Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1893 E. 2022/628 K. 29.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1893
KARAR NO: 2022/628
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/11/2018
NUMARASI: 2015/1269 Esas, 2018/1210 Karar
DAVA: Alacak
Birleşen İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/288 Esas Sayılı Dosyası):
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 29/03/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, davacıya ait Kurtarma-6 römorkörünün 5 yıllık Special Sörvey kapsamında havuzlama, güverte ve makine işlerinin 10.10.2013 tarihinde imzalanan Sözleşme kapsamında davalı … A.Ş. firması tarafından yapıldığını, Sözleşme İş emirleri madde 97 gereği, römorkörün çeki vinci üzerinde bulunan zafiyete uğramış hidrolik boru devrelerinin yenileneceği ve atmosfere açık ortamdaki tüm hidrolik boruların rekorlarının mumlu-yağlı bez ile sarılacağını, çeki vinci üzerindeki tüm devrelerin yüklenici davalı tarafından yenilendiğini, Kurtarma-6 römorkörünün teslim alındıktan kısa bir süre sonra İdare ve Türk Loydu Klasının katılımı ile çeki testine tabi tutulduğunu, bu esnada çeki vinci yağının aşırı ısındığının ve ana güverte kontrol panelinin altında bulunan hortumun patladığının görüldüğünü, 31.01.2014 tarih ve 5266 sayılı yazı ile davacı tarafından davalı … Ticaret A.Ş’ye durumun bildirilerek ivedilikle müdahale edilip hortumun yenilenmesi ile yağın ısınmasının sebebi bulunarak çeki vincinin garanti kapsamında faal hale getirilmesinin talep edildiğini, davalının 03.02.2014 tarihli yazısında patlayan hortumun 01.02.2014 tarihinde firmaları tarafından yenilendiği ve çeki vincinin test edilerek faal şekilde teslim edildiğini, çeki vincinde firmaları tarafından yenilenen tüm hortum ve boruların iş emrine uygun olarak flushing yapıldıktan sonra sisteme bağlandığını, sistem havuz periyodunda da faal çalışarak faal şekilde teslim edildiğinin belirtildiğini, davacı kurumun 24.02.2014 tarih ve 7400 sayılı yazısında, İş emirleri madde 97’de belirtildiği şekilde boruların flushinginin iyi yapılmamasından dolayı arızanın meydana geldiği, römorkörün asli görevinin aksamaması için çeki vincinde oluşan bu hasarın gecikmeye mahal verilmeksizin giderilmesinin yükleniciden istenmesine rağmen davalının 07.02.2014 tarihli yazısı ile yaptıramayacağını bildirdiğini, bunun üzerine … markasının ana bayisi olan … firmasının servis raporu ile iş icap ve zaruretleri doğrultusunda, yükleniciye rücu edilmek üzere üçüncü şahıslardan mal ve hizmet satın alınarak yaptırmaya başlanacağı ve tüm hukuki hakların saklı olduğunun yüklenici … Ticaret A.Ş. firmasına bildirildiğini, davalı yüklenicinin 28.02.2014 tarihli yazısında “Kurtarma-6’nın yağ tankından alınan yağın analiz raporunun ekte olduğunu, her ne kadar dönüşler filtreden geçmese de tank içindeki perdenin, çöken materyallerin pompanın alıcısına gitmesini engellediğinin anlaşıldığını, aralarındaki iyi ilişkiden dolayı tekrar flushing için ekip gönderebileceklerini, fakat analiz raporuna istinaden sistemde oluşabilecek hasarlardan sorumlu olmayacaklarını belirttiklerini; işin aciliyeti nedeniyle onarımın 3. bir kişiye yaptırılarak davalıdan talep edildiğini, talep edilen onarım bedelinin ise davacı kuruluş tarafından 3.kişiye