Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1987 E. 2022/1738 K. 19.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1987
KARAR NO: 2022/1738
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/05/2019
NUMARASI: 2016/928 Esas, 2019/523 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 19/10/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Asıl dava; eser sözleşmesinden kaynaklanan eksik ve ayıplı iş nedeniyle iş sahibi tarafından ödenen bedelin istirdadı, karşı dava; bakiye iş bedeli ile 2015-2016 yıllarında verilen asansör bakım hizmet bedeli alacağının tahsili talebine ilişkin olup; mahkemece asıl davanın reddine, karşı davanın ise kabulüne dair verilen karara karşı asıl davada davacı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Asıl davada davacı vekili, taraflar arasında 09/09/2014 tarihinde davacının Merkez İmalathanesinde kullanılan ve ürünlerin taşınmasında kullanılan asansörün tamiri amacıyla “Asansör Tamirat Sözleşmesi” akdedildiğini, bu sözleşme gereğince 21.000,00+ KDV maliyet karşılığında davalı şirketin sözleşmede sayılan işlemlerin tamamlanarak kırmızı etiket vurulan asansöre yeşil etiket takılmasının sağlanmasının taahhüt edildiğini, ancak müvekkili şirketin söz konusu sözleşmeden kaynaklanan borcunu gereği gibi ifa etmiş olmasına rağmen davalı yanın sözleşme ile taahhüt ettiği edimi yerine getirmediğini, sözleşme kapsamında belirtilen meblağın davalı tarafa ödenmiş olmasına ve sözleşmede kararlaştırılan 30 günlük teslim süresinin geçmiş olmasına karşın, davalı şirketin tüm iyiniyetli uyarılar ve işin tamamlanması taleplerine rağmen gereğinin yerine getirmediğini, akdi kaynaklı bu borcun ifasının gerçekleşmediğini, sözleşme gereğince üstlenilen işin tamamlanması gereken tarih olan 09/10/2014 tarihinden bu yana müvcekkilinin zarara uğratıldığını, işin tamamlanması gereken tarihin üzerinden 2 yıla yakın bir zaman geçmiş olmasına rağmen asansördeki arızanın halen daha giderilmediğini, müvekkili şirketin ödenen bedelin iadesini talep etmek amacıyla 20/07/2016 tarihinde bir ihtarname gönderildiğini ve sözleşme kapsamında yapılan 24.000,00 TL ödemenin iadesinin talep edildiğini, ancak davalının, müvekkilinin ihtarnamesine cevap vermediğini, dolayısıyla sözleşme kapsamında davalı şirketin üstlendiği edimi yerine getirmediği ve müvekkili şirket tarafından kendisine ödenen bedeli iade borcu altına girdiğini ileri sürerek işin zamanında tamamlanmamasından kaynaklı zararlara ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla; müvekkili şirket tarafından davalı şirkete yapılan 24.000,00 TL tutarındaki ödemenin her bir ödeme için ödeme tarihinden bu yana işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, 27/01/2014 tarihinde TMMOB Makina Mühendisleri Odasının, davacı şirkete ait iş yerinde gerçekleştirdiği yıllık kontrol sonucunda, “tespit edilen uygunsuzluklar giderilmeden asansörün kullamılması tehlikelidir (kırmızı etiket)” beyanı ile bir yük asansörünün çalıştırılmasının sakıncalı bulunduğunu, davacı yanın, 15/02/2014 tarihinde müvekkilli şirkete gönderdiği faks ile Makina Mühendisleri Odasının (MMO), elektrikli asansör periyodik (yıllık) kontrol raporunu ilettiğini ve raporda bulunan uygunsuzlukların giderilmesi ile sonuçta ilgili asansör için yeşil etikct alınmasının sağlanmasını talep ettiğini, devam eden görüşmelerin sonucunda müvekkili şirketin, 21/01/2014 tarihinde saptanan eksikliklerin giderilmesi ve yeniden yeşil etiket alınabilmesi için nelerin yapılması gerektiği konusunda davacı şirkete bir teklif verdiğini ve bu teklifin kabul edilmesi üzerine hazırlanan bir sözleşme ile işe başlanıldığını ve bitirildiğini, 2015 yılının Ocak ayında iş bittiğinde MMO Denetleme bölümünden randevu istendiğini, ancak Oda yetkililerince davacı şirketin bağlı