Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1867 E. 2022/1661 K. 11.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1867
KARAR NO: 2022/1661
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/07/2019
NUMARASI: 2016/809 Esas, 2019/746 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat, İstirdat
KARAR TARİHİ: 11/10/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında “…” adlı tekneye ilişkin … nolu 21/05/2015 imza tarihli “Arkeolojik Araştırma Teknesi Kısmi İş Yapım Sözleşmesi” akdedildiğini, davalı firmanın 22.04.2016 mesai bitim tarihi itibariyle, sözleşme ile üstlendiği işlerin tamamlamadan ayrıldığını; taraflar arasında akdedilen sözleşme gereği yapılması gereken işlerin tamamı 65.000,00 TL iken, davalıya 90.000,00 TL ödeme yapıldığını, davalının sözleşme ile üstlendiği ve tamamladığı işlerin bedelinin (hatalara yönelik itiraz etme hakkı saklı kalarak) 40.000,00 TL olduğunu, davalıya bu hususları içeren Kartal … Noterliği’nin 12.05.2016 tarihli ihtarname ile dava konusu edilen fazla ödemenin iadesinin talep edildiğini; davalı tarafından Kartal …. Noterliği’nin 23.05.2016 tarihli cevabi ihtarname ile taleplerinin reddedilerek anılan sözleşmeyi feshettiklerinin beyan edildiğini, akabinde davalı şirket tarafından Kartal … Noterliği’nin 06.06.2016 tarihli ihtarnamesi ekinde 90.000,00 TL bedelli … numaralı açık fatura aslının müvekkiline gönderildiğini, faturanın Kartal … Noterliği’nin 13.06.2016 tarih ve … yevmiye sayı ile itiraz ve iade edildiğini, davalının sözleşme edimlerini yerine getirmeden işi yarım bırakarak müvekkiline zarar verdiğini, müvekkilinin yarım kalan işleri …-… adlı şahıs firmasına 43.560,00 TL bedelle tamamlatmak ve 25.000,00 TL bedelli işi için fazladan 18.560,00 TL ödemek zorunda kaldığını belirterek, davalı şirkete yapılan 50.000,00 TL fazla ödemenin ihtarname tebliğ tarihi olan 17.05.2016 tarihinden 3 gün sonrası olan 21.05.2016 tarihinden, 18.560,00 TL zararın dava tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; davacı tarafından hukuki ilişkinin dayanağı olarak gösterilen sözleşmede tahkim şartı bulunduğundan, tahkim ilk itirazında bulunduklarını, müvekkili şirketin taraf ehliyeti bulunmadığını; huzurdaki dava bakımından pasif husumetin yerine getirilmediğini, ayrıca davacının maddi hukuk bakımından da hak sahibi olmamasından dolayı davacı sıfatı bulunmadığını; esasa ilişkin olarak; müvekkili şirket ile davacı arasında yazılı olarak herhangi bir eser sözleşmesi akdedilmediğini, taraflar arasındahki hukuki minasebetin tamamıyla sözlü bir mutabakata dayandığını, davacının dosyaya sunduğu sözleşmenin imza tarihi itibariyle müvekkilini temsile yetkili … ve …’ün sözleşmede imzalarının bulunmadığını, sözleşmenin yok hükmünde olduğunu; aradaki şifahi sözleşme gereğince iş yapıldıkça müvekkiline ödeme yapılacağını, işin bedelinin de taraflar arasında şifahen ve tahmini olarak konuşulduğunu, taraflar arasında işin bedelinin en başta asgari bir tutar olarak belirlendiğini, ancak bu tutarın işe başlandıktan sonra işin gidişatı kapsamında arttırılacağı hususunda sözlü olarak mutabık kalındığını, müvekkilinin şifahi sözleşme uyarınca ödenen avans parası karşılığı olan işleri yaptığını, ancak davacının taahhütlerine aykırı hareket etmesi ve iş devam ederken bir süre sonra hiçbir ödemede bulunmaması neticesinde, müvekkilinin aradaki sözleşmeyi usulüne uygun olarak feshettiğini, yaptıkları işin bilirkişi incelemesi sonucunda belirleneceğini, yazılı sözleşmede yazan bedeli hiçbir şekilde kabul