Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1904 E. 2020/53 K. 14.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1904
KARAR NO: 2020/53
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/07/2019
NUMARASI: 2018/377 Esas, 2019/817 Karar,
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 15/01/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili, davacı şirketin, proje sahibi olarak 2010 ve 2016 yılları arasında davalı şirket ile yapılan sözleşmeler kapsamında bir kısmı da sözleşmesiz işler olmak üzere davalı şirketlerden hizmet aldığı, davalı şirketin düzenlemiş olduğu faturalar karşılığında hak ediş niteliğinde olmak üzere ödemeler yapıldığı ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin 2016 yılı itibariyle sonlandırıldığını; kendi çalışanlarının davalı taraf ile anlaşma yapılmak suretiyle müvekkili ve grup şirketlerinin aldatıldığının anlaşılması üzerine davacı şirketin iç denetimi için bir YMM vasıtası ile inceleme yaptırılmış olduğu; davacı şirketin … Sokak No: … adresinde bulunan binası ile alakalı olarak verilen görevde davalı şirketin 31.12.2014 tarihli hak ediş raporunda belirtilen zemin etüt planı vs adı altında bir harcama kaleminin bulunduğunun tespit edildiği ve bu harcamayı doğrulayan belgenin hak ediş dosyasında bulunmadığı, bu harcamanın %15 mühendislik kârı ve KDV’si ile birlikte ödenen toplamda 67.850,00 TL tutar kadar davacı şirketin zarara uğradığını belirterek, şimdilik 10.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında yapılan 22.09.2016 tarihli Tahkim Yargılaması Hakem Kararı sonrasında 12.10.2016 tarihli Sulh Protokolü imzalanarak İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1556 Esas sayısına kayıtlı olduğunu, hakem kararına karşı itiraz olmadığı ve kararın kesinleştiğini, kesinleşmiş hakem kararı olan bir konuda açılan davanın reddi gerektiğini, Tahkim itirazında bulunduklarını, derdestlik ve kesin hüküm itirazlarının kabulüne, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, eksik harcın tamamlanması gerektiğini belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, taraflar arasında ihtilaf bulunması halinde hakeme gidileceği hususunda tahkim sözleşmesi yapıldığı, taraflar arasındaki sözleşmenin geçerli bulunduğu, uyuşmazlığın tahkime elverişli olduğu, taraflar arasındaki dava konusu ihtilafın anılan sözleşmeye dahil olduğu ve hakemde görülmesi gerektiği, dava konusu uyuşmazlığı da kapsar şekilde tahkim yargılamasının devam ettiği, hakemce verilen kararın henüz kesinleşmediği, derdest olduğu gerekçesiyle, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, mahkeme kararının gerekçesiz olduğu, hakem kararının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne sunulması gerektiği, usulüne uygun hakem yargılaması ve hakem kararının olmadığı, hakem kararının eki olan sulh protokolünün alacak-borç tespitini içerdiği, ancak davada taraf olmayan … yatırım AŞ den olan bir alacağın protokole kaydedilerek koşullu temliklerde bulunmaya ilişkin maddelere yer verildiği, hakem … e yedieminlik görevi verildiği ve eksik işlerin mevcudiyeti kabul edilmek sureti ile alacakların ödenmesi mukabilinde … AŞ nın asansör ve mekanik işlerinin yapılmasını taahhüt ettiğinin açıkça görüldüğünden TBK 193.maddesi hükmüne göre, devir alan olarak kayıtlandırılan davacı şirketin davalılardan zararının tazminini talep edebileceğini; gizli ayıpların protokol dışında kaldığının açıkça ikrar olunduğunu; kesinleşmiş ve HMK anlamında yargılama faaliyetini içeren bir hakem kararı yok ise sözleşmenin yoklukla malül olduğunu; TBK 28.maddesi hükmüne göre davalıların aşırı yararlanması niteliğinde hükümler barındıran bir sözleşmenin geçerli kabul edilemiyeceğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. HMK 412/4.maddesinde; Tahkim sözleşmesine karşı, asıl sözleşmenin geçerli olmadığı veya tahkim sözleşmesinin henüz doğmamış olan bir uyuşmazlığa ilişkin olduğu itirazında bulunulamayacağı; 413.maddesinde ise; tahkim sözleşmesinin konusunu oluşturan bir uyuşmazlığın çözümü için mahkemede dava açılmışsa, karşı tarafın tahkim ilk itirazında bulunabileceği, bu durumda tahkim sözleşmesi hükümsüz, tesirsiz veya uygulanması imkansız değilse mahkemenin tahkim itirazını kabul edeceği ve davayı usulden reddedeceği hususu düzenlenmiştir. HMK 114/1-ı maddesinde aynı davanın daha önceden açılmamış ve halen görülmemekte olması dava şartı olarak öngörülmüş, 115/2 maddesinde de mahkemece dava şartı noksanlığının tespiti halinde davanın usulden reddedileceği düzenlenmiştir.Dosya kapsamına göre, … A.Ş. ile … arasında Tahkim Sözleşmesi akdedildiği, sözleşme ile; … tarafından (ortak ve bağlı grup şirketler tarafından) … adına (ortak ve bağlı grup şirketler adına) yapılan işlerin maliyet tutarına %15 ilave edilerek bulunacak tutarın, … tarafından …’ya ödeneceği hususunda taraflar arasında anlaşma bulunduğu ve aralarındaki ihtilafların hakem yoluyla çözülmesini kararlaştırdıkları, hakem tarafından yapılan yargılama sonucunda 22/09/2016 tarihli hakem kararı verildiği anlaşılmaktadır. Taraflar hakem kararı sonrasında 12/10/2016 tarihli Tahkim Sulh Protokolü düzenlemiştir. Taraflar arasında imzalanan Tahkim Sulh Protokolü ile “22/09/2016 tarihli tahkim yargılaması hakem kararı kapsamında belirlenen taraflar arasındaki alacak borç ilişkisini sona erdirmek, hakem kararını icra takibine konu etmeden borcun tasfiyesini sağlamak, … alacağının ödenmesi şartlarını ve işbu protokol tarihi itibariyle taraflar arasındaki her türlü ticari ilişkiden dolayı oluşan hak ve yükümlülüklerden taraflardan birini ibra etme şartlarını düzenlemek” amaçlanmıştır. Mahkemece, davacı tarafın dava konusu ettiği yeminli mali müşavir raporunda tespit edildiği ileri sürülen hususların sulh protokolü kapsamında kalıp kalmadığının değerlendirilerek sonuca göre esas hakkında karar verilmesi gerekirken, bu hususlar değerlendirilmeksizin davanın usulden reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin, istinaf talebinin usul yönünden kabulü ile, usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6. bendi gereğince kaldırılarak Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/07/2019 tarih, 2018/377 esas, 2019/817 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, 5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 15/01/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.