bulunduğu Belediye ile olan anlaşmaları sona erdiği için bu denetlemeyi yapamayacaklarını bildirildiğini, bunun üzerine davacının, müvekkili şirketin kendi bünyesi içinde oluşturduğu bir teknik kadroya yapılan işleri göstererek, işin sözleşmeye uygun yapılıp yapılmadığını sorduğunu, teknik kadronun bu konuda verdiği rapora dayanarak teklifte yazılı tüm işlerin yapıldığının ve faturanın kesilebileceğinin bildirildiğini, faturaların kesildiğini, ödemesinin alındığını, faturaların hiç birisine itiraz edilmediğini, sözleşme hükümlerine göre teminat için müvekkili şirketin kendilerine verdiği senedin de iade edildiğini, 2015 yılına ait tüm bakım hizmetlerinin ücretsiz olarak verildiğini, 2016 yılında bakım hizmetlerinin devamı için bir sözleşme imzalanması ve bu sözleşmede yazılı ücretin ödenmesi gerektiğinin davacı şirkete iletildiğini, davacı şirketin bu teklifi kabul ettiğini, sözleşmenin yazılı hale getirilmediğini, 2016 yılında devam eden bakım hizmetlerine ilişkin faturalar kesildiğini, Küçükçekmece Belediyesi’nin, … San, Tic, Ltd. Şti. ile imzaladığı protokol gereği olarak yetkili firmanın davet edilip denetleme istendiğini, 28/06/2016 tarihinde gerçekleştirilen denetlemenin 24/06/2015 tarihli “Asansör İşletme Bakım ve Periyodik Kontrol Yönetmeliği”ne göre yapıldığını, raporda yazılı eksikliklerin çoğu binanın genel yapısından kaynaklandığını, müvekkili şirketin, 2014 yılında yapılan denetleme sonucu bulunan eksikliklerin giderilmesi için yapmış olduğu sözleşmeye tam anlamıyla sadık kaldığını ve yükümlülüklerîni gereği gibi yerine getirdiğini, 2014 yılında işini yaparken 2015 yılında çıkacak genelgeyi bilmesi ve buna uygun hareket etmesinin beklenemeyeceğini, davacının 31/05/2016 tarihinde gönderilen 944,00 TL ile 2016 yılı bakım ücretlerinin bir bölümünü ödediğini, eksik kalan 236,00 TL bakım ücreti ile 10/02/2015 tarihinde kesilen faturanın 4.320,00 TL’lik kısmın ödenmediğini ileri sürerek karşı davalarının kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 4.556,00 TL alacağın faturanın kesildiği tarihten itibaren ticari işler için uygulanacak Merkez Bankası avans faizi ile tahsiline, asıl davanın reddine karar verilmesine talep ve dava etmiştir. Mahkemece, taraflar arasında 09/09/2014 tarihli asansör tamir sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin konusunu davacıya ait iş yerinde bulunan asansörlerdeki eksikliklerinin yeşil etiket alınacak şekilde giderilmesi ve arızaların tamiri olduğu, alınan bilirkişi raporuna göre; yapılan tamirin sözleşme kapsamında yapılması gereken tamir olduğu, alınan 15/11/2018 havale tarihli bilirkişi raporuna göre; sözleşme kapsamında yapılması gereken tamir işlemlerinin eksiksiz yerine getirildiği, asıl dava davalısı tarafından 2015-2016 yıllarında asıl davacıya asansör bakım hizmeti verildiğinin, fakat yeşil etiket alımı için başvuru süreci işlerken Asansör Denetim Yönetmeliği’nin değiştiğinin, değişen yönetmelik ile sözleşmenin yapıldığı tarihte yeşil etiket için aranan asgari şartların değiştiğinin tespit edildiği, buna göre asıl dosya davalısının edimini sözleşme tarihindeki mevzuata ve sözleşme içeriğine uygun yerine getirdiğinin, ayıplı ifanın söz konusu olmadığının, davacının ödediği bedeli iade şartlarının oluşmadığının kabulünün gerektiği; karşı davada, karşı davacının 2015-2016 yıllarında verdiği asansör bakım hizmet bedelini talep ettiği, her iki tarafın ticari defter ve kayıtları ve dosya kapsamına göre asansör bakım hizmetinin verildiği hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı, nitekim bakiye bakım bedeli alacağı yönünden her iki taraf defter ve kayıtlarının birbirini teyit ettiği, buna göre karşı dava tarihi itibariyle davacının 4.556,00 TL bakiye alacağının bulunduğu gerekçesiyle, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile 4.556,00 TL nin karşı dava tarihinden işleyecek ticari avans faizi ile birlikte karşı davalıdan alınarak karşı davacıya verilmesine karar verilmiştir. Asıl davada davacı vekili istinaf dilekçesiyle, taraflar arasında akdedilen sözleşmede davalı taraf, taraflar arasındaki sözleşme ile davalı şirketin asansördeki eksikliklerin giderilmesini ve denetim yaptırarak yeşil etiket alınmasını sağlamayı taahhüt ettiğini, ancak söz konusu taahhüdünü yerine getirmediğini, dosyada mevcut deliller ve taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümlerine rağmen, mahkemece davalı ediminin “asansördeki eksikliklerin yeşil etiket alınacak şekilde giderilmesi ve arızaların tamiri” şeklinde tespitinin hatalı olduğunu, yine mahkemece yeşil etiket alımı için başvuru süreci işlerken Asansör Denetim Yönetmeliği’nin değiştiği, davalının edimini sözleşme tarihindeki mevzuata ve sözleşme içeriğine uygun yerine getirdiği, ayıplı ifanın söz konusu olmadığının belirtildiğini, 09/09/2014 tarihli Asansör Tamirat Sözleşmesi’nin “Teslimat Şekli” başlıklı 5. maddesinde; teslim zamanının 30 gün olduğu, 09/09/2014 tarihli teklif formunda da “malzeme temini için 15 gün, teslim süresi için 15 gün” olmak üzere toplam 30 gün teklif edildiği, bu belgeler ile davalının yeşil etiket takılmasının sağlanması işini 09/09/2014 tarihinden itibaren 30 gün içerisinde tamamlamayı taahhüt ettiğinin ortada olduğunu, davalının sözleşmede taahhüt ettiği 30 günlük süreye uymadığını, 09/10/2014 tarihinden çok sonra 2015 yılı Ocak ayı içerisinde tamir işlerini tamamladığını, “denetimin yaptırılarak yeşil etiketin takılmasını sağlamak” yükümlülüğünü yerine getirilmediğini, mahkemenin, davalı tarafından yüklenilen edimin sözleşme tarihindeki mevzuata ve sözleşme içeriğine uygun olarak yerine getirildiği şeklindeki kanaatinin kabul edilemeyeceğini, 24/06/2015 tarihli Asansör İşletme Bakım ve Periyodik Kontrol Yönetmeliği’nin, taraflar arasında imzalanan sözleşmeden 10 ay sonra yürürlüğe girdiğini, davalı tarafın 09/09/2014 tarihinden itibaren 30 gün içerisinde edimini ifa yükümlülüğü altında olduğu gerçeği de dikkate alındığında, söz konusu mevzuat değişikliğinin bu dava konusu ile bir ilgisinin olmadığının ortada olduğunu, kaldı ki söz konusu mevzuatın değişmiş olmasının, sözleşmede kararlaştırılan edimin ifa edilmemesinin bir gerekçesi olarak kabul edilemeyeceğini, davalının sözleşmede yer alan “…denetimin yaptırılarak yeşil etiketin alınmasını sağlama…” edimini taahhüt ettiği 30 günlük süre içerisinde yerine getirmeyerek müvekkili şirketin zararına neden olduğundan davanın kabulü yönünde karar verilmesi gerektiğini, basiretli bir tacir olan davalı sözleşmeye aykırı davranışını ikrar ettiğini, davalının davaya cevap dilekçesinde, “kendi çalışmaları döneminde yeşil etiketin takılamadığını” açıkça ikrar ettiğini, davalıya yapılan ödemenin, sözleşmede taahhüt edilen asansöre yeşil etiket takılması ediminin yerine getirileceği inancı ile gerçekleştirildiğini, davalının açık ikrarı ile sabit olduğu üzere söz konusu edim yerine getirilmediğinden, yapılan ödemenin müvekkili şirkete iadesi yönünde karar verilmesi gerektiğini, alınan ilk bilirkişi raporunda; teknik yönden yapılan incelemeye dayalı olarak davalı şirketin “asansöre yeşil etiket takılmasını sağlayamaması” sebebiyle 1. derecede kusurlu olduğu, davalı şirketin dava dosyasında yer alan savunmalarının da basiretli bir tacirin davranışlarıyla bağdaşmadığının tespit edildiğini, alınan ikinci bilirkişi raporunda da; taraflar arasındaki sözleşmeye göre yeni kabinli olarak asansörün yeşil etiket alma işleminin 11/10/2014 tarihinde tamamlanmış olması gerektiği, işin Ocak 2015 tarihinde bittiği, sözleşme ile taahhüt edilen işin mekanik aksaklıklar ve yeşil etiket alınması olduğunun tespit