etmediklerini, işin devamı sırasında iş bedelinin arttırımı noktasında müvekkili ile davacı arasında ihtilaflar çıktığını, işin yapılan kısmı için 90.000,00 TL tutarında fatura kesildiğini, işin devamında davacı tarafça avans ödemesi yapılmadığı için, işin devamının getirilemediğini, aradaki hukuki ilişkinin belirsiz süreli eser sözleşmesi olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir. Mahkemece; taraflar arasında akdedilen 21/05/2015 tarihli sözleşme hükümlerinin açık olduğu, davalı tarafın sözleşmeyi kabul etmediklerini tarafların yazılı olmayan bir anlaşma yaptığı ve ücretin işin gidişatına göre belirlendiğini savunmuş ve bilirkişi incelemesinde sözleşmedeki imzalar şirketin yetkililerine ait çıkmamış ise de, sözleşmenin şirketin bilgisi dahilinde olduğu, tarafların imzalanan yazılı sözleşmeye göre hareket ettiği, bu sözleşme uyarınca sözleşme bedeli olarak tarafların 65.000,00 TL üzerinden anlaştığı, davacı tarafça davalıya yapılan 90.000,00 TL ödemenin her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalıya sözleşme bedelinden fazla ödeme yapıldığı, davacının ticari defterlerinde 3.şahsa yapıldığı ileri sürülen işe ilişkin fatura kaydını ve 43.560,00 TL ödeme makbuzunu dosyaya sunduğu, davalı tarafından işin bitirilmediği, eksik bırakıldığı, buna göre davacı tarafın alacak talebinde haklı olduğu, denetlenebilir ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi kök ve ek raporu doğrultusunda davanın sübuta erdiği” gerekçesi ile davanın kabulüne, davacının davalının ifa etmediği edime karşılık fazladan verdiği 50.000,00 TL’nin davalı tarafın temerrüde düşürüldüğü 21.05.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline; davacının, davalının eksik bıraktığı işi başkasına yaptırarak uğradığı 18.560,00 TL zararın dava tarihi olan 14.07.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; dava konusu uyuşmazlığın gemi bakım ve onarımına ilişkin olduğunu, 6102 sayılı TTK’nın 1352/1-m maddesinde belirtilen deniz alacağına ilişkin olduğundan görevli mahkemenin İstanbul Denizcilik İhtisas Mahkemesinde görülmesi gerektiğini; davacı tarafından dosyaya sunulan sözleşmede tahkim şartı olduğunu, ilk itiraz olarak ileri sürülmesine rağmen mahkemece gözardı edildiğini; müvekkili şirket ile davacı şirket arasında yazılı olarak herhangi bir eser sözleşmesi akdedilmediği, sözlü olarak eser sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmeyi kayıtsız şartsız inkar ettiklerini, sözleşmede şirketi temsile yetkili olan … ve …’ün sözleşmede imzaları bulunmadığını; yok hükmündeki bu sözleşmeye dayanarak hüküm kurulmasının mümkün olmadığını; müvekkili şirkete aradaki şifahi sözleşme uyarınca ödenen avans parası karşılığı olan işlerin yapıldığını; davacının iş devam ederken taahhütlerine aykırı davrandığı ve hiçbir ödemede bulunmaması üzerine müvekkili şirketin sözleşmeyi feshetmek zorunda bırakıldığını; işin devamı sırasında davacı tarafça avans ödemesi yapılmadığı için işin devamının müvekkili tarafından yerine getirilemediğini; davacı tarafından ödenen avans kadar iş yapılabildiğini; müvekkilinin işin yapılan kısmı için 90 bin TL fatura kesildiğini ancak bu faturanın davacı şirket tarafından ihtarname ile iade edildiğini; davalının işi gereği gibi yerine getirdiğini ama ödemesini alamadığını, ortada bir zarar varsa bu zararın müvekkilinde meydana geldiğini; mahkemenin cevap dilekçesinde yer alan bu itirazları değerlendirmeden, maddi gerçekliği ortaya çıkarmadan usul ve yasaya aykırı karar verildiğini belirterek kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi tarafından, davalı yüklenici aleyhine işin eksik bırakıldığı ve dava dışı 3.kişiye tamamlatıldığı gerekçesi ile davalı yüklenici şirkete yapılan 50.000,00 TL fazla ödemenin ve 18.560,00 TL zararın tahsili talebine ilişkin açılan davada; davalı tarafça yazılı sözleşme kabul edilmeyerek, sözlü anlaşma yapıldığı, iş bedelinin ödenmemesi nedeniyle sözlü sözleşmenin feshedildiği belirtilerek tahkim itirazında bulunulmuştur. Mahkemece yazılı sözleşme kabul edilerek, tahkim şartının geçersiz olduğu, davalı tarafından işin bitirilmediği, eksik bırakıldığı, davacı tarafın alacak talebinde haklı olduğu, gerekçesi ile davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı tarafça istinaf yoluna başvurulmuştur. 6100 sayılı HMK m. 408/I maddesi gereği, tahkim sözleşmesi, tarafların iradesine tabi olan uyuşmazlıklar için mümkün olup; tahkim yoluna gidilebilmesi için tarafların tahkim sözleşmesi yapmaları ya da düzenledikleri sözleşmede tahkim şartına yer vermeleri gerekir. Tahkim anlaşması veya tahkim şartındaki uyuşmazlığın hakem veya hakemler kurulunca çözümlenmesine ilişkin irade beyan ve açıklaması tahkim şartı sözleşmesinin temel unsurudur. (HMK m. 412). Dairemiz kararları ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre, geçerli bir tahkim şartının varlığı veya tahkim anlaşmasının geçerli sayılabilmesi için uyuşmazlığın kesin olarak hakemde çözüleceğinin kararlaştırmış olması gerektiği, kesin iradeyi ortadan kaldıran ya da zayıflatan kayıtların tahkim sözleşmesi veya şartını geçersiz-hükümsüz kılacağı kabul edilmektedir. Taraflar, sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıkların tümünün tahkim yoluyla çözülebileceğini kararlaştırabilecekleri gibi sadece bir bölümünün tahkim yoluyla çözülebileceğini de kararlaştırabilirler. Geçerli bir tahkim sözleşmesinin konusunu oluşturan uyuşmazlığın çözümü için mahkemede dava açılmışsa, karşı taraf tahkim ilk itirazında bulunabilir. Bu durumda tahkim sözleşmesi hükümsüz, tesirsiz veya uygulanması imkânsız değil ise mahkeme tahkim itirazını kabul eder ve davayı usulden reddeder. (HMK m. 413/I) Uyuşmazlığın tahkim yoluyla çözümlenmesinin kararlaştırıldığı hallerde aleyhine dava ikame olunan davalı tarafça ileri sürülecek tahkim itirazı, HMK’nın 116. maddesi gereğince ilk itiraz olarak sayılmış olup, aynı Kanun’un 117. maddesinde, ilk itirazların hepsinin cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorunda olduğu, aksi hâlde dinlenemeyeceği ve yine aynı Kanun’un 131. maddesinde ise, cevap dilekçesinin verilmesinden sonra, cevap süresi dolmamış olsa bile ilk itirazların ileri sürülemeyeceği hüküm altına alınmıştır. (bkz. Yargıtay 15 HD, 29.06.2020 tarih, 2019/3450 Esas, 2020/1932 Karar sayılı kararı). Dava konusu uyuşmazlık taraflar arasında boru devrelerinin imalat ve montaj işlerinin yapılması konusunda imzalanan 21/05/2015 imza, 10.09.2015 tarihli eser sözleşmesinden kaynaklandığı; davalı tarafça yazılı sözleşmenin akdedilmediği, sözleşmenin şirket yetkilileri tarafından imzalanmadığı belirtilerek itiraz edilmiş ise de; davalının davacıya keşide ettiği Kartal … Noterliği’nin 23.05.2016 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesinde, ihtarname konusu sözleşme şartlarına davacı tarafça uyulmadığı için sözleşmeyi feshettiklerini belirterek sözleşmeyi kabul ettiği anlaşılmaktadır. Taraflar arasında imzalandığı kabul edilen sözleşmenin 9.2 maddesinde, “teknik konularda doğacak anlaşmazlıklar eğer tarafların teknik heyetleri tarafından