Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/2043 E. 2022/1696 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2043
KARAR NO: 2022/1696
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/09/2019
NUMARASI: 2018/940 Esas, 2019/832 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 12/10/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı talebine ilişkin olup; mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, tekstil sektöründe faaliyet gösteren müvekkilinin davalı şirket için fason dikiş yaptığını, faturaya dayalı borcun ödenmemesi nedeniyle müvekkili tarafından davalı aleyhinde Küçükçekmece …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden takip yapıldığını, ancak davalı tarafından ürün dikim işinin ayıplı ifa edildiğinden bahisle takibe ve borca haksız olarak itiraz edilmesi üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve davalı yanın icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkili şirketin yurt dışı müşterisinden aldığı sipariş üzerine hazırladığı ürünlerin dikimi için davacı ile anlaştığını, ancak davacının yüklenmiş olduğu dikim işlerini ayıplı olarak ifa ettiğini, bu nedenle yurt dışındaki müşterisi tarafından siparişin iptal edildiğini, bu durumun müvekkilinin ağır zarara uğramasına neden olduğunu, davacı tarafından yapılan fason dikim işinin ayıplı olduğuna dair kontrol ve tespit tutanakları ve e-maillerin dosyaya sunulduğunu, takibin kötü niyetli yapıldığını belirterek davanın reddi ile davacı aleyhinde kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili cevaba cevap dilekçesiyle, davalı tarafından müvekkilinin ediminin ayıplı olduğuna dair müvekkiline hiç bir bildirim yapılmadığı için ödeme yapmamak adına kötü niyetle verilen cevap dilekçesini ve ekindeki delilleri kabul etmelerinin mümkün olmadığını belirtmiştir. Davalı 2. cevap dilekçesiyle, müvekkili şirketin yurt dışı müşterisi tarafından iptal edilen siparişine ilişkin ürünlerin dikişinin davacı tarafça yapıldığını, dolayısıyla bu siparişle ilgili kontrol ve muayene tutanaklarının davacıyı bağlayıcı niteliğe sahip olduğunu, nitekim muayene ve kontrol raporları incelendiğinde, ayıplı ifanın ütü paket işleminden değil, özellikle ürünlerin dikiş hatasından kaynaklandığının açıkça görüleceğini, yurt dışı müşterisi tarafından da sipariş, gecikme nedeniyle değil, ürünlerin dikişinin ayıplı olması nedeniyle iptal edildiğini, bu nedenle ayıplı olarak ifada bulunan davacı tarafın müvekkili şirket nezdinde doğan zararlardan sorumlu olacağını, bu konuda tanık delilline dayandıklarını belirtmiştir. Mahkemece, davacının takip ve dava konusu fatura dayanağı fason dikim işini ayıplı olarak ifa ettiği, yurt dışındaki müşterinin siparişi iptali ve söz konusu ürünleri kabul etmemesi nedeniyle davalının maddi zarara uğradığı tespit edilmiş ise de, söz konusu zararın bu davanın konusunu oluşturmaması nedeniyle dava konusu ile sınırlı olarak yapılan değerlendirmede, davacının fatura içeriği iş bedeline hak kazanmadığı, takibin haksız, davalı borçlunun itirazının yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine, yasal şartlar oluşmadığından davalı lehine kötü niyet tazminatı takdirine yer olmadığına karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesiyle, bilirkişinin raporunu oluştururken davalı beyanlarını esas alarak ayıp ihbarı yapıldığı kanaatine ulaşmasının hukukla bağdaşmayıp, davalının tanık deliline dayanabileceği sonucuna ulaştırdığını, ticari örf ve adet ve genel kural gereği tekstil ürünlerinin alıcı tarafından yerinde kontrol edilip onaylanmadan paketleme işlemi yapılıp ürünlerin alıcıya teslim edilmeyeceğini, yine alıcının da onay vermediği ürünleri satıcından ihtirazı kayıt sunmadan teslim almayacağını, davalı şirketin usulüne uygun olarak yapmış olduğu sözlü ya da yazılı herhangi bir ayıp bildiriminin dosyada bulunmadığını, ürünleri yerinde denetleyen davalının, her ne kadar müvekkili şirket tarafından kaynaklandığı taraflarınca kabul edilmese de bilirkişinin gözle görünür açık ayıp olarak nitelendirdiği ürünleri davalının onay vererek kabul etmesinin; Borçlar Kanunu’nun 222.ve 223. Maddeleri gereğince alıcının satılanı ayıplı haliyle kabul ettiği sonucunu doğurduğunu, bu nedenle davalının 1 sene sonra ödeme yapmamak için ürünlerin ayıplı olduğunu iddia etmesinin kötü niyetli olduğunu, bilirkişinin ayıplı mal olarak nitelendirdiği hizmetin yaklaşık bir sene