yaptırılan Kurtarma-6 Römorkörünün 30.01.2014 tarihli çeki vinci hasarına ait onarım giderleri olan 81.394,08 TL ile 15.221,04 Euro’dan ibaret olduğunu, Euro cinsi talebin 14.000 Euro’sunun gider listesi 8. sırada yer alan … marka 2 adet valf kütük temini için başka bir firmadan alınan fiyat teklifi olduğunu, dökümde yer alan diğer kalemlerin kuruluşları tarafından yapılan gerçekleşmiş masraflar olduğunu; davacı kuruluşun … şirketine hitaben yazdığı 13.01.2015 tarih ve 2161 sayılı yazısında “10.10.2013 tarihli Sözleşmenin 35/a maddesi ve 35/ b maddeleri gereğince ekte sundukları 81.394,08 TL, 15.221,04 Euro ve 10 (on) gün gecikme bedeli 3.000,00 TL’nin 16.01.2014 tarihine kadar davacı şirkete ödemesinin yapılmasının, yapılmaması halinde kesin teminatın nakde çevrilerek tahsil edileceği ve kalan bakiyenin yasal yollardan tahsiline gidileceğinin” bildirildiğini, davalı yüklenicinin 09.03.2015 tarihli yazısında ise “borcun makul bir kısmını (İşçilik maliyetlerine tekabül edecek tutarı) ödemek suretiyle uzlaşma ve sulh konusunda çözüme hazır olduklarını” belirttiğini, davacı kuruluşça bu teklifin kabul görmediği ve tüm zararın ödenmesi gerektiğine dair 26.05.2015 tarih ve 29282 sayılı yazı gönderilerek “iş bu yazının tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içerisinde tüm borcun ödenmesi, aksi halde öncelikle kesin teminatın nakde çevrileceğini, kalan kısmın tahsili için yasal yollara başvurulacağının” belirtildiğini, davalının 01.06.2015 tarihli yazısında “32.000,00 TL uzlaşma bedeli dışında fazlaya ilişkin herhangi bir ödemenin yapılmayacağını” belirttiğini, davalının sözleşme gereği sorumluluğunda olan borcunu ödemediğinden, sözleşme kapsamında davacı şirket adına düzenlenen 53.000,00 TL tutarındaki kesin teminat mektubunun 11.12.2015 tarihinde nakde çevrildiğini, 81.394,08 TL hasar onarım masrafı + 3.000,00 TL sözleşme gereği gecikme bedeli + 3.481,22 TL faiz (26.05.2015-11.12.2015 arası en yüksek banka reeskont faizi) = 87.875,53 TL.’den nakte çevrilen 53.000,00 TL kesin teminat bedeli düşüldükten sonra bakiye 34.875,30 TL + 165,66 TL (11.12.2015-dava tarihi arası en yüksek banka reeskont faizi) = 35.040,96 TL ile (14.000 Euro valf temin bedeli düşüldükten sonra) 1.221,04 Euro + 42,74 Euro (26.05.2015- dava tarihi arası Devlet Bankalarınca bir yıl vadeli mevduat hesabına ödenen en yüksek faiz)= 1.263,78 Euro’nun; dava tarihinden itibaren işletilmek üzere TL talebi için en yüksek banka reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, 53.000,00 TL değerindeki teminat mektubunun davacı idare tarafından haksız ve hukuksuz bir şekilde paraya çevrildiğini, yapılan bu işleme yönelik olarak İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açtıklarını ve bu iki davanın işbu dosyada birleştirilmesini talep ettiklerini, davaya konu arızanın ise davacının yaptığı işten doğmadığını, davacı ile davalı arasında onarım ve yenileme işlemleri için imzalanan sözleşme neticesinde davalı sorumlu olduğu işlemleri gerçekleştirerek işi tam ve çalışır durumda teslim etmiş olduğunu, davacı tarafından da teslim edilmiş işin sözleşmeye uygun olduğu ve kabule engel bir husus bulunmadığına dair 26.12.2013 tarihli Kabul Tutanağı düzenlendiğini, devam eden süreçte yağ tankında meydana gelen arıza neticesinde