Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1927 E. 2023/85 K. 25.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1927
KARAR NO: 2023/85
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/04/2019
NUMARASI: 2019/108 Esas, 2019/339 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak, Tazminat
KARAR TARİHİ: 25/01/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, taraflar arasında 06.07.2004 tarihli, … yevmiye sayılı düzenleme şeklinde taşınmaz mal satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme ile davacı şirketin arsa sahibi kooperatifin maliki ve sahibi olduğu İstanbul ili Şişli ilçesinde kain ve tapuda … pafta … ada …, …, … nolu parsellerde kayıtlı arsaların hali hazırda imâr durumunda kısmen konut kısmen ticari alan olarak görülmekte ise de gerek belediye gerekse diğer mercîler nezdinde uğraşarak belirtilen arsaların tamamını konut imarı olarak tadil etmeyi, revize edilen imar durumuna uygun inşaat plan ve projelerini tasdik ettirmeyi, inşaat ve temel üstü ruhsatların iskanını almayı, inşaat ile ilgili her türlü işi taahhüt ettiğini, arsa sahibi tarafı Kooperatifin, kooperatif ana sözleşmesi gereğince ortaklarına ucuz ve sıhhi 75 m²’lik işyerleri yerine sözleşme kapsamı dışına çıkarak dayatma ve sözleşmeyi fesih tehditleri ile, 75 m² bağımsız bölümler yerine (3+1), (4+1) ve daha büyüğü konutlar inşa etmeye yükleniciyi zorlayarak, inşa ettirdiği konutları da tapuda satış yerine üyelik devri yolu devredip haksız kazanç elde ettiğini, buna karşılık yüklenicinin bu satış fiyatlarının düşürülmesi sebebiyle doğrudan ve dolaylı çok büyük zarar gördüğünü; inşaat aşamasında, kooperatif yöneticilerinin şahsi menfaat temin etmek için sözleşme dışı zorlamalara girişerek bazı ufak tavizler yanında sözleşmenin mahiyetine ve yasalara aykırı şartlar öne sürüp, dayatıp o andaki prosedürden istifade ve ipotekleri kaldırmayacağı, inşaattan satışa izin vermeyeceği tehditleri ile ek protokoller düzenlettirdiklerini, davalı kooperatifin sıhhi ve ucuz konut üretmeyi bir yana itip, imar değişikliği ile kazanılan 13. kat ve ilave katı da değerlendirerek üyelerden (1+1) daireler topladığını, (3+1) ve (4+1) yeni dairelere dönüştürdüğünü, davalı kooperatifin amacının 1943 x 75 m² konut yaptırmak iken ve bu sayıyı temin etmek için arsa payına ek olarak 25.000.000 USD bedel ile yüklenici şirketin hissesinden eksik konutları satın alıp, 1943 adet x 75 m² konut temin etmeyi kararlaştırarak ve bu hususu da sözleşmeye bağlamışken diğer yandan bloklarda asgari fiyatını tespit etmek suretiyle daire sattığını, 13.07.2013 tarihli sicil gazetesinde yayınlanan 26.06.2013 tarihli Genel Kurulda “3 adet (1+1), 2 adet (3+1) daireyi satıp, satış geliri olarak 4.265.414 TL elde edildiğinin” belirtildiğini, kooperatifin ana sözleşmesi ve gayesi haricinde yapılan bu tasarruf ve değişiklikler için Genel Kurulda bu hususta karar alınmasının ve Yönetim Kurulunun yetkilendirilmesinin gerekli olduğunu, esas projede olmayan yeni bir ek inşaatın ortaya çıktığını, bunun yapımını da davacının gerçekleştirdiğini, (1+1) konutların (3+1) veya (4+1)’e dönüştürülmesi esnasında tesisat yapımı, elektrik vs. işler için de önemli harcamaların davacı tarafça karşılandığını, kooperatifin amacı dışına çıkarak ticari faaliyete giriştiğini, daireleri satarak elde ettiği geliri de ortaklarından sakladığını, gerçekleştirdiği ucuz satışlar ile davacının konutlarını satarak finans sağlamasını engellediğini, satış organizasyonunu bozduğunu, ipotekleri de kaldırmayarak bazı satışlara, ilk seferde 17 adet satışa, engel olduğunu, davacıya zarar verdiğini, işbu dava ile talep edilen en önemli kalemin ilave işlerin bedeli olduğunu, …-… Blokların davalı kooperatife, 7 adet blokta da tarafların arsa payı oranlarında konutları bulunduğunu, B5 Blokun davacıya ait olduğu, tüm bloklarda davalıya ait bağımsız bölümlerde sözleşme dışı yapılan tüm ek imalat bedellerinin tamamının talep edilebileceğinin açık olduğunu, ayrıca sözleşmeye ilave olarak yapılan işlerin bedellerinin ve arsa üzerinde değer artışına neden olan ilave işlerin sözleşmedeki paylaşım oranında davacı tarafından talep edildiğini, bunlardan en önemlisinin dış cepheye sarf edilen bedel olduğunu, arsa sahibine ait bloklarda yapılan harcama bedelinin tamamının, diğer bloklarda ise tarafların arsa payları oranında bölüşülmesi gerektiğini, esas sözleşmede bu imalatın nasıl yapılacağının belirlendiğini, ancak mimari proje müellifinin dayatmaları (ipotekleri feshetmeyiz, satışlara mani oluruz baskılarıyla) ile dış cepheye sözleşme dışı 20.838.867,9 € imalat farkını davacı yüklenicinin karşıladığını, keza, kombi ve klima ile olan ısınma sisteminin merkezi sisteme dönüştürüldüğünü, ek elektrik ve ilave işlerin maliyetinin de projeye eklendiğini, bu maliyetlerin sözleşmenin mahiyeti ve yasa Yargıtay kararları gereği davacı tarafından bedelsiz olarak karşılanmasının beklenemeyeceğini, ayrıca yapılan inşaatlar neticesinde davalı lehine oluşan yeni bağımsız bölümler ile ortak alan sosyal tesis olarak kullanılması kararlaştırılan mahallerin, dükkân ve çeşitli işletmelere çevrilmesi ve bunların kiralanarak değerlendirilmesi neticesinde elde edilmekte olan gelirlerden sadece davalı tarafından yararlanılmasının kabul edilemeyeceğini, bunun yanında, kat karşılığı inşaat sözleşmesi …-…-… parsellerinin toplamı (118.802 m2) için ve gerçekleşmişken her 3 taşınmazın tevhidi ve daha sonra ifrazı ile …-…-…-… parsellerinin ortaya çıktığını, … parsel için davacının Şişli Belediyesinden alınan ruhsata göre hafriyata başlamasından sonra inşaatın İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yıkım kararı ile durdurulduğunu, civardaki taşınmazlara zarar verilmemesi yönünden yapılan elle hafriyat için 22.000.000,00 TL harcama yapıldığını, yapılan hafriyatın yeniden doldurulmak zorunda kalındığını, burada ortaya çıkan hukuki imkânsızlık nedeniyle (…) parselde inşaat yapılmasının İmkânsız hale geldiğini, (…) parselde yapılacak ancak hukuki imkânsızlık nedeniyle yapılamayan inşaat nedeniyle davacının zararının bulunduğunu, kooperatifin bağımsız bölümlerinde yapılan fazladan işlerin ve imalatların bedelleri, kooperatifin teknik şartname ve sözleşme hükümlerinin aksine 75 m2’lik konutların yapımından vazgeçilerek 250 m2 olarak değiştirilen konutlara ilişkin yeniden yapılan duvar, birleştirmeler, inşaatlar, yeniden projelendirme ve fazladan işçilik masrafları, davacının da hissesinin bulunduğu bloklardaki ortak alanlarda yapılmış fazladan imalatların bedellerinin kooperatifin sebepsiz zenginleştiği oranda bağımsız bölüm sayısının