öncesine dayandığı ve kontrol edilen ürünlerin müvekkilinin diktiği ürünler ise eğer (ürünlerin müvekkilinin diktiği ürünler olduğu belli değildir) bir senedir paketler içerisinde kaldığı ve şeklinin, yapısının doğal olarak bozulduğunun değerlendirilmediğini, bilirkişinin tespit etmiş olduğu hataların %90’ının ütü ve paketlemeden kaynaklı olup, düzeltilebilir hatalar olduğunu, ön pat genişliğinden daralma ve genişleme, ön pat iliği yana kayması, ara biye homojen genişlikte değil, ön pat açıklığı fazla vb. hataların ütü ile düzeltilebilecek hatalar olduğunu, davalının ütü paket işlemi sonucu oluşan hataları olduğunu, yine bir sene boyunca kolilerde bekletilen ve sürekli bir yerden bir yere taşınan ürünlerin kırışık ve buruşuk duracağı ve adil bir değerlendirme yapılamayacağının ortada olduğunu, bilirkişinin davalının iddia ettiği zararını hesaplarken ürünleri 6,30 Euro birim fiyattan satabileceği kanısına nasıl ulaştığının da taraflarınca anlaşılamadığını, bu hesaplamanın taraflarınca kabul edilmediğini, ayrıca cevaba cevap dilekçelerinde de belirttikleri üzere davalının kabul ettiği ve herhangi bir ayıplı ürün bildirimi yapmadığı ürünlerini satamamış olmasının veya kendi kusuruyla ütü paket işlemini yaptırırken ayıplı yaptırmasının müvekkilinin kendisinden olan alacağını ödememe hakkı tanımadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Dosya kapsamından davalının Fransa’da yerleşik Brice adlı müşterisinin … (…) order nolu…- … model 1.800 adet tişört siparişinin dikim, düğme ve ilik fason imalatını davacıya yaptırdığı, davacının ürettiği 1.800 adet tişörtü 22/06/2018 tarihli … nolu irsaliyeli faturayla davalıya teslim ettiği, davalı tarafından teslim alınan tişörtlerin ütü ve paketleme işlemleri yapılarak bağımsız şirket olan …’ye inspection (kalite kontrol) yaptırıldığı, …’nin 22/06/2018 tarihli … nolu inspection (kalite kontrol) raporuna göre; çoğunluğu dikimden kaynaklanan hatalar nedeniyle 1.800 adet tişörtin reddedildiği, davacının görünüm hatalarının ütü ile düzeltilebileceğini iddia etmesi üzerine ayrılan 1.000 adet ürünün ütü ile tamirinin davacı tarafından yapılarak tekrar …’ye inspection (kalite kontrol) yaptırıldığı, …’nin 03/07/2018 tarihli … nolu inspection (kalite kontrol) raporuna göre; çoğunluğu dikimden kaynaklanan hatalar nedeniyle 1.000 adet tişörtün yeniden reddedildiği, … (…) order nolu sipariş inspectiondan geçmediğinden 03/07/2018 tarihinde davalının müşterisi tarafından iptal edildiği anlaşılmaktadır.Davacı yüklenici tarafından davalı iş sahibi hakkında Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında, fatura alacağına istinaden 17.838,08 TL alacağın tahsili istemiyle 29/08/2018 tarihinde ilamsız takip yapıldığı, davalının 23/05/2018 tarihinde vekili aracılığıyla süresi içinde ibraz ettiği dilekçe ile, ürün dikim işinin ayıplı ifa edilmesi nedeniyle kabul edilmediği, siparişin iptal edildiği, bu nedenle davacıya her hangi bir borcunun bulunmadığı gerekçesiyle borca ve takibe itiraz edildiği, bununu üzerine takibin durdurulduğu, akabinde istinafa konu eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Dosyada bulunan tekstil mühendisi … ve SMMM … tarafından tarafların ticari defter ve belgeleri, dava konusu ürünler ve dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen 24/06/2019 tarihli raporda; davalı işyerinde karton koliler içerisinde … (…) order nolu …- … model 1.800 adet tişört bulunduğunun tespit edildiği, öncelikle …’nin inceleme yaparak ayıplı olduğuna karar verdiği tişörtler incelendiğinde …’nin ayıplı olarak ayırmış olduğu tişörtlerin inspection raporlarında yazdığı şekilde ayıplı olduğunun görüldüğü, uluslararası kabul gören … yöntemine göre; 1.800 adet ürün içerisinden rastgele olarak seçilen 125 adet ürünün inceleme için seçildiği, seçilen 125 adet ürünün ışıklı kalite kontrol masası üzerinde ayrıntılı olarak incelenmesi sonucu ön patın etek kısmına dikey durmayıp yana kaydığı, ön pat genişliğinin homojen olmadığı, daralma ve genişleme olduğu, ön pata açılan iliğin ortalanmadığı ve yana kaydığı, ön pata açılan iliğin doğru yere açılmayıp aşağı kaydığı, ön patın alt kısmının büzgülü dikildiği, ön pat kenarındaki ara biyenin homojen genişlikte olmadığı, cep ön pat açıklığının fazla olduğu, ön pat kenarındaki ara biyenin esnediği, dikiş ipliğinin temizlenmediği, incelenen 125 adet tişörtten 31 adet üründe hata bulunduğu, bu suretle 