tankın gider, hortum ve borularını davalı firmanın yenilemesi nedeniyle davacı İdarenin arızadan davalıyı sorumlu tuttuğunu, ancak yapmış olduğu analiz raporuna göre hidrolik boru ve hortumlardan kaynaklı bir kirlilik görülmediğini, davalının iyi niyet göstergesi olarak yardımcı olduğunu, yükümlü olmadığı işleri üstlenmeyi dahi kabul ettiğini, sürecin sonuna kadar uzlaşmacı davrandığını, davalının yaptığı işin kapsamı ve işin yapılma şekli ile talep konusu arızanın teknik olarak farklı ve ayırt edilebilecek nitelikte olduğunu, bu konuda yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile haklılığının ortaya çıkacağını, hasar olarak bildirilen masrafın çok eskimiş bir parçanın tamiri değil değiştirilmesi masrafı olduğunu, uzun süre içerisindeki yıpranmanın bedelinin davacıya ödetilmeye çalışıldığını belirterek, davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen dosyada davacı vekili, davalı idarenin aralarındaki sözleşme kapsamında teslim ettiği işe ilişkin tamirat yapması konusunda talepte bulunduğunu, söz konusu pompa arızasının yapılan tahlil sonucunda davacı tarafından yaptığı işten kaynaklanmadığını, davalı tarafın ifa edilip tamamlanmış iş için verilmiş olan ve başka amaçla kullanılmaması gereken teminat mektubunu nakde çevirdiğini, davalı tarafın iddialarının taraflar arasındaki sözleşmeye de 4734 ve 4735 sayılı Kanunlara da aykırı olduğunu, haksız olarak nakde çevrilen 53.000-TL değerindeki teminat mektubu bedelinin 14/12/2015 yüklenilen işin bitirilip kesin kabulle teslim edildiği tarihten itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen dosya davalı vekili, davacı taraf ile 10.10.2013 tarihinde Sözleşme imzaladıklarını, imzalanan sözleşmenin “Garanti İle İlgili Şartlar” başlıklı 35.maddesi uyarınca garanti kapsamında bulunan arızanın yüklenici tarafından giderilmemesi halinde bedelinin yükleniciye rücu edilebileceğini, arızaya ilişkin masrafların ödenmesine ilişkin olarak yüklenici firmaya faks ile bildirim yapıldığı tarihten itibaren 3 gün içerisinde yüklenici firma tarafından kuruluşa ödeme yapılması gerektiğini, talebe rağmen ödeme yapılmaması nedeniyle müvekkili idarenin oluşan masrafları yüklenicinin kesin teminatından kestiğini, davacının uzlaşma bedeli dışında fazlaya ilişkin bir ödemenin yapılmayacağını belirttiğini, borç ödenmediğinden 53.000-TL tutarındaki kesin teminat mektubunun nakde çevrildiğini, davacı firmanın oluşan arızalardan sorumlu olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, taraflar arasında akdedilen 10.10.2013 tarihli Kurtarma 6 Römorkörü Havuzlama, Güverte ve Makine Bakım Onarımı İşine Ait Birim Fiyat Hizmet Alımı Sözleşmesine göre işin başlama tarihinin 23.10.2013 bitiş tarihinin 14.12.2013 olarak kararlaştırıldığı, hakedişlerle ilgili bir uyuşmazlık bulunmadığı, davalının yüklendiği işi bitirme tarihinin 14.12.2013 olduğu ve bunun davacı İdarece düzenlenen 26.12.2013 tarihli Hizmet İşleri Kabul Tutanağı’nda yazılı olduğu, tutanakta bitim tarihi 26.12.2013 olarak itibar edilmek üzere “….yapılan işin sözleşme ve eklerine uygun olduğu ve kabule engel olabilecek eksik, kusur ve arızaların bulunmadığının” belirtildiğini, sözleşme 35.maddede kararlaştırılan 1 yıllık garanti süresi içinde meydana gelen ve yetkili servis olan …Tic.A.