çözülemezse, … Klas Kuruluşunun hakemliğine başvurulacağının yazılı olduğu, hakem süreci dahil bu anlaşmazlığın çözümü ile ilgili geçen tüm sürenin işbu sözleşmenin 6. Maddesinde belirtilen proje toplam süresine her iki taraf için de ceza konusu olmaksızın ekleneceği; sözleşmenin 9.3 maddesinin de aynı doğrultıda olup, teknik konular dışında kalan tüm uyuşmazlıklar taraflarca çözülemezse öncelikle … Deniz Ticaret Odası tarafından atanacak bir hakem veya hakem heyeti tarafından çözümleneceği; hakem heyeti kararına taraflarda birinin itirazı halinde uyuşmazlığın İstanbul mahkemelerinde çözümleneceği; 11.1 Maddesinde, “Mal Sahibinin sözleşmede bahsedilen ödemelerinden herhangi birini 2 ay (60 takvim günü) süre ile yapmazsa veya bu 2 aylık sürenin içinde iken ne zaman yapacağını bildirmezse; işin yapılmasına doğudan etki edecek malzeme ve bilgileri 2 ay süre ile yapmazsa veya bu 2 aylık sürenin içinde iken ne zaman yapacağını bildirmezse Yüklenici yazılı bildirim yapmak sureti ile tek taraflı olarak feshedebilir, fesih halinde yüklenici o ana kadar tahsil etmiş olduğu tutarı irat kaydeder ve sözleşmenin 9.3 maddesindeki hakem bakiye alacağı kaldığına hükmederse, Mal Sahibine ait ve Yüklenicinin tesislerinde bulunan malzeme ve ekipmanın bakiye alacağını karşılayacak kadarının satışı ile alacağını tahsil eder.” düzenlemesinin bulunduğu; maddede yer alan tahkim şartı incelendiğinde, öncelikle uyuşmazlığın taraflarca çözüleceği, çözüm bulunamazsa tahkime başvurulacağı, hakem heyeti kararına taraflarda birinin itirazı halinde uyuşmazlığın İstanbul mahkemelerinin yetkili kılındığı görülmüştür. Geçerli bir tahkim şartından söz edebilmek için uyuşmazlığın mutlak olarak hakemde çözüleceğinin taraflarca kararlaştırılması gerektiği, taraflar arasında düzenlenen sözleşmede uyuşmazlığın tahkimde çözüleceği belirlenerek, hakem kararına itiraz halinde yetkili mahkemenin de belirlendiği; bu durumda tahkim şartının geçerli olduğu sabit olup, mahkemece davanın tahkim şartı nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken, tahkim itirazı reddedilerek davanın esası hakkında karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2. bendi gereğince kaldırılarak davanın tahkim ilk itirazı nedeniyle HMK’nın 413/1 maddesi gereğince usulden reddine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A)1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/07/2019 tarih ve 2016/809 Esas, 2019/746 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Davanın tahkim ilk itirazı nedeniyle HMK’nın 413/1 maddesi gereğince usulden REDDİNE,
B) İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN 1-Alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 1.170,84 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 1.090,14‬ TL harcın kararın kesinleşmesini takiben ve istek halinde davacı tarafa İADESİNE, 2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 3-Davalı tarafından yapılan 10,9‬0 TL posta masrafının davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, 4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 9.200,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalı tarafa İADESİNE,2-Davalı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 73,10 TL tehir-i icra karar harcı, 31,50 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 225,9‬0 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa VERİLMESİNE, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a bendi gereğince KESİN olmak üzere 11/10/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.