artışı ve yeni kazanılan ortak alan, sosyal tesisler ve kooperatif lehine sonradan ortaya çıkan her türlü kazanımdan arsa payı üzerinde hesap edilebilecek olan pay, kooperatife ait bloklarda sözleşme dışı olarak yapılan tüm işlerin bedelleri, tüm arsa üzerinde arsanın değerini arttırmış olması nedeniyle bu masrafların arsa payları oranında tahsili, kooperatif için inşa edilecek olan 75 m2’lik bağımsız bölümlerin değiştirilerek kooperatifin ana sözleşmesine ve genel kurul kararlarına aykırı şekilde yapılmış değişikliklerle 250 m² gibi değişik bağımsız bölümlerin inşaatına ilişkin tüm fazladan imalatların bedelleri, kooperatif bağımsız bölümlerinin içinde sözleşme dışı yapılan imalatların bedelleri, imar, alınan ruhsatlar sonucunda fazladan kazanılan sosyal tesisler ve fiilen kooperatif tarafından işgal edilerek, kira geliri elde edilmekte olan yapılara ilişkin, yüklenici arsa payı oranında pay ve kazanılmış her türlü haktan arsa payları oranında payları, davalının, açıklayıcı metinde ödenmesi kararlaştırılan 25.000.000 USD’lik tutardan ödenmemiş rakamın tahsili, kaldırılmamış ipoteklerin kaldırılmasına, davacıyı bağlayıcı olmayan, geçersiz olan ek sözleşme ve belgelerin, protokollerin geçersizliğinin tespitine, 121-122-123-136 parseller üzerindeki teminat ipoteklerinin davacının iskân izni aldığı dikkate alınarak fekkine, bunların zamanında kaldırılmamasından ve sözleşmeye aykırı tasarruflardan kaynaklanan menfi zararlarının bilirkişilerce hesaplanıp 30.000,00 TL olarak tahsiline, davacının hiçbir hakkının bulunmadığı blokların ortak mahalleri ve bu bloklar içerisindeki bağımsız bölümlere, kooperatifin katılmadığı her türlü masrafın paylaşım oranlarında fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 30.000,00 TL’sinin, tüm ortak alan ve bağımsız bölümlerde arsanın değerine katkısı olan ilave işlerin değerlendirilerek şimdilik 30.000,00 TL’nin, taraflar arasındaki … parsel ile ilgili sözleşmenin imar ve hukuki imkânsızlıktan TBK’nın 20. Maddesine göre akdin batıl olması nedeniyle kâr kaybı için şimdilik 40.000,00 TL’nin bu iş için önce ruhsat verilip, davacı tarafından harcanan bedeller için şimdilik 40.000,00 TL’nin, … parselde inşaat yapılamaması nedeniyle uğranılan zarar ve kâr kaybından şimdilik 40.000,00 TL’nin, ek işlerden dolayı, davalının kendisine ait konutların ince işlerini yaparken davacı konutlarında verdiği zararları ile akdi yükümlülüğünü geç yerine getirip, inşaatın geç tamamlanması, geciktirilmesi sonucu, davacı yüklenicinin zarara uğradığını, şimdilik 30.000,00 TL talep edildiğini, inşaattaki dairelerin davalının sözleşme dışı talepleri ile büyütülmesi sonucu vaki maliyet ve süre artışlarından doğan, ek işler de dikkate alınarak şimdilik 30.000,00 TL’nin talep edildiğini, kat ilave inşaatının ve alışveriş eğlence merkezinin ilave inşaat olması nedeniyle maliyet ve süre artışlarından doğan şimdilik 30.000,00 TL’nin talep edildiğini, sözleşmeye konu dışı cephe imalatı ile fiilen yapılan arasında oluşan imalat farkının (…-… Bloklarda) şimdilik 50.000,00 TL, ortak bloklarda tarafların hisselerine isabet eden oranda şimdilik 50.000,00 TL talep edildiğini, asıl sözleşmeye ek olarak adi şekilde yapılan sözleşmeler hükümsüz olduğundan davacının bu ek sözleşmelere göre yapmış olduğu ek işlere ilişkin (Davalının kendi blok ve konutlarında ve taraftarın paylaşımındaki bloklarda yapılmış ek işler, sözleşme dışı işler) şimdilik 20.000,00 TL’nin talep edildiğini, müteahhidin yapmayacağı işler (radyatör, kombi, split klima montajı ve ısıtma-soğutmanın kombi ve split klima) ile sağlanması gerekmesine rağmen, sistemin merkezi sisteme dönüştürülmesi nedeniyle ek maliyet ve süre dikkate alınarak şimdilik 30.000,00 TL’nin talep edildiğini, blokların tesisat katlarının konuta dönüştürülmesi nedeniyle ortaya çıkan ek maliyet ve süre için şimdilik 30.000,00 TL’nin talep edildiğini, mekanik işlerden kaynaklanan fazlaya ilişkin imalatların tespit edilerek şimdilik 30.000,00 TL’nin, elektrik tesisatı için yapılan revizyon bedelinden kaynaklanan şimdilik 30.000,00TL’nin talep edildiğini, davalının sattığı taşınmazları (tapu harçlarından kaçınmak için) kooperatif hissesi devri suretiyle sattığını, davalı kooperatif davacı yüklenicinin satış organizasyonunu bozarak zarara uğrattığını, bu kalemden şimdilik 50.000,00 TL talep edildiğini, davacı müvekkilinin blokların ortak tesislerinde sözleşme ile tanınan uzun süreli intifa hakkının bulunduğunu, davalı kooperatifin bu hakkı kullandırtmadığını, şimdilik 10.000,00 TL’nin talep edildiğini, davalı kooperatifin, sözleşmenin 3. Ve 12. Maddeleri gereğince inşaatların yapım bedeli, İnşaat ruhsatının alındığı tarihteki Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden 25.000.000 USD’nin karşılığı TL’yi nakden ve defaten ödemesi gerektiğini, ancak bu edimini yerine getirmemesi sebebiyle şimdilik 1.500.000 USD talep ettiklerini, harca esas dava değerinin: 600.000 TL + (1.500.000 USD x 2.2296 TL/USD) = 4.044.000-TL olduğunu belirterek taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davalı kooperatifin 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu ile bu kanunun 88. md. gereğince Bakanlıkça hazırlanan tip ana sözleşmesine tabi olduğunu; başlangıçta kooperatifin toplu işyeri yapı kooperatifi olarak kurulduğunu, daha sonra bölgenin Belediyece İmar durumunun konut alanı olarak değiştirilmesi üzerine (Bakanlık izni ve Genel Kurul Kararı ile) toplu işyeri yapı kooperatifinin amaç ve tür değişikliği yaparak (05.06.2002 tarihli Genel Kurul Kararı ile) konut yapı kooperatifi statüsüne girdiğini, başlangıçta üzerinde 250 civarında gecekondu bulunması ve gecekonduların mahkemece tahliyelerinin uzun sürmesi nedeniyle inşaat faaliyetine gecikmeli olarak başlayabildiğini, genel kurulda alınan karar doğrultusunda … Tic. AŞ. ile önce arsanın tamamı olan … parselde, daha sonra imar uygulaması nedeniyle …-…-…-…-… parselde 26.05.2004 tarih ve … yevmiye sayı ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiğini, davalının sözleşmede ödemeyi taahhüt ettiği 25.000.000 USD’nin, evvelce yapılmış bulunan ruhsat harçlarını, “27.11.2004 tarihli ek protokole” bağlayarak düşüp …’ya derhal aktardığını, karşılığında da teminat mektubu alındığını, devamında da %37 arsa payının …’ya devredilerek, devredilen pay üzerine inşaat ipoteğinin tesis edildiğini, kooperatif Yönetiminin Kanun ve Ana Sözleşmeye uygun hareket ettiğini, Genel Kurulun sadece inşaat yapım şeklini belirlediğini, burada da sadece kat karşılığı oranlarını belirleyip gereğini yönetim kurulunun yetkisine bıraktığını, hiç