Ş.nin 05.02.2014 tarihli Servis Raporuyla tespit edilen, hidrolik tanktaki yağın aşırı ısınmasına bağlı pompa-hortum patlaması zararından Sözleşmenin 35/a ve 35/b maddeleri kapsamında davalının sorumlu tutulup tutulamayacağı hususunda bilirkişi heyetinden rapor alındığını, bilirkişi kurulu 26.02.2018 tarihli kök ve ek raporu ile, yüklenicinin zafiyete uğramış boru devrelerini sözleşme kapsamında yenilerken hidrolik sistem yağının depolandığı yağ tankı ve hidrolik yağ üzerinde herhangi bir işlem yapmadığı, mevcut/eski yağın ve yağ filtrelerinin işin öncesi veya sonrasında değiştirilmesinden sorumlu olmadığı, sözleşmede bu yönde bir hüküm bulunmadığı, yapılmış analiz sonuçları ve yetkili servis firmaların tespitleri birlikte değerlendirildiğinde, davalı yüklenicinin edimini sözleşme şartlarına uygun olarak yerine getirip davacıya teslim etmiş olduğuna ilişkin rapor düzenlendiği, öncelikle, davacının zararının kaynağı olan römorkör hidrolik sisteminin yağ tankında davalının sözleşme kapsamında herhangi bir işlem yapmadığı, sadece sistemin boru ve hortumlarını yenilediğinin bilirkişi kurulu raporuyla tespit edildiği, taraflar arasındaki sözleşmenin 35 ve 36. Maddelerinde 1 yıl süreli garanti hükümleri olduğu açıksa da, davalının yapmadığı işi garanti ettiğinin ileri sürülmesinin mümkün olmadığı, davacının zararının doğmasında davalının kusurlu olmadığının bilirkişi kurulu raporuyla tespit edildiği gibi, zararla davalının eylemi-yaptığı işler arasında illiyet bağı bulunduğunun da davacı tarafından ispat edilemediği, davalının sadece işçilik maliyetlerini karşılayacağı şeklinde davacıya bildirimde bulunmuş olmasının, tek başına zararın davalının işi gereği gibi yapmamasından doğduğunu ispatlar delil olarak sayılamayacağı gerekçesiyle, asıl davanın reddine, birleşen dava yönünden ise sözkonusu zarar talebine dayanarak davacı/birleşen davalının uhdesindeki teminat mektubunu tazmin etmesinin hukuki dayanağı bulunmadığı sonucuna varıldığından, 53.000,00 TL’lik teminat mektubu bedelinin tazmin tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı/birleşen davacıya verilmesine karar verilmiştir. Asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekili istinaf dilekçesinde, asıl davada davalı- birleşen davada davacı şirketin yağ tankı ve yağ üzerinde herhangi bir iş yapmamış olmasının bahse konu hasardan sorumlu olmayacağı anlamına gelmeyeceğini, çünkü söz konusu hidrolik sistemin bir bütün olduğunu, boru devrelerinin hidrolik sistemin mütemmim cüzü olduğunu, hidrolik sistemdeki bütün hareketli parçaların hidrolik yağ ile yağlanmakta olduğunu, sistemin bir yerinde meydana gelen bir problemin tüm sistemi etkilediğini, iş emirlerinde 97. Madde de açıkça belirtildiği üzere “…boruların ve bağlantı elemanlarının temizliğinin iyi yapılmamasından dolayı sistemde meydana gelecek arızalardan yüklenici sorumlu olacaktır…” denildiğini, dolayısıyla asıl davada davalı birleşen davada davacının yapacağı işten kaynaklanan hasarlardan sorumlu olduğunu, mahkeme dosyasına sunulan yağ analizini davalının yaptırdığını, yağ analiz raporunda ve … A.