini, mahkeme tarafından hatalı bilirkişi raporu ile hatalı karar verildiğini, mahkeme tarafından kabul edilen 25.030,15 TL davacının alacağı olmadığını, davalı şirketin alacağı olduğunu ve bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, hükme esas alınan 30.04.2017 tarihli bilirkişi ek raporunda davalı şirketin ticari defterlerine ve cari hesabına göre davacının davalı şirketten 25.030,15 TL alacaklı olduğunun belirlendiğini, ancak davalı şirketin defter kayıtlarına göre 2014 yılı itibariyle davacının davalı şirkete 25.030,15 TL borçlu olduğunu, 30.04.2019 tarihli bilirkişi raporunda davalı şirketin defterlerindeki bu alacak kaleminin hatalı bir şekilde yorumlandığını, mahkeme tarafından davalının 2015 yılına ait ticari defter ve kayıtların incelenmesi gerektiğini, davacı tarafından da iki bilirkişi raporuna itiraz edildiğinden kabul edilmemesi gerektiğini, kabul edilmeyen bilirkişi raporları üzerinden karar verilmesinin hatalı olduğunu, mahkeme tarafından da davacıya keşif ve bilirkişi ücretini yatırmak için kesin süre verildiğini, verilen kesin süre sonrasında yapılan ihtarın, söz konusu kararı kuvvetlendirdiği ve bu karara uyulmaması halinde karşı taraf lehine usulü müktesep hak doğurduğunun hukukumuzca kabul edilmekte olduğunu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 94’üncü maddesine , 114’üncü maddenin (g) bendinde: “Davacının yatırması gereken gider avansının yatırılmış olmasının” da dava şartı olarak belirtildiğini, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 115’inci maddesi gereğince davanın usulden reddi kararı verilmesi gerektiğini, mahkemenin gerekçeli kararında, davacının iddiasını kanıtlayamadığının açıkça kabul edildiğini, bu tespite rağmen, itiraza uğrayan ve bu nedenle hükme esas alınması mümkün olmayan raporlar doğrultusunda ilk derece mahkemesi tarafından karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı taşeron, davalı yüklenicidir. Somut olayda, taraflar arasında alt yüklenici sözleşmeleri düzenlendiği, davacı tarafça işlerin tamamlanmasına rağmen bakiye iş bedelinin ödenmediği, haksız kesintiler yapıldığı ve teminat bedelinin ödenmesi gerektiği iddia edilmiş, mahkemece, uyuşmalığın çözümünün teknik bilgiyi gerektirmesi nedeniyle keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilerek, davacı tarafa keşif harcı ve bilirkişi giderlerini yatırması hususunda yasal sonuçları hatırlatılmak suretiyle kesin süre verilmiş, verilen kesin süreye rağmen davacı tarafça gerekli keşif harç ve giderleri yatırılmadığından keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılamamıştır. Mahkemece iddianın kanıtlanamadığı, tarafların ticari defter kayıtları üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda alınan bilirkişi raporunda davalının ticari defter kayıtlarına göre davacının davalıdan 25.030,15 TL alacağının bulunduğunun tespit edildiği ve davalının ticari defter kayıtları ile bu tutardaki alacağın kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 25.030,15 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir. Mahkemece verilen kesin süreye rağmen, davacı tarafça keşif harç ve masrafları yatırılmadığından mahallinde keşif yapılamamış ve bu hususta bilirkişi raporu alınamamış olup, bu durumda, yerel mahkemece tarafların defter incelemeleri sonucuna göre karar verilmesi yerinde olmuş ise de; davalı vekili istinaf dilekçesinde, mahkemece davalı defterlerinde görülen 25.030,15 TL alacağa hükmedilmiş olmasına rağmen, müvekkilinin 2015 yılı defterinin incelenmediğini, incelenmesi halinde müvekkilinin davacıya borçlu değil, davacıdan alacaklı olduğunun anlaşılacağını belirtmiş; buna ilişkin cari hesap özetini sunmuştur. Dosya kapsamına göre, bilirkişi ek raporunda davalı tarafın 2013 ve 2014 yılı ticari defterlerinin incelendiği, ancak 2015 yılı ticari defterlerinin incelenmediği anlaşıldığından, mahkemece davalının 2015 yılı ticari defterlerinin de inceletilmesi suretiyle davalı vekilinin istinaf itirazı konusunda bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu husus üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,2-Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/05/2019 tarih ve 2015/905 Esas, 2019/637 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 25/10/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.