Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/2021 E. 2022/1268 K. 21.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2021
KARAR NO : 2022/1268
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 21/06/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili, davacı şirketin her türlü inşaat taahhüt İşleri, konut ve iş yeri inşaatları ile kat karşılığı inşaatlar vs. işleri yapmak amacıyla kurulmuş bir şirket olduğunu, ticari hayatın getirdiği zorunluluk nedeniyle projesinde kullanmak üzere yüksek güvenlikli kapı yaptırmaya karar verdiklerini, davalı şirketle ile yüksek güvenlikli yangına ve darbelere dayanıklı İthal Silah Kapısı konusunda anlaştıklarını, proje bedelinin 25.000,00 TL peşin olarak, kalanının ise teslimatta ödenmesi konusunda mutabakat sağladıklarını, peşinat avansı ödemesinin 05.05.2015 tarihinde davalı şirketin …bank A.Ş. nezdinde bulunan 41670784 Numaralı hesabına “Sikorsky iş Avans Bedeli” açıklamasıyla havale yoluyla gönderildiğini, iş avansını yatırmış olmalarına rağmen davalı şirketin edimini yerine getirmediğini ve yüksek güvenlikli kapıları teslim etmediğini, avansın iadesi için İstanbul Anadolu l.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlattıklarını, davalı borçlunun takibe itiraz ederek durmasına sebebiyet verdiğini belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacı şirketin üstlendiği bir Gayrimenkul Projesinin İç ve Dış Mekân Kapıları hususunda davacı şirket ile anlaştıklarını, kapı ve malzemelerinin siparişi, ürün haline getirilişi ve bunların söz konusu binaya montajı konusunda davalı şirkete yetki verdiğini, ürünün pek çok malzemesinin özel ve ithal olarak sipariş verilmek suretiyle tedarik edildiğini, davacının vermiş olduğu avans olan 9.000 Euro (25.000,00 TL) ile iş için gerekli tüm malzemelerin siparişinin verildiğini, getirilen malzemeler işlenerek kapıya uygun hale getirildiğini, kapı yapım aşamasına geçildiğinde davacı şirket tarafından projenin askıya alındığını, üstelik davacı şirketin gönderdiği maillerden görüleceği üzere, davalının sipariş ettiği malzemelerden uğradığı zararı tazmin etmek istediklerini bildirdiklerini, bunun için sipariş edilen malzeme faturalarının kendilerine gönderilmesini istediklerini, davacının talebi doğrultusunda, tüm malzeme işçilik ücretlerini ayrıntılı bir şekilde gösterir fiyat tablosunu davacı şirket yetkilisine mail olarak gönderdiğini, bu tabloya göre davalı şirketin avans olarak gönderilen 25.000,00 TL dışında bakiye 14.000 Euro + KDV alacağı olduğu tespit edilerek davacı tarafa mail olarak bildirildiğini, davacı şirketin KDV dâhil 4.000 Euro (10.000,00 TL + KDV) ödeyebileceklerini mail olarak bildirmelerine rağmen zararının karşılanmadığını, davalı şirketin aldığı malzeme ve motor ekipmanlarını ve kapı parçalarını elden çıkarmaya ve iade etmeye çalıştığını, ancak iade edilemediğini, 1 yıl bekleyen ekipmanların paslanacaklarını ve kullanılmaz hale geleceklerini, davacı şirketin davalının zararını karşılayacağını bildirmesine rağmen zararın ödenmediğini, bakiye iş alacağının ödenmediğini, davacıya borçlarının olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, taraflar arasında yapılan anlaşma gereğince 05/05/2015 tarihinde gönderilen 25.000,00 TL avans bedeli hususunda bir ihtilaf bulunmadığı, ihtilafın iş bu avans bedelinin iadesi talebinin haklı olup olmayacağı hususunda toplandığı, dosyaya ibraz edilen 04/05/2015 tarihli proforma faturanın incelenmesi neticesinde tarafların KDV dahil toplam 56.522,00 TL bedelle anlaştıkları, 25.000,00 TL’nin avans olarak ödendiği, her ne kadar davalı tarafça sunulan cevap dilekçesi ve mail içeriğinden davalının dava dışı şirketten verdiği siparişlerine binaen zarara uğradığı ve bu zararının davacı şirketten tazmininin talep edildiği görülmekte ise de davalının bu taleplerinin