Ş. firmasının servis raporunda da belirtildiği üzere, kapalı devre hidrolik sistem içerisindeki hidrolik yağ içerisinde kirlilik-partikül vb. gibi istenmeyen içerik bulunduğunu, bu bulguların ise yağın içerisine bir şekilde dışarıdan partikül vs. girdiğini gösterdiğini, Kurtarma-6 römorkörünün daha önce aktif bir şekilde operasyonlarda kullanılıp herhangi bir sorunla karşılaşılmamasına rağmen, davalının müdahalesinden sonraki ilk çeki testinde bu sorunla karşılaşılmasının, sorumlunun davalı olduğuna delalet ettiğini, öncelikle raspa işlemlerinde kullanılan grit malzemesinin hammaddesinin nikel cürufu olabileceği gibi, mahkeme dosyasına sunulan başka bir grit örneğinin analiz raporundan da görüleceği üzere, içerisinde nikelle birlikte veya ayrı ayrı demir, bakır vb. metal cürufu da olabileceğini, davalının bahse konu raspa işleminde kullandığı gritin muhteviyatının ne olduğunun bilinmemesine, bununla ilgili herhangi bir analiz raporu olmamasına karşın, bilirkişi heyetinin eksik ve yanlış bilgilerle davalıyı haksız duruma düşürmesinin kabul edilemeyeceğini, mahkemeye sunulan yağ analiz raporlarında, yağın içerisinde bakır-demir gibi materyaller bulunduğunun kanıtlandığını, hidrolik hortumlar tek bir katmandan oluşmayıp, basınç-sıcaklık-sürtünme ve dış etkilere karşı koruma sağlamakla sorumlu katmanlardan oluştuğunu, Hidrolik boruların ise zafiyete uğrayan kısımları, dış katmanları olup iç katmanlarında herhangi bir delinme meydana gelmediğini, zafiyete uğramış boru devreleri cümlesinden, borunun veya hortumun tamamen zayi olduğu anlamının çıkarılmaması gerektiğini, söz konusu boru devrelerinde bilirkişi raporlarında savunduğu gibi zafiyete uğranılmasına ve sistem içerisindeki hidrolik yağın kirlenmesine sebep olabilecek bir duruma neden olacak herhangi bir devre patlaması – delinmesi olayı yaşanmadığını, normal çalışan bir sistem yani çeki vinci, (garanti sürecinin hemen başlangıcında) davalının yapmış olduğu işlem sonrasındaki ilk ciddi testi esnasında arızalanmış ve geminin asli görevleri içerisinde yer alan çeki/eskort ve refakat işlerinin yapılamaz hale geldiğini, arızanın yağ tankında değil grit parçalarının sisteme kaçması sonucu hidrolik sistem üzerinde bulunan ekipmanlarda meydana geldiğini, işin, davalı tarafça yapılması esnasında römorkör için tefrik edilmiş olan kontrol heyeti tarafından davalı firmanın, defalarca uyarılmasına rağmen uyarıları dikkate almayarak hidrolik boruların montajı esnasında kum raspası yapmaya devam ettiğini, bu itibarla bahsi geçen davaya konu arızanın sebebi kesin olarak davalı firmanın dikkatsizliği sonucu sisteme giren grit parçaları olduğunu, çeki vincinin hidrolik sisteminde oluşan arızanın tümünden sorumlu olduğunu, yeni boru ve hortumlar eskilerinin sökümünden hemen sonra değiştirilmediğinden sisteme grit parçacıkları girerek sistemde arızalara neden olduğunu, kaldı ki değişim ne kadar hızlı olursa olsun raspa yapılan bir esnada boru ve hortum değişimi yapılması durumunda, sisteme havada bulunan toz ve grit parçalarının kaçmamasının imkansız olduğunu, İş Emri Madde 97’de belirtilen ve yapılması gereken flushing işleminin, hidrolik sistemlerdeki pompalar, valfler ve diğer elemanlar kirliliğe karşı çok hassas olduğundan hidrolik boru devreleri içerisinde kirlilik oluşturan pas, kaynak çapakları, curuf atıkları, raspa grit kumları vs…yabancı maddelerin Hidrolik sistemlerin problemsiz olarak uzun süre çalışması için, sistemden uygun bir yöntemle