1.800 adet ürünün ayıplı olduğu, tespit edilen 28 adet büyük ayıbın tamamının dikim işleminden kaynaklandığı ve tamamının çıplak gözle incelemeyle anlaşılabilecek açık ayıp niteliğinde olduğu, davalının davacının dikiş, ilik açma ve düğme dikme işlemlerini yapmış olduğu 1.800 adet tişörtü aynı gün bağımsız inspection yapan …’ye muayene ettirdiği, ürünlerin ayıplı olduğu anlaşıldıktan sonra ayıplı ürünler içerisinden 1.000 adet ürünün ütü tamiri işleminin davacı tarafından yapıldığı, davacının 1.000 adet ürüne tamir ütülemesi yaptığını kabul ettiği, tamir ütülemesi yapılan ürünlerin inspectionunun 22/06/2018 tarihli inspectiondan 11 gün sonra 03/07/2018 tarihinde yapıldığı, bu itibarla davalının işin olağan akışı içerisinde ve süresi içinde davacı tarafa ayıp ihbarında bulunduğu, ayıpsız ürünlerin tanesi 34,67 TL’den, ayıplı olarak ise tanesi 12 TL’den satılabileceği belirtilmiştir. Taraflar arasında, davalıya ait kumaşların davacı tarafından dikilmesi şeklinde eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğu uyuşmazlık konusu değildir. Davalı taraf davacıya teslim etmiş olduğu ürünlerin ayıplı olarak dikildiğini öne sürmüştür. Yanlar arasındaki uyuşmazlık; davacının yapmış olduğu işin ayıplı olup olmadığı, her iki tarafın muayene ve ihbar külfetini yerine getirip getirmediği, getirmiş ise doğan zararın ne kadar olduğu noktasında toplanmaktadır. Eser sözleşmesinde TBK’nın 474. maddesi gereğince eser sahibinin, eseri teslim aldığında işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulumaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa uygun bir süre içinde yükleniciye bildirme yükümlülüğü bulunmaktadır. Diğer yandan yüklenicinin ise TBK’nın 472/3. maddesi gereğince, eseri yapmak üzere işi teslim aldığında, eserin yapılışına uygun olmayan bir durum ve eserde bir ayıp varsa eser sahibine ihbar yükümlülüğü bulunmaktadır. Dosya kapsamından; davacının 1.000 adet ürüne tamir ütülemesi yaptığını kabul ettiği, tamir ütülemesi yapılan ürünlerin davalının yurtı dışı müşterisi tarafından ürünlerin ayıplı olduğu gerekçesiyle iade edilmesi akabinde davacı yanca yurt dışı kontrol firmasında yaptırılan 22/06/2018 tarihli incelemeden sonra 03/07/2018 tarihinde yapıldığı, dolayısıyla davacı yüklenici yanca ayıbın varlığının kabul edildiği sonucuna varılmaktadır.Ürünlerin ayıplı olup olmadığının tespiti noktasında, yapılan bilirkişi incelemesinde sondaj usulü ürünlerin sadece 125 adet tişört üzerinde incelemesi yapıldığı, bu ürünlerden 31 adetinin açık ayıplı olduğunun tespit edildiği, bu tespit üzerinden tüm ürünlerin ayıplı imal edildiği kabul edilerek 1.800 adet ürünün ayıplı iş bedelinin hesaplandığı anlaşılmaktadır. Eser sahibinin muayene ve ihbar yükümlülüğü ile ayıbı ispat yükümlülüğü dikkate alındığında, ürünlerin tamamı üzerinde inceleme yapılması ve ayıplı olanların belirlenmesi gerekmektedir. Bu itibarla somut olayda bu şekilde usulüne uygun bir bilirkişi incelemesi yapıldığı söylenemez ( emsal Yargıtay (Kapatılan) 15.HD, 24.09.2018 tarih, 2017/2037 Esas, 2018/3366 Karar sayılı kararı). Bu durumda mahkemece yapılması gereken iş; yukarıda belirtilen hususlar da dikkate alınarak aynı bilirkişiden ayıplı olduğu iddia edilen ve halen davalının deposunda olduğu bildirilen 1.800 adet ürünün tamamı üzerinde inceleme yaparak, ayıbın kaynağının, ayıplı ürün adetinin ve ayıplı ürünlerin ayıplı haliyle davalı yanca satışının mümkün olup olmadığının belirlenmesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 475. maddesinin 2 ve 3. bentleri gereğince ayıplı üretilip teslim edildiği tespit edilen sözleşme konusu imalatlarla ilgili tenzili gereken bedel ve onarım bedeli konusunda gerekçeli ve denetime elverişli ek rapor alınıp, hesaplanacak miktardan davalı yanca yapılan ödeme miktarının düşülmesi suretiyle hasıl olacak sonuca göre karar vermekten ibarettir. Kabule göre de; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda sondaj usulü 125 adet tişört üzerinde inceleme yapıldığı ve bu ürünlerden 31 adetinin ayıplı imal edildiği tespit edildiği halde, 31 adet ayıplı ürün dışında kalan ürünlere yönelik iş bedelinin hesaplanarak bu bedele hükmedilmesi gerekirken bu hususun da gözetilmemesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/09/2019 tarih, 2018/940 Esas, 2019/832 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 12/10/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.