edildiğini, ancak söz konusu bilirkişiNİN, yeşil etiketin alınmaması durumunda, yani edimin yerine getirilmemesi halinde ne yapılacağına ilişkin sözleşmede hüküm bulunmadığından hareketle, davalının sorumlu olmadığı yönünde hukuka aykırı bir kanaat bildirdiğini, edimin yerine getirilmemesi halinde ne yapılacağının sözleşmede kararlaştırılmamış olmasının, borçlunun hukuki sorumluluğunu ortadan kaldırmadığından söz konusu kanaatin kabulünün mümkün olmadığını, davalının, sözleşmede taahhüt ettiği edimini süresinde ve gereği gibi yerine getirmediğinin gerek bilirkişi raporları, gerekse dosyada yer alan belgelerle sabit olduğunu, bu hususta hiçbir şüphe olmamasına rağmen, davalının edimini yerine getirmemesinin yönetmelik değişikliğinden kaynaklandığı, davalının edimlerini sözleşme tarihindeki mevzuata ve sözleşme içeriğine uygun yerine getirdiği kanaatiyle oluşturulan mahkeme gerekçesi ve kararının hukuk kuralları ile bağdaşmadığını, davalı tarafın, 09/09/2014 tarihli Asansör Tamirat Sözleşmesi kapsamında düzenlediği 28.320,00 TL bedelli faturanın 24.000,00 TL tutarındaki kısmının müvekkili şirket tarafından ödendiğini, davalının, sözleşme kapsamında taahhüt ettiği edimi yerine getirmediğinden, davalının yerine getirmediği edime istinaden düzenlenen fatura ile ödenen kısmın, davanın kabulüne karar verilerek müvekkil şirkete iade edilmesi gerektiğini, bu kapsamda, aynı faturanın ödenmeyen kısmının dava konusu edildiği karşı davanın da aynı gerekçelerle reddinin gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Asıl davada davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. Dosya kapsamından; taraflar arasında 09/09/2014 tarihli, KDV dahil 24.780,00 TL bedelli Asansör Tamirat Sözleşmesi yapıldığı, bilahare Beyoğlu … Noterliği’nin 20/07/2016 tarih, … yevmiye sayılı sözleşmenin düzenlendiği anlaşılmaktadır. Bu sözleşme ile davalı şirket yüklenici sıfatıyla, kırmızı etiket verilmiş olan asansöre yeşil etiket alınmasını sağlama işini üstlenmiş olup, bu görev sözleşmenin “Amaç” Başlıklı 2. maddesinde “Sözleşmenin amacı: Alıcının talebi üzerine satın alınacak malzemenin, piyasa ekonomisi kuralları içinde alıcının menfaati gözetilerek kârlılık ve verimlilik ilkeleri doğrultusunda tedarik edilmesi ve denetimin yaptırılarak yeşil etiketin alınmasını sağlamaktır.” şeklinde ifade edilmiştir.Sözleşmede yapılması gereken işler veya eksikler ( 11 ) kalem halinde sayılmış, bu eksik işlerin yapılarak teslim edilmesi konusunda 21.000,00 TL + KDV olarak 24.780,00 TL bedelle anlaşma sağlanmıştır. İş bedelinden 24.000,00 TL’sinin davalı yanca davacıya ödendiği hususu tarafların kabulündedir. Karşılıklı edimleri içeren eser sözleşmelerinde yüklenicinin görevi eseri sözleşmesine, amacına ve tekniğine uygun tamamlayarak teslim etmek; iş sahibinin görevi ise, sözleşmede kararlaştırılan yükümlülükler varsa bunların yerine getirilmesiyle eserin bedelini ödemekten ibarettir. Bu kapsamda yapılan incelemede; dosyada bulunan TMMOB tarafından düzenlenen 15/02/2014 tarihli asansör periyodik kontrol raporunda dava konusu asansördeki uygunsuzlukların tespit edildiği, kırmızı etiket verilerek asansörün “tehlikeli” olduğunun yazıldığı, akabinde davacı yanca bu eksikliklerin giderilerek asansöre “yeşil etiket” alınması için taraflar arasında 09/09/2014 tarihli sözleşmenin imzalandığı, sözleşmede işin süresinin 30 gün olarak belirlendiği, davacı yanca asansörün 2015 yılının Ocak ayında teslim edildiği, denetlemenin 28/06/2016 tarihinde yapıldığı, bu denetlemenin sözleşme imzalandığı zaman yürürlükte olmayan daha sonra yürürlüğe giren 24/06/2015 tarihli Asansör İşletme Bakım Ve Periyodik Kontrol Yönetmeliği’ne göre yapıldığı, yapılan denetimde de asansörün değişen yönetmelik gereğince yeşil etiket alınmasına engel yeni hükümlerin