arındırılması son derece önemli olduğunu, Hidrolik devrelerin kaynak ve montaj işlemi bittikten sonra, sistem normal olarak devreye alınmadan önce uygun yöntemle yapılan temizleme işlemleri sonucunda bu devrelerdeki her türlü partikülün sistemden atılması ve devrenin temiz olmasının sağlanması gerektiğini, böylece sistemin çalışması sırasında kirlilikten kaynaklanan her türlü arızanın önüne geçilmiş olunacak ve üretim verimliliği arttırılacak, üretim kayıpları önlenecek ve yedek parça ve bakım masrafları azaltılmış olunacağını, bundan dolayıdır ki, davacının olası zaafiyet ve arızaların oluşmaması durumunu sözleşme aşamasında öngörerek, sözleşme ve ekinde yer alan iş emirlerinde işin ne şekilde yapılması gerektiğinin açıklıkla tarif edildiğini, Kurtarma 6 römorkörünün çeki vincinin römorkör tamire girmeden önce sorunsuz olarak çalışmakta olduğunu, bahsi geçen çeki vinci sisteminin çalışma şeklinin, Hidrolik yağ tankında bulunan yağın pompalar (3 adet) vasıtasıyla tanktan alınıp devrelere verilmekte ve yağ hidromotordan (2 adet bulunmakta) geçerek çeki vincine gelmekte ve çeki vincini çalıştırarak tekrar dönüş devrelerinden yağ tankına geri dönmek şeklinde olduğunu, Kurtarma 6 römorköründe değişen hidrolik devrelerin hem pompadan sonraki hidromotora gidiş devreleri, hem de çeki vincinden çıkarak tanka dönen hidrolik devreleri olduğunu, boru devrelerin değişiminden sonra flushing işlemi yüklenici firmaca yapılmadığından dolayı değişen devrelerdeki kirliliğin sistem içinde dolaşarak sisteme ait parça ve teçhizatın arızalanmasına neden olduğunu, kaldı ki sistemin her santimetre karesine filtre yerleştirilemeyeceğinden filtreden sonra yenilenen boru devresinde bulunan grit raspa kumlar gibi vesair kirlilik oluşturan yabancı maddelerin, hiçbir engele takılmadan sistemde dolaşarak pompaya, hidromotora ve diğer sistemsel elemanlara zarar verdiğini, yüklenici eğer müdebbir bir tacir gibi davransaydı ve aldığı işe gereken dikkat ve hassasiyeti göstermiş olsaydı zaten sistemdeki yağ kirliliği oluşmayacak ve sisteme ait elemanların hasarlanmayacağını, pompaların onarımlarını yapan … Mühendislik ve … firmaları sistemde oluşan arızların sebebi olarak yağdaki kirliliği gösterdiğini, HKTM firması da raporunda “….hidromotor ve pompalarda oluşan hasarın başlıca nedeni sistemde kullanılan hidrolik yağların istenilen temizlikte olmamasıdır…” şeklinde görüş belirttiğini, … firmasınca hidrolik yağın boşaltılması, tank temizliğinin yapılması ve sistemin flushing yapılması gibi işlemler gerektiğinin davacı kuruluşa bildirildiğini, mahkemece, asıl bilirkişi raporu ve ek bilirkişi raporuna karşı itirazları dikkate almayan ve aynı görüşünde ısrar eden teknik bilirkişinin görüşü doğrultusunda usul ve yasaya aykırı karar verildiğini, yüklenici … Ticaret A.