ya ayrı bir dava olarak ileri sürülmesi ya da takas-mahsup def’i ile ileri sürülmesi gerektiğini, davalı tarafın sunduğu dilekçelerde takas ve mahsup def’ini ileri sürmedikleri, delil ikamesi için HMK’da tanınan sürelere uyulmadığı, davalının bilirkişi raporu dosyaya sunulduktan sonra dava dışı şirkete yapılan havaleyi gösterir dekontun delil olarak sunulduğu, ancak sunulan belgelerin delil olarak kabul edilmediği, taraflar arasındaki anlaşma kapsamında belirtilen bir teslimat süresi bulunmadığı, davacı tarafın avans bedelini göndermesi üzerine kapının teslimatının yapılmaması sebebiyle davacı tarafça açılan davanın sübut bulduğunun kabulü gerektiği gerekçesi ile, davanın kabulüne ve %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde, davacı şirketin üstlendiği bir gayrimenkul projesinin iç ve dış mekan kapılarının yapımı hususunda tarafların anlaşmaya vardıklarını, bu kapı malzemelerinin siparişinin verildiğini, siparişin gelmesi ile birlikte malzemelerin kesilerek ve işlenerek söz konusu ürünün oluşturulması ve bunların söz konusu binaya monte edilmesi konusunda davalı şirkete yetki verildiğini, ürün sipariş kataloğundaki ürün detaylarından görüleceği üzere, söz konusu kapı sistemleri yüksek güvenlikli, yangına, darbeye, patlamaya dayanıklı, çift gövde ve çerçeveye sahip “kasa kapı” olarak nitelendirilen siparişin seri üretimi olmayan özel üretim kapılar olduğunu, ölçüsü, malzemesi, boyası, kilit sistemi kullanıcı tarafından özel olarak seçilmek suretiyle buna uygun olarak belirlenen sayıda üretiminin yapıldığını, üretimin yapılabilmesi için çelik aksamından ahşap kaplamasına, motorundan açılma mekanizmasına kadar ve benzeri büyük veya küçük tüm malzemelerin ayrı ayrı sipariş edilmesi gerektiğini, uygun ölçü ve kalıplara göre işlenip monte edildikten sonra sipariş edilen ürünün oluşturulduğunu, ürünün pek çok malzemesinin kendine has özellikler taşıdığı ve başka bir üründe kullanılmamakta olduğunu, sipariş edilen ürünlerin ithal olarak tedarik edilmekte olduğunu, sipariş edilen ürünün tüm bu kendine has özelliklerinden dolayı hazırlanıp montaj yapılmasının zaman aldığını, davacı firma yetkilisi ile davalı şirket yetkilisi arasındaki mail yazışmalarında görüldüğü üzere, davacının tüm malzemenin siparişi için onay verdiğini, ayrıca davalı şirkete bu işlerde kullanılması için 9.000 Euro (25.000 TL) avans verildiğini, davacının vermiş olduğu avans ile kapılar için gerekli olan tüm malzemelerin siparişinin verildiğini, gelen ürünlerin yapılan çalışma ile kapıya uygun hale getirildiğini, kapı yapım aşamasına geçilmişken davacı şirket tarafından projenin askıya alındığını, kapıların kullanım durumunun ertelendiğini, davacı tarafından gönderilen meail ile “Sikorsky ürünleri kullanabilir veya kullanmayabilir, bununla ilgili herhangi bir öngörümüz yok. Biz şimdilik ürünler kullanılmayacakmış gibi hareket ediyoruz.” şeklinde yansıdığını aynı mailleşmelerde davalı şirketin sipariş ettiği malzemelerden uğradığı zararı tazmin etmek istediklerini ve bunun için sipariş edilen malzemelerin faturalarının kendilerine gönderilmesini istediklerini, davalı şirketin avans olarak verilen 25.000 TL’yi düşerek bir hesaplama yaptığını ve iptal edilen iş sebebiyle davacı şirketten bakiye 14.000 Euro + KDV alacağı bulunduğunun bildirildiğini, davacının mail ile cevabında davacı şirket KDV dahil 4000 Euro (10.000,00 TL + KDV) ödeyebileceklerini bildirdiklerini, davacının ödenen 25.000,00 TL’nin haricinde 4.000 Euro+KDV ödemesinin davacının kabulünde olduğunu, davalı şirket, davacı tarafa borçlu olmayıp, halen alacaklı konumunda olduklarını, bu nedenle bilirkişinin aleyhe olan tespitlerinin kabulünün mümkün olmadığını, davacı şirket, 25.000,00 TL ödemeyi 05.05.2015 tarihinde yapmasına rağmen, ticari defter kayıtlarına 02.01.2017 tarihinde