eklendiği, bu nedenle asansörün yeşil etiket verilmeye uygun bulunmadığı, davalı yanca yeni bir şirket ile binaya yeni asansör yapımı konusunda anlaşma sağlandığı, davacı yanca eksikliklerin giderilmesi konusunda yapılan anlaşma konusu asansörün yerinden sökülerek dava dışı yüklenici tarafından binaya yeni asansör takıldığı, … tarafından yapılan kontrol akabinde 29/09/2017 tarihli “Asansör Periyodik Kontrol Raporu”’nda asansörün uygun kabul edildiği anlaşılmaktadır. Eser sözleşmesinde ayıba dair hükümler, TBK 474-478 maddeleri arasında düzenlenmiştir. İmâl edilen eserde ayıp varsa, iş sahibi tarafından süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunulması şartıyla dava tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu’nun 475. maddesinde sayılan seçimlik haklarından birisini kullanabilir. TBK’nın 475. maddesinde ayıp halinde iş sahibine üç seçimlik hak tanınmıştır. Bunlar eserin kullanılamayacak ve kabule zorlanamayacak ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aykırı olması halinde sözleşmeden dönme, ayıp oranında bedelden indirim isteme ve aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde onarımı isteme ya da onarım bedellerini talep etme hakkıdır.Somut olayda, davacı yüklenicinin sözleşme tarihinden itibaren 30 gün içinde asansördeki eksiklikleri gidererek asansöre yeşil etiket alma işini üstlendiği halde asansörün davacı yüklenici yanca davalı iş sahibine teslim süresinden sonra 2015 yılının Ocak ayında yeşil etiket alınmaksızın geç ve ayıplı teslim edildiği, 24/06/2015 tarihli yönetmeliğin yürürlüğe girmesinden sonra yapılan kontrollerde asansörün yeni yönetmelikteki şartları taşımadığından yeşil etiket verilmesinin uygun görülmediği, yanlar arasında imzalanan sözleşmenin 6. Maddesinde; garanti kapsamındaki işin tesliminden sonra 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve konu ile ilgili ve sair mevzuat hükümleri saklı kalmak kaydıyla asgari 3 yıllık garanti süresi düzenlendiği ve davalı yanca ayıbın davacıya garanti süresi içinde bildirildiği belirlendiğinden davacı yüklenicinin sözleşme ile üstendiği edimini gereği gibi yerine getirmediği, bu itibarla ayıba karşı tekeffül hükümlerinden yararlanması gerektiği anlaşılmaktadır.Dosyadaki evraklardan ve taraf beyanlarından ayıplı asansörün yerinden sökülerek yerine yenisinin takıldığı, sökülen asansörün nerede olduğunun belli olmadığı, işe yarar durumda olup olmadığının tespitinin mümkün olmadığı, ancak asansör üzerinde yapılan denetimler sonucunda … A.Ş. tarafından 05/11/2015 tarihinde hazırlanan Asansör Periyodik Kontrol Raporu’nda sonucun “Güvensiz” olarak değerlendirilmesi ve … Sanayi Tic. Ltd. Şti. tarafından hazırlanan 28/06/2016 tarihli Asansör Periyodik Kontrol Raporu”nda sonucun “uygun bulunmadığı, eksiklikler olduğunun” belirlenmesi ve akabinde yeni yapılan sözleşme kapsamında dava dışı yüklenici tarafından binaya yeni asansör takıldığının sabit olması karşısında, dava konusu asansörün kullanılamayacak derecede ayıplı olduğunun kabulü gerekmektedir. Bu nedenle, asıl davada davacı yanın iş bedeli olarak davalıya ödenen ve ihtilaflı olmayan 24.000,00 TL’nin iadesi, diğer deyişle sözleşmenin feshi talebinde haklı olduğu sonucuna varılmıştır. Bu itibarla, mahkemece bu gerekçelerle asıl davada davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile değişen yönetmelik gereğince asansöre yeşil etiket alınamamasından davalı yüklenicinin sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi sözleşme hükümleri ile usul ve yasaya aykırı olmuştur.Karşı dava yönünden yapılan incelemede; davalı yüklenici yaptığı tamirat bedelinin 24.000,00 TL + 4.320,00 TL (KDV) = 28.320,00 TL olduğunu ileri sürerek, bu bedelden davacı yanca ödenen 24.000,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 4.320,00 