Ş’nin bile davacıya hitaben 01.06.2015 tarihli yazısı ile 32.000 TL uzlaşma bedeli ödeyebileceğini beyan ederek sorumluluğunu kabul etmesine rağmen, mahkemenin bu hususu dikkate almadan karar vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, taraflar arasında 10.10.2013 tarihinde imzalanan sözleşmenin 12.4. Kesin Teminatın ve Ek Kesin Teminatın Geriye Verilmesi başlıklı 12.4.1 maddesinde “.Taahhüdün ,sözleşeme ve ihale dökümanı hükümlerine uygun olarak yerine getirildiği ve yüklenicinin bu işten dolayı idareye herhangi bir borcunun olmadığı tespit edildikten sonra Sosyal Sigortalar Kurumundan alınan ilişiksiz belgesinin idareye verilmesinin ardından kesin teminat ve varsa ek kesin teminatların yarısı ,garanti süresi dolduktan sonra kalanı, yükleniciye iade edilecektir…” denildiğini, davacıya ait Kurtarma 6 römorkörünün 31.12.2014 tarihinde teslim edildiğini, Sözleşmenin 35 .maddesine göre de garanti süresinin bir yıl olduğunu, davacı adına düzenlenen 02.10.2013 tarih … no.lu ve 53.000,00 TL tutarındaki kesin teminat mektubunun 11.12.2015 tarihinde nakde çevrildiğini, birleşen davada yüklenici … Ticaret A.Ş firmasının faiz talebinin teminat mektubu bedelinin kabul tarihinde bir yıl eklenmesiyle erişilen tarihten itibaren olmasına rağmen mahkemenin teminat mektubunun tanzim tarihinden itibaren karar vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yargıtay 15. H.D.’nin 20.12.2018 tarih ve 2018/309 E 2018/5182 K sayılı kararında “…bir alacağa temerrüt faizi yürütülebilmesi için alacağın muaccel olması yeterli olmayıp, alacaklının yöntemine uygun ihtarıyla borçlunun temerrüde düşürülmüş ya da borcun kararlaştırılan kesin vadede ödenmemiş olması gerekir. Somut birleşen dosyada, bakiye hakediş alacağının ödenmesi için kesin vade olmadığı gibi, birleşen dosya tarihinden önce davalı-birleşen dosyalar davalısı iş sahibinin usulüne uygun ihtarla temerrüde düşürülmediği, asıl davanın açılması ile asıl davada talep edilen ve hükmedilen alacak için temerrüt oluştuğu, …” hususunun belirtildiğini, mahkemenin birleşen davada teminat mektubunun iadesi ile ilgili karar verirken, hem tanzim tarihinden hem de tanzim tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsiline karar vermesinin yüklenici ile yapılan sözleşmeye ve Yargıtay içtihatlarının aksine karar vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına, asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Asıl davada davacı-birleşen davada davalı iş sahibi; asıl davada davalı-birleşen davada davacı ise yüklenicidir. Somut olayda, asıl davada taraflar arasında davacı kuruma ait Kurtama-6 römorkörünün 5 yıllık special sörvey kapsamında havuzlama, güverte ve makine işleri için 10.10.2013 tarihinde sözleşme imzalanmış, sözleşme gereğince Kurtarma-6 römorkörünün bakım ve onarımı yapılarak davacıya teslim edilmiştir. Teslim edilen kurtarma -6 römorkörü çeki testinden geçirildiğinde, çeki vinci yağının aşırı ısınması ve ana güverte kontrol paneli altında bulunan hortumun patladığının tespit edildiğinin davalı tarafa bildirilmesi üzerine patlayan hortum değiştirilmiştir. Asıl davada davacı iş sahibi kurum değiştirilen boruların flushinginin iyi yapılmamasından dolayı arıza meydana geldiğini iş emri 97 kapsamında davalıdan arızların giderilmesini istenilmesine rağmen davalı tarafından yaptırılmayacağının bildirilmesi üzerine arızanın 3. kişiye yaptırılması sebebiyle 35.040,96 TL ile 1.263,78 Euro bedelin ve sözleşme gereğince arızanın süresinde giderilmemesi sebebiyle gecikme bedeli olarak 3.000,00 TL’nin tahsilini talep etmiş; asıl davada davalı yüklenici şirket ise , sözleşme gereğince edimini yerine getirerek davacı tarafa tam ve çalışır vaziyette teslim ettiğini, taraflar arasında kabule engel bir husus bulunmadığına