mecbur olmadığı halde davacı yüklenici ile önceden yaptığı sözleşmenin yürürlük şartı olarak genel kurul onayını şart koştuğunu, konut yapı kooperatiflerinin üyelerinin konut ihtiyacını karşılayacağı tespitinin doğru olduğunu, ancak bir kooperatif üyesinin bir konut alacak şeklinde bir kısıtlamanın bulunmadığını, bir üyenin dilediği sayıda daire alacak şekilde ödeme yaparak dilediği sayıda daire alabileceği gibi bir daireye birden fazla üyenin ortak olabileceğini, projenin de tek tip olma zorunluluğunun bulunmadığını, uygulamada 2-3 çeşit tip dairenin yapılmasına karar verilebileceğini, üyelerin de ödeme güçlerine bağlı olarak bunlardan bir ve birkaç tanesinin kendilerine tahsisini kooperatiften talep edebileceklerini, kooperatifin üye sayısının 800 olduğunu, başlangıçta iş yerlerinin 75 m2’den 450 m2’ye kadar çıkan değişik oranlarda olmak üzere tasarlandığını, kooperatifin konut kooperatifine dönüştükten sonra davalı kooperatif üyelerinin haklarını zayi etmemek ve aynı zamanda karışıklıklara meydan vermemek ve de müteahhidi onlarca değişik miktarda daire ile uğraştırmamak için, tüm üyelerin işyerine ortak olmaktan gelen farklı ölçülerdeki haklarının 75 m2 ve katları olan 150 m2 ve 225 m2’lik haklara dönüştürüldüğünü, (03.03.2006 tarihli Ticaret Sicil İlan Gazetesi, 27.02.2006 tarihli genel kurul kararı) üyelerden bu metrajlar için tek tek talepler toplandığını, üyelerden dileyenin 150 m2, dileyenin 2×75 m2’lik konutlardan seçimini yaptığını, toplam (1943) x (75 m2’den) 1053 konutun ortaya çıktığı, projelerde bu 75 m2’lik modüller ve katları şeklinde çizilmiş olduğundan paylaşımın bu nedenle kolay olduğunu, kat karşılığı inşaat sözleşmesinde, kooperatif 1943 birim karşılığı 1053 adet konut almak zorunda olduğundan müteahhide arsa üzerinden düşecek payın %37 oranında kaldığını, müteahhide bu paya ilaveten 25.000.000 USD ödeme yapıldığını (31.05.2005 tarihli açıklayıcı metin), ayrıca sözleşmede “kabuk inşaat” şeklinde tanım getirilerek, yüklenicinin ve kooperatifin yapacağı imalatların tanımlandığını, böylece müteahhit ile arsa sahibi arasındaki sözleşmede, “Denklik sağlayacak paylaşımda müteahhidin payı esasen %43’e” yaklaşmış sayılacağını, (31.01.2005 tarihli açıklayıcı metin); davacı yüklenicinin sözleşmenin 6. maddesinde, “Temel ruhsatının alınmasından itibaren bir ay içerisinde detay teknik şartnameyi “kooperatife vermesi gerekirken” vermediğini, “Müteahhidin kazanım diyebileceği fazladan yaptığını iddia ettiği şeyler için ise bedel talep etmeyeceğine dair taahhütnamesinin ve kooperatif genel kurulunda sözlü taahhütlerinin bulunduğunu, davalı kooperatifin 27.09.2007 tarihli sözleşme gereğince davacı yükleniciye … parselde (6.601,85 m2) bulunan arsanın %37’sini devrettiğini, bu parselin çok değerli olduğunu, öncelikle hangi belgelerin geçersizliğinin talep edildiğinin davacı tarafa açıklattırılmasının gerektiğini, davacı taraf, teslim alınan imalat, teminat ipoteklerinin fekkini ve gecikmeden doğan menfi zararların bilirkişilerce hesaplanarak bunların tahsilini talep ettiğini, ancak sözleşmenin bir bütün olduğu, sözleşmede yeralan ve taahhüt edilen bir işin tek tek ve bütün kapsamında yerine getirilmesinin yasal zorunluluk olduğunu, imalatların tamamlanmadığını, kesin kabullerin yapılmadığı ve yapılan ihtarlara rağmen eksikliklerin giderilmediğini, yapı denetim tarafından gönderilen İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas no’lu takibinde hakediş alacakları talebinde bulunulduğunu, ödenmediğinin ortaya çıktığını, bu durumda sözleşmenin ilgili hükmü gereğince bu taahhüt yerine getirilmeden ipotek fekkinin mümkün olmadığını, ayrıca İstanbul 17. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013 D. İş dosyasından yapılan tespitte … parselde bulunan …- …- …- …- … ile …- …- …- …- … bloklarda ve ortak mahallerde yapılan incelemelerde yangın sistemlerinde eksikliklerin bulunduğunun ve giderilmediğinin belirtildiğini, … ve … bloklarda halen önemli bir kısım asansörlerinde çalışmadığını, davacının, 26.05.2004 tarihli sözleşmeye imza attığını, müteahhidin tüm inşaatın bedelini gerek arsa payı gerekse nakit para olarak aldığını, davacının gerek ortak mahallerden, gerekse arsa sahibinin mülkiyetinde bulunan alanlardan hiçbir alacağının bulunmadığını, inşaat imalatı ile arsaya herhangi bir katkı sağlamadığını, kendisine çok değerli bir arsa verildiğini, müteahhitin daha kazma vurmadan satışa başladığı 85 m2’lik daireyi önce 160.000 USD’ye, internette hazırlanan 2005 tarihli haberde 180.000 USD’ye satmış olduğunu, birden 85 m2 konutları 480.000 USD’ye satmaya başladığını, müteahhitlerin en kötü projeden bile %100 kâr sağladıklarının bilindiğini, müteahhit firmanın davalı ile sözleşme imzalayana kadar orta ölçekli bir yüklenici iken yaptığı bu sözleşmeden sonra … müteahhitler sınıfına girdiğini, davalıdan aldığı 20.000.000 USD’den bir çok milyon dolarlık arsalar aldığını, davacının bu talebinin reddi gerektiğini; 136 parsel ile ilgili sözleşmenin imar ve hukuki imkansızlıktan batıl olması nedeniyle başlayan 3 alt madde ile zarar ve tazminat talebinde bulunduğunu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının 03.05.2005 tarih ve … sayılı yazısına istinaden Şişli Belediye Başkanlığı tarafından parsele 10.09.2007 tarihinde yapı ruhsatı verildiğini, yapı ruhsatı alınması nedeniyle arsa sahibi ve yüklenici arasında 27.09.2007 tarihli Ek Sözleşmenin düzenlendiğini, ruhsat tarihinin sözleşmenin düzenlenme tarihinden önce olmasına rağmen inşaata başlamadığını, sözlü ihtarlara rağmen zamanı boş geçirdiğini, 11.11.2011 tarihli ek sözleşmenin düzenlendiğini, 7 no.lu maddenin tadil edildiğini, hafriyat ağır aksak başladığı ve bu aşamada da yavaş hareket ettiğini, dava dilekçesinde elle hafriyattan bahsedildiğini, bu iddianın komik olduğunu, ruhsatı veren Şişli Belediyesinin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığınca 2 yıl direndiğini, müteahhidin inşaatı ağırdan aldığını, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığınca 02.10.2012 tarihinde inşaat ruhsatının iptal edildiğini, burada kusurun davacıya ait olduğunu, davacının ek işler nedeniyle talepte bulunduğu, hangi işlerden ne kadar talepte bulunduğunu belirtmesi gerektiğini, dış cephenin mevcut mantolama halinde kalmış olması halinde bugün ki değerinden satılmasının mümkün olmayacağını, davacı yan, protokollerin iptalini talep ettiğini, bu talebin reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı yan, davalının konutlarının ince işlerini yaparken, kendine ait konutlara zarar verildiğini iddia ettiğini, bu iddiayı kabul