TL cari hesap alacağı ile 2015-2016 yılı asansör bakım ücretinden bakiye 236,00 TL’nin ödenmesini talep etmiş, mahkemece hükmedilen 236,00 TL’ye yönelik istinaf bulunmadığından, bakiye iş bedeli yönünden değerlendirme yapılması gerekmiştir. Asıl davada davalı yüklenicinin sözleşme ile üstlendiği edimini yerine getirmediği, bu nedenle sözleşmenin feshi ile ödenen iş bedelinin iadesi kabul edildiğinden, karşı davada davacı yüklenicinin bakiye iş bedelini talep etmekte haklı olmadığı anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece bu gerekçeyle karşı davada itiraza uğramayan 236,00 TL bakım bedeli yönünden davanın kabulüne, bakiye iş bedeli talebi yönünden ise davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçelerle iş bedelinin karşı davacı yüklenicinin iddia ettiği gibi 28.320,00 TL olduğu kabul edilerek, bu bedelden davacı yanca ödenen 24.000,00 TL’nin mahsubu sonucu bakiye iş bedeline hükmedilmesi hatalı olmuştur.Açıklanan nedenlerle, davacı- karşı davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2. bendi gereğince kaldırılarak asıl davanın kabulüne, karşı davanın kısmen kabulüne dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;A)1-Davacı – karşı davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, 2-İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/05/2019 tarih ve 2016/928 Esas, 2019/523 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Asıl davanın KABULÜ ile, 24.000,00 TL’nin dava tarihinden işleyecek ticari avans faizi ile birlikte karşı davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,4-Karşı davanın KISMEN KABULÜ ile, 236,00 TL’nin karşı dava tarihinden işleyecek ticari avans faizi ile birlikte karşı davalıdan alınarak karşı davacıya VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
B) İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN Asıl davada; 1-Alınması gereken 1.639,44 TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 409,86 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.229,58 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 2-Davacı tarafından yapılan 29,20 TL ilk masraf, 409,86 TL peşin harç, 206,90 TL posta ve tebligat gideri, 1.150,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.795,96 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, 3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 9.200,00 TL maktu vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,Karşı davada;1-Alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 77,80 TL harcın mahsubu ile bakiye 2,90 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 2-Davacı tarafından yatırılan 77,80 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,3-Davacı tarafından yapılan 29,20 TL ilk masraf, 11,60 TL tebligat ve posta gideri, 1.050,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.090,80 TL yargılama giderinden davanın kabul/red oranına göre takdiren 56,50 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye miktarın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 236,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 4.320,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Davacı- karşı davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde kendisine İADESİNE,2-Davacı- karşı davalı tarafından yapılan 242,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 31,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 274,10 TL istinaf yargılama giderinin davalı- karşı davacıdan alınarak davacı- karşı davalı tarafa VERİLMESİNE,3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,4-Gerek ilk derece gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa İADESİNE,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a bendi gereğince KESİN olmak üzere19/10/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.