dair 26.12.2013 tarihli kabul Tutanağı düzenlendiğini, yağ tankında meydana gelen arıza neticesinde tankın gider, hortum ve borularını davacı istemiyle değiştirdiklerini, analiz raporuna göre hidrolik boru ve hortumlardan kaynaklı bir kirlilik görülmediğinden sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiş; birleşen dosyada davacı yüklenici şirket ise, idare ile aralarındaki sözleşme kapsamında işin yapılarak teslim edildiğini, sonradan meydana gelen pompa arızasının yapılan analiz raporlarında kendilerinden kaynaklanmadığının anlaşıldığını, birleşen dosya davalısı idarenin sözleşme kapsamında verilen teminat mektubunu haksız olarak paraya çevirdiğini belirterek, teminat mektubu bedeli olan 53.000,00 TL’nin tahsilini talep etmiş; mahkemece, davacının zararının kaynağı olan römorkör hidrolik sisteminin yağ tankında davalının sözleşme kapsamında herhangi bir işlem yapmadığı, sadece sistemin boru ve hortumlarını yenilediği, davacının zararının doğmasında davalının kusurlu olmadığının bilirkişi kurulu raporuyla tespit edildiği gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleşen davada teminat mektubunun haksız olarak paraya çevrilmiş olduğu gerekçesiyle birleşen davanın kabulü ile 53.000,00 TL’nin iş sahibi idareden tahsiline karar verilmiştir.Dosya kapsamında alınan kök ve ek raporda, davalı yüklenicinin edimini sözleşme şartlarına uygun olarak yerine getirip davacıya teslim ettiği, asıl dava dosyasında davacı idareye ait Kurtarma – 6 isimli römorkörde ortaya çıkan ve davaya konu edilen arızlar nedeniyle davalı yüklenicinin eksik ve ayıplı iş yaptığının kabul edilemeyeceği, hidrolik yağın kirli olması ve sistem komporentlerinin bazılarının zafiyetı uğramış halde bulunmalarının yol açmış olmasının kuvvetle muhtemel olduğu, davalı yükleniciye sözleşme ile verilen işin çeki vinci üzerinde bulunan zafiyete uğramış hidrolik boru devrelerinin yenilenmesi işi olmasının bu düşünceyi kuvvetlendirdiği, bunun sorumlusunun da davacı donatan olacağı belirtilmiştir. Davacı tarafından dosyaya sunulan yağ analiz raporlarında yoğun olarak yağ içeriğinde bakır-demir gibi materyaller bulunduğu iddia edilmiş ise de, gerek bilirkişi raporu ve gerek dosyaya sunulan deliller itibariyle davalının edimi sırasında yağa metaryellerin karıştığı hususu ispat edilememiştir. Bu durumda, meydana gelen zararın yükleniciden kaynaklandığı ispatlanamadığından mahkemece asıl davanın reddine ve birleşen davanın kabulü ile iş sahibi idare tarafından haksız olarak irad kaydedilen teminat mektubunun idareden tahsiline karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, asıl davada davacı-birleşen davada davalı idare vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/11/2018 tarih ve 2015/1269 Esas, 2018/1210 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Asıl davada alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 36,30 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Birleşen davada alınması gereken 3.620,43 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 905,11 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.715,32 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 4-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 29/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.