etmediklerini, davalıya ait konutların, “sözleşme dışı” büyütülmesi talebinin davalıdan gelmediğini, iskanı aldığını iddia ettiği sözleşmede hangi orandan anlaşma yapılmış ise o oranda paylaşımın yapıldığını, kat ilavesinin olmadığını, olsa bile hisse oranında paylaşım yapıldığını, sözleşmede eğlence ve alışveriş merkezi diye bir hükmün bulunmadığını, ortak alanların mevcut olduğunu, bunlara ilişkin yönetim planının birlikte hazırlandığını, davacı ve davalı tarafından birlikte imzalandığını, işletme kooperatifi kurularak site yönetiminin bu işletme kooperatifince yapılacağının uygulamaya konulduğunu, radyatör-kombi-split klimanın sözleşmede mevcut olduğunu, davacı yüklenici kendisi tarafından daha modern tekniklerin uygulanacağını ve bunların farklarının alınmayacağını “06.07.2006 tarihli protokol”de yazılı ve kooperatif genel kurullarında sözlü olarak beyan ettiğini, yüksek katlı (44 katlı 10 blok) binalarda “radyatör-kombi-split klima” uygulamalarının mümkün olmadığını, bu nedenle bir bedel talep edilemeyeceğini, blokların tesisat katlarının imar artışı hükümlerine tabi olarak her iki tarafa da hisseleri oranında paylaştırıldığını, fazlaya dair bir talep varsa bedelinin kooperatif tarafından ödendiğini, davalının 27.11.2004 tarihli protokol gereğince tenzilat ve ödeme zamanlarının tek tek belirlendiğini, ödemelerin gecikmesiyle ilgili bir temerrüt ihtarının bulunmadığını, mekanik işlerden kaynaklanan fazlaya ilişkin taleplerin ne olduğunun açıklanması gerektiğini, müteahhitten her zaman yapmak zorunda olunan işler dışında başkaca bir iş talep edilmediğini, fazlaya dair talep varsa bedelinin davalı kooperatif tarafından ödendiğini, tarafların mekanik işlerden kaynaklanan sözleşme dışı imalatların bedellerinin tarafların arsa payları oranında paylaşıldığını, davacı yüklenicinin elektrik konusunda da fazlaya dair bir talebinin olmadığını, var olan talebin davalı tarafından arsa payı oranında ödenmiş olduğunu, ancak … firmasına yaptırılan işler konusunda davacı …’nın üzerine düşeni yapmadığını, …’nın sözleşme imzalamaktan kaçınması nedeniyle, firma onun borçlarının ödenmesi kapsamında kooperatife dava açtığını, karşı dava yönünden, sözleşmenin 06.07.2004 tarihinde imzalandığını, sözleşmede imalat süresinin 5 yıl olarak kararlaştırıldığını, yükleniciye 27.08.2010 tarih ve … yevmiye sayılı temerrüt ihtarının keşide edildiğini, sözleşmenin 13. maddesinde gecikme halinde ödenecek cezanın kararlaştırıldığını, temerrüt tarihinden itibaren her ay 100.000 USD gecikme cezasının öngörüldüğünü belirterek, asıl davanın reddine; karşı davada ise, sözleşmelerin diğer hükümlerinden doğan tüm menfi ve müspet hak, vecibe, yükümlülük, ceza ve faiz ve benzeri tüm fazlaya dair haklarını saklı tutarak şimdilik 1.000.000 USD’nin cezai şart olarak davacı-karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece, karşı davanın yasal süresi içerisinde açılmamış olması nedeni ile iş bu davadan tefriki ile 2015/719 esas sırasına kaydı yapılmış, bilhare mahkemenin 14/10/2015 tarih ve 2015/719 esas, 2015/593 karar sayılı birleştirme kararı ile iş bu dava ile birleştirilmiştir.Mahkemece, taraflar arasında 08.07.2004 tarihli, 2709 yevmiye sayılı “Düzenleme şeklinde taşınmaz mal satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi” ve anılan sözleşme ile ilgili olarak protokoller akdedildiği, %37 arsa payının davacıya (yüklenici), %63 arsa payının davalı kooperatife ait olduğu, bilirkişi kök ve ek raporundan davacı yüklenicinin edimlerini yerine getirdiği, sözleşme gereği inşa edilen 10 adet blok için 10 adet inşaat ruhsatnamesinin 3194 sayılı yasanın 22 maddesinde ön görülen şartlara uygun olarak ilgili belediyesince düzenlendiği, 10 adet iskân ruhsatının 3194 sayılı yasanın 30 maddesinde belirtilen esaslara uygun şekilde ilgili belediyesince düzenlendiği, davacı şirketin davalı kooperatiften dış cephe fiyat farkı olarak 13.357.715,00-€, mekanik fiyat farkı olarak 15.892.179,00-TL, elektrik revizyon fiyat farkı olarak 509.706,00-TL, iç duvarlar/kapı/pencere fiyat farkı olarak 12.079.945,00-TL, ortak alanlara kooperatif çalışanlarının verdikleri hasar tazminatı olarak 556.126,00-TL, 136 parselde yapılan iksa ve kazı bedeli olarak 22.000.000,00-TL talebinde haklı olduğu, yine anılan sözleşme ve 27/11/2004 tarihli protokol gereği davalı kooperatifin resmî harcamaları gösterir resmî belgeleri dosyaya sunmamış olması nedeni ile yapmış olduğu 1.415.000,00-USD’lik kesintinin sözleşme ve protokole aykırı olduğu, bu nedenle davacının 1.415.000,00-USD talebinde haklı olduğu, anılan sözleşme gereğince 17/10/2011 tarihi itibari ile ipoteklerin %90’ının ve yapı kullanma izinlerinin alınma tarihi olan 28/03/2014 tarihi itibari ile bakiye %10’unun davalı kooperatifçe kaldırılması gerektiği gerekçesi ile, asıl davanın kısmen kabulüne, 51.037.956,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 13.357.715,00-€’nun dava tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince T.C. Merkez Bankası’nın 1 yıl vadeli € mevduata verdiği en yüksek faiz oranı uygulanmak sureti ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 1.415.000,00-USD’nin dava tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince T.C. Merkez Bankası’nın 1 yıl vadeli USD mevduata verdiği en yüksek faiz oranı uygulanmak sureti ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, İstanbul ili Sarıyer İlçesi … Mahallesi, … ada …-…-…-… parseller üzerinde inşaatın teminatını teşkil etmek üzere davalı kooperatif lehine konulan ipoteklerin kaldırılmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine, sözleşme konusu inşaatın bitiş tarihinin bilirkişi kurulu tarafından 11/05/2015 olarak belirlenmiş olması ve tüm blokların iskân izin belgelerinin 28/03/2014 tarihli olması nedeni ile blokların tesliminde herhangi bir gecikme olmadığı gerekçesiyle, birleşen davaya konu ceza-i şart talebinin reddine karar verilmiştir. Davalı-birleşen davada davacı … Yedek Parça İth.ve Toplu Konut/Toplu İşyeri Kooperatifi vekili istinaf dilekçesinde, davanın dayanağı olan iskan belgesinin sahte olduğunun ortaya çıktığını, İstanbul 19.Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/105 esas sayılı dosyasında yargılaması devam etmekte olduğunu, mahkemeden taleplerine rağmen bekletici mesele yapılmadığını, 136 parsel ile ilgili olarak davacı taraf kat karşılığı inşaat sözleşmesi öngörülen inşaat süresinin bittiği ve üzerinden 5 yıl daha geçtiği halde inşaata başlanmadığını, İstanbul Büyük Şehir Belediyesi tarafından verilen inşaat ruhsatının iptal edilmesiyle … parsel bakımından sözleşmenin gerçekleşmesi imkansız hale geldiğini, dava devam ederken kendileri tarafından kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince müteahhite devredilen %37’lik kısmın tescil edilmesi için İstanbul 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/478 esas sayılı dava ikame edildiğini, bu davanın neticesinin beklenmesi gerektiği mahkemeden talep edilmesine rağmen talepleri ve redde ilişkin hiçbir hususun yer almadığını, … parseldeki taşınmaz için 10.09.2007 tarihinde Şişli Belediyesi tarafından inşaat ruhsatı verildiğini, 27.09.2007 tarihinde kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını, sözleşmenin 11.maddesine göre bu arsada yapılacak inşaatın 2 yıl içinde bitirilmesinin kararlaştırıldığını, müteahhitin bu sürede inşaata başlamadığını, Üsküdar … Nüterliğinin 11.11.2011 tarih … yevmiye numaralı kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile ek süre tanınmış ise de davacı … şirketinin harfiyata başlamadığını, iki yılda bitirilmesi gereken binanın 5 yıl geçmesine rağmen hiç başlanılmadığını, ruhsat iptali nedeniyle hukuki imkansızlık oluştuğunu bu sebeple kooperatifin zarara uğradığını, hukuki imkansızlık sebebiyle …’nın sözleşmeye dayanarak mülkiyetin üzerine aldığı taşınmazı davalı kooperatif iade etmesi gerekmekte olduğunu, bu sebeple davacının burada menfi veya müspet zararını talep etmeye hakkı bulunmadığın, davacı zararı kendi kusuruyla sebebiyet verdiğini, kimse kendi kusurundan yararlanamaz ilkesinin TBK yer aldığını, TBK 52/1 düzenlenmekte olduğunu, davacının da basiretli bir yüklenici gibi davranmaması nedeniyle meydana gelen bu zararlardan dolayı tazminat talep etmeye hakkı bulunmadığını, davacı tarafı … parselde çok sonraları kazmaya başladığı temel çukurunun ruhsat iptali nedeniyle gereksiz kaldığı ve bunu doldurmak zorunda kaldığını ve bu zararın tazmini gerektiği söylediklerini, halbuki komşu parselde yer alan … tarafından İstanbul 17. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/442 Esas sayılı ile hem davalı kooperatife ve hem …’ya karşı açılan davada … parselde … tarafından açılan çukurun doldurulmadığından bahisle görülmekte ve halen Yargıtay aşamasında olan davaya sunduğu dilekçesinde açıkça ve aynen çukurun kesinlikle kendileri tarafından doldurulmadığını kimin doldurduğunu da bilmediği iddia ettiğini, ruhsat iptali bir hukuki imkansızlık sebebi olduğunu sözleşmeyi geçersi hale getirdiğini, TBK’nın 136. maddesi gereğince davacı …’nın … parseldeki %37 almış olduğu arsayı kendisinin iddia, ikrar ve yargıtay kararları itibariyle sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iade etmesi gerekmekte oldğunu, henüz kendisine ifa edilmemiş olan edimi isteme hakkını kaybedeceğini, davacı dava dilekçesi ile … parselin hukuki imkansızlık sebebiyle kadük olduğunu beyan ve ikrar ettiğini, kendileri tarafından davacı beyanları sebebiyle İstanbul 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/478 esas sayılı dosyası ile … parseldeki …ya ait %37’lik tapu hissesinin iptal ve davalı adına tescil talebi ile dava açıldığını ve dava halen derdest olduğunu, bekletici mesele taleplerinin mahkeme ara karar ile reddettiğini ancak hükümde bu husus değinilmediğini, davacının miktar arttırımına ilişkin ıslah dilekçesine süresinde yaptıkları zamanaşımı itirazı mahkeme tarafından dikkate alınmadığını, davacı tarafından alacaklarına dayanak olarak aldıkları maliyet tespit raporlarının (değişik iş dosyaları) tarihlerine bakıldığında ıslah tarihiden 7-8 yıl öncesine ait olduğunu, davacı belirsiz alacak olarak dava açıldığına ilişkin belirtmesinin kat karşılığı inşaat sözleşmelerinden kaynaklı davalarda belirsiz dava olamayacağını kısmi dava olarak açılabileceğini, dava dilekçesinde 4.044.000,00 TL talep edildiğini ıslah ile arttırıldığın, arttırılan miktar itibariyle zamanaşımına uğramış olduğunu, (HGK’nın 20147/424 esas ve 2016/207 karar) (Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2016/6730 esas ve 2017/1340 Karar). davacı neticei talep kısmında ipoteklerin kaldırılmasına ilişkin bir talebi olmamasına rağmen mahkeme kendiliğinden ipoteklerin kaldırılmasına karar verdiğini, duruşmada kısa kararı her iki tarafı çağırıp sözlü yargılama yaptıktan sonra “biz zaten kendi kararımızı vermiştik” diyerek önceden hazırlanan hazır karar kısa karar duruşma zaptına geçirildiğini, sözlü yargılamadaki itiraz ve beyanlarının yok farzedildiğini, davacı taraf istinaf konusu olacak hususları tavzih ile gidermeye çalıştığını, yapılan işlemin hukuksuz olduğunu, belediyeden gelen cevabi yazı ile elektrik mekanik teknik makina gibi projelerin tamamının olmadığı bildirilmesine rağmen bilirkişi heyeti tarafından görmezden gelindiğini, yüklenici şirketin sorumluğunda olan inşaatın yapı ruhsatının 2005 yılında sosyal konut projesi olarak alındığını, 2008 yılındaki tadilat projesinin ruhsata bağlanmadığı ve 283.000 m2’den 433.000 m2 çıkartılarak hiçbir harç ruhsat vs alınmadığının ortaya çıktığını, … projenin tadilat ruhsatı bulunmadığını, yapı ruhsatının sakat olduğunu, devleti zarara soktuğunu, bu husus imar işlem dosyasında açık olmasına rağmen bilirkişilerce gizlendiğini, bilirkişi raporunun 18. sayfa (b) bendinde 21.01.2008 tarihli tadilat projesine uygun yapıldığının beyan edildiğini, yasal düzenlemeye göre esaslı tadilat değişikliklerinin ve ilavelerinin ruhsata bağlanması gerektiği düzenlemesinin bulunduğunu, yüklenicinin tadilat projesini ruhsata bağlamadığını, dolayısıyla projeninin tamamını değiştiren ilave kısımlar için tadilat ruhsat harcının da ödenmediğini, bugün yapı kullanma izninin alınmamasının sebebinin geçerli bir tadilat ruhsatının olmaması olduğunu, 2010 tarihiden sonra (5 yıl içinde yenilenmeyerek 2010 da ruhsat sona ermiştir) devam eden inşaatın usulsüz olarak yapıldığının da özel bilirkişi mütalası ile tespit edildiğini, mahkeme tarafından usulsüz rapora dayalı karar verildiğini, bilirkişi raporunun 53.sayfasının 4.3.3 sayılı bendinde 10 adet bloka ait inşaat ruhsatlarının 18.08.2005 tarih ve tadilat projeye göre inşaat ruhsatnamelerinin 27.09.2006 ve 21.01.2008 tarihli olduğunun belirtildiğini, bu tespitin hukuka aykırı olduğunu, … sitesine ait inşaat ruhsatının 11.08.2005 tarihinde alındığını, projedeki değişikliklerin ilerleyen tarihlerde belediyeye ibraz edilerek bu projelerin onaylatıldığını, ancak değişiklerin 02.11.1985 tarihli resmi gazetede yayımlanan planlı alanlar tip sözleşmesi yönetmeliğinin 16/24 bendine göre esaslı tadilat kapsamında kaldığını, 61. maddesine göre ilave esaslı tamir ve tadil yapılabilmesi için ruhsat alınmasının zorunlu olduğunu, tadilat