usulsüz bir şekilde işlediğini, davacı şirket basiretli bir tacir gibi davranmadığını, sırf bu davaya altyapı oluşturmak için usulsüz işlem yaptığını, davacının başlattığı icra takibinin 25.01.2016 tarihi olduğunu, alacak miktarının ticari deftere kayıt edildiği tarih dikkate alındığında icra takibi tarihinde davacının alacaklı olmadığını, mahkemenin hatalı değerlendirmesi sebebiyle davanın kabulüne karar verildiğini, davalı şirketin ticari defterleri, banka dekontları incelenmesi halinde davalı şirketin … şirketine 5.5.5015 tarihinde 15.000,00 TL avans ödemesi yaptığının görüleceğini, mahkemenin bu hususu gözden kaçırdığını, sanki hiç ödeme yapılmamış gibi hesaplanan bilirkişi raporlarını esas alarak karar verdiğini, para transferine ilişkin belge ve evraklar delil listesinde bulunmasına rağmen mahkeme tarafından hatalı değerlendirme yapılarak davanın kabulüne karar verildiğini, mahkemenin “davacı siparişleri sebebiyle davalı şirketin zarara uğradığı ve bu zararının davacı şirketten tazminin talep edildiği ancak bu taleplerin ya ayrı bir dava olarak, ya da takas-mahsup def’i ile ileri sürülmesi gerekmekte olup dilekçe içeriğinden bu def’inin ileri sürülmediğini” belirttiğini, bu nedenle de yapılan yargılama da sadece davacı iddialarının irdelendiği, öncelikle takas-mahsup def’i ileri sürülmediği hususunun gerçeği yansıtmadığını, cevap dilekçesi ve diğer tüm beyanlar dikkate alındığında sürekli olarak “davacının bu bedeli talep etmekte haksız olduğu zira bu bedelin davalı şirketin davacıdan olan alacağı olduğu” savunmasını tekrarladıklarını, davalı şirketin halen alacaklı olduğunu, takas ve mahsup taleplerinin doğrudan yazılmasının gerekli olmadığını belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır.
Davalı vekili yargılama aşamasında, davacının vermiş olduğu sipariş üzerine imal edilecek kapılar için dava dışı şirkete malzeme siparişi verdiklerini, malzemelerin geldiğini ve kapı için üretime başladıklarını, davacı tarafından verilen avansın bu siparişler için kullanıldığını beyan etmiştir.Taraflar arasında kurulmuş olan eser sözleşmesi, dosyada mevcut deliller ve e-mail yazışmaları göz önüne alındığında, davacı tarafın sipariş konusu ürünlerden vazgeçmesi sebebiyle sözleşmenin sona erdiği, sözleşmenin sona ermesinde davacının kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Davacı tarafından haksız şekilde sözleşmenin sona erdirilmiş olması sebebiyle, davalı tarafın sözleşme sebebiyle yapmış olduğu harcamaların davacı tarafından karşılanması gerekmektedir. Davalı taraf yapmış olduğu masrafların daha fazla olduğunu ve hatta davacıdan alacaklı olduğunu belirterek bir anlamda takas ve mahsup talebinde bulunmuştur. Ancak mahkeme tarafından takas-mahsup talebi konusunda herhangi bir inceleme yapılmamıştır.Dosya kapsamı itibariyle takas-mahsup incelemesi gerekmekte olup, bu kapsamda davalının alıp işlem yaptığını bildirdiği malzemelerin mahallinde keşif yapılmak suretiyle incelenerek, başka bir işte kullanılıp kullanılmayacağı hususu değerlendirilip, başka işte kullanılmayacaksa malzemenin kullanılmayacak kısmının bedeli belirlenerek, 25.000,00 TL avans miktarından mahsubu gerekir. Bu durumda, davalı 02.07.2015 tarihli e-mail mesajında 4.000, Euro karşılığı 10.000,00 TL + KDV fatura kesilmesini kabul ettiğinden, zararın bu miktar altında çıkması halinde bu miktar yönünden zarar bulunduğu belirlenip hesap yapılması gerekirken, mahkeme tarafından bu hususlar üzerinde durulmaksızın, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması hatalı olmuştur.
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/03/2019 tarih, 2016/224 Esas, 2019/193 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,
5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 21/06/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.