projelerinin onaylanmaması yanı sıra yapı ruhsatına bağlanması ve m2 üzerinden hesaplanacak şekilde tadilat ruhsat harcı yatırılması, tadilat ruhsat harcının alınması için de bütün mekanik, teknik, elektrik, elektronik, ısı yalıtım, yangın vs ile birlikte tadilat ruhsatı için gerekli belgelerin olarak belediyeye ibrazı gerektiğini, ruhsatlandırma ve harçlandırma yapılmadığını, az harç ödemek için davacı yüklenicinin rezidans projesi yerine daha düşük ruhsat bedeli olan sosyal konut projesini belediyeye sunduğunu, 3 yıl sonra 21.01.2008 tarihinde şimdiki rezidans projesinin onaylatıldığını, ancak onun da tadilat ruhsatına bağlanmadığını, bilirkişinin 11.08.2005 tarihli ruhsattan sonra alınmış yeni ruhsat varmış gibi 27.09.2006 tarihli ruhsatın inşaatın başlama tarihi olarak kabul edilebileceğini bildirildiğini, dosya içerisinde böyle bir ruhsattan bahsedilmediğini, 11.08.2005 tarihli inşaat ruhsatından sonra inşaatın 5 yıl içerisinde bitirilmediğini, yeni bir ruhsatın da alınmadığını, en geç 22.02.2010 tarihinden itibaren yerleşimin başladığı varsıyılacak konutların tamamının davacı-karşı davalı müteahhit …’nın sattığı kendi daireleri olduğunu, bu dairelerin projede apar topar yapılarak alelacele daha inşaat devam ederken satılan ancak yapı ruhsatı sakat, tadilat ruhsatı olmayan ve iskan belgesinin sahte olduğu ortaya çıkan ve halen resmi evrakta sahtecilik nedeniyle İstanbul 9 Ağır Ceza mahkemesinin 2019/105 esas sayalı dosyasında yargılama devam etmekte olduğunu, davacının inşaat sırasında ortaya çıkabilecek ek imalat ve masraflardan dolayı hiçbir ek bedel talep etmeyeceğini, bütün mali ve hukuki sorumluğun kendisine ait olcağına dair hem kat karşılığı inşaat sözleşmesinde hem de ayrıca 2007 tarihinde ıslak imzalı olarak verilen taahhüt ve ibranamede (mahkeme kasasında) mevcut olduğunu, mahkemenin bu belgeye ilişkin değerlendirmede bulunmadığını, bu belgenin davanın reddini gerektirecek olan davacının elinden çıkma ıslak imzalı bir ibra belgesi olduğunu, sözleşmenin 6/f maddesi, davacı TTK 19-20 maddesi gereğince kendisinden bedelsiz iş yapmasının beklenemeyeceğini öne sürmekte ise de 3 ayrı yazılı metnin altına imza koyarken basiretli bir tacir sayıldığının hatırlatılması gerektiğini, reklamlar ile tanıttıktan sonra davalıdan ek bedel talep etmesinin iyiniyete aykırı olduğunu, mahkemenin yabancı para ve TL üzerinden hükmettiği bedele en yüksek faiz uygulamasının hatalı olduğunu, 2002 yılında tür değişikliği ve ana sözleşme değişikliği yapıldığından davalı kooperatifin toplu işyeri kooperatifi değil, konut yapı kooperatifi olduğunu, 26.5.2004 tarihli kooperatif genel kurul toplantısında yönetim kuruluna bu hususta yetki verildiğini, davacı şirketin sahibi olan …’nın koopetarifin 2002 yılında tür ve isim değişikliğini bizzat bilmekte olduğunu, kooperatif yönetim kurulunun amacına aykırı davrandığına ilişkin cevapların delilleri ile birlikte dosyaya sunulduğunu, ancak bu husus mahkeme tarafından tartışma ve hukuki değerlendirmeye tabi tutulmadığını, sözleşmenin 6/a bendinde yapı denetim ile ilgili her türlü resim ve harcın …apı tarafından ödeneceği, (b) bendinde inşaatla ilgili her türlü harcamanın … tarafından yapılacağı, (g) bendinde eksik ve kusurlu işlerden …’nın sorumlu olacağının kararlaştırıldığını, davacı … şirketine ihbar edildiği halde halen giderilmeyen eksik ve ayıpların bulunduğunu, inşaata ilişkin hiçbir teknik proje olmadığı halde ve buna ilişkin mahkemenin keşif sırasında verdiği ara karar neticesi Sarıyer Belediyesinden istenilen tüm teknik projelerin kendilerinde olmadığının belirtildiğini, ancak bilirkişiler tarafından davacının beyanına göre rapor düzenlenerek davalıyı borçlu çıkarttığını, İstanbul 8.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/81 D.iş dosyasında 7.650.000,00 TL eksikliklerin tespit edildiğini, Şişli 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/164 D.iş dosyasında alınan bilirkişi raporunda …’nın eksik imalatlarının bulunduğunun belirtildiğini, inşaatın bitmediğini, İstanbul Anadolu 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1800 esas sayılı dosyasında sunulan cevap dilekçesinden de … projesinin tamamlanmadığının anlaşıldığını, mahkemece bu hususların görmezden geldiğini, sosyal konut inşaasına başlanmış da sonradan yıkılmış gibi yapma yıkma bedeli çıkarmaları sebebiyle milyonlarca zarar ortaya çıktığını, yapı ruhsatlarının hukuken ve teknik olarak sakat olduğunu, mimar …’un mütaalasında ve İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1601 esas sayılı dosyasında bilirkişilerin usulsüz rapor verdiklerinin delillendirildiğini, davalı kooperatifin 25.000.000 $ bedeli eksik ödediğine ilişkin 17.11.2004 tarihli protokolün bu hususa ilişkin olarak imzalandığını, porokolde erken ödemeden dolayı davacının iskonto yaptığını, davacının yapması gereken bazı masrafların kooperatif tarafından yapılması sebebiyle bunların da ödeme yerine sayıldığını, davacıya verilen 550.000,00 TL avansın da ödeme yerine sayıldığını ve kalan miktarın 22.084.673 $ olarak davacıya ödeneceğinin kararlaştırıldığını, davalı kooperatifin de ödemesini bu kararlaştırılan miktar gibi yaptığını, davacının eksik ödeme iddiasının yersiz olduğunu, 17.11.2004 tarihli protokolün kendisi aynı zamanda makbuz hükmünde olduğunu, mahkemenin bu hususta hiçbir değerlendirmede bulunmadığını, İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1041 esas sayılı dosyasında 2017 yılında yapılan bilirkişi raporları ile müteahhit eksik ve hatalı inşaatı sadece hukuki ve teknik ayıp ve hatalı imalatlar değil aynı zamanda mimarı projeye aykırı daireleri de eksik teslim ettiğinin ortaya çıktığını, davacıların teslim aldıkları daire m2’lerinin yüklenicinin taahhüt ettiğinin altında kaldığını, yargılamaya konu davada eksik m2 değil, inşaatın ayıplı ve kusurlu ve inşaatın tamamlanmamış şekilde ve kesin kabulü yapılmamış şeklinde bırakılması olduğunu, İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1041 esas sayılı dosyasında bu davada ileri sürdükleri teknik ve hukuki olarak ayıplı ve hatalı inşaat ve imalatların ve geç teslimin yanı sıra daire m2’lerinin de müteahhit tarafından eksik inşa edildiği ve brüt ve net m2 ölçümlerinde farklılıklar olduğunu, TBK’nın 28. maddesinde aşırı yararlanma düzenlemesinin bulunduğunu, davacı …’nın … sitesiyle şöhretini ve maddi gücünü katlayarak arttırdığını, mahkemenin dairelerin müteahhit tarafından yapıldığı haliyle mimari projeye uygun olmadığı ve m2 alanlarının olması gerekenden küçük olduğuna ilişkin bilirkişi raporuna itabar ettiğini, teknik hiçbir projenin olmadığının Sarıyer Belediyesinin yazısı ile ortaya çıkan, gerçek olmayan bir iskana dayanarak hak iddia etmeye çalışan, yapı ruhsatı dahi usule uygun olmayan, davacı şirketin tüm inşai eksik ve hatalarının yanı sıra daire m2’de kârını yükseltmek için tasarruf ettiğinin ortaya çıktığını, bilirkişilerin mimari projeye uygun inşa edilip edilmediğini dahi hesaplamadıklarının ortaya çıktığını, … sitesine ait sadece mimari proje bulunmakta olup, teknik hiçbir proje bulunmadığını, olası bir yangında yada başka bir felakette 5.000 kişinin hayatı için büyük bir risk olduğunu, yüzme havuzunun kesin kabulünün halen yapılmadığını, eksiklikleri … site işletmesinin kooperatif tarafından yapıldığını, detay teknik şartname hazırlanmasının davacı şirketin görevi olduğunu, ancak detay teknik şartnamenin … tarafından hazırlanmadığını, detay teknik şartname bulunmadığını, dış cephe uygulaması nedeniyle davacı müteahhitin alacağı bulunmadığını, mekanik tesisat için imalat farkının davalıdan istenilmesinin mümkün olmadığını, müteahhit … şirketinin 2005 yılında rezidans olarak 10 blok halinde inşaat yapacağının belli olduğunu, hatta bunun için 2005 yılında … Mühendislik şirketi ile sözleşme imzaladıklarını, akabinde 2006 yılında davalı arsa sahibi ile hali hazırdaki kullanım şekli ile rezidans konutlarına ait … sitesi yönetim planının imzalandığını ve tapuya tescil edildiğini, rezidans projesinin 2005 yılında yapıldığını ancak onayın 2008 yılında alındığını, bu durumun İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/225 esas 2016/33 karar sayılı dosyasından anlaşıldığını, davacı ile dava dışı … proje şirketi arasında 400.000 m2 için mühendislik projesi hazırlandığını, davacı samimi olsaydı sosyal konut projesi için 400.000 m2 mühendislik projesi yaptırmayacağını, bu tarih itibariyle … sitesinin rezidans olacağının açık ve belli olduğunu, tesisat katlarına kazandırılan bağımsız bölümler için ek süre verilemeyeceğini, bilirkişi raporunun 52. sayfasında tesisat katlarının konuta dönüştürülmesi sebebiyle ek süre verilebileceğinin yazılı olduğunu, kat karşılığı inşaat sözleşmesinde davacının yanlızca kaba inşaatı yapacağını, bunun dışında kalan inşaatların ise davalı kooperatif tarafından yapılacağı tartışmadan uzak olduğunu, kooperatif bloklarına ait tesisat katlarının konut alanına çevrilmesinin davacı-karşı davalı müteahhit …’ya ek bir iş çıkarmadığını, davacının imalatının kaba inşaattan ibaret olduğunu, …’nın kendi dairlerinin bulunduğu tesisat katları daire yapılan yerlerin o tarihte Şişli Belediyesinin onayı ile yapıldığını, 13. Katta bulunan tesisat katlarından çıkan dairelerin taraflar arasında sözleşmede kararlaştırılan oranlar üzerinden paylaşıldığını, bilirkişinin hatalı değerlendirme yaptığını, bilirkişi heyetinin gaipten ek süre takdir etmesinin kabul edilemeyeceğini, bilirkişi raporunun 55. Sayfasının 4.3.11/a bendinde 11.08.2005 tarihli inşaat ruhsatının esas alınması halinde 6.7.2004 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesinin 2. Maddesinin son paragrafında düzenmiş olan ek süreye ilişkin düzenlemenin yanlış yorumlanmış olduğunu, sanki 17.11.2004 tarihli ek prokolde bunun haricinde yeni bir ek süre verilmiş gibi sonuç çıktığını, oysa 6.7.2004 tarihli sözleşmede bahsedilen 3 aylık ek sürenin olağan dışı durumlarda yüklenicinin talebi halinde verilebilecek uzatma süresi olduğunu, 17.11.2004 tarihli ek prokol ve 18.03.2005 tarihli ek protokolde müteahhit şirket tarafından sözleşmeye dayalı olarak talep edilen 6 ay ek süre verildiğini, oysa bilirkişi raporunda ise, 6.7.2004 tarihli ek süre de eklenerek 9 ay ek süre verildiğini, hesaplamalarını bu doğrultuda yaptığını, 27.9.2007 tarihli sözleşmenin 4. Maddesinin son paragrafına göre müteahhide 3 ay ek süre verileceğinin belirtildiğini, bilirkişi yorumunun hatalı olduğunu, davacı 22.06.2005 tarihinde rezidans projesi yapmışken içerik olarak belediyeye sosyal konut projesi sunarak 11.08.2005 tarihli sosyal konut için inşaat ruhsatı aldığını, bilirkişi heyetinin zorlama ile dış cephe mekanik, elektrik imalatlar ve kooperatifin verdiği hasarların giderilmesi için toplam 57 aylık gecikme süresi hesaplandığını, oysaki dış cephe, mekanik ve elektrik imalatları tadilatların aynı anda yapıldığını, elektrik işini yapanın ayrı, mekanik işini yapanın ayrı, dış cephe işlerini yapanın ayrı olduğunu, bu işleri aynı personelin yaptığı düşüncesiyle sürenin uc uca eklenmesinin hatalı olduğunu, sözleşmede Emsal 2 görünse de yapılacak imar uygulaması ile artış olması halinde tarafların hissenin artacağını, 6/f maddesinde imalat artışı halinde bedelin değişmeyeceği düzenlemesinin bulunduğunu, bilirkişi raporunun 56. sayfasının ilk paragrafında kooperatifin ince işçilikleri bitirip davacı-karşı davalı müteahhide bildirimde bulunması gerektiğinin ileri sürüldüğünü, davacı müteahhitin bu daireleri sözleşmeden doğan yükümlüklerine aykırı olarak inşaai eksiklerle teslim ettiği için teslim alınmadığını, ayıpa ilişkin bildirimler yapılmasi için teslimden sonraki 15 gün beklenmeyip imalat aşamasındayken bildirimde bulunulduğunu, TBK 97’ye göre davacı kendi edimlerini yerine getirmeden sözleşmenin ifasını istemesinin mümkün olmadığını, 28.03.2014 tarihli bir yapı kullanma izin belgesinden bahsedildiğini, ancak … sitesine ilişkin bir yapı kullanma izin belgesi bulunmadığını, Cumhuriyet savcılığınca soruşturma konusu yapıldığını, inşaat ruhsatının iptal edileceğinin önceden bilindiğinin kabul edilemeyeceğini, bilirkişi raporunun 58. Sayfasındaki değerlendirme itibariyle … parseldeki inşaatın gecikmesinde olduğunu davacıya davalı tarafından bildirilmediğinin belirtildiğini, ancak böyle bir yükümlülüklerinin bulunmadığını, her üç kat karşılığı inşaat sözleşmesinde de inşaat ve iskan ruhsatlarını alma yükümlüğünün davacı-karşı davalı yüklenicide olduğunun kararlaştırıldığını, ruhsata ilişkin konular davacı sorumluluğu altında bulunduğunu, … parselle ilgili olarak 2007 yılında imzaladığı kat karşılığı inşaat sözleşmesinin ve aldığı inşaat ruhsatının akabinde 2011 yılında hafriyata başlamasının da sözleşmeye aykırı olduğunu, bilirkişi raporlarının aksine kooperatifin hiçbir zaman 1943 üyesi olmadığını, kooperatifin 800 civarında üyesi bulunduğunu, davalının davacı yükleniciye para iadesi yapmasının mümkün olmadığını, bilirkişi raporunun 68. Sayfasında 27.11.2004 tarihli ek protokolden bahsettiğini, 69. Sayfasında 1.415.000 USD harcamanın resmi makbuzlarını sunulmadığı için davacı müteahhitten böyle bir kesinti yapılamayacağını, dolayısıyla bu bedelin davacı müteahhite iade edilmesi gerektiğinin belirtildiğini, protokolün A-2 maddesinde 1.415.000 USD kesintinin resmi makbuz karşılığı değil, bu miktarın resmi belgeli masrafların karşılığı olduğu anlamına geldiğini, cümle devamında sabit masraf olarak kararlaştırıldığını, ödeme makbuzların sunulmasının şart olmadığını, davacı tarafından bu masraf yapılmadığına göre kooperatif tarafından yapıldığının zaten açık bir husus olduğunu, davacının davalıyı zarara uğrattığı hususta raporda gözardı edildiğini, sözleşmenin 6. Maddesi (a) bendinde yapı denetim ile ilgili verdiği (b) bendinde eksik ve kusurlu işlerden sorumluluğun düzenlendiğini ve sorumlunun … olduğunun belirtildiğini, bu eksiklerin içerisinde hukuki ve teknik ayıplardan ve gecikmeden kaynaklı tazminat taleplerinin bulunduğunu, davacının sadece teknik projelerden değil, aynı zamanda yanlış ve eksik inşaat, iş bu davadan sonra ortaya çıkan eksik m2 daireler, yapı denetim firmasına İstanbul 7.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1601 dosyası itibariyle yapı denetim hizmet bedelinden de sorumlu olduğunu, bilirkişi raporunda bu hususlara hiç itibar edilmediğini, … sitesinin bugün dahi kesin kabulünün yapılamaycağını, inşaat eksikleri ve kusurları ile ilgili binlerce sayfalık rapor ve yazıların bilirkişi heyetince incelenmediğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinin bir türü olan kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı-birleşen davada davalı yüklenici, davalı-birleşen davada davacı ise arsa sahibidir. Taraflar arasında İstanbul ili, Şişli ilçesi, … pafta, … ada, …, …, … nolu parseller üzerinde inşaat yapılması amacıyla 06/07/2004 tarihli … yevmiye sayılı kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlenmiştir. Yüklenici … Tic. A.Ş. asıl davada davacıyı bağlayıcı olmayan geçersiz olan ek sözleşme ve belgelerin, protokollerin geçersizliğinin tespiti, …, …, …, … parseller üzerindeki ipoteğin fekki, ipotekler zamanında kaldırılmadığından oluşan menfi zararların tahsili, kooperatifin katılacağı masrafların paylaşım oranında tahsili, yapılan ilave işlerin bedelinin tahsili, … nolu parselle ilgili sözleşme imar ve hukuki imkansızlık nedeniyle TBK 20.maddesi gereği batıl olduğundan kâr kaybının bu yerdeki inşaat için kazı yapma ve geri doldurma bedellerinin tahsili, arsa sahibinin iç işleri yaparken oluşturduğu hasar ve geciktirme sebebiyle uğranılan zararların tahsili, dairelerin arsa sahibinin talebi ile büyütülmesi nedeniyle çıkan ek işlerin bedellerinin ve kat ilavesi, alışveriş, eğlence merkezi ilavesi nedeniyle oluşan maliyet artışının tahsili, dış cephe ve uygulama arasındaki imalat farkı nedeniyle davalıya ait … ve … Bloklar için davacıya ait … Blok dışındaki yerler için ek maliyet farklarının tahsili, davalıya ait bloklarda yapılan sair ek işler ve sözleşme dışı işler bedelinin tahsili, sözleşme gereği davacının radyatör kombi, split klima montajı suretiyle ısıtma soğutmanın kombi ile sağlanması gerektiği halde merkezi sisteme dönüştürülmesi nedeniyle oluşan fark, bloklarının tesisat katlarının konuta dönüştürülmesi nedeniyle ek maliyet ve süre sebebiyle oluşan zararlar ile mekanik işleri, elektrik işleri nedeniyle oluşan maliyetin tahsili, davalı tarafından tapuda düşük bedellerle satış yapılmasından kaynaklı davacı zararlarının tahsili, sözleşme gereği ödenmesi gereken 25.000.000 USD’den ödenmeyen kısmın tahsili ile davalının intifa hakkının kullandırılmaması sebebiyle oluşan zararın tahsili istenmiş; davalı tarafından açılan birleşen davada ise, sözleşme gereği gecikme nedeniyle cezai şart bedeli olarak aylık 100.000 USD’nin tahsili talep edilmiş; mahkemece asıl davanın kısmen kabulü ile 51.037.956,00 TL, 13.357.715 Euro ve 1.415.000 USD’nin tahsiline, 121, 122, 123, 136 parseller üzerindeki ipoteklerin kaldırılmasına, fazlaya ilişkin taleplerin reddine ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemece gerekçeli kararda tarafların talep ve beyanları özetlendikten sonra alınan bilirkişi raporları birebir gerekçeli karara yazılmak suretiyle, söz konusu kök ve ek raporların dosya kapsamı ile uyumlu, gerekçeli, denetime elverişli kanaat oluşturmaya yeterle olduğu belirtilip, davalı birleşen davada davacı … Tic. A.Ş. vekilinin ıslah dilekçesinin özetlendiği, ancak hangi talebin neden kabul edildiği ve neden reddedildiği hususunda her bir talep yönünden ayrı ayrı gerekçe yazılmaksızın ve kabul edilen ve reddedilen rakamların hangi taleplere ait olduğu belirtilmeksizin hüküm fıkrasında yazılı rakamların kabul edildiği ve birleşen davanın reddedildiği belirtilmek suretiyle gerekçesiz olarak hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. 6100 Sayılı HMK’nın 294. ve 297. Maddelerinde hüküm fıkrasında nelerin yer alacağı açıklanmış ve 297/son maddesi gereğince hükümde, tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alacağı belirtildikten sonra hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerektiği belirtilmiş, aynı kanunun 298/2. maddesi gereğince de gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı belirtilmiştir. HMK’nın 26 ve 297. Maddeleri gereğince davacının tüm talepleri hakkında olumlu veya olumsuz karar verilmesi ve verilen kararın gerekçesinin açıklanması hukuki bir zorunluluktur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13/04/2016 tarih ve 2014/11-638 Esas, 2016/501 Karar sayılı kararında da mahkeme kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiği vurgulanmıştır. Anayasa Mahkemesi de birçok kararında, Anayasa’nın, bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılmasını ifade eden 141. Maddesinin, adil yargılanma hakkının kapsamının belirlenmesinde gözetilmesi gerektiğini belirtmiştir (bkz. B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 49) Bu nedenlerle, mahkemece her bir talep yönünden davanın neden kabul edildiği, neden reddedildiği, gerekçesi ve hukuki sebebi belirtilerek ayrı ayrı değerlendirilerek yeniden karar yazılmak suretiyle hüküm kurulması gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, davalı-birleşen davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin usul yönünden kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı-birleşen davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin usul yönünden KABULÜNE,2-İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/04/2019 tarih, 2019/108 Esas, 2019/339 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı-birleşen davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Davalı-birleşen davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 25/01/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.